Musîbette kader-i İlÂhî cihetini de duşunmeli



Ben bu musîbette kader-i İlÂhî cihetini duşunuyorum. Zahmetim rahmete inkılÂb eder.

Evet, Risale-i Kader’de beyan edildiği gibi, her hÂdisede iki sebep var:

Biri, zÂhirîdir ki, insanlar ona gore hukmederler; cok defa zulmederler.

Biri de hakikattir ki, kader-i İlÂhî ona gore hukmeder; o aynı hÂdisede, beşer zulmunun altında adalet eder.

MeselÂ, bir adam, yapmadığı bir sirkat ile zulmen hapse atılır. Fakat gizli bir cinayetine binaen, kader dahi hapsine hukum verir; aynı zulm-u beşer icinde adalet eder. İşte bu meselemizde, elmaslar şişelerden, sıddık fedakÂrlar mutereddit sebatsızlardan ve hÂlis muhlisler benlik ve menfaatini bırakmayanlardan ayrılmak icin, bu şiddetli imtihana girmemizin iki sebebi var:

Birisi: Ehl-i dunya ve siyasetin evhamlarına dokunan kuvvetli bir tesanud ve ihlÂsla fevkalÂde hizmet-i diniyedir; zulm-u beşer buna baktı.

İkincisi: Herkes kendi başına bu kudsî hizmete tam ihlÂs ve tam tesanud ile tam liyakat gostermediğimizden, kader dahi buna baktı.

Şimdi kader-i İlÂhî, ayn-ı adalet icinde hakkımızda ayn-ı merhamettir ki; birbirine muştak kardeşleri bir meclise getirdi, zahmetleri ibadete ve zayiatları sadÂkaya cevirdi. Ve yazdıkları risaleleri her taraftan nazar-ı dikkati celb etmek ve dunyanın mal ve evlÂdı ve istirahati pek muvakkat ve gecici ve her halde bir gun onları bırakıp toprağa girecek olmasından, onların yuzunden ahiretini zedelememek ve sabır ve tahammule alışmak ve istikbaldeki ehl-i imana kahramanÂne bir numune-i imtisal, belki imamları olmak gibi cok cihetle ayn-ı merhamettir…

ŞuÂlar, On Ucuncu Şu (Denizli Hapsi mektupları), mektup no: 11, s. 331
LÛ*GAT*CE:

ayn-ı adalet ve merhamet: Adaletin ve merhametin ta kendisi.

inkılÂb etme: Değişme.

muştak: İştiyaklı, arzulu.

sirkat: Hırsızlık.

tesanud: Dayanışma.

zÂhirî: Gorunurde olan, gorunuşte, dış yuz.

zulm-u beşer: İnsanların zulmu.
__________________