Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuzikinci Soz'un Âhirinde denildiği gibi: Dunyanın bin sene mes'udane hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat ru'yet-i cemaline mukabil gelmeyen bir Cemil-i Zulcelal'in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun. Mubtela ve meftun ve muştak olduğunuz mecazî mahbublarda ve butun mevcudat-ı dunyeviyedeki husun ve cemal, onun cilve-i cemalinin ve husn-u esmasının bir nevi golgesi ve butun Cennet, butun letaifiyle bir cilve-i rahmeti ve butun iştiyaklar ve muhabbetler ve incizablar ve cazibeler, bir lem'a-i muhabbeti olan bir Mabud-u Lemyezel'in, bir Mahbub-u LÂyezal'in daire-i huzuruna gidiyorsunuz ve ziyafetgÂh-ı ebedîsi olan Cennet'e cağrılıyorsunuz. Oyle ise kabir kapısına ağlayarak değil, gulerek giriniz.

Bediuzzaman


Sevk: Gonderme, yollama.
Âhir: En son, son, sonraki.
Mes'udane: Saadetli şekilde, mutluluk icinde, mutlu olarak.
Mukabil: Karşılık.
Ru'yet-i cemaline: Guzelliğini gormeye.
Cemil-i Zulcelal: Sonsuz buyukluk ve guzellik sahibi olan Allah(cc).
Daire-i rahmet: Rahmet dairesi, merhamet ve acıma sahası.
Mertebe-i huzur: Huzur mertebesi.
Mubtela: Tutkun, duşkun, hasta, dertli.
Meftun: Aşık, tutkun.
Muştak: İştiyaklı, cok istekli, cok arzulu.
Mecazî: Mecazla ilgili, gercek olmayan.
Mahbub: Muhabbet edilen, sevilen, sevgili.
Mevcudat-ı dunyeviye: Dunyevi mevcudat.
Husun: Guzellik.
Cilve-i cemal: Cemal cilvesi, sonsuz guzelliğinin belirtisi ve kendini gostermesi.
Husn-u esma: İsimlerin guzelliği.
Nevi: Ceşit, tur.
Letaif: Latif duygular, ince ve nazik duygular.
Cilve-i rahmet: Rahmet cilvesi, acıma ve şefkatin belirtisi.
İştiyak: Şiddetli arzu ve istek.
Muhabbet: Sevgi, sevme.
İncizab: Cezbedilme, cekilme, kapılma.
Lem'a-i muhabbet: Muhabbet lem’ası, sevgi parıltısı.
Mabud-u Lemyezel: Zevalsiz mabud, olumsuz ve sonsuz olup ibadet (kulluk) edilen Allah(cc).
ZiyafetgÂh-ı ebedî: Ebedi ziyafet yeri, surekli ve sonsuz olan ziyafet yeri(cennet).
Kabir: Mezar.

__________________