Yazar Umit Şimşek kendi kişisel web sitesi Nuraniyyat'ta uzerinden cok konuşulan bir konuyu kaleme almış. Şimşek'in yazısı şoyle ;

Risale-i Nur hizmetinin ayırt edici ozelliği, Risale-i Nur’un okunması ve okutulmasıdır.

İslami hizmetler elbette ki Risale-i Nur hizmetinden ibaret değildir; bu dine hizmet etmenin daha başka pek cok yolları vardır ve insanlar kendi mizac ve anlayışlarına gore bu yollardan birini kendileri icin secerler.

Risale-i Nur hizmeti ise, Risale-i Nur vasıtasıyla imana ve Kur’an’a hizmet etmek ve ehl-i imanın imanlarını zamanın sarsıntılarından korumak yolunu benimsemiş olanların hizmetidir. Bu insanlar Risale-i Nur okurlar ve kendileri nasıl bu eserlerden istifade ediyorlarsa, başka kardeşlerinin de bu ulum-u imaniye hazinesinden faydalanması icin calışmayı hayatlarının en buyuk gayesi telakki ederler.

Risale-i Nur derslerinde sadece Risalelerin okunması, bu eserlerin dışında başkaca bir eserin varlığını kabul etmemek, onları reddetmek gibi anlamlara cekilemez. Bir Mesnevi dersinin mudavimlerine “Nicin başka eser okumuyorsunuz?” denmediği, yahut İhya okutulan bir derse başka eserleri de dahil etmek kimsenin aklına gelmediği gibi, Risale-i Nur okuyan insanlara da, “Nicin hizmetinizi bu kitaplara bina ediyor ve başka eserleri hizmetinize karıştırmıyorsunuz?” diye sorulmaz.

Bediuzzaman’ın hassasiyeti

Risale-i Nur derslerinde sadece Risale-i Nur’ların okunması, daha sonra ortaya cıkmış bir adet değildir; Nur talebelerine bizzat Ustadları tarafından oğretilmiş bir hizmet prensibidir. Bediuzzaman Said Nursi hazretlerinin yakın talebe ve varislerinden Ahmet Aytimur’un bir hatırası, Ustadın bu konuda ne kadar hassas olduğunu acıkca gostermektedir:

İstanbul, Suleymaniye’de, Nazif Celebi’nin evinde gizli gizli dersler yapılıyordu. Konyalı iki mebus derse gelmişti. Bunlar Demokrat Parti mensuplarındandı. Orada, kimin olduğunu şimdi hatırlamadığım bir kitap okudular. Arkasından da Risale-i Nur okundu.
Ustadımız Bediuzzaman Said Nursi Hazretleri İstanbul’daydı. Biz ona, once boyle ayrı bir eser okunduğunu, sonra da Risale-i Nur okunduğunu hic anlatmadığımız halde, Ustad bize, “Bir yerde toplu olarak ders okurken, Risale okurken, başka kitap okumayın. Başka kitap okunurken de Risale okumayın” dedi. Halbuki biz birşeyden bahsetmemiştik. Kaynak : Omer Ozcan, Ağabeyler Anlatıyor, c. 3, s. 66-67.
Her hizmetin ayrı bir yapısı var

Tekrar altını cizelim: Risale-i Nur derslerinde başka birşeyin okunmaması, yahut başka mesleklerden bu hizmete metod aktarılması, her hizmetin kendisine mahsus ozel yapısı sebebiyledir. Bir Renault yedek parcası ait olduğu yerde ne kadar mukemmel calışırsa calışsın, onu bir Mercedes’e takamazsınız. Bunun gibi, Risale-i Nur hizmetinde yer almayan bir metod başka bir hizmette ne kadar iyi sonuc verirse versin, onu bu hizmete ithal etmenin hizmeti bozup akamete uğratmaktan başka bir netice ortaya cıkaracağını hic kimse hayal etmemelidir.

Onun icindir ki, kim bu hizmetin mensuplarına “Kitap başında bu kadar pineklediğiniz yeter; artık kalkın başka işler yapın” yahut “Hep aynı kitapları okuyacağınıza oturun kendi kitabınızı yazın, kendi yorumunuzu yapın, yahut beni dinleyin, biraz da beni veya başkalarını okuyun” diyecek olsa, bundan yıllarca once buyuk Nur kahramanı Zubeyir Gunduzalp’in dediği gibi, Nur talebeleri, Risaleleri istinsah eden kalemlerinin ucunu bile kaldırmadan onlara gereken cevabı verecekler ve “Dunyayı servetiyle ve saltanatıyla verseniz kabul etmem” diyeceklerdir.

KAYNAK

__________________