Musîbeti, sevap cihetiyle manevî bir nimet bilmek

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Madem ahiret icin, hayır icin, ibadet ve sevap icin, iman ve ahiret icin Risale-i Nur ile bağlanmışsınız; elbette bu ağır şerÂit altında her bir saati yirmi saat ibadet hukmunde ve o yirmi saat ise Kur’Ân ve iman hizmetindeki mucahede-i maneviye haysiyetiyle yuz saat kadar kıymettar ve yuz saat ise boyle her biri yuz adam kadar ehemmiyetli olan hakikî mucahid kardeşler ile goruşmek ve akd-i uhuvvet etmek, kuvvet vermek ve almak ve teselli etmek ve muteselli olmak ve hakikî bir tesanudle kudsî hizmete sebatkÂrÂne devam etmek ve guzel seciyelerinden istifade etmek ve Medresetuzzehra’nın şakirdliğine liyakat kazanmak icin acılan bu imtihan meclisi olan şu Medrese-i Yusufiyede tayinini ve kaderce takdir edilen kısmetini almak ve mukadder rızkını yemek ve o yemekte sevap kazanmak icin buraya gelmenize şukretmek lÂzımdır. Butun sıkıntılara karşı mezkûr faydaları duşunup sabır ve tahammulle mukabele etmek gerektir.

Said Nursî

***

(…) Madem biz kadere teslim olup bu sıkıntıları, “İşlerin en hayırlısı, en zahmetli olanıdır” [hadis-i şerif] sırrıyla, ziyade sevap kazanmak cihetiyle manevî bir nimet biliyoruz; madem gecici, dunyevî musîbetlerin sonları ekseriyetle ferahlı ve hayırlı oluyor ve madem hakka’l-yakîn derecesinde yakînî bir kat’î kanaatimiz var ki, biz oyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, guneşten daha parlak ve Cennet gibi guzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir; elbette biz bu sıkıntılı haller ile muftehirÂne, muteşekkirÂne bir mucahede-i maneviye yapıyoruz, diye şekva etmemek lÂzımdır.

ŞuÂlar, On Ucuncu Şu (Denizli Hapsi mektupları), mektup no: 28, 30, s. 341

LÛ*GAT*CE:

akd-i uhuvvet: Kardeşlik sozleşmesi.

hakka’l-yakîn: Bizzat yaşanılarak elden edilen kesin bilgi.

Medresetuzzehra: (metinde) Manevî Risale-i Nur okulu, universitesi.

mucahede-i manevîye: Manevî calışma, gayret.

şakird: Talebe.

şekva: ŞikÂyet.

şerÂit: Şartlar.
__________________