Ali Kemal Sunal (10 Kasım 1944[1], İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul), Turk televizyon, sinema ve tiyatro oyuncusu.



Hayatı

Oynadığı karakterlerle onemli cıkış yakalayan Kemal Sunal, Turk sinema tarihine damga vuran oyunculardandır.Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatcı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yonelmiştir. İlk amator tiyatro oyunu, Vefa Lisesi'nde okurken rol aldığı "Zoraki tabip"tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda profesyonel olarak rol aldıktan sonra Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle, 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını atmıştır. Filmlerinde oynadığı "iyi, saf adam" rolleriyle beğeni kazanmıştır. Sanatcı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da, dram turundeki filmlerde de rol almıştır. Oynadığı filmlerdeki karakterlerin genel ozelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yuzunden başına surekli iş acılan, zekasıyla kotulerle mucadele eden ve insanlara doğru yolu gosteren, daima "gulen" adamdır. Kendisini "cok az konuşan, cok soğuk bir adamım" diyerek tanımlayan Kemal Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en buyuk sebeplerinden birisi, filmlerin cekildiği donemlerde yaşanan sosyolojik-sosyo ekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, gecim sıkıntısı, işsizlik, goc ve tore gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine bircok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, gulduru icerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sanatcı, gulduru filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tum filmlerde "halkın icinden" "icimizden biri" imajını hicbir zaman bozmamıştır. Aynı zamanda Kemal Sunal, oğretmenden bekciye, kapıcılıktan copcuye kadar bircok karakteri oynayarak, beğeni kazanmıştır. Yuksek lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal guldurusu" isimli tezi ile yapmıştır. 82 filmde rol almış sanatcının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin cekimleri icin bindiği ucakta, kalp krizi gecirerek hayatını kaybetmiştir. Sanatcı, "Gulen adam" lakabıyla anılmaktadır.

İstanbul Kucukpazar semtinde Malatyalı bir ailenin cocuğu olarak doğan oyuncunun babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır. Ailenin buyuk cocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki kardeşi vardır. İlkokulu Mimar Sinan İlkokulu'nda okuyup, Vefa Lisesi'nden mezun olmuştur.[2] Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatcı, "bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15-20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geciyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii… "sozleriyle acıklamıştır. Yuksek tahsiline Marmara Universitesi Gazetecilik bolumunde başlasa da, bu bolume devam edememiştir. Eğitim hayatı boyunca ceşitli işlerde calışan sanatcı, Emayetaş Fabrikasında calışmış, ayrıca elektrikcide cıraklık yapmıştır. İş yaşantısını,"Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak icin calışırdım"diye acıklamıştır. 35 yaşında askere giden sanatcı, diğer askerlerin kendisini gorunce gulmeye başlaması sebebiyle, "birliğin duzenini bozuyor" denilerek, eğitimlere katılmamış, kademede gorev almıştır. Usta birliğinde "armoni mızıkası" isimli moral grubuna dağıtımı olmuş, bu vesile ile Turkiye'nin bircok bolgesinde askerlik yapmıştır. Sanatcı, Devekuşu kabare tiyatrosundayken, 1972-1973 tarihindeki Ankara turnesi sırasında sonradan eşi olacak Gul Sunal ile tanışmış, 1975 Nisan ayında Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmişlerdir. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimli iki cocukları olmuştur. 12 Eylul doneminde yarım bıraktığı universiteyi, Marmara Universitesi İletişim Fakultesi Radyo Televizyon ve Sinema Bolumu'nden mezun olarak 1995 yılında bitirmiş ve ardından yuksek lisans yapmıştır. Yuksek Lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal guldurusu" isimli teziyle yapmıştır.



Sanatcı kendi profilinin, oynadığı karakterlere gore farklı olduğunu şu sozlerle belirtmektedir; "Ben ozel hayatımda cok az konuşan, cok soğuk bir adamım" "aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sozleriyle dile getirmiştir.[10] Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatcı olduğunun ağırlığını hic hissettirmemiş, eşinin tanımına gore "aile babası" profilini hicbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine onem veren ve bu dusturda cocukları ile cok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatcı; filmlerinin aksine, cok fazla gulmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatcı, kendi ic dunyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda cok da iyi bir arşivci olan sanatcı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, buyuk bir titizlikle ve duzenle saklamış, cocuklarının cizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve ozenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatcının, kıyafet alışverişlerini coğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatcı, yine aynı ozenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat kendisi postaneye goturup gonderimlerini yapmıştır.[11] Kemal Sunal, hem yuzunun fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi cevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir roportajda Sunal, kendisi icin 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en cok Zeki Muren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir.

Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatcıyı Muşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde onemli yeri vardır.

Kariyeri



Tiyatro donemi

Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amator olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. Lise oğrenimi sırasında oynadıkları bir oyunla, "Akşam Gazetesi Liselerarası tiyatro yarışması"nda "En iyi karakter oyuncusu" secilmiştir.[14] Belkıs Balkır'ın kendisini Muşfik Kenter ile tanıştırmasıyla, Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak calışmaya başlayan sanatcının, bu tiyatrodaki ilk rolu "Fadik kız"dır. Burada 150 lira maaş alan sanatcı daha sonra aynı tiyatroda "Deli İbrahim" rolunu oynamış ve maaşı 300 lira olmuştur. Buradan ayrılıp, Ulvi Uraz Tiyatrosu'na gecen sanatcı bu tiyatroda 4 sene sahneye cıkmıştır. Bu tiyatroda Orhan Kemal'in İspinoz isimli eserindeki "taşkasaplı" karakterini canlandırmıştır. Daha sonra "Bekci Murtaza" isimli oyunda bekciyi, oyunun ikinci perdesinde ise bir kahveciyi oynamıştır. Bu tiyatrodan ayrılarak Ayfer Feray Tiyatrosu'na gecen sanatcı burada bir sene calışmıştır. Son tiyatro deneyimi olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda 1500 lira maaşı olan sanatcı, artık daha buyuk rollerde oynamaya başlamıştır. "Dun-bugun" isimli bir oyunu oynadıkları sırada, kendisinden daha once sinemaya gecmiş olan Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'in yeni filmi icin aradığı oyuncuları secmesi icin kendisini bu tiyatroya davet etmiştir. Bu oyun sırasında, Kemal Sunal'ı cok beğenen Ertem Eğilmez, sanatcının ilk sinema deneyimi olan Tatlı Dillim'de rol almasına karar vermiştir. Sanatcı, sinema kariyerine 1972 yılında başlamıştır.

Kemal Sunal kendi ağzından, ilk yıllarını ve komediye yonelişini şu sozlerle dile getirmektedir;

"Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolum cok kısaydı. Uc dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Oyle pek bir şey soylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip obur ucundan cıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum; ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gun bugundur insanları guldurmeyi seviyorum."Tiyatroya neden devam etmediniz sorusuna, "Film, tiyatro provalarına engel oluyordu. Aksatmaya başlayınca, bırakmamın daha iyi olacağını duşundum." diyerek cevap vermiştir.



Bilinen tiyatro oyunları

1966 - "Fadik Kız" - Kent Oyuncuları. İki-uc değişik rolde.
1967 - "İspinozlar" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Taşkasaplı rolunde.
1967 - "Deli İbrahim" (Yazan: Turan Oflazoğlu, reji: Şukran Gungor) - Kent Oyuncuları. CellÂt Hamal Ali rolunde.
1968 - "Yalova Kaymakamı" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968 - "Gozlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968/69 - "Fermanlı Deli Hazretleri" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1968 - "Hamhumşarolop" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1969 - "Murtaza" (Orhan Kemal uyarlaması) - Ulvi Uraz Tiyatrosu. Bekci ve Kahveci rollerinde.
1969 - "Yaz Bitiyor" - Arena Tiyatrosu, Ulvi Uraz Topluluğu.
1972 - "Gergedan" (Yazan: Eugène Ionesco) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu. Bakkal ve Mosyo Papiyon rollerinde.
1972 - "Dun Bugun" (Yazan: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu.
1973 - "Dev Aynası" (Derleyen: Haldun Taner) - Devekuşu Kabare Tiyatrosu (Ankara Nergis Sineması'nda sahnelendi).



Sinema donemi

Yonetmen Ertem Eğilmez'in kendisini keşfedip 1972 yapımı Tatlı Dillim filminde Tarık Akan'ın basketbolcu arkadaşı rolunu vermesiyle birlikte, Kemal Sunal icin bir donum noktası yaşanmıştır. İlk filmiyle ilgili, İlk gun en arkaya gittim, oturdum. Perdede 8 kere ancak gozukuyorum. Her gorunuşumde salonda kıyamet koptu. Suratımı gorur gormez buyuk alkış ve gulmeler. Lafları duymuyorlardı. Suratım enteresan geldi seyirciye. Sıcak ve kendinden biri buldu sanıyorum. O zaman şoyle arkama yaslanıp, "Bu iş tamamdır” dedim."yorumunu yapmıştır. Yonetmen Ertem Eğilmez, bu filmden sonra, 1973 yapımı Canım Kardeşim filminde kendisine Kayseri şiveli bir yolcu rolu vermiştir. Yine aynı yıl, Oh Olsun, Gullu geliyor Gullu, Yalancı Yarim filmlerinde rol almıştır. 1974 yılında, Kayseri şivesinin halk tarafından benimsendiğini goren Ertem Eğilmez, Salak Milyoner filmini cekmeye karar vermiştir. Bu film buyuk ilgi gorunce, devam filmi niteliğinde olan Koyden İndim Şehire cekilmiştir. Her iki filmin senaryosu Sadık Şendil'e aittir ve Kemal Sunal'ın buyuk rollerde oynadığı ilk iki filmdir. Yine aynı yıl cekilen, Mavi Boncuk filminde kaymakamı canlandıran Sunal, Ertem Eğilmez'in herkese eşit rol vermesiyle birlikte daha cok perdede gorunmeye başlamıştır. 1974 yılının bir diğer gozden kacırılmaması gerekilen noktası ise, Kemal Sunal'a, Meral Zeren'in eşlik etmesidir. Aynı yıl cekilen Hasret filminde, yonetmen Zeki Okten ile calışan sanatcı, bu filmden sonra ilk başrolunu alacaktır.

Yine aynı yıl sanatcıya başrol verilir ve bu filmin adı Salako'dur. Bu kez yonetmen Atıf Yılmaz'dır. Takvimler 1975 yılını gosterdiğinde, Zeki Okten'in iki filminde rol alan sanatcının bu filmleri, Şaşkın Damat ve Hanzo'dur. Bu filmlerde Meral Zeren ile beraber olan sanatcı, artık başrollerde oynamaktadır ancak Ertem Eğilmez filmlerindeki başarısından cok uzaktadır. Bu donemde Ertem Eğilmez, bir efsaneye donuşecek olan Rıfat Ilgaz romanı olan Hababam Sınıfı'nı sinemaya uyarlamaya karar verir. Bu filmde herkesin rolu eşit olduğundan, Kemal Sunal perdede daha fazla gorunmektedir. Sanatcının oynadığı "İnek Şaban" rolu, sonraki yıllarda adının "Şaban" olarak kalmasıyla hatırlarda kalacaktır. 4 Hababam Sınıfı filminde rol alan sanatcı, 1975 yılında, kendisiyle beraber bircok filmde rol alacağı Şener Şen ile tanışır. İkilinin birbirini tamamlamasıyla birlikte rol aldıkları filmler ardı ardına gelmiştir. 1976 yılına gelindiğinde, Kartal Tibet filmi olan Tosun Paşa cekilir. Bu filmin senaryosunu Yavuz Turgul yazmıştır. Aynı yıl, Sut Kardeşler filmi icin Ertem Eğilmez yeniden yonetmen koltuğuna gecer ve Şener Şen ile Kemal Sunal'ı yeniden bir araya getirir. Yine aynı yıl, Ergin Orbey'in yonetmenliğinde Meraklı Kofteci filmi cekilir ve ardından Natuk Baytan'ın yonettiği Sahte Kabadayı filminde rol alır.

Natuk Baytan'ın farklı mizah anlayışıyla birlikte, "Şaban" karakterine "kahraman" ozelliği de eklenmiştir. Sunal "saf ve halkın kahramanını canlandırdığı yapımlarda kotulerle mucadele etmiş ve mizahi bir sunuşla haksızlıklarla karşı durmuştur. Suavi Sualp'in kaleminden olan Sahte Kabadayı filminde bu durum daha belirgindir. 1976 yılında tam altı film ceken sanatcının bir sonraki filmi, Hababam Sınıfı Uyanıyor'dur ve yonetmen koltuğunda yeniden Ertem Eğilmez vardır. Bu Hababam Sınıfı filminin afişinde Kemal Sunal ismi en ustte yer alır. Bu yılın son filmi kendisine daha sonra "En İyi Erkek Oyuncu" odulunu getirecek olan Kapıcılar Kralı filmidir. Umur Bugay'ın kaleminden olan bu filmi Zeki Okten cekmiştir. Şaban karakterinden tamamen bağımsız olan bu filmdeki "Seyit" rolu, zeki,kurnaz, paragoz ve işguzar bir karakterdir ve bambaşka bir Kemal Sunal'ın gozuktuğu ilk filmidir. 1977 yılında toplam beş film ceken sanatcının bu filmleri, son Hababam Sınıfı filminde rol aldığı, Ertem Eğilmez yonetmenliğinde Hababam Sınıfı Tatilde, Natuk Baytan imzalı, Sakar Şakir, Umur Bugay'ın yazdığı ve Zeki Okten'in yonettiği Copculer Kralı ve son olarak bir Atıf Yılmaz filmi olan İbo ile Gulluşah'tır. Sanatcı bu yıl, Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu odulunu Kapıcılar Kralı filminde almıştır. Aynı filmle, Sinema Yazarları Derneği'nce "En İyi Erkek Oyuncu" secildi.Bu odulleri sanatcı şoyle yorumlamaktadır;

"Antalya Film Festivali’nde Kapıcılar Kralı filmiyle, en iyi erkek oyuncu odulunu aldım. Antalya’da ve Turk sinema tarihinde boyle bir şey yok. Komedyene değil, bu odul hep jonlere verilmiş. İlk defa ben yıktım o sistemi. Sonra Sinema Yazarları Derneği’nin ilk odulunu, yine aynı filmle ben aldım. Ondan sonra da başarılı filmler yapmadım değil ama festivallere gondermedik. O nedenle başka odul cıkartamadık."

1978 yılında Fatma Girik ile payları ortak bir şirket kurulmuştur. Bu film şirketi "Can Film"dir. Yapımcılığını Fatma Girik ve Kemal Sunal'ın yaptığı Yuz Numaralı Adam filmiyle, şirket ilk filmini o yıl cekmiştir. Bu filmin senaryosu ve yonetmenliği Osman F. Seden'e aittir. Reklamların yanıltıcı yonunu ele alan bu film Sunal sineması icin onemli bir noktadır. Meral Zeren'den sonra bu filmde Sunal'a Oya Aydoğan eşlik etmektedir. Aynı yıl, Atıf Yılmaz ile, Mujdat Gezen eseri olan Koşeyi Donen Adam, Senaryosu ve yonetmeni Osman F. Seden olan İyi Aile Cocuğu, İnek Şaban, yonetmenliği Natuk Baytan'a ait olan Avanak Apti ve donemin en ses getiren filmi Kibar Feyzo cekilir. İyi Aile Cocuğu filminde, Sunal'a bu kez Harika Avcı eşlik etmektedir. Kibar Feyzo filmi, yapımcılığını Ertem Eğilmez'in yaptığı, politik bir filmdir. Arzu Film'e ait olan bu film, politik duruşu sebebiyle bircok sahnesinde sansure uğramış olsa da, Turk sinemasında onemli bir yeri vardır. Bu filmde Sunal'a Şener Şen'in yanı sıra, Mujde Ar, İlyas Salman, Adile Naşit gibi isimler eşlik etmektedir. Senaryosu İhsan Yuce'ye ait olan bu filmin yonetmeni Atıf Yılmaz'dır. Tore, gecim derdi, ağalık gibi kavramlar sıkca filmde işlenmektedir.



1979 yılında, Sunal beş filmde rol almıştır. Bunlar; Umudumuz Şaban, Şark Bulbulu, Korkusuz Korkak, Dokunmayın Şabanıma ve Bekciler Kralı filmleridir. Bu filmlerde, sırasıyla, Kartal Tibet, (Umudumuz Şaban,Şark bulbulu), Natuk Baytan ve Osman F. Seden (Dokunmayın Şabanıma, Bekciler Kralı) ile calışmıştır. Sunal, Dokunmayın Şabanıma ve Bekciler Kralı filmlerinin yapımcılığını Fatma Girik ile birlikte ustlenmiştir. İki yapımcı bu filmleri, kendi film şirketleri olan Can Film'e değil, Uğur Film'e yapmıştır. Şark bulbulu filminde, kısa surede şohret olan unlulere gondermeler vardır.[21] Yine Umudumuz Şaban filminde yer eden toplumsal yaralar, gulduru unsuru icerisinde izleyiciye aktarılmaktadır. 1980'de dort filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, bir romandan uyarlanan Zubuk, Gol Kralı, Gerzek Şaban ve Devlet Kuşu'dur. Sunal bu filmlerde Kartal Tibet, (Zubuk, Gol Kralı) Natuk Baytan ve Memduh Un ile calışmıştır. Zubuk filmi, politik eleştirilere sahiptir ve "İbrahim Zubukzade" karakteriyle akıllarda yer etmiştir. 1980 askeri darbesiyle birlikte o donem cekilen filmlerin buyuk coğunluğu sansure uğramış, onemli oyuncuların bazıları da yurtdışına cıkmıştır. Sunal, zaman zaman politik filmlerde rol alsada, kutuplaşmalardan her zaman uzak kalmıştır.

1981 ve 1985 yılları arasında bircok "Şaban" filmi cekilmiştir. Bu filmler, Sunal sineması adına kaliteden yoksun olsalarda, izleyiciyi guldurmeyi başarmış yapımlar olarak tarihe gecmiştir. 1981 yılında, Uc Kağıtcı filminde Natuk Baytan, Kanlı Nigar filminde Memduh Un ve Davaro filminde yeniden Kartal Tibet'le calışan sanatcı, uc filmde rol almıştır. 1982 yılında iki filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, Yedi Bela Husnu (Natuk Baytan) ve Doktor Civanım (Kartal Tibet)'dır. Yedi Bela Husnu filminde, sanatcıya Oya Aydoğan eşlik etmiştir. 1983 yılında Tokatcı, (Natuk Baytan) Kılıbık, (Uğur İnan) En Buyuk Şaban (Kartal Tibet) ve Carıklı Milyoner (Kartal Tibet) filmlerinde rol almıştır. Kılıbık filminde Nevra Serezli eşlik etmiştir. 1983 yılında olduğu gibi, 1984 ve 1985 yılında da ağırlıklı olarak Kartal Tibetle calışan sanatcı, bu donemde bircok "Şaban" filminde rol almıştır.1984'de Şabaniye, (Kartal Tibet) Postacı, (Memduh Un) Ortadirek Şaban, (Kartal Tibet) Atla Gel Şaban (Natuk Baytan) filmleri cekilmiştir. Postacı filminde Sunal'a, Fatma Girik eşlik etmiştir. 1985 yılı, "Şaban" filmlerinin sonuncusu olan Gurbetci Şaban filminin cekildiği yıldır ve sanatcı toplam altı filmde rol almıştır. Bu filmlerin tamamında rejisor Kartal Tibet'tir. Bu donem, Perihan Savaş, Nevra Serezli ve Muge Akyamac sanatcıya eşlik eden isimler olmuştur.

Sanatcı "Şaban" filmleri ile ilgili goruşlerini şoyle aktarmıştır;

"Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının Atla Gel Niyazi olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde Atla Gel Şaban oldu. Seyircilerden bir kişi cıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?"[22]

Sunal sinemasında artık "Şaban" filmi yoktur ve sineması adına bambaşka bir sayfa acılmıştır. 1986 yılında Yoksul ve Davacı ile Zeki Okten'le, Tarzan Rıfkı'da Natuk Baytan'la, Garip filminde Memduh Un'le, Deli Deli Kupeli filminde Kartal Tibet'le calışmıştır. Yoksul filmi duru anlatımıyla one cıkarken, Davacı ve Deli Deli Kupeli filmleri "siyasi taşlama"[13] olarak on plana cıkmaktadır. Ayrıca Garip filmi dram yonuyle on plana cıkmaktadır. Sunal bu donem, halkın icinden hikÂyelerle izleyici karşına cıkmıştır. 1987 yılında uc filmde rol alan sanatcının bu filmleri, Yakışıklı, Kiracı (Orhan Aksoy) ve Japon İşi (Kartal Tibet) filmleridir. Kiracı filminde, o donemin konut sorununa gondermeler bulunmaktadır. 1988 senesi, Sunal sineması icin onemli olan filmlerin cekildiği yıldır ve Sunal'a yeni bir odul getirecektir. Uyanık Gazeteci, Sevimli Hırsız, İnatcı, Oğretmen, (Kartal Tibet) Polizei, (Şerif Goren) Dutturu Dunya, (Zeki Okten) Bıckın (Orhan Aksoy) bu donem rol aldığı filmlerdir. Polizei, Oğretmen ve Dutturu Dunya filmleri diğer filmlerden ayrılmaktadır. Polizei filminde gurbetcilerin yaşadığı sıkıntılara değinilirken, Oğretmen filminde gecim sıkıntısı, ulaşım ve konut problemleri gibi sorunlara değinilmiş ve Dutturu Dunya filminde kucuk insanların buyuk hayallerine yer verilmiştir. Sanatcı bu filmiyle, Ankara Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" odulunu almıştır. Bu filmin senaristi, Umur Bugay'dır.

1989 yılında Sunal, uc filmde yer almıştır, bunlar Zehir Hafiye, (Orhan Aksoy) Talih Kuşu, Gulen Adam'dır. (Kartal Tibet) 1990 yılında Sunal uc filmde rol almıştır. Bunlar, Koltuk Belası, (Kartal Tibet) Abuk Sabuk Bir Film (Şerif Goren) ve Boynu Bukuk Kuheylan (Erdoğan Tokatlı)'dır. 1991 yılında tek bir filmde rol alan sanatcının bu filmi Varyemez'dir ve rejisor Orhan Aksoy'dur. 1999 senesi, sanatcının son rol aldığı sinema filmi olan Propaganda'nın cekildiği yıldır ve bu filmde kendisine Metin Akpınar eşlik etmektedir. Sinan Cetin filmi olan Propaganda, Sunal'ın sinema kariyerinde yeri bambaşka olan bir yapımdır. Zira sanatcı, "gumruk memuru Mehdi" rolunu, tıpkı diğer tum mesleki rollerinde olduğu gibi benimsemiştir ve izleyici karşısına dram yonu ağır basan bir Kemal Sunal koymuştur. 2000 yılında Balalayka filminde rol almayı kabul etmiştir.




Olumu

Sunal, kişisel yaşamı ve kariyeri boyunca yaptığı yolculuklarda daima kara taşıtlarını tercih etmiş, ucak ve deniz taşıtlarından korktuğunu dile getirmiştir.[23] Ceşitli festivallerde, odul torenlerine kara taşıtıyla yetişemeyen[9] sanatcının ucak fobisi yaşamı boyunca yenemediği bir korkusu olarak kalmıştır. 3 temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin cekimleri icin bindiği Trabzon ucağında kalp krizi gecirmiştir. Olumune bir dizi ihmaller zincirinin neden olduğu duşunulmektedir. Zeki Alasya, Sunal'ın vefatıyla ilgili goruşunu şoyle dile getirmiştir;

"Kimseleri filmin cekileceği yere otobusle gitmek sıkıntısında bırakmamak icin kendini zorlayarak bindi o ucağa, imkanı yok binmez."

Milliyet ve Hurriyet gazetelerinin haberine gore, ucaktaki personel ilk yardım konusunda bilgisizdi ve cağırılan ambulansta doktor yoktu. "International Hospital" hastanesine kaldırılan sanatcının doktoru, Sunal'ın kalp rahatsızlığı olduğunu dile getirmiş ve kalp ilacları kullandığını acıklamıştır. NTV'nin haberine gore, Kemal Sunal'la aynı ucakta bulunan DSP İstanbul milletvekili Erol Al, sanatcının olumunde ağır ihmal ve tedbirsizlik olduğunu belirtmiştir. Ucağın kabin ekibi, sanatcıya tıbbi mudahalede bulunamadıklarını belirterek, "bunun icin eğitimimiz yok, yalnızca rahatlatmaya calıştık" acıklamasını yapmıştır. Sağlık ekiplerinin ucağa 12 dakikada ulaşması ve sanatcının 35 dakika sonra ucaktan indirilip hastaneye goturulmesi gibi konularda DHMİ ve Medline ceşitli acıklamalarda bulunmuştur.Bu acıklamaların ve havalimanındaki sağlık tedbirlerinin yetersiz olduğu duşunulmektedir.

Sanatcı icin ilk toren, Ataturk Kultur Merkezi'nde duzenlenmiştir. Bu toren, sanatcının naaşının 08.30'da sahneye getirilmesiyle başlamış, ailenin yerini almasıyla birlikte 09.45'te buyuk salonda buyuk ekranda sanatcının filmlerinden bolumler gosterilmiş, sanatcı dostları ve sevenleri naaşının başında saygı duruşunda bulunmuştur.

AKM'den polis bandosuyla Teşvikiye Camii'ne goturulmek icin cıkarılan Sunal'ın naaşına, gumruk muhafaza memurları da eşlik etmiştir. 1999'da cekilen Propaganda filminde "Gumruk Muhafaza Memuru Mehdi" karakterini canlandıran Sunal'ın oğlu ile filmde cekilmiş bir fotoğrafını İstanbul Gumruk Muhafaza Başmudurluğunden altı memur taşımıştır. Taksim'den Teşvikiye Camii'ne kadar kortej oluşturan sevenleri, yoğun ilgi sebebiyle Cami'ye ulaşmakta zorlanmıştır. Oğle namazının akabinde kılınan cenaze namazında, yoğun ilgi sebebiyle polis guvenlik onlemi almış, gumruk muhafaza memurları tabutun başında saygı nobeti tutmuştur. Cenaze namazının ardından eller uzerinde Rumeli caddesine kadar taşınan sanatcının naaşı, buradan sonra araca konulmuş ve Zincirlikuyu Mezarlığına doğru yola cıkmıştır. Sunal'ın ismi, vefatının hemen ardından sokaklara, caddelere ve duraklara verilmiştir.



Vikipedi

__________________