Zekat vermek ile ilgili kısa ayetler

Kur’an’da zekata verilen onem


Kur’an’da zekÂt ibadeti 32 ayette gecmekte ozellikle namaz ibadeti ile birlikte kesin bir uslupla emredilmektedir:
“Namazı dosdoğru kılın, zekÂtı verin. Ruku edenlerle birlikte ruku edin”

(Bakara, 2/43; bk. Bakara, 2/83, 110; Nisa, 4/77; Tevbe, 9/5, 11; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mucadele, 58/13; Muzemmil, 73/20)


“HÂlbuki onlara, dini Allah’a has kılarak, hakka yonelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekÂtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine, 98/5)

ZekÂt ibadeti Kur’an’da; muhtedî (hidayete eren, doğru yolu bulan), muttakî (iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınan), muhsin (salih amelleri en guzel bicimde yapan), sadık (ozunde, soz, iş ve işlemlerinde dosdoğru) muminlerin nitelikleri arasında sayılmıştır. (Bakara, 2/177; Tevbe, 9/18, 71; Neml, 27/3)

Kur’an’da namazlarını kılan ve zekÂtlarını veren muminlerin; Allah’ın, Peygamberin ve muminlerin dostu olduğu (Maide, 5/55), yuce Allah’ın zekatını verenlere merhamet edeceği (A’raf, 7/156; Tevbe, 9/71), onları cennetlerin en alası olan Firdevs cennetine koyacağı (Muminun, 23/1-11) ve en buyuk ve en değerli mukÂfatı onlara vereceği (Nisa, 4/162; Rum, 30/39; Lokman, 31/3-4; Ahzab, 33/35; Mucadelme, 58/17) bildirilmektedir.


“Şuphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekÂtı verenlerin mukafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.” (Bakara, 2/277)


“Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; muhsinlere bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş ayetleridir. O muhsinler (salih amelleri en guzel bicimde yapan muminler); namazı dosdoğru kılan, zekÂtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.” (Lokman 31/2-4)



“Yuzlerinizi doğu ve batı taraflarına cevirmeniz (gercek) iyilik değildir. Gercek iyilik, Allah’a, ahiret gunune, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin, mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (ozgurlukleri icin) kolelere verenlerin, namazı dosdoğru kılan, zekÂtı veren, antlaşma yaptıklarında sozlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlardır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” (Bakara, 2/ 177)

: Muhsinler, muttakiler ve sadıklar zumresinde yerini almak ve kurtuluşa ermek isteyen Musluman, namazını kılar ve zekatını verir. (Muminun, 23/1-4)

Kur’an ve sunette zekÂt vermenin teşvik edilmesine (BuhÂrî, ZekÂt, 30) karşılık, namaz kılınmasına ve zekÂt verilmesine engel olmak kınanmaktadır. (Hac, 22/41)

Kur’ an’ da muşrikler kotulenirken onların
niteliklerinden birinin zekÂt vermemek olduğu zikredilir:

“Yazıklar olsun o muşriklere ki, onlar zekÂt vermezler ve Âhireti de inkÂr ederler.” (Fussilet, 41/6-7)

Ayette hem onların toplumdaki ihtiyac sahibi kimseler icin harcama yapmadığı ve bencil davrandığı ifade edilmiş hem de zekÂtın ve Âhirete imanın muminlerin iki temel ozelliği olduğuna işaret edilmiştir.

ZekÂt vermeyen bir zengin Allah’ın geniş rahmetini de Allah ve Resulu’nun dostluğunu da hakedemez. Cunku yuce Allah rahmetini vaat ettiği kimseler arasında zekÂtını verenleri de ,zikretmiştir:

“Rahmetim her şeyi kuşatmıştır. Ben onu (rahmetimi), sakınan, zekÂt veren ve Âyetlerime iman edenlere has olmak uzere tesbit edeceğim.” (A’rÂf, 7/156)

“Sizin dostunuz ancak Allah, O’nun elcisi ve boyun bukerek namazı kılan, zekÂtı veren muminlerdir.” (Maide, 5/55)