Teşekkî, kaderi tenkit; ve teşekkur, kadere teslimdir

Aziz Kardeşlerim!

Bu Cuma gununde muhim bir hizb okurken siz hatıra geldiniz. “Bu musibetten kurtulmak icin ne yapacağız?” lisan-ı hal ile dediniz.

Benim kalbime bu geldi:

Sıkı bir tesanudle, el ele, omuz omuza veriniz. Cunku, birbirinden ve Risale-i Nur’dan ve benden cekinmek ve inkÂr etmek ve bizi ezmek isteyen gizli kuvvete dalkavukluk etmek gibi tedbirleri yapanların zarardan başka hicbir menfaatleri yoktur.

Sizi temin ederim; eğer bilseydim ki benden teberrî etmekle kurtulacaksınız, beni tahkir ve ihanet ve gıybet etmeye izin verip helÂl ederdim. Fakat bizi ezmek isteyen gizli kuvvet sizi biliyor, aldanmıyor; zaafınızdan, teberrînizden cesaret alır, daha ziyade ezer. Hem mesleğimiz hıllet ve uhuvvet olduğundan, şahsiyet ve enaniyet cihetinden bir rekabet olmaz. Benim gibi cok kusurlu ve cok zaif bir bîcarenin noksaniyetlerine değil, belki Risale-i Nur’un kemÂlÂtına bakmalı.

Said Nursî

***

Aziz, Sıddık Kardeşlerim,

Bu dunyanın hayatı pek cabuk değişmesine ve zevaline ve fen ve fÂnî, akıbetsiz lezzetlerine ve firak, iftirak tokatlarına karşı bir ehemmiyetli medar-ı teselli ise, samimî dostlar ile goruşmektir.

Evet, bazen bir tek dostunu bir-iki saat gormek icin, yirmi gun yol gider ve yuz lirayı sarf eder. Şimdi bu acib, dostsuz zamanda samimî kırk-elli dostunu birden bir-iki ay gormek ve LillÂh icin muhabbet etmek ve hakikî bir teselli alıp vermek; elbette başımıza gelen bu meşakkatler ve zayiat-ı maliye, ona karşı pek ucuz duşer; ehemmiyeti kalmaz. Ben kendim, buradaki kardeşlerimden on sene firaktan sonra bir tekini gormek icin bu meşakkati kabul ederdim. Teşekkî, kaderi tenkit; ve teşekkur, kadere teslimdir.

Said Nursî

B. S. N. Tarihce-i Hayatı, Denizli Hayatı, s. 445
__________________