..Bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kÂfi gelir.

Acaba, yirmi uc saatini şu kısacık hayat-ı dunyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ı ebediyeye bir tek saatini sarf etmeyen ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilÂf-ı akıl hareket eder! Zira, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse –hÂlbuki kazanc ihtimali binde birdir– sonra yirmi dortten bir malını yuzde doksan dokuz ihtimal ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek, ne kadar hilÂf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak duştuğunu kendini Âkıl zanneden adam anlamaz mı?

HÂlbuki, namazda ruhun, kalbin, aklın buyuk bir rahatı vardır. Hem, cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mubah dunyevî amelleri, guzel bir niyet ile ibadet hukmunu alır. Bu surette butun sermaye-i omrunu ahirete mal edebilir. FÂnî omrunu bir cihette ibka eder.

Sozler, Dorduncu Soz, s. 35

***

Dorduncu Soz’de izahı bulunan, her gun yirmi dort saat sermaye-i hayatı HÂlık’ımız bize ihsan ediyor; t ki, iki hayatımıza lÂzım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz, kısacık hayat-ı dunyeviyeye yirmi uc saati sarf edip, beş farz namaza kÂfi gelen bir saati pek cok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarf etmezsek, ne kadar hilÂf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbî, hem ruhî sıkıntıları cekmek ve o sıkıntılar yuzunden ahlÂkını bozmak ve me’yusÂne hayatını gecirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasaret ederiz, kıyas edilsin. Eğer, bir saati beş farz namaza sarf etsek, o halde hapis ve musibet muddetinin her bir saati, bazen bir gun ibadet ve fÂnî bir saati bÂkî saatler hukmune gecebilmesi ve kalbî ve ruhî me’yusiyet ve sıkıntıların kısmen zeval bulması ve hapse sebebiyet veren hatalara kefareten affettirmesi ve hapsin hikmeti olan terbiyeyi alması ne derece kÂrlı bir imtihan, bir ders ve musibet arkadaşlarıyla tesellidarÂne bir hoş sohbet olduğu duşunulsun.

AsÂ-yı Musa, Birinci Mesele, s. 23

LÛ*GAT*CE:

HÂlık: Yaratıcı, Allah.

hasaret: zarar.

hayat-ı uhreviye: ahiretle ilgili hayat.

hazine-i ebediye: sonsuz hazine.

hilÂf-ı akıl ve hikmet: akla ve hikmete ters.

ibka: sonsuzlaştırma.

me’yusÂne: umitsizce, karamsarca.

musaddak: tasdik edilmiş.

mubah: sevabı veya gunahı olmayan şey.

***
__________________