İhlÂsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mÂnileri def etmek icin, gelecek dusturlar rehberiniz olsun:
Birinci Dusturunuz: Amelinizde rıza-i İlÂhî olmalı. Eğer O razı olsa, butun dunya kusse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, butun halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun icin, bu hizmette, doğrudan doğruya, yalnız Ce- nab-ı Hakk’ın rızasını esas maksat yapmak gerektir.

İkinci Dusturunuz: Bu hizmet-i Kur’Âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların ustunde faziletfuruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir. Cunku nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gozu bir gozunu tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalp ruhun ayıbını gormez. Belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu orter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder. Yoksa o vucud-u insanın hayatı soner, ruhu kacar, cismi de dağılır.

Hem nasıl ki bir fabrikanın carkları birbiriyle rekabetkÂrÂne uğraşmaz, birbirinin onune takaddum edip tahakkum etmez, birbirinin kusurunu gorerek tenkit edip, sa’ye şevkini kırıp atalete uğratmaz. Belki butun istidadlarıyla birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek icin yardım ederler; hakikî bir tesanud, bir ittifakla gaye-i hilkatlerine yururler. Eğer zerre miktar bir taarruz, bir tahakkum karışsa, o fabrikayı karıştıracak, neticesiz, akim bırakacak. Fabrika sahibi de o fabrikayı butun butun kırıp dağıtacak.

İşte, ey Risale-i Nur Şakirdleri ve Kur’Ân’ın hizmetkÂrları! Sizler ve bizler oyle bir insan-ı kÂmil ismine lÂyık bir şahs-ı manevînin azalarıyız. Ve hayat-ı ebediye icindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın carkları hukmundeyiz. Ve sahil-i selÂmet olan DÂru’s-SelÂm’a ummet-i Muhammediyeyi (asm) cıkaran bir sefine-i Rabbaniyede calışan hademeleriz. Elbette, dort ferdden bin yuz on bir kuvvet-i maneviyeyi temin eden sırr-ı ihlÂsı kazanmakla tesanud ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz.

Lem’alar, Yirminci Lem’a, s. 275
__________________