(Dunden devam)

İkinci sebep, iman-ı tahkikînin kuvvetiyle ve marifet-i SÂnii netice veren masnuattaki tefekkur-u imanîden gelen lemaat ile bir nevi huzur kazanıp, HÂlık-ı Rahîm’in hÂzır, nÂzır olduğunu duşunup, Ondan başkasının teveccuhunu aramayarak, huzurunda başkalarına bakmak, medet aramak o huzurun edebine muhalif olduğunu duşunmekle o riyadan kurtulup ihlÂsı kazanır.

Her ne ise, bunda cok derecat, meratib var. Herkes kendi hissesine gore ne kadar istifade edebilse o kadar kÂrdır. Risale-i Nur’da riyadan kurtaracak, ihlÂsı kazandıracak cok hakaik zikredildiğinden, ona havale edip burada kısa kesiyoruz.

İhlÂsı kıran ve riyaya sevk eden pek cok esbabdan iki ucunu muhtasaran beyan edeceğiz.

Birincisi: Menfaat-i maddiye cihetinden gelen rekabet, yavaş yavaş ihlÂsı kırar. Hem netice-i hizmeti de zedeler. Hem o maddî menfaati de kacırır.

Evet, hakikat ve ahiret icin calışanlara karşı bu millet bir hurmet ve bir muavenet fikrini daima beslemiş. Ve bilfiil onların hakikat-i ihlÂslarına ve sadıkane olan hizmetlerine bir cihette iştirak etmek niyetiyle, onların hÂcÂt-ı maddiyelerinin tedarikiyle meşgul olup vakitlerini zayi etmemek icin, sadaka ve hediye gibi maddî menfaatlerle yardım edip hurmet etmişler. Fakat bu muavenet ve menfaat istenilmez, belki verilir. Hem kalben arzu edip muntazır kalmakla, lisan-ı hal ile dahi istenilmez. Belki ummadığı bir halde verilir. Yoksa ihlÂsı zedelenir. Hem “Benim ayetlerimi az bir dunya menfaatiyle değiştirmeyin. (Bakara Suresi: 41.)” ayetinin nehyine yanaşır, ameli kısmen yanar.

İşte bu maddî menfaati arzu edip muntazır kalmak, sonra nefs-i emmare, hodgÂmlık cihetiyle, o menfaati başkasına kaptırmamak icin, hakikî bir kardeşine ve o hususî hizmette arkadaşına karşı bir rekabet damarı uyandırır. İhlÂsı zedelenir, hizmette kudsiyeti kaybeder, ehl-i hakikat nazarında sakil bir vaziyet alır. Ve maddî menfaati de kaybeder.

Lem’alar, Yirminci Birinci Lem’a, s. 279

LÛ*GAT*CE:

iman-ı tahkikî: şupheler karşısında sarsılmayan sağlam iman, inceden inceye tetkik ederek delilleriyle iman etme.

marifet-i SÂnii: Cenab-ı Hakkı tanımak, bilmek.

riya: ikiyuzluluk, gosteriş.

teveccuh: hoşnutluk, beğenme, iltifat.

***
__________________