Peygamber Efendimizin Babasının hz. Abdullah hayatı


Hz. Muhammed (sav)’in babası, Kureyş’in Benî HÂşim kolundan Abdullah b. Abdulmuttalib, annesi ise Kureyş kabilesinin Benî Zuhre koluna mensup Vehb b. AbdumenÂf’ın kızı Âmine’dir. Hz. Peygamber onların evliliklerinden dunyaya gelen tek cocuklarıdır.
Hz. Peygamber’in babası Abdullah akranları arasında cok beğenilen yakışıklı bir gencti. Yuzunde diğer genclerde bulunmayan bir guzellik ve parlaklık vardı. Bunun Hz. Peygamber’e ait “nubuvvet nûru” (peygamberlik nuru, Nûr-i Muhammed&#238 olduğu kabul edilir. RivÂyete gore Abdullah’ın babası (Hz. Peygamber’in dedesi) Abdulmuttalib Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya cıkarıp onardığı sırada Kureyş’in bazı ileri gelenleri onu alaya alıp kucuk duşurmek istemişlerdi. O sırada HÂris’ten başka oğlu olmayan Abdulmuttalib onlara karşı savunmasız bir durumda olduğundan on oğlu olursa birini kurban edeceğine dair adakta bulunmuştu. Bir sure sonra duÂsı gercekleşip on oğlu dunyaya geldiğinde gorduğu bir ruyada kendisine adağı hatırlatılmış, o da oğullarından hangisini kurban edeceğini belirlemek icin kuraya başvurmuştu. Kura o sırada en kucuk oğlu olan Abdullah’a cıkınca onu kurban etmeye karar vermiş, ancak buna başta kızları olmak uzere pek cok kimse karşı cıkmıştı. Adağını yerine getirebilmek icin bir cozum arayan Abdulmuttalib kendisine yapılan bir tavsiye doğrultusunda Abdullah ile o gunku orfe gore diyet olarak kabul edilen on deve arasında kura cektirmiş, fakat kura yine Abdullah’a cıkmıştı. Abdulmuttalib deve sayısını onar onar artırarak kuraya devam etmiş, sayı yuze ulaşınca kuranın develere cıkması uzerine 100 deve kurban etmişti. Boylece cok sevdiği oğlu Abdullah’ı da kurtarmıştı. Bundan dolayı Hz. Peygamber, hem babası Abdullah’ın hem de buyuk atası Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmÂil’in kurban edilmekten kurtulmuş olduğunu kastederek, “Ben iki kurbanlığın oğluyum” demiştir.
Abdullah genclik cağına ulaştığında kendisine gelen bircok evlilik teklifini kabul etmemiş, nihayet babasının teşebbusuyle Vehb’in kızı Âmine ile evlenmiştir. Abdullah’ın bu sırada on sekiz yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Abdullah ticaret icin gittiği Suriye’den donerken Yesrib’e (Medine) uğramış ve orada babasının dayıları olan Adî b. NeccÂr oğullarını ziyaret etmişti. Ancak bu sırada hastalanıp akrabalarının yanında bir ay kadar hasta yattıktan sonra vefat etmiş ve Medine’de defnedilmiştir. Abdulmuttalib Abdullah’ın hastalığını haber alınca buyuk oğlu HÂris’i Yesrib’e gondermiş, ancak HÂris şehre ulaşmadan kardeşi vefat etmiştir. Bu sebeple Hz. Peygamber yetim olarak dunyaya gelmiştir. İslÂm Âlimlerinin buyuk coğunluğu oğlunun peygamberliğine yetişemeyen Abdullah’ın Âhirette azap gormeyip kurtuluşa ereceği kanaatindedir.