Hz. Yusuf İle Zuleyha aşkı
Hz. Yusuf İle Zuleyha kıssası

Hz. Yusuf İle Zuleyha

Yusuf Peygamberin kıssası, bir tefsirden, hic olmazsa mealden okunursa daha yararlı olur (Yusuf suresi).

23.ayette, ozlu olarak olay ele alınıyor

Kadının hissettikleri muhtemelen tamamen cinsellik urunu değildi, Mısır kadınlarının ifadesiyle (12/30) aşk ateşiyle yanıp tutuşmuştu. Arzusu kalbine kadar işlemiş, vazgecilmez bir tutkuya donuşmuştu.

Kadın aynı zamanda son derece zeki ve bir devlet adamı gibi anında tedbirler ureten bir yeteneğe sahiptir. Yusuf'a hamle ya parak gomleğini arkadan yırttığında karşısına cıkanları etkilemek istemesi ve Yusuf'a ceza olarak hapsi onermesi, kadınların ellerine bı cak tutuşturması gibi olaylar bunu gosterir.

Kadının şiddetli duygu patlamaları yaşadığını ve gonul yangınının artık onlenemez hale geldiğini, her şeyi goze alarak Yusuf"u odasına kapatmaya karar vermesinden kolaylıkla anlayabiliriz.

Kadının Yusuf"un nefsinden ciddi talebi vardır, ondan da kendinde bulunan arzunun uyanmasını istemektedir.

Olay kadının evinde, hatta odasında gercekleşmektedir,Yusuf o evin kolesi durumundadır. Koleler istenilen her yer ve zaman da bulunmak ve her isteneni harfiyyen yapmak zorundadırlar.

Kadının kocası da iktidarsız olabilir veya cocukları yoktu. Cunku Yusuf'u ilk getirdiğinde evlat ediniriz demişti(12/21).

Kadının boyle bir talepte bulunmasının temel sebeplerinden birisi kuşkusuz Yusuf'un cazibesidir. Kadın kendi elinde buyut tu ğu delikanlıdaki fiziksel gelişmenin ve guzelleşmenin farkındadır. Bu yeterliliğin, kadının arzusunu gercekleştirmeye yetecek durumda olduğu inancına varmış olacak ki, belki de ilk kez boyle bir hamle yapmaya karar vermiştir. Yusuf'un davet karşısındaki ciddi tepkisi, ne yin ne olduğunu bilecek yaşta ve fiziki anlayış durumunda olduğunu gosterir.

Zeki bir kadın olan zuleyha, olgunlaşmamış bir nefisten nefsani talepte bulunması uygun duşmez. Nefsi uyanmamış bir cocuk karşısında bunca zahmetlere girmesi, saldırması ardından da sucluluk duygusuyla kendini savunması ve sucu ona atmaya calışması da olaya el koyan kapıdaki iki kişinin gomlek olayına girmeleri de anlaşılır olmaz.

Mısırlı kadınlar da aynı cazibeye kapılmış ve onu birden gorunce akılları başlarından gitmiş ve yaşadıkları şok şaşkınlık icine, ellerindeki bıcaklarla meyve yerine ellerini kesmişler ve "Bu insan olamaz ancak kerim bir melektir!" demişlerdi. Burada da cinsel bir duygudan ziyade, kalbin akması ve meyletmesi konusu işlenmektedir.

Kadınlar Yusuf'u ilk kez gorduklerine gore, Zeliha Yusuf'u ciddi bir şekilde kıskanıyor, sahipleniyor, sadece kendine ozgu kal masını istiyor ve kimseye gostermiyordu.

Yusuf'un, kadının zaman icinde kendisine gosterdiği ilginin ve yakınlığın farkına varmaması da duşunulemez. Yusuf'un, neler hissettiğini bilmemiz mumkun gorulmese de, kadının belki de tek taraflı olduğu soylenebilecek duygularına karşılık vermediğini ve ver meyi de duşunmediğini, Zuleyha odasında yapılan teklif ve sonrasında hasımca tavır sergilenmesi ve Kur'an'da gorulduğu kadarıyla Yusuf'un uzun yıllar zindanda kaderiyle başbaşa bırakılması gibi ipuclarından anlamak olasıdır.

Bunlardan oyle anlaşılıyor ki, Yusuf'a karşı duyulan duygular, kalbî sevgi duygularından tamamen soyutlanmış, sadece cinsel arzulardan oluşan duygular değildi. Kadınların, Yusuf'un sadece yuzunu gormekle kendilerinden gecmesi, Yusuf'u surekli goren Zuleyha'nın duygularını anlamada bir olcu olabilir. Yusuf'un simasında yansıyan cemalî vasıf, Zuleyha'nın adeta aklını başından almış, kalbine işlemiş, varlığının vazgecilmez bir parcası hali- ne gelmişti ki, onsuz olamayacağı noktasına ulaşmış ve onu elde etmenin baş ka bir yolu olmadığından, olayı odasına taşımıştı...

Zuleyha odasında olay şoyle gercekleşiyor:

Kapılar kitleniyor. "Kapıların kitlenmesi" kadındaki azim ve kararlılığı, tutkusunu gercekleştirmedeki gozu donmuşluğu anlattığı gibi, tedbir adına da planlamadaki hassasiyetini gostermektedir. Bu, kadının, statusu adına ve evli bir kadın olması durumuyla yaptığı işin, hic de olumlu bir davranış olmadığının farkında olduğunun, bunca riske rağmen yine de nefsinin arzusunu frenleyemediğinin bir gostergesidir.

Kapıların kitlenmesi aynı zamanda Yusuf'un o gune kadar, duygusal ve davranış olarak Zuleyha'ya hic bir şekilde karşılık ver mediğinin, kadının arzularına ortak olmadığının acık bir kanıtı sayılmalıdır. Muhtemelen kadın, o gune kadar duygularını değişik davra nışlarla belli etmişti; etmişti ki sonunda son hamlesini, her şeyi goze alarak yapma sınırına gelmiş, kolesini duygu ve arzularının kolesi olarak kullanmaya karar vermişti...

Kadınlık avantajları kullanılıyor. Ayetin ifadesinde şuh bir davet edası da ciddi bir ultimatom da sezilmektedir: "Hey! Hadi gelse ne!.." gibi bir şey!..Batılı tasvir adına olmadan, hayalî olarak bu sozde gittikce hırcınlaşan farklı tonlar da sezilebilmektedir. "Ne olur gel artık!" yakarışı tırmanışı sonucu "Gel diyorum sana!" emir ve tehdidi kendini gostermektedir.

Bir ayet, hassas ve son derece dikkat cekici bir anlatımla, kalbin ve nefsin etkilenmesi konusunda gozun etki gucune dikkat ce kerken(33/53), bir başka ayet de, kadın sesinin insanın kalbini alt ust edebileceğine işaret etmektedir(332/32).

Ayette odanın dekorasyonu ve kadının kıyafeti konusunda bir ip ucu gorulmuyor. Fakat, ses konusundaki ipucu bu konuda duşunmeye gerek bırakmayacak kadar konuyu ortulu şekilde nazara vermiş olmaktadır. Bu konuda da kadının hazırlıklı olduğu soyle nebilir...

Kur'an, yukarda bir nebze temas ettiğimiz gibi, cinsellik konularında nezih, kısa, ortulu ve dolaylı bir dil kullanır. Sadece bir ayette Adem ile Havva'nın yasak meyveden yedikten sonra avret yerlerinin gorunduğunden ve cennet yaprağıyla ortmeye calıştıkların dan soz eder(20/121).

Kurgulanan senaryonun gercek olmaması icin hic bir engel gorunmemektedir, doğal şartlar tamamıyla Zuleyha'nın lehinedir...

Bu, Zuleyha'nın son ama en kapsamlı ve etkili manevrası ve silahıdır. Hic denemediği şeyi ilk kez deneyecek, duygu ve arzula rını acıkca belli ederek nihaî teklifini yapacaktır.

Zuleyha'nın belli bir şekilde, kendine guvendiği ve amacına ulaşacağından buyuk capta emin olduğu izlenimini ediniyoruz. Bu, Yusuf'un kolelik bilinciyle hareket edip arzusunu yerine getireceği konusundaki anlayışından kaynaklanmış olabilir. Ciddi anlamda yaptı ğı onca hazırlık da bu konuda kadına guven vermiş olabilir. Ote yandan her şeyi goze alarak, yaptığı teklifin reddedilmesi karşısında duyduğu buyuk hayal kırıklığı ve duygularının karşılık bulamamasının verdiği psikolojik baskının etkisiyle, hırs ve ofkeyle hareket edip, ne pahasına olursa olsun elde etme amacıyla gomleğini cekip yırtma sı, sonrasında da hapse yollama adına Yusuf'a karşı takındığı acı masız tavır da bu konuda bir belirti sayılabilir.

Kadın once kadınlığını kullanmış, amacına ulaşamayınca da statusunu kullanarak cezalandırma ve onurunu kurtarma yoluna gitmiştir.

Burda Hz.Yusuf'un bir insan olarak değerlendirilmesi de cok onemlidir.

22.ayette Yusufun ergenlik cağına girince ilim ve hikmet verildiği belirtiliyor. Bu, Henuz Peygamber olmadığı anlamına da gelir. Zuleyha'nın Yusuf"u sıkıştırması olayı, bundan sonra meydana gelmiştir.

"Burhan" Yusuf'a verilen bu ilim ve hikmete işaret olabilir. Ya da vicdan eğitimli zeka gucu ve sorumluluk şuuru diye de tanımla nabilir. Burhan kavramı bu hikayedeki can alıcı anahtar kavramdır. Cunku Yusuf'un davranış bicimine yuklenecek anlama ve yoruma kaynaklık etmektedir.

Kur'an'ın, secilen bir Peygamberin, delikanlılık cağında başından gecen hassas bir deneyimini dile getirmekte, fakat iki-uc keli meyle adeta butun hayatına denk hatta ustun sayılabilecek son derece onemli bir durumunu dillendirmektedir. Yusuf'un butun hayatı icinden bir sahne, "O da meylet-ti" şeklinde nazara verilmektedir. Bu olay ve bu olayda bu anlık tutumu, gecmişinde onca ibretli olaylar yaşayan, gelecekte de aynı şekilde uzun sure ha pis kalacak, ama aklanacak ve Peygamberlik ve hukumdarlık yapacak olan Hz.Yusuf'un hayatının, mihenk ve donum noktası gibidir.

Bir insanın, ozellikle toplumun onunde misyon sahibi tanınmış birinin, gecmiş ve gelecek hayatındaki butun başarılara ve er demli davranışlara golge duşurebilecek bir iki kelimeyle ifade edilebilecek kucuk bir davranışı, psikolojik bir bakışla o insana o gozle bakmayı sağlayabilir. Cinselliğe ya da paraya zaaflarını onleyemeyen kimi toplum ileri gelenlerinin başarıları ve kariyerleri, basit bir soz veya davranışlarıyla bir anda sonuverir. Aklanmış olsalar da bu tur insanların isimleri her anıldığında, hayatlarının donum noktası duru munda olan o kelimeleri ve olayları da beraberinde hatırlanmaktan kurtulamazlar.

Ancak bir iftira soz konusu olursa, bu konu kamu vicdanını ikna edecek tarzda, sozgelimi gizli cekim goruntuleriyle ve iftiracıla rın itiraflarıyla tescillenirse, itimat edilen ve sevilen seckin kimseler tarafından o kişi sahiplenilirse, mazlum durumda olanın yıldızı daha da parlayabilir.

Hz.Yusuf, "MaÂzallah!" reaksiyonuyla hatırlanmaktadır. O'nun durumu en mutemed kaynak olan Kur'an'la acıklanmakta, tebrie edilmektedir.

Benzer olaylara Kur'an'da rastlanır. Hz.İsa'nın, "Beni ve annemi tanrı edinin demedim!" demesi gibi (5/116). İfk olayında Hz. Aişe'nin temiz olduğunun ayetle ilan edilmesi gibi (24/11-16).

Zuleyha, davetini hem cekici goruntusuyle hem cezibeli sesiyle hem de beden diliyle gostermiş olmakta ve Yusuf'a doğru hare kete gecmiş bulunmaktadır.

Buraya kadar kadın her konuda aktif olarak gorunmektedir. Deyim yerindeyse Yusuf, beden diliyle kole duruşunda gelişmeleri takip etmektedir. Fakat bu safca, ne olduğunun farkında olmadan, duşunce koleliği duruşu icinde izleniyor değildir. Cunku Yusuf kendi sinden nefis hamlesi beklenecek ruşt cağına geldiğinde, ilim ve hikmet sahibi bir insan haline de gelmiştir.

Nefis arzularının ve hastalıklarının ustesinden gelebilecek en guclu iki silah; kalpteki Allah saygısı, zihindeki bilgi ve duşunce gucu olmaktadır.

Yusuf muhtemelen, ateşin kendisini yakacağını hissettiği anda bu kole duruşunu bozmuş, kendine meyleden Zuleyha'ya mey letmişti.

Fakat iki meylin hem başlangıcı hem cereyan şekli hem de sonucu birbirinden farklı gercekleşmiştir.

Kadın, nefis arzularının etkisiyle, ruh ve bedenini gunah ilişki ile doyurma amacıyla hamlesini yaparken, Yusuf Ruhundaki inancın, beynindeki ilmin etkisiyle, kadına karşı kendini korumak, hucumunu geri cevirmek icin ona meyletmiş olmaktadır.

Kadının meyletme niyetinin nefis arzuları olduğu konusunda, hazırlık aşamasından ve sonrasındaki sert tavırlarından rahatlık la okunmaktadır.

Yusuf'un meyletme niyetinin nefis arzusu olduğuna dair hic bir emare gorunmemektedir.

Bu meyil pekala bir savunma eylemi de olabilir.

Hatta kadına, kadının meylini kırma ve farklı bir meyil kazandırma adına bir meyil girişiminde bulunmasından da soz edilebilir. Cunku bir taraf tan "Allah'a sığınırım" diyerek kalbini konuşturmuş, vicdan muhasebesi uyarısı yapmış, diğer taraftan da, kadının kocası nı, evli bir kadın olduğunu ve kendi minnet duygularını hatırlatarak, bu kotu eylem sonucu oluşacak vefasızlık, ihanet ve cezalandırılma gibi kotu akıbeti nazara vererek, maddi manevi gerceklere dikkat cekmiştir. Boylece kadının icinde bulunduğu duygusal ve psikolojik sarhoşluktan uyanması icin, belki de tutup ırgalama ve "Kendine gel!" deme adına kadına yonelmiş, hamle yapmış olmaktadır.

Kısacası soz konusu iki meyli anlam ve amac yonleriyle birbirinden ayırmalıyız: Zuleyha, nefis arzularının yonlendirdiği kalbi ve aklıyla Yusuf'a aksiyoner bir durumda meyletmişken, Yusuf İnanclı kalbinin ve ilim ve hikmet boyutlu aklının, nefsini yonlendirmesi sonucu reaksiyoner bir durumda zuleyhaya doğru yonelmiştir diye duşunebiliriz.

Şayet Hz.Yusuf"u bir beşer olması sebebiyle, diğer Peygamberlerde de ornekleri gorulen ve adına "Zelle-surcme" adı verilen bir durum acısın bakılacak ve değerlendirilmesi yapılacaksa, konuya şoyle yaklaşmak isteriz.

Allah’ın kulli iradesi karşısında insanın cuzi iradesine bir tercih payı ayrılması gibi, beşeriyetin muktezası bir notr duruş, bulu nuş ve duraklamadan soz edilse bile, "Burhan" ve "İhlas" kavramlarıyla, bu anlık beşeri boşluğun anında doldurulduğunu okuyabilir ve soyleyebiliriz.Yusuf da bir beşerdir, diğer insanlar gibi cinsel gucu vardır ve bizzat kendisi nefsin kotuluk emreden yonune dikkat cek mektedir.(12/53).

Muhtemelen Yusuf, boyle bir teklifle ilk kez karşılaşmış bir şaşkınlık gecirmişti.

Mufessirlerin bir kısmı, Yusuf'un nefsani bir meyil gostermiş olabileceğini vurgularken, bir kısmı sadece aklından gecirmiş olabi leceği uzerinde dururlar bazı mufessirler de bir Peygamberin boyle bir meyil gostermekten de masum olduklarını savunmuşlardır.

Bu meyli, akıl ve vicdandan bağımsız bir nefsin, fıtrî-yapısal bir yonelişi olarak yorumlayabiliriz. Bu "Ateş yakar", gerceği gibi bir oluşumdur. Ac olan bir insanın yiyeceklere, colde kalmış olanın suya doğru doğal yonelişi gibi…

Bu meyli, son derece profesyonelce hazırlanmış bir nefsani tuzak karşısında, Zuleyha'nın hem goruntu olarak hem de sesle sağladığı etkileyici bir durumda ve teklif karşısında; Yusuf'un hayat deneyimi olarak yaşanmış ve bilincaltında depolanmış benzeri go runtu ve bilgiler bulunmadığından, hayal aynasında goruntulenen ve tasavvurda oluşan sembolik-timsalî cinsel bir imajdan ibaret olarak da yorumlayabiliriz. Bu durumda bilincaltı, bağım-sız ve bağlantısız, hatta sınır cizilmemiş nefis hesabına, teklif karşısında oluşan bu belli belirsiz imaja, "Bu da nedir?" diyerek yoneldi.

Durum anlaşılınca da, anında durdu ve oteye gecmedi. Yalın nefisten doğal bir tepki ile gelen bu meyil hissi, bloke edildi, bilin ci aşamadı, bir ceşit bastırıldı.

Bu imajı yorumlamak ve vicdan yelpazesinde nereye koyabileceğini belirlemek icin, gorunuşte kadına doğru denebilecek bir yonelmeyle; aslın da zihne yansıyan imaja yoneldi, kavradı, geri cevirdi ve tepkisini koyarak, karşı taraftın irade dışı tetiklediği meyil his sine meylederek onu yok etti!..

Bu, guclu bir patlama duyduğumuzda, gokyuzunde ciddi bir parlama gorduğumuzde refleks olarak başımızı sesin geldiği tara fa cevirmek gibi bir şeydir. Deprem şokunda da insan bilincsizce ne tarafa yoneleceği ve ne yapacağı konusunda kısa bir şok yaşar, sonra bilincli davranırız.

Peygamberimiz, ilk vahy ile karşılaştığında yaşamıştı. Ayetlerde bunun ipuclarını goruyoruz. Unutmama heyecanıyla ayetleri tekrarlamaya calışmış, dilini oynatmış, ayet de unutmayacaksın acele etme! anlamında uyarmıştı (75/16-17).

Nuh Peygamber de inanıp kendine katılmamış olan oğlunun dalgalar arasındaki halini gorunce anlık bir meyil ve tepkiyle, Allah’tan bağışlanmasını istemiş, uyarılınca da istiğfarda bulunmuştu.

Olay zihinde cozumlendikten vicdanda belirlendikten sonra Yusuf, kararlı ve vicdan destekli bilincli sorumluluk icindeki "Bur hanî" tepkisini hem duygusal olarak hem da zihinsel olarak orta ya koymuş olmaktadır. Yani kadının guclu meyil cekim gucunu alt edebi lecek, alternatif olarak guclu bir meyil ve itme gucu oluşturmuştur.

İnsan psikolojik olarak, kendisine bir şey soran bir erkekle, bir kadına karşı farklı tepkiler verir, yaklaşım gosterir. Bu, elde olma dan yapılan bir refleks gibidir. Erkeğin mimikleri yonlendiren yuz kasları, kadın sesi, yuzu ve genel goruntusu karşısında bir farklı calı şır. Bir erkekle konuşan erkekler ile bir kadınla konuşan erkekler iyi gozlemlenirse, jest ve mimiklerdeki farklılık beden dili olarak kolay ca okunabilir. Kadına yonelen insanların meyil gucleri daima guclu refleks gosterir. Bu, karşı cinsteki meyil gucunun yoğunluğuna gore değişkenlik gosterebilir. Erkeklerin bu meyilleri ve beden dilleri doğal olarak, kadının kimliğine ve tavırlarına bağlı olarak da farklılık lar gosterir ve farklı anlamlar ifade eder.

Konuyu şeytanla irtibatlandırmak da mumkundur. Ayette şeytanın peygamberlere bile yaklaşmak istediği belirtilir(6/112). Hz. Ademe ve Havva ya yaklaşması konusu uzerinde genişce durmuştuk. Ayrıca Yusuf olayıyla ilgili olarak şeytan iki ayette gecer, birinde, hapisten cıkma isteğini iki arkadaşına bildirmiş fakat şeytan onlara unutturmuştu (12/42), diğerinde ise Hz.Yusuf, "Şeytan benimle kar deşlerimin arasını bozdu" der (12/100). Boyle has-sas bir konumda şeytanın mudahale etmek istememesi herhalde duşunulemez.

Burhan, kesin delil, huccet, işaret demektir ki afaki olduğu kadar enfusi yone de olur. Yani Yusuf'u gorduğu burhan icte ve dış ta gercekleşen etkili bir delil olmuştur. Hz.Yusuf, Zuleyhanın butun etki gucune karşı, vicdanında ve aklında bu fiilin cirkinliğini hem se bep hem de sonuc itibariyle gormuş değerlendirmiştir. "Rabbim" kelimesinde hem Rabbimden korkarım hem de efendime ihanet ede mem diyerek iki ucu birleştirerek tepkisini dile getirmiştir.

Bu olayda son derece onemli mesajlar saklıdır. İlim, hikmet ve Peygamberlik verilen bir insanın bile zorlanabileceği, erkek-ka dın ilişkilerinde, zorlanmayacak insan yok demektir. Diğer taraftan da, şartlar bir cinsin ne kadar aleyhine olursa olsun, nefis meyillerinin onune gecmek her zaman icin mumkun olabilmektedir.

Bu ayetlerde oyle anlaşılıyor ki, Yusuf ve Zuleyha'nın şahsında, erkek ve kadının birbirlerine, karşılıklı meyletme duygusuna sahip oldukları konusunda vurgu yapılmakta, inanc ve zihin gucu yani burhanla ve buna guc katan ihlasla bu meyil gucunun denetim altına alınabileceği dersi verilmektedir.

Buna gore ayetten şu da anlaşılabilir: Kadın meylettiği zaman, erkeğin meyletmeme şansı az olur, bu ihtimal kiminde minimu ma iner, kimisinde sıfırlanır. kimisi de bir cekim gucune kapılır ve bilincini yitirmiş ve hipnoz olmuş gibi, mehlikÂların ardından aşıklar gi bi suruklenir gider...

Ayetler Hz.Eyyub'un Sabır kahramanı olarak ilan edilmesi gibi, Hz.Yusuf'un İffet kahramanı olarak tanımamıza vesile olurken aynı zamanda, Kadın ve erkeğin birbirine meyledebilecek hassas yapıda olduklarına, nefislerdeki cekim gucunun etkisine dikkat cek mektedir. Buna karşı Burhan gucunu kullanmanın bu tur kotuluklere, nefis-ruh hastalıklarına karşı koruyucu olduğuna işaret etmekte dir.

alıntı