1- Bağışlama. Allahu teÂlÂnın, ihsÂnı ile, Âsî ve gunÂhkÂr kullarının kusur ve gunÂhlarını
bağışlaması.
Bir kimse din kardeşinin bir işini yaparsa, binlerce melek o kimse icin du eder. O işi yapmağa giderken, her adımı icin bir gunÂhı afv olur ve kendisine kıyÂmette nîmetler verilir. (Hadîs-i şerîf-İbn-i MÂce)
Allahu teÂlÂnın sevgili kullarına, duny sıkıntılarının ve belÂlarının gelmesi, bunların gunÂhlarının afv olması icin keffÂrettirler, sebebdirler. (İmÂm-ı RabbÂnî

2. Bir kimsenin, duşmanından veya sucludan intikÂm almaya, karşılığını yapmaya gucu yettiği halde bir şey yapmaması, intikÂm almaması.
Kur'Ân-ı kerîmde meÂlen buyruldu ki:
(İnsanlara karşı) afv yolunu tut. Ma'rûfu (yÂni aklın ve dînin beğendiği şeyleri, Allahu teÂlÂdan korkarak gunahlardan sakınmayı, sıla-i rahmi (akrabÂyı, yakınları gozetmeyi, onları ziyÂret ederek gonullerini almayı ve onlara yardım etmeyi), harama bakmamayı; dili cirkin ve gunah sozlerden korumayı) emret ve cÂhillerden yuz cevir. (A'rÂf sûresi: 199)
Kendinden uzaklaşanlara yaklaşmak, zulm edenleri afv etmek, kendini mahrum edenlere ihsÂn (iyilik) etmek, guzel huylu olmaktır. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
... Allahu teÂlÂ, afv edenleri azîz eder. Allah rızÂsı icin afv edeni, Allahu teÂl yukseltir. (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Mûs bin İmrÂn (aleyhisselÂm); "Y Rabbî! Kullarının en kıymetlisi kimdir?" dediğinde, gucu yettiği zaman affedendir, buyuruldu. (Hadîs-i şerîf-Beyhekî

KıyÂmet gunu, hak sÂhibi hakkını afv etmezse, bir dank (yarım gram gumuş) hak icin cemÂat ile kılınıp kabul olmuş yedi yuz namaz sevÂbı alınıp, hak sÂhibine verilecektir. (İbn-i Âbidîn)