Selîm akıl, hic yanılmayan, hat etmeyen akıl.
Selîm akıl, peygamberlerde aleyhimusselÂm bulunur. Onlar her başladıkları işte muvaffak (başarılı) olmuşlardır. Pişman olacak, zarar gorecek bir şey yapmamışlardır. EshÂb-ı kirÂmın (Peygamber efendimizin arkadaşları). TÂbiînin (EshÂb-ı kirÂmı goren buyukler), Tebe-i tÂbiînin (TÂbiîni gorenler) ve din imÂmlarının rıdvÂnullahi aleyhim ecmaîn akılları, derece bakımından peygamberlerin akıllarından sonra gelir. Bunların akılları, din bilgilerinin hepsinin pek yerinde ve doğru olduklarını acıkca gorur. Bu bilgileri bunlara isbÂt etmeğe, acıklamağa luzûm olmadığı gibi, tenbih etmeğe, haber vermeğe de luzum yoktur.
(Abdulhakîm ArvÂsî

İslÂmiyet'i işitmeyen cok kimse vardır ki, akl-ı selîmleri olduğu icin, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin mensuplarına aldanmamışlar, astronomide, fen bilgilerinde ve bilhassa tıb ilminde gordukleri nizamlı (duzenli) hÂdiselerin (olayların) birbirlerine bağlantılarını duşunerek hilkatin (yaratılışın) sırlarını, bu hesÂblı duzenin hakîkatini anlamak istemişlerdir. Bunlar yine akl-ı selîmleri sÂyesinde İslÂmiyet'in bildirdiği guzel ahlÂkın bir coğunu bulup, musluman gibi yaşamış, kendilerine ve başkalarına faydalı olmuşlardır. Allahu teÂl bunları îmÂn etmelerine sebeb olacak rehberlere ve kitablara kavuşturacağını Ankebût sûresinde vÂdetmektedir. (Abdulhakîm ArvÂsî
