infak Etmenin Fazileti
Allah yolunda harcamak
Allah icin İnfak edince

Kuranda genellikle iyiliklerin sevabı bire on olarak gosterildiği halde, Allah yolunda yapılan infakın sevabının bire yedi yuz ve daha ustu olduğu bildirilmiştir. Bu da infakın Allah katındaki değerini gosterir. Şuphesiz infakın bircok faydası bulunmaktadır. Bu faydaların başında, infak eden kişinin başkasına karşılıksız yardımda bulunmanın ic huzurunu yaşaması gelir. Diğer taraftan infak sayesinde kişi kibir, gurur, cimrilik ve bencillik gibi dinimizce yerilen kotu vasıflardan kurtulur. Unutmamak gerekir ki toplumda fakir-zengin ayırımı yerine saygı ve sevginin, kin ve nefret yerine kardeşliğin oluşmasının en buyuk vasıtalarından birisi infaktır.

Bir kişi bağlanmış bir deveyi Hz. Peygamber s.a.v.e getirerek, “Bunu Allah yoluna bağışlıyorum. dedi. Hz. Peygamber s.a.v ona, “Bunun karşılığında, kıyamet gununde sana yedi yuz deve verilecektir ki, hepsi nişanlanmıştır. buyurdu.

Ebu Hureyre r.a.tan rivayete edildiğine gore, Rasulullah s.a.v şoyle buyurdu:

– Durumuna gore bir gumuş para yuz bin gumuş parayı gecebilir.

Oradakiler;

– Bu nasıl olur, dediler. Rasulullah s.a.v şoyle buyurdu:

– Bir adamın iki gumuş parası olsa birini tasadduk etse; diğer adamın da pek cok malı olmuş olsa da ondan alıp yuz binini infak etse durum nasıl olur? Bir duşunun!.. (Buharî, Tefsir 146; Muslim, ZekÂt 21)

Hadislerde de ifade edildiği gibi kişinin aile fertleri icin yaptığı harcamalar da infak kavramıyla ifade edilmiş ve sadakaların en faziletlisi olduğu belirtilmiştir.

Kurtuluş ve arınma vesilesi

Rabbimiz Kuran-ı Kerimde arınan ve sakınanlardan sıkca bahseder ve onları overek ozel iltifatlarda bulunur: “O (mumin) ki, malını (Allah icin) vererek arınır, yucelir. (Leyl, 18)

“Eğer siz arınır ve sakınırsanız, Allah sizlere iyilikle kotuluğu birbirinden ayıracak ince bir anlayış verir. (Enfal, 29)
“Her ne infak ederseniz şuphesiz Allah onu hakkıyla bilendir. (Âl-i İmran, 92). Yani yaptıklarınızı, yardımlarınızı insanlara duyurmaya kalkışmayın. İnfak edeceğiniz şeyleri değersiz şeylerden secmeyin. Cunku Allah hakkıyla bilendir. Ne verdiğinizi ve nicin verdiğinizi bilir.

Ahirette şahidimiz

Ebu Said el-Hudrî r.a. anlatıyor:

Rasulullah s.a.v. minbere oturdu biz de etrafına oturduk. Dunya ve dunyanın zinetlerinden bahsederek;

– Benden sonra dunyalık servet yonunden başınıza gelecek felaketlerden korkuyorum, buyurdu. Bunun uzerine bir adam;

– Hayırlı şey şer getirir mi, diye sordu. Rasulullah s.a.v. bir sure sustu. Oradakiler o adama;

– Rasulullah s.a.v. sana bir şey dememişken sen nicin konuşuyorsun, diye cıkıştılar.

Adam sıkıntıdan dolayı kendinden gecmişti. Biraz kendine gelince terini sildi. Bunun uzerine Rasulullah s.a.v. şoyle buyurdu:

– Ey soru soran kimse! Beni dinliyor musun? Gercekten hayır şer getirmez. Fakat bahar yağmurlarının bitirdiği nice otlar vardır ki, o otların bir kısmı hayvanları oldurur, bir kısmı da yeşillik yiyerek hayatlarını surdurenleri besler. Onlar şişip semirinceye kadar yerler, guneşten de istifade eder oynar, zıplar, idrarını yapar, tekrar otlarlar. İşte dunya malı olan servet de boyledir, yeşil ve tatlı olup aldatıcıdır. Musluman zengin, kendisine verilen bu maldan yetim, fakir ve yolda kalmışa infak ederse ne iyi kimsedir. O hakkı olmadığı halde her şeyi alan kimse ise yiyip yiyip de doymayan kimse gibidir. O aldığı şeyler kıyamet gunu kendi aleyhinde şahitlikte bulunacaktır. (Buharî, ZekÂt, 48; Muslim, ZekÂt, 40)

İnfak edince

İnfak, Allahın verdiği nimetlere şukurdur. Her turlu infak malı ve malın bereketini artırır. Yoksul zumrelerin eline gecen para her şeyden once insan onurunu yukseltir, iş gucu kalitesini artırır. Bunun yanında artan satın alma gucu sayesinde yukselen talep hacmi ekonomik hayatı hareketlendirir. İnfak sayesinde zenginle fakir arasında guven, saygı ve sevgi oluşur. Boylece İslÂm kardeşliği de gercekleşir.

Rasulullah s.a.v.in benzetmesiyle muslumanlar tek vucut gibidir. Vucudun bir azası sızlayınca bu ağrıyı diğer organların duymaması, bu derdi paylaşmaması mumkun mu? Toplumda fakirlerin haklarına riayet edilmemesi, vucuttaki bir uzvun kanaması gibidir; vaktinde tedbir alınmazsa kan kaybı daha cok hastalanmaya, belki olume yol acar. Fakirlerin haklarını ihmal sosyal bir kanamadır ve vaktinde tedbir alınmazsa sosyal bunyenin sağlığını yitirmesine yol acacaktır. Bu durum, toplum uzerindeki ilahî yardımın, rahmet ve bereketin cekilmesi demektir.

Bugun toplumumuzda gorulen ekonomik problemlerin onemli bir kısmı bu hastalıkla ilgilidir.

Mumin, Allah yolunda dağıtmanın bir gorev ve sorumluluk meselesi olduğunun bilincindedir. Her ceşit malı ve nimeti, asıl kaynağı olan Allaha nisbet eder. “Onlara rızık olarak verdiklerimizden... ifadesi muminin ozel mulk ve gercek malik anlayışını duzenler. Boylece infak eylemi, kişinin dağıttığı şeylerin kendi ozel malı olmadığını, kendi ozel mulkiyetinden tasarrufta bulunmadığını hatırlatarak onun bencilliğini kırar. Muminlerin tum yaptıkları, Allahın verdiği rızıktan infak etmektir. Oyleyse aslında mumin bir postacıdır, bir veznedardır, bir emanetcidir.