İslamda Karı kocanın karşılıklı gorevleri
dinimizde Kocanın gorevleri
dinimizde Kadının gorevleri

İslamda Eşlerin birbirlerine karşı gorevleri

Aile ve aile fertlerinin karşılıklı gorevleri pedagoji, sosyoloji, hukuk vb. bilimlerin alanına giren onemli konulardan biridir. Bu bilimlerin her biri, farklı bir acıdan bu konuya yaklaşmıştır. Biz burada bu yaklaşımların tumune değinecek durumda değiliz. Sadece konuya bir eğitimci gozuyle bakıp neşeli ve huzurlu bir hayat icin gerekli olan hususları acıklamak istiyoruz. Bu amacla karı kocanın gorevlerini uc bolumde ele alıyoruz:
1. Karı kocanın karşılıklı gorevleri
2. Kocanın gorevleri
3. Kadının gorevleri


a) Karı kocanın karşılıklı gorevleri:



1. Karşılıklı saygı: Karı kocanın birbirine saygı gostermesi ailenin ruh sağlığı, sevginin artması ve aile temelinin sağlamlaşması acısından buyuk oneme sahiptir. Bu saygı, karı kocanın birbirinin kişiliğine değer vermesini; birbirinin goruşlerine, duşuncelerine ve zevklerine saygı duymasını kapsar ve hayatlarının tum alanlarını guzel etkisi altına alır.



2. Karşılıklı sevgi: İnsanların bircok duygusal ihtiyacı vardır ki en onemlilerinden biri de, sevgiye olan ihtiyactır. Karı ve koca, birbirinin sevgisine ve ilgisine mazhar olmayı severler. Sevgisiz yaşamın cazibesi yoktur; insanların coğu ondan kacar. Allah'ın Elcisi (s.a.a.) buyuruyor ki: "Erkeğin, karısına 'Seni seviyorum' demesi, hicbir zaman onun kalbinden cıkmaz."



3. Affedici ve bağışlayıcı olmak: Karı kocanın birbirinin hataları ve yanlışlarını affedip gormezlikten gelmesi, aile ortamında buyuk oneme sahiptir. Bu hususa dikkat etmemek, aileye hÂkim olan samimiyet ve huzur ortamını huzursuzluk, kotumserlik, asabîlik ve memnuniyetsizlik ortamına donuşturur. Ruhun sakinliği, kinin bertaraf olması, izzetin artması, omrun uzaması vs., hadislerde affedici ve bağışlayıcı olmanın etkilerinden sayılmıştır. İmam Sadık (a.s.) şoyle buyuruyor: "Uc şey dunya ve ahiretin yuceliklerindendir: Sana zulmedeni bağışlaman, seninle ilişkisini kesenle ilişki kurman ve sana karşı cahilce davranana karşı sabırlı ve halim olman."



4. Sorumluluk almak: Aile mutluluğunun temininde etkili olan amillerden biri de, eşlerin karşılıklı sorumluluk duygusuna sahip olmasıdır. Kadın ve erkek, muşterek bir yaşamı kabullenmekle, aile kurmadan once uzerlerine gorev olmayan birtakım sorumluluklar aldıklarını bilmelidirler. Bu sorumluluklar, kadın ve erkeğin yetenekleri, yetkileri ve ozel koşulları dikkate alınarak belirlenir. Gecimi sağlamak, aileyi idare etmek, eşlik gorevlerini yapmak, cocukları eğitmek vs. gibi. Bu duygunun varlığı, aile bağının guclenmesine ve ruhun huzurlu olmasına sebep olur.



5. AhlÂk: AhlÂk, insan hayatında onemli ve belirgin bir niteliktir. İnsanlara, ozellikle de eşe ve cocuklara karşı guzel ahlÂklı olmak, insanın kişiliğinde derin bir etki bırakır; toplumu ve aile ortamını sefa ve samimiyetle doldurur. Guzel ahlÂkın olmayışı da, hayatı karartır ve asabîlik, asık suratlılık, sabırsızlık, bahanecilik vs. gibi olumsuz yan etkilere neden olur; korku, kaygı, kişilik kaybı vs. gibi etkileri beraberinde getirir. Tatlı dillilik, insanlara saygı gostermek, alcak gonulluluk, geniş kalplilik, selÂm vermek, hÂl hatır sormak ve şefkat gostermek, guzel ahlÂklılığın tecellilerinden sayılır.



6. İyimserlik: Tarafların birbirine guvenmesi, muşterek hayat icin buyuk bir sermayedir. Nitekim guvensizliğin de hayatta bircok menfi etkisi vardır. Kotumser bir kimse, negatif ve hasta bir ruha sahiptir. Onun ruh sağlığı ve dengesi bozuktur. Kotumserlik sonucu eşine guveni olmayan bir insan, aile hayatının sefa ve huzurundan mahrum kalır. Boyle bir insan, sosyal ilişkilerde de başarılı olamaz. Cunku başkaları hakkında kotu zan besleyen biri, dostları ve arkadaşlarını kaybeder ve yalnız kalır. İmam Ali (a.s.) buyuruyor ki: "Bir insana kotumserlik galip gelirse, onunla hicbir dostu arasında barış ve huzur kalmaz."



7. Rıfk ve mudara: Eşlerin birbirine karşı gorevlerinden biri de, rıfk ve mudaradır. Şoyle ki; eşimizin kusurları, eksiklikleri ve hoşlanılmayan davranışları karşısında sert bir tepki gostermemeli ve şiddete başvurmamalıyız; tam tersine, şefkat ve samimiyetle yaklaşmalıyız. Cunku kadının da, erkeğin de sozlerinde ve davranışlarında karşı tarafın hoşlanmayacağı eksikliklerinin olması doğaldır. Ne var ki mudara etmek, eşimizin kusurları ve eksiklikleri karşısında umursamaz olmamız anlamına gelmez. Mudaranın anlamı, eşimizin kusuru veya eksikliğini gidermeye calışırken onun kapasitesini goz onunde bulundurmamız, yapabileceğinden fazlasını ondan beklemememiz ve istenmeyen ozellikleri karşısında buyuk insanlara yakışan bir davranış sergilememizdir.



8. İffetli ve namuslu olmak: Gunumuz toplumunda bu ozellik, genellikle kadınlardan beklenir. Ancak hadislerin bu husustaki bakış acısı daha geniştir. Hadislerde, iffetli olmak, karı kocanın karşılıklı gorevlerinden biri ve en ustun ibadet olarak sayılmıştır. Hz. Ali'nin (a.s.) tabiriyle iffet, şehvetler karşısında direnmektir. Bu da hem kadından ve hem de erkekten istenilen bir şeydir. Hadislerde, karı kocaya, birbiri icin suslenerek iffetlerini korumada birbirine yardımcı olmaları tavsiye edilmiştir. İffetli olmak; eşin kirli insanlardan korunması, aile bağının guclenmesi, eşin guvenini kazanmak vs. gibi faydaları beraberinde getirir.



9. Birbirini anlamak: Ailevî sorunların bircoğunun temelinde eşlerin birbirini anlaması yatmaktadır. Eşinin icinde bulunduğu şartları ve yaşadığı sıkıntıları anlayan bir kimse, onun iyiliklerini daha iyi derk eder ve zahmetlerinin kadrini bilir. Eşini anlamayan bir kimse, onun butun cabalarını gormezlikten gelir, kusurları ve eksiklerini gozunde buyutur; zahmetlerinin kadrini bilmediği ve onu teşvik etmediği gibi, iğneli ve kinayeli sozleriyle de onu incitir ve yaşama sevincini ondan alır. Gurur ve kibirden kurtulmak, birbirinin ruh hÂllerini ve sıkıntılarını bilmek, eşlerin birbirini anlaması yolunda atılacak ilk adımlardır.



b) Kocanın gorevleri:



1. Aile muduriyeti: Cunku o, bedenen daha kuvvetlidir ve aileyi idare etmek icin daha gucludur. Kadın, tıpkı gul gibidir; gul, yakıcı guneşe, ruzgÂra ve kasırgaya dayanamadığı gibi kadın da, ağır ve yıpratıcı sorumluluklara dayanamaz.



İmam Ali (a.s.), oğlu İmam Mucteba'ya şoyle vasiyet etmiştir: "Kadına, şahsî işlerinden fazlasını yukleme. Cunku o, reyhandır; kahraman değildir."



Erkeğin sorumlulukları, sadece ailenin gecimini sağlamakla sınırlı değildir. Aile fertlerine doğru yolu gostermek, eğitim ve terbiyelerine nezaret etmek, onlara iyiliği emretmek, ahlÂkî yonden sapmalarına engel olmak vs. erkeğin onemli vazifelerindendir. Dikkat edilmesi gereken husus ise şudur: Erkeğin aile muduriyetinde başarılı olması, ancak aile fertlerinin gonullerine taht kurmasıyla mumkundur.



2. Ailenin gecimini sağlamak: Evin asıl işlerini idare etmek kadının sorumluluğunda olduğu icin, doğal olarak erkek de ailenin gecimini temin etmelidir. Ancak bunu minnetsiz bir şekilde yapmalıdır. Cunku bu, aile reisliğinden dolayı uzerine duşen bir gorevdir.



3. Aileyi rahat yaşatmaya calışmak: Aile bireyleri, gecimlerinin temininin yanında nispî bir refah icinde yaşayabilmeleri icin erkeğin comertliğine muhtactırlar. Bu yonden bir kısma ve kısıtlamayla karşı karşıya kalırlarsa, bircok ruhsal ve bedensel darbeye maruz kalırlar. Ancak aileyi rahat yaşatmak, savurganlık yapmak ve israf etmek anlamına gelmemektedir. Bunun anlamı, cimrilik yapmamak ve erkeğin ekonomik imkÂnlarına uygun bicimde aileyi refah icinde yaşatmaya calışmaktır. İmam Rıza (a.s.) buyuruyor ki: "Erkeğin, ailesinin gecimini kısmaması gerekir ki olumunu arzu etmesinler."



4. Diktatorlukten sakınmak: Erkek, her ne kadar ailenin reisi ise de, emir ve nehiyde bulunmaktan sakınmalıdır; eşinin ve cocuklarının goruşlerini dikkate almalıdır. Kendini beğenmişlik ve yersiz sıkmalar, ailede diktatorluk duzeninin hÂkim olmasına sebep olur; sağlıklı aile ilişkilerine ve cocukların doğru bicimde eğitilmesine zarar verir. Bu husus o kadar onemlidir ki Resulullah (s.a.a.) şoyle buyurmuştur: "Mumin, ailesinin yemek istediğini yer. Ama munafık, kendi yemek istediğini ailesine yedirir."



c) Kadının gorevleri



1. Kocasının sırlarını korumak: Kadın, asla kocasının sırlarını ifşa etmemelidir. Aksi hÂlde kocasının guvenini kaybeder. Bazı erkeklerin işleri hakkında hanımına fikir danışmamasının bir nedeni de, hanımının sır saklayacağından emin olmaması ve soylediği şeyin ertesi gun ağızdan ağza dolaşmasından korkmasıdır.



2. Kocasının işine yersiz yere karışmamak: İnsan, fıtrî olarak ozgurluk ve bağımsızlık ister. Bu eğilim, erkeklerde daha gucludur. Hanımlar, hayırhahlıklarının her zaman kocalarının yararına olacağını zannetmesinler. Bu konu, evlilik hayatında zaman zaman ciddî krizlere yol acabilir. Bu yuzden erkeğin bağımsızlığına zarar vermemeye calışın.



3. Evi idare etmek: Evi idare etmek ve ev işlerini evirip cevirmek, hukukî olarak kadının sorumluluğunda olmasa da, ahlÂkî olarak onun gorevlerinden sayılmıştır. Evi idare etmek, oldukca onemli bir iştir. Maalesef yalnızca ev işlerini yapan kadınlar (ev kadınları), kendilerinin ve yaptıkları işin gercek değerini bilmiyorlar. Gercek bir ev kadını, onemli bir birimin tum işlerini tek başına yapan liyakatli bir mudurdur. Hem plÂnlayıcı, hem uygulayıcıdır. Uluslararası capta kariyer sahibi olan bircok erkek, bu başarısını "bir ev kadını"nın tedbiri, ahlÂkı ve liyakatine borcludur.



4. Ailenin harimini ve değerlerini korumak: Kadının kocası hakkındaki en buyuk vazifesi, erkeğin evdeki namusu ve vekili olarak davranışları ve sozleriyle ailenin harimini ve değerlerini korumaktır. Boyle bir kadın, hem kocasının malını korur, israfa ve lukse kacarak kocasının servetini zayi etmez; hem tehlikeler karşısında aile haysiyetini ve kocasının şerefini korur; hem de tesetture riayet ederek namahremlere karşı ortunur.




netten alıntı