Peygamberimizin Vefatı

Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) Veda Haccında Mina’da bulunduğu sırada, “Allah’ın yardımı ve Zafer gunu gelip insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini gorunce, Rabbini overek, tesbih et! O’ndan af dile! Cunku O, tevbeleri daima kabul eder.” meĂ‚lindeki en son nazil olan Nasr sûresi indiğinde Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) kızı Hz. FĂ‚tıma’yı cağırıp “Bana kendi vefĂ‚tım haber verildi.” buyurdu. Bunun uzerine ağlamaya başlayan Hz. FĂ‚tıma’ya “Ağlama zira benim ehlimden bana ilk kavuşan sen olacaksın” buyurdu. CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m Peygamber Efendimize (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) her sene o zamana kadar nazil olan Ă‚yetleri okumak uzere de bir kere gelirdi. VefĂ‚t edeceği sene iki kere gelip Kur’Ă‚n-ı kerîmi iki defa baştan sona okudu. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) vefĂ‚t etmeden bir muddet once Bakî mezarlığında ve Uhud’da bulunan muslumanların kabrini ziyĂ‚ret ederek onlar icin duĂ‚ ve istiğfĂ‚r etti. Bakî mezarlığında iken yanında bulunan Ebû Muveyhib’e donerek: “Ey Ebû Muveyhib! Ben dunyĂ‚ hazineleri ile Ă‚hiret nimetlerini secmede serbest bırakıldım, istersen dunyĂ‚da bakî ol, sonra Cennete git, istersen Likaullah (Allah’a kavuşmak) hasıl olup Cennete gir dediler. Ben Likaullahı ve sonra Cenneti sectim.” buyurdu. Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) vefĂ‚tından once Humma hastalığına tutuldu. Bu hastalık 13 gun surdu. Bu muddetin son 8 gununu Hz. Aişe’nin odasında gecirdi. Hastalığının ilk gunlerinde ve ateşi duştuğu sıralarda mescide cıkıp EshĂ‚bına namaz kıldırıyordu. Hastalığının ikinci gunu Hz. Ali ve Fazl bin Abbas kollarına girerek mescide teşrif etti. Minbere oturup hamd ve senĂ‚dan sonra, “Ey EshĂ‚bım, bilmiş olunuz ki, aranızdan ayrılmam yaklaştı. Kimin bende hakkı varsa benden istesin. Benim yanımda sevgili olan benden hakkını istesin veya helĂ‚l etsin ki, Rabbime ve rahmetine bunları odemiş olarak kavuşayım.” buyurdu. Sonra minberden inip oğle namazını kıldırdı. Namazdan sonra tekrar minbere cıkıp namazdan once buyurduğunu tekrar etti. Bunun uzerine EshĂ‚bdan biri kalkıp uc dirhem alacağı olduğunu soyleyince hemen odedi.
Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) hastalığının arttığı gunlerde EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma yaptığı vasiyetlerden biri de şoyledir: “Muşrikleri Arabistan’dan cıkarınız. Size gelen elcilere benim yaptığım gibi ikram ve ihsanda bulununuz.” VefĂ‚tından beş gun once hastalığı biraz hafifledi ve mescide teşrîf edip, minbere cıkarak EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma: “Ey EshĂ‚bım, hic bir peygamber ummeti icinde ebedi olarak yaşamadı. Biliniz ki, ben de Rabbime kavuşacağım. Muhakkak ki siz de Rabbinize kavuşacaksınız. Dunyada hic kimse kalmaz. Herşey Allah’ın iradesine bağlıdır. Allah’ın takdir buyurduğu zaman ne one alınır, ne de o zamandan kacılır. Sizinle buluşacağımız yer, Kevser Havzının başıdır. Her kim benimle Kevser Havzı kenarında buluşmak isterse elini ve dilini korusun, gunahlardan sakınsın. Ey Eshabım! Allah kullarından birini dunyĂ‚ hayatıyla Ă‚hıret hayatını secmekte serbest bıraktı. Fakat bu kul Ă‚hıret hayatını secti.” Hz. Ebû Bekir, Resûlullahın sozleriyle vefĂ‚tına işaret buyurduğunu anlayarak ağlamaya başladı. Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) “Ağlama Ya EbĂ‚ Bekir” buyurarak onu teselli etti ve “Bana her bakımdan en faydalı olanınız Ebû Bekir’dir.” ve “Mescide acılan kapılardan Ebû Bekir’inki haric hepsini kapatınız.” buyurdu. Sonra minberden inerek Hz. Aişe’nin odasına dondu. EshĂ‚b-ı kirĂ‚m cok uzulup ağlamaya başladı. Bunun uzerine Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) Hz. Ali’nin ve FĂ‚zıl bin Abbas’ın kollarına girerek tekrar mescide teşrif etti. Minberin alt basamağına durup EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma son hutbesini okudu ve vasıyyetini yaparak şoyle buyurdu: “Ey Muhacirler, size EnsĂ‚r hakkında hayırlı olmanızı vasiyyet ederim. Onlar benim has cemaatimdir. Onlar sizi evlerinde misafir edip, her hususta sizi nefslerine tercih ettiler. EshĂ‚bım! İlk muhacirlere de hurmet etmenizi vasiyyet ederim. Butun muhacirler birbirlerine hayırlı olsunlar. Her iş Allah’ın izni ile olur. Allah’ın iradesine karşı cıkanlar sonunda mağlup olurlar. Allah’ın emrine uymak istemeyenler, muhakkak aldanırlar.” Daha once Hz. Ebû Bekir’den memnuniyetini belirttiği gibi bu hutbede de Hz. Omer’den memnuniyetini belirtti ve “Omer benimledir, ben de onunlayım. Benden sonra hak Omer’le beraberdir.” buyurdu. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) bu hutbeden sonra minberden indi ve EshĂ‚bdan ayrılıp odasına cekildi. VefĂ‚tına uc gun kala bir yatsı vaktinde namaz icin ezan okunmuştu. Peygamberimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) namazın kılınıp kalınmadığını sorunca, (Cemaat sizi bekliyor YĂ‚ Resûlallah!) denildi. Resûlullah cemaate gitmek istedi. Cemaate gidecek takat bulamayınca “Ebû Bekir’e (radıyallahu anh) soyleyin namazı kıldırsın” buyurdu. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) bu emrini uc defa tekrarladı. Hz. Ebû Bekir uc gun cemaate namaz kıldırdı. Peygamberimiz(sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) vefĂ‚t ettiği gunun sabah namazı vaktinde mescide acılan odanın kapısındaki perdeyi kaldırdı. Hz. Ebû Bekir cemaate sabah namazını kıldırıyordu. EshĂ‚bına bakıp onların namazda saf tutup durduklarını gorunce sevinerek tebessum etti. Sonra da mescide girdi. Resûlullahın (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) teşrifini fark eden Hz. Ebû Bekir mihrabdan cekilmek uzere iken Resûlullah eliyle yerinde durması icin işaret edip oturduğu yerde Hz. Ebû Bekir’e uyarak sabah namazını kıldı. O gun hastalığı hafiflemişti. Namazdan sonra EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma donup: “Ey insanlar! Siz Allahu teĂ‚lĂ‚nın hıfzındasınız ve sizi Allahu teĂ‚lĂ‚ya emĂ‚net ettim. Takva uzere olun. Allahu teĂ‚lĂ‚dan korkun. Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrini tutun ve itaat edin. Ben bu dĂ‚r-ı dunyĂ‚dan ayrılırım.” buyurdu. Sonra mescidden odasına gecti. Bu, EshĂ‚b-ı kirĂ‚mın Resûlullahı son goruşu oldu. Resûl-i ekrem efendimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) Hz. Âişe’nin hucresine girip yattığı sırada, UsĂ‚me bin Zeyd huzuruna geldi. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) 23 senelik Peygamberlik muddetinde son olarak hazırladığı Suriye tarafında Bizans uzerine gidecek olan orduya kumandan tayin ettiği UsĂ‚me bin Zeyde hareket etmesini buyurdu. Bu sırada Peygamberimizin (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) hastalığı şiddetlendi. Kızı Hz. FĂ‚tıma’yı yanına cağırıp kulağına birşeyler soyledi. Hz. FĂ‚tıma ağlamaya başladı. Sonra ikinci defa birşeyler soyleyince Hz. FĂ‚tıma guldu. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) kızı Hz. FĂ‚tıma’ya vefĂ‚t edeceğini soyleyince Hz. FĂ‚tıma ağladı. Sonra da “Sana mujde olsun ki butun ehlimden once sen bana kavuşursun” buyurdu. Bunun uzerine Hz. FĂ‚tıma sevinip guldu. Resûl-i Ekrem vefĂ‚t edeceği sırada Hz. Ali’ye, Hz. Âişe’ye vasiyyette ve nasihatta bulundu. Bu sırada ağlayıp gozyaşı doken Hz. FĂ‚tıma’ya “Kızım bir miktar sabreyle, ağlama. Zira Hamele-i Arş (melekler) senin ağlaman uzerine ağlaşırlar.” buyurdu. Hz. FĂ‚tıma’nın gozyaşını sildi. Teselli verip Allahu teĂ‚lĂ‚dan sabır vermesini diledi ve “Ey kızım, benim ruhum kabz olacak, (İnnĂ‚ lillahi ve innĂ‚ ileyhi rĂ‚ci’ûn) diyesin. Ey FĂ‚tıma gelen her musîbete bir karşılık verilir” buyurdu. Bir muddet mubĂ‚rek gozlerini kapayıp sonra “Bundan sonra babana uzuntu ve gussa (keder, tasa) olmaz. Zira fĂ‚ni Ă‚lemden ve mihnet yerinden kurtuluyor” buyurdu. Sonra hanımlarına nasihat buyurdu. Sonra torunları Hz. Hasan ve Hz. Huseyin’i yanına alıp, onlara şefkatle bakarak alınlarından optu. Sonra da Hz. Ali’yi yanına cağırıp mubĂ‚rek başını Hz. Ali’nin koluna dayayarak oturup, şoyle buyurdu: “YĂ‚ Ali, zimmetimde filan Yahudinin şu kadar malı vardır. Asker hazırlamak icin almıştım. Sakın onu odemeyi unutma. Elbette zimmetimi kurtarırsın ve Kevser Havzı başına benimle goruşeceklerin birincisi sensin. Benden sonra sana cok zarar gelir, sabır edesin. İnsanlar dunyĂ‚yı istedikleri vakit sen ahireti secesin” buyurdu. Resûlullah (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) vasiyyetini tamamladıktan sonra hĂ‚li değişti ve yatağına yatırdılar. Rebi’ul-evvel ayının onikisinde Pazartesi gunu oğleden evvel CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m gelip (YĂ‚ Resûlallah, Cennetleri suslediler, Huri ve Rıdvan donandı. Allahu teĂ‚lĂ‚ sana hic kimseye verilmeyen cok şeyler ihsan etti. Kevser Havzı Makam-ı Mahmud ve ŞefĂ‚at-i Ummet verdi. KıyĂ‚met gunu sen rĂ‚zı oluncaya kadar ummetini bağışlar. YĂ‚ Resûlallah Melek-ul-Mevt kapıda beklemektedir, iceri girmeğe izin ister. Şimdiye kadar kimseden izin istememiştir. Bundan sonra da istemez.) dedi. Resûl-i Ekrem efendimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) izin verdi. AzrĂ‚il aleyhisselĂ‚m iceri girip selĂ‚m verdi ve sonra, (YĂ‚ Resûlallah Allahu teĂ‚lĂ‚ beni senin huzuruna gonderdi. Senin emrinden dışarı cıkmamamı buyurdu. Dilersen şerefli ruhunu kabz edip ulvi Ă‚leme yukselteyim, yoksa donup gideyim) dedi. CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m: (Ey Habîbullah, Allahu teĂ‚lĂ‚ sana muştakdır) dedi. Sonra selĂ‚m verip veda ederken (Ey Muhammed, Ey Ahmed, bundan sonra vahiy icin bir daha gelmem ve Hak teĂ‚lĂ‚nın haberini yer yuzune getirmem. Benim maksudum ve matlubum sen idin YĂ‚ Resûlallah.) dedi. Bundan sonra Peygamber efendimizin (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) “Ey AzrĂ‚il vazifeni yap” buyurması uzerine, mubĂ‚rek ruhunu kabz etti. Boylece Resûl-i Ekrem efendimiz (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) Hicretin onbirinci yılında (milĂ‚dî 632) Rebi’ul-evvel ayının 12’sinde Pazartesi gunu oğleden evvel vefĂ‚t etti. VefĂ‚t ettiğinde Kamerî seneye gore 63, Şemsî seneye gore 61 yaşında idi. EshĂ‚b-ı kirĂ‚m, Resûlullahın vefĂ‚tı uzerine pek cok uzulup gozyaşı doktuler. Coğunun dili tutulup bir muddet konuşamaz oldular. Hz. Ebû Bekir Resûlullahın yanına girip mubĂ‚rek yuzunden ortuyu kaldırarak mubĂ‚rek alnından optu. Sonra başını kaldırıp, mubĂ‚rek alnından tekrar opup, (Ah SĂ‚fi) dedi. Bir daha opup (Ah dost) dedi. Sonra mubĂ‚rek pazusunu opup ağladı. (Anam babam sana fedĂ‚ olsun! dirin ve olun tayyib, temiz ve ne guzeldir!) dedi. Ve (Eğer ihtiyarımız elimizde olsaydı canlarımızı yoluna fedĂ‚ ederdik. Eğer sen bizi men etmeseydin, gozlerimizden pınarları akıtırdık. SalĂ‚t u selam okuyup, (YĂ‚ Resûlallah, bizi Rabbinin katında hatırla) dedi. Sonra dışarı cıktı. Mescidde minbere cıkarak EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma bir hutbe okudu. Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamd ve sena etti ve Resûl-i Ekrem efendimize (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) salĂ‚t okudu. Sonra şoyle dedi: “Her kim Muhammed’e (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) imĂ‚n etmişse bilsin ki Muhammed aleyhisselĂ‚m vefĂ‚t etti. Her kim Allahu teĂ‚lĂ‚ya tapıyorsa O, Hayy (diri) ve BĂ‚kî’dir, olmez, ebedidir.) buyurdu ve sonra Âl-i imrĂ‚n sûresinin yuzkırkdorduncu “Muhammed (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) de kendinden once gecen Resûller gibi Resûldur. Eğer O vefĂ‚t eder, yahut oldurulurse, siz dininizden, yahut cihaddan, eski halinize donecek misiniz? Boyle değişen, Allahu teĂ‚lĂ‚ya zarar vermez, kendine zarar eder. İslĂ‚m ve sebatta şukredenlere muhakkak mukĂ‚fat verecektir.” Ă‚yetini okudu. Hz. Ebû Bekir EshĂ‚b-i kirĂ‚mı ve Ehl-i beyti teselli etti. İlk Ă‚nda acı haber uzerine cok şaşıran Hz. Omer, Hz. Ebû Bekir’i dinleyince kendine geldi. Peygamberimizin (sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem) vefĂ‚t ettiği gun EshĂ‚b-ı kirĂ‚m yapılan umûmi bir bi’atle Hz. Ebû Bekir’i halife sectiler.