Mirac Kandiliyle ilgili Vaaz
Mirac gecesi ile ilgili vaaz
Mirac Kandili hakkında vaaz

Yuce Rabbimizin yaratmış olduğu biz kullara rahmetinin bolca tecelli ettiği bağışlanmak icin tovbede bulunanlar icin tovbe kapılarının acıldığı dualara icabet edildiği yeni bir kandil gecesine Mirac Kandiline kavuşmuş bulunmaktayız. Bu sebeple bizi bu gune eriştiren Allah-u Tealaya hamd ediyoruz.

Mirac kandili Recep ayının 27. gecesidir. Hicretten bir bucuk yıl kadar once vuku bulmuştur. Hz. Peygamber bir gece KÂbe’nin cevresinde uyku ile uyanıklılık arası bir durumda iken Cebrail gelmiş onu Burak adlı, -bizce mahiyeti bilinmeyen- bir binite bindirerek, once Kudus’teki Mescid-i Aksa’ya goturmuş, oradan da goklere yukseltmiş “Sidretu’l-Munteh” denilen en ust makama ulaştırmıştır. Hz. Peygamber bu makamı da gecerek Cenabı Hakk’ın huzuruna erişmiştir.

Bu gece Sevgili Peygamberimiz şahsında “Mirac Mucizesi” olarak gercekleşen, İsra ve Mirac olarak iki bolumden oluşan olayın ortak adıdır. İsra, gece yuruyuşunun yani Peygamber Efendimizin bir gece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya gidişinin, Mirac ise Efendimizin Mescid-i Aksa’dan semaya yukselişinin adıdır.

İsra olayı Kur’an-ı Kerimde Mirac olayı ise Sevgili Peygamberimizin hadislerinde bizlere şoyle bildirilmektedir.

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

Kendisine Âyetlerimizden bir kısmını gosterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan cevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya goturen Allah’ın şanı yucedir. Hic şuphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla gorendir.[1]

Sevgili Peygamberimizin bircok hadisinde Mirac hususu bizlere aktarılmıştır. Bu hadislerin en meşhuru ise şoyledir. Bir kerresinde ben Beyt'in (yÂnı Ka'be'nin) yanında uyurla uyanık arası bir hÂlde bulunuyordum". Peygamber burada iki kişi arasındaki adamı (kasdederek) zikretti ve şoyle devam etti; "Derken bana icine hikmet ve imÂn doldurulmuş altından bir tas getirildi. Goğusten karnın alt tarafına kadar yarıldı. Sonra karın Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra hikmet ve îmÂn ile dolduruldu. Ve bana katırdan kucuk, eşekten buyuk beyaz bir hayvan getirildi ki, o Burak'tır. Akabinde ben Cibril'in beraberinde gittim. Nihayet alt semÂya vardık.

— Kim o? denildi.

— Cibril'dir, dedi.

— Yanındaki kimdir? denildi. Cibril tarafından:

— Muhammed'dir, diye cevap verildi.

— Ona buraya gelsin diye (da'vet) gonderildi mi? diye soruldu. Cibril:

— Evet, dedi.

— Merhaba gelen ZÂt'a Bu gelen kişinin gelişi ne guzeldir! denildi. Hadis-i Şerifin devamında Efendimiz Rabbimiz tarafından gonderilmiş olan Peygamberlerle buluştuğunu dile getirmiş, namazın farz kılınışını bizlere aktarmıştır.[2]

Mirac hadisesinde Sevgili Peygamberimize O’nun vesilesi ile bizlere cok buyuk mujdeler verilmiştir. Bu mujdeler ve bu mujdelerin mahiyetleri şoyledir. İlk olarak verilen ve umit var olmamıza ve imanımıza sahip olmamızın ne denli onemli olduğunu vurgulayan mujde “Hz. Peygamberin ummetinden Allah’a şirk koşmayanların Cennete gireceği” dir. Musluman hayta duşebilir, gunahlar icinde olabilir, asla imani konularda inkara gitmemeli Allah’ın emir ve yasakları inkar etmemelidir. Cunku gunahı işlemek gunahı, gunahı inkar etmek inkarı gerektirir.

Muminler icin bir başka onemli mujde namazdır. Namaz muminler icin bir goz aydınlığıdır. Muminlerin gunahlarını silen onları fuhşiyata duşmekten koruyan bir ibadettir namaz. Namaz kulu Allah’a yaklaştıran, muminin miracıdır. Namaz sevenin sevdiğiyle buluşma vaktidir. Namaz kulun kendisini Allah’a arz etme zamanıdır. Namaz ile kalbimiz nurlanır, gonlumuz şenlenir, muhabbetimiz derinleşir, imanımızın lezzetini alır hataların bizlere vermiş olduğu hoşnutsuzluğu gideririz. Yuce Rabbimizin bizlere bildirmesiyle namazın ehemmiyetini şoyle anlamalıyız. “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Cunku namaz, insanı hayasızlıktan ve kotulukten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en buyuk ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.”[3]

Muminler icin bir başka mujde Bakara suresinin son iki ayetidir. Yuce Rabbimiz bizlere şoyle buyurmaktadır. “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mu’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şoyle dediler: “Onun peygamberlerinden hicbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şoyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda donuş yalnız sanadır. Allah bir kimseyi ancak gucunun yettiği şeyle yukumlu kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kotuluk de kendi zararınadır. (Şoyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden oncekilere yuklediğin gibi ağır yuk yukleme. Ey Rabbimiz! Bize gucumuzun yetmediği şeyleri yukleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim MevlÂmızsın. KÂfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”[4]

Bakara suresinin son iki ayetinde iman esasları ve nasıl iman edeceğizin sırrı acılanmakla beraber inananlara kaldırılamayacak zorlukların yuklenmeyeceği beyan edilmektedir. Ayrıca muminler icin dualar oğretilmektedir. Mekke doneminde muşriklerin inananlara karşı şiddetlerini artırdığı bir donemde gelen butun bu mujdeler hem Peygamberimize hem de inananlara destek olmuştur. Bu sebeple Mirac hadisesi ve mirac hadisesinde verilenler sadece dunde değil bu gunde inanalar icin bir umuttur.

Mirac hadisesinden bizlere bircok onemli hususlar cıkmaktadır. Bu hususları şu başlıklar altında zikredebiliriz.

1.Mirac hadisesi gercekleştiği zaman muşrikler bu hadise sebebiyle Efendimiz icin iftira kampanyası başlatmışlar ve boyle bir hadisenin gercekleşmesinin mumkun olmadığı hususunda akıl yurutmuşler Efendimizi yalancılıkla ve sihirbazlıkla suclamışlardır. Oysaki Hz. Ebubekir Efendimiz bu hadise kendisine aktarıldığı zaman “O ne demişse doğrudur” diyerek Sıddık unvanını almıştır. İşte bizlerde Efendimiz hakkında bizlere aktarılan ve aklımızla bazen idrak edemediğimiz şeyleri inkÂr yoluna gitmeyelim. Efendimizden bizlere aktarılanlar icin Hz. Ebubekir gibi tasdik icinde olalım. Unutmayalım ki, Hz. Allah’ın (c.c.) bizlerden razı olmasının ve bizleri sevmesinin yolu Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimize tabi olmak ve O’nun bizlere aktardığını kabul etmekle mumkundur. Yuce Rabbimiz bir ayette şoyle buyurmaktadır.

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve gunahlarınızı bağışlasın. Cunku Allah cok bağışlayandır, cok merhamet edendir.”[5]

2.Mirac hadisesi Efendimizin şahsında vuku bulmuş bir mucizedir. O’nun ummeti olarak Miracta kendisine verilenlere tabi olmakla bizlerde kendi miracımızı gercekleştirebiliriz. Namaz gunde beş vakit Yuce Rabbimizle buluşma vaktimizdir. Secde anı Rabbimize en yakın olduğumuz andır. Kadelerde okuduğumuz tahiyyat Efendimizin Mirac anını yaşama zamanımızdır. Tahiyyat’ın anlamı şoyledir.

et- TahiyyÂtu lillahi: SenÂ, selam ve merhaba sana ey yuce Allahım!

Ve's-salevÂtu: Niyaz, dua, yalvarış sana ey yuce Allahım!

Ve't-tayyibÂt: Arınmışlığın ve guzelliğin en hoşusun. Senden guzel, senden hoş ve arınmış olamaz.

es-SelÂmu aleyke eyyuhe'n-nebiyyu ve rahmetullÂhi ve berekÂtuh: Bu selÂm, rahmetim ve bereketim ilÂvesiyle senin uzerine olsun ey sevgili Peygamberimiz!

es-SelÂmu aleyn ve l ibÂdillahi's-sÂlihin: Y rabbi! Bu selÂm bizim ve salih kullarının uzerine de olsun.

3.Mirac olayı bize Yuce Allah’ın desteğinin her zaman inananların uzerinde olduğunun en onemli ispatadır. Mirac olayı gercekleşmeden once Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimizin eşi Hz. Atice Annemiz vefat etmiş, Peygamberimizin Mekke’deki en buyuk destekcisi Ebu Talip olmuştur. Mekke’deki muşrikler bu olayların neticesinde iyice cesaretlenmişlerdir. İşte tam bu zamanda Mirac hadisesiyle Allah-u Teala kulunun destekcisi olduğunu ve kendisinin desteğinin en buyuk destek olduğu vurgulanmıştır. İşte nasıl ki, Allah-u teala kulu Muhammed’i (s.a.s.) yalnız ve desteksiz bırakmadıysa bizleri de oylece yalnız bırakmamıştır. Onu unutmadıkca Rabbimizin bizlere yardımı tamdır. Onun sevgisi kalbimizde olduğu muddetce O’nun da bize karşı rahmeti ve bereketi, afv ve mağfireti boldur.

Kandil geceleri manevi iklimin en guzel şekilde yaşanmaya başlandığı gecelerdir. Bu gecelerde bedenen ve ruhen canlılık arz etmeliyiz. Bu gecelerde şu hususları yapmayı unutmayalım.

Oncelikle yapmış olduğumuz hataları gozden gecirerek tovbe edelim. Allah-u Teala bu hususta şoyle buyurmaktadır. “Hepiniz Allah’a tovbe edin, ey mu’minler! Belki boylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”[6]

Bizlere hidayet rehberi olarak gonderilen, gozumuzun nuru, kutsal kitabımız Kuran- Kerimi okumak bu geceye daha guzel bir anlam katacaktır. Mirac ile Efendimiz nasıl ki, Rabbimiz ile buluşmuş ise bizlerde Kuran okumak suretiyle miracımızı gercekleştirelim. Faziletlerin en buyuğu olan Kuran-ı Kerim’i bu gecemizde okumaya ozen gosterelim. Cunku Kuran hem diriler hem de oluler icin bir rahmet ve mağfirettir.

Gecmiş gunlerimizde kılamadığımız namazlarımız var ise bu geceyi kaza namazıyla gecirelim. Hic değilse, Bu Kandil Gecesinde en az beş vakit (bir gunluk) gecmiş namazlardan kaza edelim. Uzerimizde kaza borcu yok ise nafile namaz kılalım. Boylelikle icinde bulunduğumuz mubarek Mirac gecesini, bu feyizli, bereketli geceyi ibadetle ihya etmiş değerlendirmiş oluruz.

Mirac gecesi ruhumuzu miraca erdirme gecesidir. Bu gecede Anne ve babalarımızın hayatta ve yanımızda ise ellerini opmeli, onların hayır dualarını almalı, uzakta iseler bir telefon acmak suretiyle bu feyizli gecede kendilerini memnun etmeye caba gostermeli, dualarıyla hayatımızı guzelleştirmeliyiz. Yakın ve uzak akrabalarımızın, komşularımızın kandillerini kutlamak suretiyle birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeye ozen gosterelim.

Alemlere rahmet olarak gonderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) bu gecemizin misafiri olmalıdır. Kendisine salat ve selam olsun. Her daim kendisine yapılan selama karşılık veren Sevgili Peygamberimize bu gecede salat ve selamlar getirelim.

Muminler birbirlerinin kardeşleridir. Kardeşler arasında kusluk, dargınlık olması ise hoş olmayan bir durumdur. Bu sebeple Mirac gecemizi hata yapmış ve gonlumuzu kırmış bile olsalar kardeşlerimizi affederek daha bir aydınlatabiliriz.

Vaazımızı Kur’an-ı Kerimde İsra Suresinde bulunan, dunya ve ahretimizi huzura ve mutluluğa kavuşturacak olan tavsiyeler ile sonlandırıyoruz. Yuce Rabbimiz bizlere şoyle buyurmaktadır.

“-Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.

-Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık cağına ulaşırsa, sakın onlara “of!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve guzel soz soyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni kucukken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” Rabbiniz icinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tovbeye yonelenleri cok bağışlayandır.

-Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat sacıp savurma. Cunku sacıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı cok nankorluk etmiştir. Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek icin onlardan yuz cevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir soz soyle. Eli sıkı olma, busbutun eli acık da olma. Sonra kınanır ve caresiz kalırsın. Şuphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Cunku O, gercekten kullarından haberdardır ve onları gormektedir.

-Yoksulluk korkusuyla cocuklarınızı oldurmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları oldurmek gercekten buyuk bir gunahtır.

-Zinaya yaklaşmayın. Cunku o, son derece cirkin bir iştir ve cok kotu bir yoldur.

-Haklı bir sebep olmadıkca, Allah’ın, oldurulmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere oldurulurse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) oldurmede meşru olculeri aşmasın. Cunku kendisine yardım edilmiştir.

-Ruştune erişinceye kadar, yetimin malına ancak en guzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sozu de yerine getirin. Cunku soz (veren sozunden) sorumludur.

-Olctuğunuzde olcmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuc bakımından daha guzeldir.

-Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine duşme. Cunku kulak, goz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

-Yeryuzunde boburlenerek yurume. Cunku sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

-Butun bu sayılanların kotu olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir. Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir. Allah ile birlikte başka ilah edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.”[7]

Yuce Rabbim mirac kandilimizi mubarek kılsın. Bu geceden istifade etmeyi bizlere nasip etsin. Gunahlarımızı, hatalarımızı, kusurlarımızı ve isyanlarımızı bağışlasın. Dualarımızı, yaptığımız ve yapacağımız ibadetlerimizi makbul eylesin. Bizi razı olan ve razı olunanlardan eylesin. Hakkı hak bilip hakka tabi batılı batıl bilip batıdan kacınanlardan eylesin. Devletimize dirlik milletimize birlik nasip etsin. Bizleri bolmek isteyenlere fırsat vermesin. Olulerimize rahmet dirilerimize merhamet etsin.

Dualarımızın makbul olması temennisiyle, Mirac Kandilinizi tebrik ediyor, kendimiz ailemiz, vatanımız, milletimiz ve tum ummet-i Muhammed’e hayırlar getirmesini Yuce Rabbimden niyaz ediyorum.

Geceniz mubarek olsun. Allaha emanet olun.

Ahmet Unal
Vaiz