Zekat İle İlgili Kavramlar Zekatla İlgili Kavramlar Nelerdir
ZEKÂT
Temizlik, artma, bereket Bir malın belli bir miktarını, Allahın KurÂn-ı Kerimde saydığı sekiz sınıftan birisine veya bir kacına Allah rızası icin vermek Terim olarak zekÂt; İslÂmın beş şartından birisi olan malî ibadetin adıdır
Fakirin hakkı cıkarılarak malı, cimrilik kirinden arındırarak da şahsı temizlediği ve malda berekete sebep olduğu icin bu malî ibadete zekÂt denilmiştir (Subkî, el-Menhel, Beyrut, 1394, XI,113) Nitekim KurÂn-ı Kerîmde Ey Muhammed! Mallarının bir kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al (el-Tevbe, 9/193) ve Sarfettiğiniz her hangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar (Sebe, 34/39) buyurulur
ZekÂta sadaka da denilir Bu ismin verilmesinin sebebi zekÂtın malı temizleyip sıhhat ve kemaline sebep olması, zekÂt verenin de imÂnındaki sadakat ve olgunluğuna delalet etmesidir Ancak sadaka; hem farz hem de nafile olan malî ibadetler icin kullanıldığı halde zekÂt sadece farz olanına mahsustur (M Hamdi Yazır, Hak Dini, II, 933)
ZekÂtın Hukmu
ZekÂtın farz oluşu esah olan goruşe gore fevrîdir Yani kendisine zekÂt vermesi gerekli olan kişi hic geciktirmeden hemen zekÂtını vermelidir Aksi halde gunahkÂr olur (el-MerginÂnî, el-Hidaye, I, 96; Mehmet Zihni, Nimetul-İslÂm, II, 5)
Bir kimseye zekÂtın farz olması icin bazı şartların tahakkuk etmesi gerekir
ZekÂtın Onemi ve Hikmeti
Bir şeyin onemi, insanlığın ona olan ihtiyacı ve temin ettiği fayda ile olculur ZekÂtın; zekÂt veren, zekÂt alan ve zekÂt alınıp verilen toplumda sağladığı faydalar goz onune alındığında, onun ne derece buyuk bir onem ifade ettiği ortaya cıkar
ZekÂt, her şeyden once kulun Allahın emrine itaat edip, kulluğunu gostermesinin en guzel nişanesidir Cunku, zekÂt vermeyi Allah emretmiştir Kulun vazifesi; oncelikle neden ve nicinini araştırmadan Rabbi tarafından emrolunduğu şeyi yapmaktır Musluman; sevdiği, inandığı Rabbinden aldığı emri, canının yongası olan malın hic bir maddî karşılık beklemeden vererek, kulluk borcunu en guzel şekilde odemiş olur Bunun yanı sıra zekÂt kişiyi, gunah ve cimrilik kirlerinden temizler İnsandaki, mal sevgisini kırıp, Allah sevgisinin on plana gecmesine sebep olur Ey muminler! Sizi mallarınız ve cocuklarınız Allahı anmaktan alıkoymasın, boyle olanlar husrana uğrayanlardır (Munafıkun, 63/9) Âyet-i kerîmesinin işaret ettiği manayı gercekleştirir
ZekÂt fakirler acısından da son derece onemlidir ve onlar icin en buyuk garantidir Cunku, o sadece fakirin hakkıdır ve mutlaka fakire verilecektir İnsanların koyduk(arı vergilerin toplanma ve sarfedilme yerleri devirlere ve devletlere gore değişebilir Devlet gelirlerinin sarfında fakirlerden cok zenginlerin gozetildiği de olabilir Kaynak ve sarf yerini Allah ve Rasûlunun tesbit ettiği zekÂt ise boyle değildir Bunun kimden alınıp kime verileceği KurÂnı-a belirtilmiştir Bunu hic bir kimsenin değiştirmesi mumkun değildir Yani bu fon sadece fakirler icin kullanılır
ZekÂtın, toplum acısından onemi de; zekÂtı veren ve alan acısından oneminden daha aşağı değildir Allah insanların tumunu aynı kabiliyet ve gucte yaratmamıştır İnsanların fizikî yapılarında olduğu gibi malî guclerinde de farklılıklar vardır İnsanlar; ya zengin, ya fakir ya da orta hallidirler
Dunyanın ceşitli yorelerinde zenginlerin alabildiğine luks ve israfa dalmaları, sayelerinde kazanc sağladıkları fakirleri duşunmemeleri, onlara yardım ellerini uzatmamaları, fakirlerin kendilerine kıskanclık ve kin duymalarına sebep olmuştur Bunun neticesi olarak da toplumlarda sosyal patlamalar, huzursuzluklar ve isyanlar gorulmuştur İşte zekÂt, butun bu olumsuz hadislerin onunde en guzel seddir Toplum icerisindeki fertlerin duşecekleri dar durumlarda onları koruyan sosyal bir duzendir İnsanlar arasındaki dayanışmanın sağlanmasına yardımcı olur Zenginlere fakirler arasındaki mesafeyi daraltır Fakirlerin gonullerinde zenginlere karşı doğabilecek kıskanclık ve kinleri sondurur İnsanlar arasında sevgi ve kardeşliği yayar Boylece; hem fakirin ac, susuz ve cıplak kalmasını onler hem de cemiyetin duzen ve huzurunun bozulmasına engel olur
ZekÂtın Ruknu ve Sebebi
ZekÂtın ruknu, temliktir Yani, bir malın menfaatına her yonden kendisinden kesip, zekÂt verilebilecek kişilerden birine veya bir kacına vermektir Temlik olmayan yollarla yapılan bağışlar zekÂt sayılmaz Buna gore; bir zenginin fakirden olan alacağını zekÂtına sayması, ZekÂt niyetiyle okul, cami vs gibi bir hayır kurumu yaptırması ZekÂt sayılmaz
ZekÂtın sebebi; ZekÂt verecek olan kişinin belirli bir miktarda mala sahip olmasıdır ZekÂt verilecek malın cinsine gore farklılık gosteren bu miktara, nisap denilir Ceşitli malların nisapları, ZekÂta konu olan mallar başlığında ele alınacaktır (Ayrıca bk Nisap)
ZekÂtın Farz Olmasının Şartları
a- Mukellef acısından gerekli olan şartlar:
ZekÂt verecek olan kişi akıllı, hur, erginlik cağına ermiş, dinen zengin ve Musluman olmalıdır
Buna gore; Musluman olmayanlara, delilere, cocuklara ve hurriyetini kaybetmiş olan kole ve esirlere zengin de olsalar zekat farz değildir
ZekÂtın farz olmasına engel olan akıl hastalığında (delilik) iki hal duşunulebilir:
1- Cocukluktan itibaren deli olanlar: Bunların hastalığı devam ettiği muddetce mallarına zekÂt gerekmez Erginlik cağına geldikten sonra sıhhate kavuşacak olurlarsa, o tarihten itibaren kendilerine zekÂt farz olur
2- Erginlik cağına geldikleri zaman akıllı oldukları halde sonradan akıl hastalığına tutulanlar Bu durumda olanların hastalıkları bir sene aralıksız devam ederse, o sene kendilerine zekÂt gerekmez Fakat, sene icerisinde bir iki gun gibi az bir zaman icin de olsa sıhhat bulana o senenin zekÂtı farz olur Bu soylenilenler İmam Muhammedin goruşudur İmam Ebû Yusufa gore; senenin coğunu sıhhatli gecirmeyen akıl hastalarına o sene icin zekÂt gerekmez Bunaklık da; delilik hukmundedir
Zengin olan cocukların; erginlik cağına geldikleri andan, kucukken akıl hastası olup da erginlik cağına geldikten sonra sıhhat bulanların da sıhhat buldukları andan itibaren bir sene gecince zekÂt vermeleri gerekir
Toprak mahsullerinde, hem cocuklara hem de delilere zekÂt gerekir Buna; oşur denilir
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore; hic bir ayırım yapılmadan cocukların ve akıl hastalarının tum mallarından zekÂt gerekir (MerginÂnî, age, I, 96; Mevsılî, el-İhtiyar II, 130; el-Cezîrî, Kitabul-Fıkıh alel-Mezahibil-Erbaa, I, 590, 591)
b- Mal acısından gerekli olan şartlar:
1- Mal, mal sahibinin aslî ihtiyaclarından ve borclarından fazla olarak, nisab* miktarı veya daha fazla olmalıdır
Aslî ihtiyac; kişinin ve ailesinin ihtiyacları olan mal, eşya ve aletlerdir (bk HavÂic-i Asliyye mad)
2- Mal, hakîkaten veya hukmen artıcı olmalıdır
Hakîkaten artıcı olmasından maksat; malın, ticaret veya ureme yoluyla coğalıcı olmasıdır Buna gore; her turlu ticaret malı, nesli, sutu ve tuyu alınmak uzere kırlarda otlatılan erkek ve dişi hayvanlar hakîkaten artıcıdır Bu şekilde hayvanlara; saime * denilir
Malın hukmen artıcı olması; sahibinin veya sahibinin vekili elinde bulunması suretiyle artırılmaya elverişli olmasıdır Altın, gumuş ve paralar bu kabildendir
3- Malın uzerinden bir yıl gecmiş olmalıdır Buna; HavelÂn-ı Havl veya Havl-i HavelÂn denilir (bk Havelan-ı Havl mad)
NisÂb miktarı mala sahip olan bir kimseye; o mala sahip olduktan itibaren bir sene gectikten sonra zekÂt vermesi farı olur NisÂbın, hem senenin başında hem de sonunda mevcut olması gerekir Arada azalıp coğalmasına itibar edilmez ZekÂt verirken malın, sene başındaki veya sene ortasındaki değil, sene sonundaki değerine itibar edilir Mesela; sene başında 500000 lirası olan bir kimsenin sene ortasında 300000 liraya duşse fakat sene sonunda 600000 olsa bu şahıs zekÂtını 600000 lira uzerinden verecektir
Şafiî mezhebine gore; nisÂbda muteber olan zaman senenin sonudur Sene sonunda nisÂb miktarı olan bir mal, sene başında nisabtan az bile olsa o mala zekÂt gerekir
ZekÂt verilmesi gereken bir mal; uzerinden bir sene gectikten sonra artacak olsa, artan miktar icin uzerinden bir sene gecmedikce zekÂt icab etmez Toprak mahsûllerinin zekÂtında; mahsûlun uzerinden bir sene gecmesi şart değildir Hasadı yapıldıktan sonra zekÂtlarının verilmesi gerekir
4- Sahibi, mala tam olarak malik olmalıdır Bundan maksat; malın, sahibinin elinde olması ve onda bir başkasının hakkının bulunmamasıdır Buna gore; kadının henuz eline gecmeyen mehrine ve insanın elinde bulunmakla beraber, buna karşılık borcu olan malına zekÂt gerekmez Ancak, borcuna mukabil olanı cıktıktan sonra geriye kalan miktar nisÂba ulaşırsa o fazlalık icin zekÂt gerekir BuradÂki borctan maksat; kul borcudur Keffaret, nezir, hacc, gibi dinî borclar zekÂtın gereğine manî değildir Eskiden kalma zekÂt borcu da nisÂba manidir Buna gore; elinde nisÂb miktarı malı olan bir kimsenin, eski senelerden kalma zekÂt borcu olur ve bu borc duşulduğunde geri kalan miktar nisÂbtan aşağı duşerse, o kimseye zekÂt icabetmez
Satın alınıp henuz teslim alınmayan mal, borclu tarafından inkÂr edilmeyen, edilse bile isbatı mumkun olan alacaklar ve yolcuların memleketlerinde olan mallarına zekÂt gerekir
Bir kimsenin, sahibi olmakla beraber elinden cıkan ve faydalanması ya da bir daha kendisine donme umudu olmayan (denize duşen, kaybolan mallar; borclu tarafından inkÂr edilip isbatı mumkun olmayan alacaklar) mallardan dolayı zekÂt icabetmez
Haram yolla kazanılan malın zekÂtı verilmez Bu malın, varsa sahibine verilmesi, bilinmiyorsa fakirlere dağıtılması gerekir
ZekÂt Verilirken Bulunması Gereken Şart
ZekÂt verecek olan bir kimsenin, verdiği zekÂtın sahih olması icin niyet etmesi gerekir
Niyet, ya bizzat zekÂt veren tarafından fakire verilirken veya zekÂtını verilmesi icin bir başkasına teslim ederken ya da zekÂt olarak verilmek uzere ayırırken olmalıdır
Niyet edilmeden fakire verilen bir mal, henuz fakirin elinde iken zekÂta niyet edilecek olursa, zekÂt olarak sahih olur Mal fakirin elinden cıktıktan sonra niyet edilirse bu zekÂt yerine gecmez
ZekÂt verilirken, onun zekÂt olduğunun fakire bildirilmesi şart değildir HattÂ, icten zekÂta niyet edildiği halde, verirken hibe veya borc demek onun gecerliliğine engel olmaz
Zekat İle İlgili Kavramlar
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Zekat İle İlgili Kavramlar
-
13-09-2019, 08:58:58