İctihat şartları nelerdir


İctihadın sozluk anlamı; meşakkatli, kulfetli, zor bir işi meydana getirmek icin butun gucunu sarf ederek ceht ve gayret gostermektir.

Terim anlamı ise; kesin ve acık delillerle sabit olmayan oznel yargıları şer'î delillere uygun olarak ortaya cıkarma konusunda butun guc ve takatini sarf ederek calışmaktır. Yani, Kur'an, hadis ve icma ile sabit olan şer'î delillerden hukum cıkarmaktır.

Kur'an-ı Kerim, ezeliyete bakan ve ebediyetten haber veren bir denizdir; sonsuz bir feyiz ve rahmet hazinesidir. O'nun hikmet ve esrarı nihayetsizdir. Her asrın Âlimleri anlayışları oranında ondan hisselerini almışlardır ve kıyamete kadar da alacaklardır. Ummet-i Muhammed (asm.) onun bereketine mazhar olmuşlar, maddeten ve manen Kur'an 'dan istifadeler etmişlerdir ve edeceklerdir.

Kur'an-ı Kerim, ozet hÂlinde ve ince nuktelerle doludur; bir cok prensip ve kaideleri, esas ve usulleri ihtiva eden zengin bir hazinedir.

CenÂb-ı Hakk bir Âyet-i kerimesinde şoyle buyurmaktadır:
"Yaş ve kuru herşey Kitab-ı Mubindedir."

Bediuzzaman Hazretleri bu Âyeti şoyle tefsir eder: "Bir kavle gore Kitab-ı Mubin, Kur'andan ibarettir. Yaş ve kuru, herşey icinde bulunduğunu, şu Âyet-i kerime beyan ediyor. Oyle mi? Evet, her şey icinde bulunur. Fakat herkes her şeyi icinde goremez. Zira muhtelif derecelerde bulunur. Bazan cekirdekleri, bazan nuveleri, bazan icmalleri, bazan dusturları, bazan alÂmetleri; ya sarahaten, ya işareten, ya remzen, ya ibhamen, ya ihtar tarzında bulunurlar. Fakat ihtiyaca gore ve maksad-ı Kur'ana munasib bir tarzda ve iktiza-yı makam munasebetinde şu tarzların birisiyle ifade ediliyor."

Bu İlÂhî hazinede beşeriyetin kıyamete kadar karşılaşacağı butun meseleler sarahaten yani acık ve net olarak bulunsaydı, mevcut Kur'an'ın bin misli kadar bir kitap olması gerekirdi.

İmam-ı Şa'rÂnî'nin buyurduğu gibi. "Eğer Peygamber Efendimiz (asm.) Kur'Ân-ı Kerimdeki icmalleri toplu, oz olarak bir arada bulunan ilimleri acıklamasaydı, KurÂn-ı Kerîmin ozet hÂlindeki ifadeleri uzere kalırdı. Aynı şekilde, muctehid din imamları, Sunnette bulanan icmalleri acıklamasalardı, sunnet kendi ozet hÂliyle kalırdı."

Malumdur ki, CenÂb-ı Hakk nazarında en makbul olan amel guc olanıdır. (İbadetlerin en faziletlisi zahmetli olanıdır) hadisi-i şerifi de bunun bir delilidir. İctihat da zor bir araştırma ve derin bir incelemeyi icap ettiren yuksek bir ilim ve ehli icin mukaddes bir gorevdir. İnsanların butun hal ve hareketleriyle alakası vardır. Buna mazhariyet ise kuru bir iddia ile değil, Peygamberimize (asm.) tam anlamıyla vÂris olmakla mumkundur.