İmamı Şafi Hayatı



Cennet ile mujdelenmiş olan Ehl-i sunnet vel-cemaatin dort buyuk mezhebinden biri olan Şafii mezhebinin reisidir.

Adı, Muhammed bin İdris?tir. Dedesinin dedesi Şafi, Kureyş kabilesinden ve eshab-ı kiramdan olduğu icin, Şafii adı ile meşhur olmuştur. Şafi?in dedesinin dedesi de Haşim bin Abdi Menaf?dır.

150 (m.767) senesinde Gazze?de doğdu. 204 (m.820)?de Mısır?da vefat etti. Kabri, Kurafe kabristanlığında buyuk bir turbe icindedir.

Henuz beşikte iken babası vefat etmişti. Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke´ye getirdi. Orada buyudu. Yedi yaşına gelince Kur´an-ı kerimi ezberledi. Bundan sonra ilim oğrenmeye başladı.

Daha kucuk yaşta iken Mekke´de bulunan zamanın meşhur Âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine devam etmeye başlamıştır. Kendisi, ilim oğrenmeye başladığı bu ilk gunleri icin şoyle demiştir: "Kur´an-ı kerimi ezberledikten sonra devamlı Mescid-i harama gidip, fıkıh ve hadis Âlimlerinden pek cok istifade ettim. Fakat cok fakir idik, bir yaprak kağıt almaya bile gucumuz yoktu. Derslerimi ve oğrendiğim meseleleri yazmakta cok sıkıntı cekerdim."

Mekke´deki bu ilk tahsilinden sonra Arapcanın inceliklerini ve edebiyatını oğrenmek icin, Huzeyl kabilesinin arasına gitti. Bu hususta da şoyle demiştir:
"Ben Mekke´den cıktım. Colde Huzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini oğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı oğrendim. Mekke´ye donduğum zaman, bir cok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum."

Daha on yaşında iken, o zamanın en meşhur Âlimi imam-ı Malik´in "Muvatta" adlı hadis kitabını, dokuz gunde ezberlemiştir. Gencliğinin ilk yıllarında kendini tamamen ilme verip, Mekke´deki Sufyan bin Uyeyne, Muslim bin Halid ez-Zenci gibi fakih ve muhaddislerden ilim tahsil etti. Hadis, fıkıh, lugat ve edebiyatta cok yukseldi. Mekkeli gencler arasında, ilimde parmakla gosterilen bir dereceye ulaştı.

Tahsilinde en onemli safha, imam-ı Malik hazretlerine talebe olmasıyla başlamıştır. Mekke´den Medine´ye gidip, imam-ı Malik´den ders almasını şoyle anlatmıştır:
"İlk zamanlar Mekke´de, Muslim bin Halid´den fıkıh oğrendim. O sırada Medine´de bulunan Malik bin Enes´in buyukluğunu ve muslumanların imamı olduğunu işittim. Kalbime geldi ki onun yanına gideyim, talebesi olayım. Sonra onun meşhur eseri olan "Muvatta"nın bir nushasını, Mekke´de birinden tekrar geri vermek uzere alıp dokuz gunde ezberledim. Mekke valisine gidip, birini Medine valisine birisini de Malik bin Enes´e vermek uzere iki mektup alıp Medine´ye gittim. Medine´ye varınca, Medine valisine gidip ona ait olan mektubu verdim ve Medine valisi ile birlikte imam-ı Malik´in yanına gittik, imam-ı Malik dışarı cıktı. Uzun boylu ve gayet heybetli bir gorunuşu vardı. Medine valisi, Mekke valisinin gonderdiği mektubu imama takdim etti. Mektupta "Muhammed bin İdris, annesi tarafından şerefli bir kimsedir. Ve hali şoyle şoyledir..." diye yazılı olan kısmı okuyunca "Subhanallah! Resulullahın ilmi şoyle mi oldu ki, mektup ile yazılıp, sorulup, talep olunur" dedi. Ben de durumumu ve ilim oğrenmek istediğimi anlattım. Sozlerimi dinledikten sonra bana baktı. Adın nedir, dedi. Muhammed´dir dedim. Ey Muhammed, dedi, ileride buyuk bir şÃ‚nın olacak, Allahu teÂl senin kalbine bir nur vermiştir. Onu masiyetle sondurme! Yarın birisi ile gel, sana Muvatta´yı okusun buyurdu. Ben de onu ezberledim, ezberden okurum dedim. Ertesi gun imam-ı Malik´e gelip okumaya başladım. Her ne zaman, imamı uzme korkusundan okumayı bırakmak istesem, benim guzel okumam onu hayretler icerisinde bırakır, ey genc daha oku derdi. Kısa zamanda Muvatta´yı bitirdim."

İmam-ı Malik´in yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu. İmam-ı Malik onu himayesine alıp, dokuz yıl muddetle ilim oğretti. İlimde yuksek bir dereceye ulaşan imam-ı Şafii Mekke´ye donunce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen´e ***urup kadılık vazifesi verdi. Beş yıl kadar bu gorevi yaptıktan sonra, Bağdat?a giderek, ilmini ilerletmek icin, imam-ı a´zamın talebesi olan imam-ı Muhammed´den ders almaya başladı. İmam-ı Muhammed onu kendi himayesine alıp, yazmış olduğu kitaplarını okutmak suretiyle, Irak´ta tedvin edilen fıkıh ilmini ve Irak´ta meşhur olan rivayetleri oğretti, imam-ı Muhammed ayrıca İmam-ı Şafii´nin uvey babası idi. İmam-ı Şafii onun ilminden ve kitaplarından cok istifade etmiştir.

Ebu Ubeyd şoyle demiştir:
İmam-ı Şafii´den duydum, buyurdu ki, "İmam-ı Muhammed´den oğrendiğim meselelerle ve ilimle, bir deve yuku kitap yazdım. Eğer o olmasaydı ilim kapısının eşiğinde kalmıştım. Butun insanlar ilimde, Irak Âlimlerinin, Irak Âlimleri de Kufe Âlimlerinin cocuklarıdır. Onlar da Ebu Hanife´nin cocuklarıdır." Yani bir babanın cocukları icin lazım olan nafakayı kazanıp, cocuklarını beslemesi gibi, imam-ı a?zam Ebu Hanife hazretleri de kendinden sonrakileri boylece ilimle beslemiş ve doyurmuştur.

İmam-ı Şafii, Bağdat?ta imam-ı Muhammed´den aldığı dersleri tamamlayıp, Mekke´ye dondu. Burada bir muddet inceleme ve araştırmalar yapıp, ayrıca talebelere ders verdi. Bilhassa hac mevsiminde ceşitli İslam beldelerinden gelen ilim adamları ondan ilim oğrenirlerdi. Mekke´deki bu ikameti dokuz yıl kadar surdu. Sonra tekrar Bağdat?a gitti. Bu sırada Bağdat İslam Âleminin onemli bir ilim merkezi idi. Burada bulunan Âlimler, imam-ı Şafii´ye hurmet gostermiş ve ilim talebeleri onun etrafında toplanmıştır. Bağdat Âlimleri dahi ondan ders almışlardır. Daha once Mekke´de imam-ı Şafii ile goruşen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hanbel talebe olmuş, onun ustunluğune hayran kalmıştır. Yine imam-ı Şafii ile emsal olan Ishak bin Raheveyh ve benzerleri ondan ilim tahsil etmiştir. Herkes onun dersine koşuyor ve verdiği fetvalara hayran kalıyordu. Ders ve fetva vermekte uyguladığı usul, geniş olarak acıkladığı istinbat (kaynaklardan hukum cıkarma) usulu olan, usul-i fıkıh ilmi idi.

O buna gore acıklamalarda bulunuyordu. Guzel ve acık konuşması, ifade ve izah tarzı, munazara kuvveti ve tesir bakımından cok guclu idi. İmam-ı Şafii Bağdat?ta bulunduğu sırada (el-Kitab-ul Bağdadiyye) adını verdiği eserini yazdı. İmam-ı Şafii´nin ustun şahsiyetine ve yuksek ilmine hayranlık duyarak, ondan ders alıp ilim oğrenen talebelerinden bir kısmı şunlardır: Ahmed bin Hanbel, İshak bin Raheveyh, ez-Zaferani, Ebu Sevr İbrahim bin Halid, Ebu İbrahim Muzeni, Rebi´ bin Suleyman-ı Muradi gibi bir cok Âlim. Daha sonraki asırlarda, Şafii mezhebinde yetişmiş Âlimlerden meşhur olanlardan bazıları da şunlardır: Hadis Âlimlerinden imam-ı Nesai, kelam (akaid) Âlimlerinden Ebul-Hasen-i Eşari, imam-ı Maverdi, imam-ı Nevevi, imam-ul-Haremeyn Abdulmelik bin Abdullah, imam-ı Gazali, İbni Hacer-i Mekki... Kaffal-ı Kebir, İbni Subki, imam-ı Suyuti v.b.

Eserleri :

1) El-Umm: Fıkıh ilmine dair olup, İmam-ı Şafiinin ictihad ederek bildirdiği meseleleri ihtiva eden bir eseridir. Yedi cilt olarak basılmıştır.
2) Kitab-us-Sunen vel-Musned: Hadis ilmine dairdir.
3) Er-Risale fil-Usul: Usul-i fıkha dairdir. Usul-i fıkhın kitap halinde yazıldığı ilk eserdir. 4) El-Mebsut,
5) Ahkam-ul-Kuran,
6) İhtilaf-ul-Hadis,
7) Musned-uş-Şafii,
8) El-Mevaris,
9) El-Emali el-Kubra,
10) El-Emali es-Sagir,
11) Edeb-ul-Kadi,
12) Fedail-i Kureyş,
13) El-Eşribe,
14) Es-Sebku ver-Remyu,
15) İsbat-un-Nubuvve ve Reddi alel-Berahime eserlerinin belli başlılarıdır.