Dini Hikayeler
Dini Hikayeler Kısa


İflas Ve Mutluluk

unlerden bir gun Atalay isminde bir adam vardı. Atalayın once kucuk ve şirin bir bakkal dukkÂnı vardı. O zamanlar Atalay gayet dinine sadık, namazında niyazında olan, zekÂtını zamanında veren, 2 universiteli cocuğa bile burs veren bir adamdı Sonra bakkal dukkÂnını buyutup market actı. O zaman namazını biraz aksatmaya başladı cunku artık işleri coğalmıştı. Ve işleri guzelle gitti, bir market daha actı, O zamanda artık iyiden iyiye namazı bıraktı. Sonra bir market daha ve bir market daha. Artık Atalay 4 market sahibiydi. Burs alan gencler bir gun Atalayın yanına geldi, yanlarında 2 arkadaşını daha getirmişler ve dediler ki; Atalay Bey artık işleriniz cok iyi 4 marketiniz var bu arkadaşlarımıza da burs verseniz, bizler gibi onlarında cok ihtiyacları var, dediler. Ama adam ters cevap verdi; Zaten size zor veriyorum, biz bu paraları sokak tan mı topluyoruz dedi. Cocuklar cok şaşırdı, sanki o 1 yıl onceki Atalay gitmiş başkası gelmiş. Bir şey diyemediler. Boyunları bukuk bicimde evlerinin yolunu tuttular. Atalay cok azimli şekilde calışmaktaydı. Artık tamamen cimri olmuştu Hic kimseye 1 kuruş dahi vermiyordu. Yeni market acma peşindeydi cunku. Bu duruma hırslandı iyice. Tam parasını biriktirmişti ki evine hırsız girdi ve yeni market hayallerini biraz daha erteledi. Yine hırslandı, Personellerin maaşını azalttı ve bazı aylar hic vermedi bile. Yine tam biriktirmek uzereyken marketinin birinde yangın cıktı yangın cok kuvvetliydi, Yandaki eve de sıcradı ve o evde hasar gordu. Onların masrafı, marketin masrafı Atalayın market acma olayını yine erteler. Baştan yine başlar bu sefer Atalay daha da hırslanır. Neredeyse sadece ona odaklanmıştır. Hic kimseyi gormez. Cocuklarını, Eşini hep tersler. Bir gun Eşi Bey bu akşam yemeği dışarda yesek, cocuklar icinde guzel olur . Atalay bir anda canavarlaşır, Ne, Ne, Ne dışarısı yaaa boş ver mis gibi evimiz varken. Adam bu hale gelmişti, yani. Hırslı bir şekilde hep para biriktirmekteydi ve bu arada da yeni dukkanlara bakmaktaydı. Cunku bu acacağı market buyuk olacaktı, cok buyuk. Sonunda parası oluştu ve yeni buyuk dukkÂnda bulur ve hemen 3 gune acarlar marketi. Adam cok sevinclidir. Acılış gununde herkese sevecen yaklaşır. Sonra 2 gun boyle marketini işletir ve o akşam marketlerinin 5inde de yangın cıkar. Adam cıldırmak uzeredir eşi biraz sakinleştirmeye calışır ama olmaz. Hemen ambulans cağırırlar.2 Hafta gecer adam hala şoktadır. 5 Marketinden eser kalmaz. Allah (c.c.) cimriliğin karşılığı olarak elinden alır hepsini. Atalayın artık aklı başına gelir. Eskisi gibi bir bakkal dukkÂnı acar. Onu hic buyutmez. Kazancı fazla olur fakat o burs vererek, hayır kurumlarına bağış yaparak elden cıkarır. Artık eskisinden de fazla Dinine bağlı bir Atalay olmuştur. Eşine ve cocuklarına saygıyla yaklaşan Atalay olmuştur. Artık sadece 1 bakkal dukkÂnı vardır fakat eskisinde cok cok daha mutludur.

Kıl Beni Ey Namaz

**************************************
Besmele

Bişrî HÂfî yol kesici bir kimse olup yanında bir takım guzel sesli hafızları gezdirirmiş. Gittiği şehirlerde o hafızlara Kur'an-ı Kerim okutur ve butun insanları bir yere toplarmış. İnsanlar Kur'an dinlemek icin toplandığı ve herkesin aşk ve şevkle dinlemeye başladığı sırada, kendisi kalkıp şehirden dışarıya cıkar ve tenhada yakaladığı kimseleri soyarmış.

Bir gun yol uzerinde ve toz toprak icinde bir kÂğıt bulur. Bakar ki kağıtta «Besmele-i Şerif» yazılıdır. Hemen alır, tozlarını temizler ve bir miktar da guzel kokular surerek yuksekce bir duvarın uzerine koyar.

O diyarda zuhd ve takvası ile meşhur olan bir zat, o gece ruyasında uc defa Hak Celle ve Âl Hazretlerini gorur ve Hak TeÂl Hazretleri O'na hitaben:

- Ey kulum! Bişri HÂfî'ye git. O bizim ismimizi tazîmen kaldırdı, biz de O'nun ismini kaldırdık. O bizim ismimizi aziz etti, biz de O'nun ismini aziz ettik. O bizim ismimizi guzelleştirdi, biz de O'nun ismini guzel kıldık, boylece kendisine soyle, haberi olsun, buyurulur.

O zÂhid de hemen Bişri HÂfî'nin evine giderek kapıyı calar. Kapıyı bir cariye acar ve ne istediğini sorar. O da cariyeye şoyle sual eder:

- Bu evin sahibi, kole midir, Âzadlı mıdır?

- Âzadlıdır.

- Âzadlı boyle mi olur?

Sonra cariye iceriye gider ve olanları haber verir. Bişri HÂfî de hemen yalın ayak ve başı acık olarak kapıya gelir ve:

- Ya Şeyh! Cariye hata etmiş. Bu evin sahibi, butun insanların en Âsi ve gunahkÂr olanıdır, der.

Bunun uzerine zÂhid, ruyasını anlatır. O anda Bişri HÂfî'nin kalbine hidayet ve inayet yetişerek, şevk ve muhabbet dolar. Tam bir ihlas ile tevbe eder ve derhal murşid aramaya cıkar. Cıkarken cariyesi:

- Ey efendi, biraz dur da başlığını getireyim.

- Hayır duramam. Zira Cenabı Hak, beni boylece davet etmiş, der ve oylece yola duşer. Ve nihayet bir murşid-i kÂmile bağlanarak, evliyanın buyukleri arasına katılır.

**************************************

Munafıkın Gozu Olmasaydı

Bir gun oğle nemÂzından sonra, CebrÂîl aleyhisselÂm yetmişbin melek ile gelerek, En'Âm sûresini getirdi. Resûlullah hazretleri o gece butun EshÂb-ı kirÂmı Âişe r.a hazretlerinin evinde topladı. Kandil yakıp, Sûre-i En'Âmı okudular. Kandil ışıksız oldu.
Resûlullah hazretleri Ebû Bekr hazretlerine buyurdular ki,
- Y Eb Bekr, kandili ışıklandır.
Bir sÂat sonra yine karardı.
Hazret-i Resûl-i ekrem yine buyurdu.
- Y Eb Bekr, kandilin ışığını coğalt..
Hazret-i Ebû Bekr, kandili ışığını coğaltmak icin kalkdı. Bakdı ki kandilin yağı tukenmiş.
Dedi ki,
- YÂ Resûlallah! Kandilde yağ kalmamış. Bu gece yağ almak imkÂnımız da yokdur. Kandil bize lÂzımdır, kelÂm-ı RabbilÂlemîni okuyalım.
Hazret-i Resûlullah buyurdular ki,
- Bir mikdÂr kendi ağzının tukruğunden kandile damlat.
Âişe-i Sıddika hazretleri buyurur ki,
- Babam bir mikdÂr ağzının suyunu, Resûlullah hazretlerinin emr-i şerîfi ile kandile damlatdı. Kandilin ışığı coğaldı. Allahu tebÂreke ve teÂl hazretlerinin emr ve fermÂnı ile şiddetli bir ışık oldu ki, EshÂb-ı kirÂmın gozlerini kamaşdırdı.
Server-i Âlem 'sallallahu teÂl aleyhi ve sellem' hazretleri buyurdu ki:
- Bu kandili sondurmeyiniz!
Kırk gun kırk gece o kandil, Âişe-i Sıddîka hazretlerinin evinde yandı.
Bir munÂfık hazret-i Âişenin evine geldi. O kandili gordu.
- Ne acÂib kandil, kırkgun kırk gecedir sonmez, dedi.
O sÂatde o kandil sondu. CebrÂîl aleyhisselÂm geldi ve dedi:
- Y Muhammed! Allahu tebÂreke ve teÂl hazretleri buyurur:
"Ben ceşm-i bed (fen bakışlı) kullar da yaratdım. Eğer o munÂfıkın gozu olmasaydı, kıyÂmete kadar o kandil; Ebû Bekrin 'radıyallahu teÂl anh' ağzının suyunun bereketi ile sonmez idi."

*********************************


Şeytan Namaza Kaldırdı

Sultan-ul Arifin Bayezid-i Bestami (k.s) Hazretlerini, bir gece uyku bastırıp, sabah namazına uyanamadı.Sabahleyin namazını kaza edip o kadar ağladı ve inledi ki, sonunda kendisine ilham olundu ve şoyle dendi:
-“Ey Bayezid, bu gunahını affeyledim.Bu pişmanlık ve ağlamana da, ayrıca yetmiş bin namaz sevabı ihsan eyledim.
Aradan bir muddet gectikten sonra onu, yine uyku bastırdı.Şeytan gelip Bayezid-i Bestami (k.s) Hazretleri`nin mubarek ayağından tutarak uyandırdı ve;
-“Kalk namazın gecmek uzeredir. dedi.Bayezid-i Bestami (k.s) Hazretleri, Şeytan`a;
-“Ey mel`un! Sen hic boyle yapmazdın.Herkesin namazının gecmesini kazaya kalmasını isterdin.Şimdi nasıl oldu da benin uyandırdın? buyurunca,Şeytan şu cevabı verdi:
-“Birkac ay once sabah namazını kacırdığında, pişmanlığın ve uzuntun sebebi ile cok ağlayıp inlediğin icin affolunmuş idin ve ayrıca yetmiş bin namaz sevabı almıştın.Bu gun, onu duşunerek sadece vaktin namazının sevabına kavuşasın da, yetmiş bin namaz sevabına kavuşamayasın diye seni uyandırdım. dedi.




alıntı