Muminin Mihengi Durustluk
Durustluk ilahi Emirdir
Musluman Dosdoğru olmalı


SEMERKAND dergisi ocak sayısı
İslÂm, insanı insanca yaşatmak icin gonderilen ilahi bir dindir. Bu gayeye ulaşmak icin birtakım kurallar koymuştur. Bu kurallar evrenseldir. Her devirde ve her yerde insanların muhtac oldukları ilkelerden meydana gelmektedir. Bu evrensel ahlÂkî prensiplerden biri de sıdk, yani durustluk ve guvenilir olmaktır.

İslÂm ahlÂkında doğruluk ve durustluk, insan onurunun ve sağlıklı bir toplum yapısının vazgecilmez şartlarından biri olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla durustluk, gerek fert gerekse toplum icin zorunlu olan ahlÂkî niteliklerin tamamını kendinde toplar.

Durustluk, muminin en onemli ve en belirgin ozelliğidir. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan her mumin durust olmak zorundadır. Zaten "mumin" kelimesinin icinde bu mana mevcuttur. Dolayısıyla kendisine guvenilmeyen ve durust olmayan bir mumin duşunulemez. Zira bu kelimenin bir anlamı da "guven veren"dir. Guvenilmezlik ise munafıkların ozelliğidir.

Durust kişi; doğru ve ozu sozu bir olur, olanı olduğu gibi yansıtır, gerceği saklamaz, bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka turlu gorunmez veya gostermez. Durust olmak, samimi olmaktır.

Kur'an-ı Kerim'de "sıdk" kelimesinin yanında "hak", "istikamet", "birr", "hidayet" gibi kelimeler de doğruluk ve durustluk anlamında kullanılmıştır.

Durustluk ve doğruluğun en yalın şekli doğru sozlu olmaktır. Hz. Peygamber s.a.v., doğru sozluluğun onemini vurgularken, yalan konuşmaktan da sakınmayı ozenle dile getirmiştir: "Munafığın alÂmeti uctur: Soz soylediği zaman yalan soyler. Soz verdiğinde sozunde durmaz. Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder." (Buharî, Edeb, 120; Muslim, İman, 107).



KALP DE KALIP DA DOĞRU OLMALI

İslÂmiyet'te hem kalbin hem de kalıbın doğruluğu istenmektedir. Kalbi doğru olan kimsenin dili de doğru olur. Zira dil, kalbin tercumanıdır, kalpteki guzellik dile yansır.

Efendimiz s.a.v. buyurmuştur: "Dikkat edin! İnsan bedeninde bir et parcası vardır, o duzelirse butun vucut duzelir, o bozulursa butun vucut bozulur. Dikkat edin, o et parcası kalptir!" (Buharî, İman, 39; Muslim, MusÂkÂt, 20)

Doğruluk konusunda kalpten sonra dilin doğruluğu gelir. Nitekim Efendimiz s.a.v. dosdoğru olmayı emir buyurduktan sonra oğut isteyen sahabeye dilini korumasını tavsiye etmiştir. Yine buyurmuştur:

"Bir kişinin kalbi dosdoğru olmadıkca imanı dosdoğru hale gelmez. Kişinin dili dosdoğru olmadıkca da kalbi dosdoğru hale gelmez." (Ahmed b. Hanbel, el-Musned, 3/198; Heysemî, ez-ZevÂid, 165)



DURUSTLUK İLAHİ BİR EMİR

Cenab-ı Hak, "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" (Hûd, 112) buyurmaktadır. Hz. Peygamber de s.a.v, "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol!" buyurmuştur. Ayrıca kÂmil mumini tarif ederken şoyle buyurmuştur: "Musluman, elinden ve dilinden diğer muslumanların emin olduğu, zarar gormediği kimsedir."

Ayetin devamında Allah Teal işlediklerimizi gorup gozetlediğini belirtmekte ve zulme sapmaktan sakındırmaktadır. Yine doğruluk ve durustlukten saptığımız takdirde cehennem ateşine gireceğimizi ve o vakit bizim icin ne bir dost ne de bir yardımcı bulunmayacağını bildirmektedir.

Rehber ve ornek olarak gonderilen Hz. Peygamber s.a.v., bir doğruluk ve durustluk timsali idi. Bir başka deyişle, O, olduğu gibi gorundu, gorunduğu gibi oldu. Onun soyledikleri ile yaptıkları arasında bir farklılık yoktu. Hayatı boyunca insanları doğruya ve doğruluğa, durustluk ve samimiyete sevk etmeye gayret gosterdi.

Sahabeden Sufyan es-Sekafî r.a. kendisine gelerek, "Ey Allah'ın Rasulu! İslÂmiyet hakkında bana bir oğut ver ki, sizden sonra artık kimseden bir şey sormaya ihtiyacım kalmasın.." dedi. Bunun uzerine Efendimiz s.a.v., "Allah'a inandım de, sonra da dosdoğru ol." buyurdu. Goruluyor ki Efendimiz s.a.v. doğruluk ve durustluğu Allah'a imandan sonra dile getirmiş ve doğrulukla Allah'a iman arasında bağlantı olduğunu belirtmiştir.

Semerkand Dergisi /Siraceddin Onluer / Ocak 2012 157. sayı

serhaber.com