insanın umudu ve korkusu
umid ve korku
Yaşadığımız dunya umitten cok karamsarlık yukluyor. Sevgiden ziyade nefret Neredeyse butun insanlık dunya hayatı yaşayacağımız tek hayatmış, otesi yokmuş gibi azgın bir rekabetin icinde. Planlar, projeler dunyanın sayılı gunlerine yonelik. Korkularımız, umitlerimiz de oyle. Oysa mumin bilir ki dunya fanidir. Ve bu iki kelimelik cumleden oluşan bilgi, hayatımızın eksenidir.
Şukurler olsun, iman sahibi kimseleriz. Bu dunya, imtihan dunyası. Butun yaptıklarımızdan sorumluyuz. İnsan olarak eksiğiz, kusurluyuz. Dolayısıyla oteye dair bir korku var kalbimizde. Fakat imanımız bize bir umit veriyor. Rabbimiz tovbeleri kabul edendir, affedendir, bağışlayandır.
Korku ve umit Belki biraz korku, daha cok umit Bu kavrayış ve sezgi etrafında yumak gibi sarıyoruz omru. Bitirdiğimizde korktuğumuzdan emin, umduğumuza nail olur muyuz diye dualarla akıbetlerimiz hayrolur inşallah.
Bu ay korku ve umit (havf ve reca)nın yanı sıra uzun soluklu bir seriye başlıyoruz. Okurlarımızın yıllardır severek takip ettiği Ali Yurtgezen, Altın Silsileyi yazmaya başladı ve Abdulhalik-ı Gucduvanî hazretleri ile bismillah diyoruz. Bu seri, HacegÂn-Nakşibendiyye-Muceddidiyye ve Halidiyye olmak uzere, gunumuze kadar uzanacak inşallah.
Yine bu sayıdan Selim Uğur ve Taha Yıldızın namaz merkezli, Kurşat Salih Yaman ve Esra Buyucekin modern algı ve tavırları sorguladıkları yazılarına dikkanizi cekerek sozu noktalayalım.
Mayıs sayımızda buluşmak uzere inşallah