Mevlana'nın aşkı
Mevlana'nın Allah sevgisi

MevlÂna der ki, " Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin butun cuzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan otesi hep o.."

Uğruna bir omur bağışlanan, yanıp yakınılan bu eşsiz sevgili. Allah'tır. Âşk'da Allah'a karşı aşırı sevginin kemale erişi, Âşığın Âşkta yok oluşudur. Gercek ilhama mazhar olmuş, gercek yokluğu zevk edinmişlerin en buyuk arzusu ilÂhî vuslat'tır. MevlÂna, bu yolun coşkun Âşığıdır, aşktan doğmuş, aşkla yoğrulmuştur.

"Bizim peygamberimizin yolu Âşk yoludur. Biz Âşk cocuklarıyız; Âşk bizim anamızdır,"
der ve hakiki diriliğin aşkta yok olmakla mumkun olabileceğini soyler "Aşksız olma ki olu olmayasın. Âşkta ol ki diri kalasın.."

MevlÂna'nın Âşkı, omrunun uc merhalesinde olgunlaşmış, bir omur bu uğurda harcanmıştır. MevlÂna bunu bir beytiyle şoyle ifade eder:

"Butun omrumun hulÂsası şu uc sozden fazla değil: Hamdım, pişdim, yandım."

Tahsil ve yetişme devresinin hamlığını Tebrizli Şems pişirmiş, ondan sonra yokluğu ile MevlÂna'yı yakmış, kavurturmuştur. MevlÂna'ya gore, gercek Âşığa aşktan başka herşey haramdır. İlÂhi Âşk ve ma'şuk herşeyin ustunde ve icindedir. İnsan, kendisini yoktan var edeni nasıl sevmez? Bu sevgi, aslında onun ozundedir, herşeyin sonu ona varır. "Fîhi MÂ-fih" adlı eserinde şoyle buyurur:

"Aslolan sevmektir. İnsan'ın mayasındaki bu duyguyu arıtmalı. acıklamalıdır. Bedenimiz bir kovan gibidir. Bu kovanın balı ne mumu da ilÂhî aşktır..."

MevlÂna'nın Şems'e karşı yakınlığı ve Âşkı da budur: Şeyh ŞelÂhaddin ve Celebi Husameddin'e olan aşk da bu.. Onlarda mutlak varlığın kemÂlini, cemÂlinde Allah nurlarını goren MevlÂna, gercek Âşkı. yani "ZÂt-ı ilÂhiye"yi sembolleştirerek terennum etmiştir. Mesnevi'sinde, "Hakiki maşuk olan Allah'dan başka bir temaşası bulunan Âşk. Âşk olamaz, sacma-sapan bir sevda olur" buyurdukları gibi, MevlÂna'daki Âşk, tam anlamıyla ilÂhi Âşk'tır; başka hic bir şey değildir ve olamaz.

MevlÂna, coşkun Âşkını Şems'in adında sembolleştirmiştir. Kendisinden yirmi yaş fazla 60-70 yaşındaki bu derviş, MevlÂna'da oz cevherini bulduğu ilÂhî Âşkı olgunluğa ulaştırmış, yokluğu ile de MevlÂna, O'nu Âşkın sembolu yapmıştır. Bu sembol Allah'ın cemÂl ve celalim im eder. MevlÂna, ezeli maşukun yuzunun aksını ve nurlu ışıklarını her yerde gorur. Tebrizli Semseddinde bu nurlar; goren MevlÂna onu bunun icin over. İlÂhî vecdin verdiği mestligi, şarabın mestliğine benzetmiş, şarabı da Âşk şarabı olarak sembolleştirmiştir. ilÂhî Âşkın, yakıcı sarhoşluğu bu.. Şiirlerindeki bağ, gul ve bulbul, hepsi de birer semboldur. Asıl maksat Allah'tır. Bir rubaisinde bunu şoyle dile getirir:

"Başımı koyduğum her yerde secde ettiğim O'dur. Attı yonde ve altı cihet dışında MÂbud O'dur. Boğ, bulbul, sem ve sevgili.. Hepsi bahane, maksat daima O'dur."

İşte MevlÂna'daki Âşk ve sevgili..

Cunku o, herkesi seviyor, herkesi kabul ediyordu. Onca insanlar ceset ve kalıp itibariyle cok, fakat maya ve ruh bakımından tekli. Bir rubaisinde "Yine gel, yine gel.. Her kim olursan ol. yine gel.. İster kÂfir ol, ister mecûsi, ister putperest. İster yuz kerre bozmuş o! tovbeni.." diyor ve ilÂve ediyordu: " Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. Nasılsan oyle gel.." Butun bir insanlığı cağırıyor, aydınlık, nurlu kapısında, onlara gercek yolu, Hak yolunu gosteriyordu.

Bu cağrıya uyanlar, onun etrafında kumeleşiyor. hidayet yolunu seciyorlardı. Bilgini, cahili, zengini, fakiri, koylusu-kentlisi, sultanından cobanına kadar MevlÂna'nın kapısında, ona uyanlar arasındaydı. Bu ilÂhî bir cağrıydı. Konya bir gonuller yurdu, Âşıklar kabesı olmuştu. Nitekim bu cağrı MevlÂna devrinde de, MevlÂna'dan sonra da gonullerde aksini bulmuş, onun mubarek turbesi, onu sevenlerin bir sığınağı, zıya retgÂhı olmuştu. Artık simdi MevlÂna cağrılıyordu. Gecen yılların MevlÂna ihtifallerinde biz de Ona şoyle sesleniyorduk artık:

Gel. yine de gel. yine de...
Gel, cana can ver, imÂna imÂn, Gel vuslatı hasretinden guc olan..
Dillerde senin adın. gonullerde sen...
Umutsuzlara umut, caresizlere care sen.. Her yuzde sen, her yonde sen.
Ey kopuk kopuk aşk olup coşan
Ey sem sem dokulen, taşan..
Gel.. Olumsuzluk tahtından haber ver bize..
Bizi bizden al gotur, O Mesnevi ummanına. O İlÂhî aşk kervanına.
Ey yılları yıllara ulayıp aşan,
Ey nesillerden nesillere ulaşan..
Doyumsuz sevgine doymuyor ihvan.. Sulha, sukûna susamış cihan..
Yetiş imdada aman ey buyuk dost.. Ey koca Sultan. Bir kerre değil asla, bin kerre gel. Yine de gel, yine de gel, yine gel.