Musa Peygamberin Sihirli Asası
Musa peygamberin asası maht heru asası yılan olan peygamber olan peygamber peygamberimizin
Bu ifadelere sadece efsanelerde değil, kutsal kitaplarda da rastlamaktayız.
Buna en guzel orneklerden biri Musa Peygamber'in asasıyla gercekleştirdiği mucizevi olaylardır. Bu olaylar Kur'an-ı Kerim'in ceşitli Sureleri'ndeki ayetlerde ayrıntılarıyla dile getirilmiştir.
Mısır'da bir Osiris Rahibi olarak eğitilen Musa Peygamber'in bu asayı da, yine Mısır'daki mabetlerden edindiği tahmin edilmektedir.
Kur'an-ı Kerim'de konunun başlangıcı, Firavun'un Musa Peygamber'e soylediği şu sozlerle başlar:
Firavun Musa'ya: Biz seni cocukken yanımıza alıp buyutmedik mi Sonunda yapacağını da yaptın. Sen nankor birisin dedi.
Firavun: Alemler'in Rabbin de nedir? dedi.
Musa Kesin olarak inanacaksınız, bilin ki O goklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir dedi. Yanında bulunanlara: İşitmiyor musunuz? dedi. O sizin de Rabbiniz, once gecmiş atalarınızın da Rabbidir dedi,
Firavun cevresindekilere: Size gonderilen peygamberiniz şuphesiz delidir dedi.
Musa Eğer akledebilen kimselerseniz bilin ki O, Doğu'nun, Batı'nın ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir dedi. Firavun: Benden başkasını Tanrı edinirsen, and olsun ki seni zindanlık ederim dedi.
Musa: Sana apacık bir şey getirmiş isem de mi? dedi.
Firavun: Doğru sozlulerden isen haydi getir dedi. Bunun uzerine Musa değneğini
attı, besbelli bir yılan oluverdi. (Şuara Suresi: 26/18,19,23-32)
Surenin devam eden ayetlerinde Firavun'un bu olaydan etkilendiği anlaşılıyor Bunun uzerine Firavun cevresindeki ileri gelenlere, ulkedeki tum sihirle uğraşan bilgilenlerin en onde gelenlerinin toplanıp getirilmesi icin emir verir.
Bundan sonrasını yine Sure'nin devam eden ayetlerinden takip edelim:
Sihirbazlar belirli bir gunun bildirilen vaktinde toplandılar. Sihirbazlar ustun gelirlerse biz de onlara uyarız dediler. Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a Biz ustun gelirsek, şuphesiz bize bir ucret vardır değil mi?dediler. Firavun: Evet, o takdirde siz gozde kimselerden olacaksınız dedi.
Musa onlara: Ne alacaksanız atın" dedi. Onlar da iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun hakkı icin, şuphesiz, biz ustun geleceğiz" dediler. Bunun uzerine Musa değneğini attı; onların uydurduklarını yutmaya başlayıverdi.
(Şuara Suresi: 26/38-45)
Mısır'da o donemler majik uygulamaların son derece yaygın olduğunu hatırlatmakta yarar goruyorum... Ayetlerde sihirle uğraşan alimlerden kastedilen Mısırlı majisyenlerdir...
Surenin devamında Musa'nın majik gucleriyle başedemeyen majisyenlerin (sihirbazlann) yenilgiyi kabul ettiklerini ancak Firavun'un buna cok kızdığını goruyoruz. Firavun'un yanından ayrılan Musa Peygamber cevresindekilerle birlikte Mısır'dan ayrılarak Kızıldeniz'e doğru yola cıkar. Firavun da adamlarını yanına alarak onları yakalamak icin peşlerine duşer:
Firavun ve adamları guneş uzerlerine doğarken onların ardına duştuler, iki topluluk birbirini gorduğunde, Musa'nın adamları:
işte yakalandık dediler. Musa: Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gosterecektir dedi. Bunun uzerine Biz Musa'ya Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz deniz ikiye ayrildi, her parcasi yuce bir dağ gibiydi. İşte oraya geridekileri de yaklaştırdık. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. Oburlerini suda boğduk. Bunda şuphesiz ders vardır ama coğu inanmamıştır.
(Şuar Suresi: 26/60-67)
Şuara Suresi'nden aktardığımız bu ayetlerin hemen hemen aynıları Araf Suresi'nin 103-139 Ayetleri'nde de bulunmaktadır. Aynı konunun hemen hemen aynı cumlelerle uzun uzun ayetlerle iki defa tekrar edilmiş olması da, ustunde ayrıca duşunulmesi gereken bir durumdur.
Musa Peygamber'in asasıyla gercekleştirdiği bir diğer mucizevi olay da, yine Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi'nin 60. Ayeti'nin başlangıcında şoyle ifade edilmiştir:
Musa milleti icin su aramıştı, Asanla taşa vur dedik; ondan oniki pınar fışkırdı herkes iceceği yeri bildi.
Bu anlatılanlardan yola cıkan bazı araştırmacılar, bu asaların belirli bir dalgaboyu ureten araclar olabileceğini ileri surmuşlerdir.
Bu iddia ilk kez 1947 yılında Walter Owen tarafından dile getirilmişti. Owen'a gore bu sihirli cubuklarla belirli bir dalgaboyunda onceden belirlenmiş bir vibrasyonel ses tonu oluşturulabiliyordu. Sesin ezoterik kullanımı hakkında ise şunları soyluyordu.
Ses, herkesin duşunemeyeceği turden imkanlar taşıyan bir guctur. Ve bu gucun kullanımı, eski donem ermişlerinin bildikleri, fakat gunumuzun emekleyen biliminin yitirdiği veya karşısına gecip dudak buktuğu cok eskiye ait bir bilimdir. Evrenin cercevesi ve dokusu ses gucu sayesinden ayakla durmakladır . Ve yine ses gucu sayesinde cozulerek yok olabilir...
Mısırlı rahipler bu bilime sahiptiler.Maht-Heru denilen Guc Sozcukleri (buyuk enerjileri bunyelerinde barındıran ozel sozcuk ya da sozcuk kalıpları Insiyelere oluler aleminin kapısını acıyordu.Kral Odası'na acılan On Odada yer alan ve temelin oturması sonucunda gunumuzde sıkışıp kalmış ve artık hareket edemez bir hale gelen Granit Blok vardır. Bir zamanlar bu granit blok Başrahibin soylediği sozler sayesinde kaldırılıyor veya indiriliyordu... Bloğun adayı un ufak etmemesini sadece anahtar sozcuklerin gucu onluyordu...
Eski Babil donemine ait kayıtlarda sesin taş blokları kaldırmak icin kullanıldığnıa ilişkin ifadelere rastlanır. Prof. Francois, Kaide Buyuculuğu isimli eserinde bu konuya değinerek Şurası muhakkak ki, eski cağlarda rahipler majik asalar vasıtasıyla fırtınalar cıkartıyor ve bin kişinin kaldıramayacağı taşları mabet inşa etmek amacıyla havalandırabiliyorlardı demektedir..
Sonik tekniklerin kullanılmış olabileceği bugun bilim adamları arasında ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Piramidolog William Kingsland Mısır mabetlerinin yapımı hakkında daha ilginc acıklamalarda bulunmuştur.
Piramitler inşa edilirken, dev taş blokların taş ocaklarından getirilişi sırasında uzun mesafeler aşılılıyordu. Taşlar uygun sembollerin yazılı olduğu papiruslerin uzerine: yerleştirilir, arkasından taşlara bir asa ile vurulurdu. Bunun uzerintî taş bloklar bir ok atımlık mesafe boyunca havada hareket etmeye; başlarlardı . Bu şekilde taşınan taşlar, en sonunda piramilerin inşa edildiği yere kadar goturulurlerdi .
Unlu fizikci Albert Einstein da bu konuya ilişkin bir gozlemini şoyle acıklamıştır:
Bizim bilemediğimiz bazı sırlara eskilerin sahip olduklarını kabul etmek zorundayız. 600 Tonluk bazı taş blokların ust yuzeylerinin dışa doğru kubbeleşmiş olması dikkati cekiyor. Bu ancak muazzam bir cekim veya emme kuvveti ile meydana cıkabilecek bir fenomendir.
Buraya kadar aktardığmız ceşitli kaynaklardan da rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, piramitlerin yapılışında bilinen metotların dışında farklı bir yontem izlenmiştir. Bu kayıtlardan anladığımız bir diğer gercek de, bu yontemin Tufan Oncesi Kulture ait olduğudur.