hz omer'in adalet sistemi,
hz omer'in adalet anlayışı

Hz. Omer (r.a)'in, uzerinde titizlikle durdugu ve asla musamaha gostermedigi en onemli konu adÂlet meselesiydi. O, mevki, rutbe, soyluluk vb. hicbir ayirim gozetmeden haklarin sahiplerine verilmesi icin cok siddetli davranmistir. Bu konuda onun yaninda bir kole ile efendisi arasinda bir fark yoktur.

O, her tarafta adÂletin eksiksiz yerine getirilmesi, muhtac ve yoksul kimselerin gozetilmesi icin ulkenin en ucra koselerindeki durumlardan zamaninda haberdar olmak icin imkÂn olusturmaya calisti. O, muhtac kimseler konusunda din ayirimi gozetmemis, hristiyan ve yahudilerden olan yoksullara da yardimlarda bulunmustur.

Devletin temel gorevlerinden birisi ilmin insanlara ulastirilmasidir. Hz. Omer, fethedilen bolgelerde okullar acmis, buralara muderrIsler tayin etmis ve Kur'an-i Kerim'i okumak ve onunla amel edebilmek icin gerekli olan egitimin verilmesini saglama yolunda gayret sarfetmistir. IslÂm'in, musluman olan insanlara ogretilmesi ve teblig calismalarinin yurutulmesi icin sahabîlerden ve diger Âlimlerden istifade etmis ve onlari degisik bolgelerde gorevlendirmistir. Kur'an, Hadis ve Fikih ogretimi ile ugrasan bu Âlimlere buyuk meblaglar tutan maaslar baglamistir. Hz. Omer, devletin her tarafinda camiler insa ettirmisti. Onun zamaninda dort bin tane cami yapilmis oldugu rivayet edilmektedir (Ahmed en-Nedvi, Asri Saadet, Terc. Ali Genceli, istanbul 1985, I, 317). ilk defa bir takvimin kullanilmasina Hz. Omer zamaninda ihtiyac duyulmus ve boylece Hicret esas alinarak olusturulan takvimle devlet Islerinde tarihleme acisindan ortaya cikan problemler ortadan kaldirilmistir (H. 16).

IslÂm devleti, bagimsiz bir devlet olmasina ve cok genis bir cografî sahayi kaplayan ekonomik faaliyetlerin yurutulmesine ragmen, kullanilan paralar yabanci kaynakliydi. Irak ve iran bolgelerinde Fars dirhemleri; Suriye ve Misir taraflarinda da Bizans dinarlari tedavulde bulunmaktaydi. Bu durum o devirde henuz hissedilmeye baslanmamis olsa bile, bir ekonomik baski tehlikesini beraberinde getirmekteydi. Hz. Omer'in, devleti muesseselere kavusturup yapisini saglamlastirmaya calisirken, bu duruma da mudahale etmemesi dusunulmezdi. O, Hicri 17 de para bastirarak piyasaya surdu. Ayrica Halid b. Velid'in Taberiye'de Hicrî 15 tarihinde dinar darbettirdigi de bilinmektedir (Hassan HallÂk, DirÂsÂt fî Tarihil-HadÂretil-Islamiye, Beyrut 1979, 13-15). Hz. Omer (r.a), IslÂm devletinin disaridan gelebilecek saldirilara karsi guvenligini saglamak ve ordulari dusman bolgelerine yakin yerlerde bulundurabilmek icin ordugah sehirler tesis etmistir. iran ve Hindistan taraflarindan gelebilecek deniz akinlarina karsi Basra ordugah sehri kuruldu. Bu sehrin mevkii bizzat Hz. Omer tarafindan tesbit edilmistir. O, bu is icin Utbe b. Gazvan'i gorevlendirmisti. Utbe, sekizyuz adamiyla o zaman bos ve issiz olan Haribe bolgesine gelip H. 14 yilinda Basra sehrinin insasina basladi.

Sa'd b. Ebi Vakkas, Kadisiye'de kazandigi buyuk zaferden sonra iran iclerine akinlara baslamisti. Onun ordusu MedÂin'de bulunmaktaydi. Ancak buranin ikliminin Arap askerlerin sagligini olumsuz yonde etkiledigi anlasilinca, Hz. Omer, Sa'd'a iklim bakimindan uygun ve merkez ile arasinda deniz bulunmayan bir yer bulup burada bir sehir kurmasi talimatini verdi. Bu is icin gorevlendirilen SelmÂn ve Huzeyfe, Kufe mevkiini uygun buldular. H. 17 de kurulan bu ordugah sehir kirk bin kisiyi iskÂn edebilecek buyuklukte insa edildi.

Amr b. el-As, Misir'i fethettikten sonra iskenderiye'yi karargah edinmek icin Hz. Omer (r.a)'dan izin istedi. Hz. Omer (r.a), haberlesme acisindan endise duydugu icin Kendisiyle Misir'daki kuvvetler arasinda bir nehrin bulunmasini kabul etmedi. Amr, Nil'in dogu yakasina gecerek burada Fustat adli sehri kurdu (H. 21). Bu ordugah sehirlerinden baska yine askerî amacli merkezler de olusturulmustur.

Hz. Omer'in idare anlayisi Hz. Omer, toplumu ilgilendiren meselelerde karar verecegi zaman muslumanlarin gorusune basvurur, onlarla istisare ederdi. O "istisare etmeden uygulamaya konulan Isler basarisizliga mahkûmdur" demekteydi. istisarede takip ettigi yontem suydu: Once meseleyi muslumanlarin ulasabildigi cogunlugu ile gorusur, pesinden Kureysliler'in dusuncesini sorar, son olarak da sahabilerin goruslerini alirdi. Boylece en isabetli fikir ortaya cikar ve uygulamaya konulurdu. Hz. Omer, muslumanlarin yaptigi Islerde bir hata gordukleri zaman kendisini uyarmalarini isterdi. Baska dinlere mensup olup, zimmî statusunde bulunan kimselerle alÂkali Islerde de onlarin goruslerine bas vurur ve meseleyi onlarla istisare ederdi. Bu durum Hz. Omer'in adÂlet anlayisinin ne kadar kapsamli oldugunu ortaya koymaktadir.

Hz. Omer idarede gorevlendirdigi memurlarina karsi oldukca sert davranir, onlarin bir haksizlikta bulunmalarina asla goz yummazdi. Halka karsi ise son derece sefkatle yaklasir, onlarin varsa gizledikleri problemlerini ogrenip cozumlemek icin gece-gunduz ugrasip dururdu. O bu hassasiyetini: "Firat kiyisinda bir deve helak olsa, Allah bunu Omer'den sorar diye korkarim" sozu ile ortaya koymaktadir. Hz. Omer, merkezden uzak bolgelerde halkin durumunu yakindan gormek icin seyahatler yapma yoluna gitmisti. O, insanlarin cesitli dertlerini uzak diyarlarda olmalari sebebiyle kendisine ulastiramadiklarindan endise ediyordu. Bazi bolgeleri dolasmasina ragmen baska yerlere gitmeyi tasarladigi halde omru o sehirlere ulasmasina yetmemisti. IslÂm tarihinde adÂletin timsali olarak yerini alan Hz. Omer (r.a) hakkinda rivayet edilen su olay onun bu sifatla butunlesmis oldugunun en acik delilidir.


Kaynak: SÂmil Islam ansiklopedisi