Peygamber Efendimizin Boyu



Hazreti Muhammetin Yuzu, Boyu, Kilosu Nasıldı

Resulullah Efendimizin boyu ne cok uzun ne de fazla kısa idi. Teni de ne duru beyaz ne de koyu esmerdi. Sacları ise ne duz ne de kıvırcık idi. Kırk yaşına geldiğinde Allah Teala O'nu peygamber olarak gonderdi. Peygamber olduktan sonra Mekke'de 10 sene Medine'de de 10 yıl kaldı ve 60 yaşlarında vefat etti. Bu fani hayata veda ettiklerinde sacında ve sakalında 20 tel ak sac yoktu.67

Hz. Peygamber organlarının birbirine uyumu, mukemmellik, ten letÂfeti, kibarlık, sevimlilik, guler yuzluluk, guzel seslilik, siyah saclılık, kızıla calan beyaz tenlilik, hoş kokulu olma, acık ifÂdelilik, hoş konuşma, diğer tutum ve davranışlarında guzel muamele sahibi olma, orta boyluluk, guclu yaratılışlılık, karın ve goğsu duz olma, geniş omuzluluk, seri yuruyuş, guzel karşılama ve bakışını indirme ile sûret guzel lir, dengeli yaratılışın zirvesi olarak zuhûr etmiştir. Bundan dolayı dı rek yaratılış ve gerekse ahlÂk bakımından kendisine nisbet olunan şeyde mukemmeldir.

Sakalı sık ve gur; yanakları ise yumru olmayıp duz idi. Saadetli ağızları geniş on dişlerinin arası seyrekti. Goğus cukuru ile gobeği arasında ince bu şerit gibi uzanan kıllar vardı. Gerdanı, saf mermerden tıraş edilen heykellerin boynu gibi gumuş berraklığındaydı. Vucudunun butun organları birbiri ile uyumlu olup, yakışıklı bir yapıya sahipti.


Peygamber efendimiz Ne şişman, ne de cok zayıftı. Karnı ile goğsu aynı hizada idi. Goğsu ile iki omzunun arası genişce, kemik mafsalları kalınca, vucudunun acık yerleri gÂyet nûrlu idi. Goğus cukuru ile gobeğinin arasını birleştiren kıllar, ince uzun bu şerit gibi uzanırdı. Bu uzanan kıllar dışında memelerinde ve karnındı kıl yok idi; kolları, omuzları ve goğuslerinin ust tarafları ise son derece kıllı idi. Bilekleri uzun, el ayaları geniş, el ve ayakları kalın, parmakları ise uzunca (veya kalınca) idi. Ayaklarının altı cukur (kemerli) idi; duz taban değildi. Ayaklarının ustu ise puruzsuzdu; oyle ki, uzerine su dokulse yağ gibi akar giderdi. Yururken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp, onlerine hafif eğilerek yururlerdi. Ayaklarını ses cıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla beraber, sukûnet ve vakar uzere yururlerdi. Yururken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gorunumu verirlerdi.