Hind Binti Utbe,Hind Binti Utbe kimdir,Hind Binti Utbe'nin hayatı,Hind Binti Utbe hakkında bilgi
Hind binti Utbe (r.a)
Hind binti Utbe radıyallahu anha Mekke Fethin’de İslÂm’ın nûruna kavuşmuş bir hanım sahÂbî...
Kadınlık tarihinde ozel karaktere sÂhib, butun duygu ve duşunceleriyle tamamen kendine has şahsiyeti ile tanınan, ifade gucu kuvvetli, soz bilirliliği ve taşı gediğine koyma kabiliyeti ustun bir hanım...
Keskin zek sÂhibi... İntikam hisleriyle ve mÂceralarla dolu karanlık bir hayattan kendini kurtaran, cahiliyye devrinde en onde gidenlerden olduğu gibi İslÂm’la şereflendikten sonra da en onde savaşan kahramanlardan...
O Mekke’de doğdu. Babası azılı muşriklerden Utbe İbni Rebîa, annesi Safiyye binti Umeyye’dir. Buyuk dedesi Abdi MenÂf Kureyş’in reislerindendir.
O ilk olarak Mahzumoğullarından FÂkıh İbni Mugîre ile evlendi. Eban adında bir oğlu oldu. Kendisini aldattığını sanan kocası onu babasının evine gonderdi. Yanıldığını anlayınca da Hind o adama tekrar donmedi.
Hind zekî bir kadındı. Eş seciminde titiz davranırdı. Babasından kendisiyle evlenmek isteyenlerin adlarını değil, vasıflarını soylemesini isterdi. Adaylar arasından İslÂmiyet aleyhindeki faaliyetleriyle tanınan Ebû Sufyan’ı secti. Bu evlilikten de MuÂviye ve Utbe adlı oğulları ile, Cuveyriye ve Ummu’l-Hakem adlı kızları dunyaya geldi.
O cahiliye devrinde, azılı bir İslÂm duşmanı idi. İliklerine kadar kin, kibir, gurur ve hasetle doluydu. Gonlu doyumsuz ve huzursuzdu. Ofke, hırs ve intikam hisleriyle gencliğini gecirdi. Uhud’un hazırlayıcısı oldu. Kocasını ve muşriklerin ileri gelenlerini her fırsatta savaşa teşvik etti. Bedir Savaşında olen babası Utbe, kardeşi Velîd ve amcası Şeybe’nin intikamı alınıncaya kadar koku surunmeyeceğine, kocasıyla beraber olmayacağına yemin ederek Kureyşliler’den yakınlarının intikamını almalarını istedi. İntikam hırsıyla adet o, bir kor parcası kadındı.
O, Uhud gunu muşrik ordusunun kumandanı kocası Ebû Sufyan ile birlikte savaşa katıldı. Kureyşli diğer kadınlarla def calıp şiirler okuyarak orduyu savaşa teşvik etti. Hz. Hamza (r.a)’ı oldurmesi icin Vahşi’ye mukÂfat vaad etti. AzÂd edeceğini soyledi. Onun İslÂm duşmanlığı Mekke Fethine kadar devam etti. İslÂm ordusu Mekke’ye yaklaştığı sırada elci olarak gidip musluman olup gelen Ebû Sufyan, kendi evine sığınanlara Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in eman vereceğini soyledi. Onun bu sozlerine once karısı Hind karşı cıktı. Kocasının sakalından tutarak hakaret etti ve: “Ey Galib HÂnedanı! Şu kocamış hayırsız adamı, şu elcinizi oldurunuz! Cunku o dininden donmuştur.” dedi. Kocası ona: “Sus! Sakalımı da bırak! Yemin olsun ki ya musluman olursun ya da boynun vurulur! Hemen evine gir!” dedi.
Ebû Sufyan, Kureyş muşriklerine doğru yonelerek: “Yazıklar olsun size! Siz bu tutum ve davranışlarınızla kendinizi aldatmayınız! O, sizin karşı koyamayacağınız bir ordu ile başucunuza gelmiş bulunuyor. Ben sizin gormediklerinizi gordum. Sayısız erler, atlar ve silÂhlar gordum ki onlara hic kimsenin gucu yetmez. Kim Ebû Sufyan’ın evine girerse, kim kendi evine kapanırsa, kim Mescid-i Haram’a sığınırsa, ona eman verilmiştir.” dedi. Halk boylece dağıldı.
İki Cihan Guneşi Efendimiz yanında on binden fazla ashÂbıyla birlikte kan akıtmadan Mekke’ye girdi. KÂbe’ye vardı. Beytullah’ı putlardan temizledi. Onları teker teker kırdı. BilÂl (r.a) gur sesiyle Allah TeÂlÂ’nın birliğini, buyukluğunu yuksek bir yere cıkarak ilÂn etti. Yanık nÂmesiyle dağları eriten, yurekleri titreten sesiyle ezan okudu. İslÂm ordusu onca haşmetiyle İlÂhî huzura durdu. Cemaatle namaz kıldı. Kıyam’da, rukû ve secdelerdeki beraberliğin gonullere verdiği huşû ile ibadet etti.
Mekke’ye girerken yakalandığında oldurulmesine ferman cıkarılan Hind binti Utbe evinin penceresinden bu manzarayı urpererek seyrediyordu. İslÂm ordusunun haşmeti, heybeti, Rasûlullah (s.a)'in engin şefkati ve musamahası, muslumanların İlÂhî huzurdaki duruşları, edeb, nezÂket ve hurmetleri Hind’in gonlunde İslÂm nûrunun parlamasına vesile oldu. Ruyasını hatırladı. Guneşin yakıcı ateşi altında kaldığını, golge yakınında olmasına rağmen gitmeye gucunun yetmediğini, sonra Rasûlullah’ın uzaktan gorunup yaklaştığını kendisini kurtardığını hatırladı. Kocası Ebû Sufyan’a: “Ben Muhammed’e bey’at etmek istiyorum.” dedi. Karısının bu sozune şaşıran Ebû Sufyan onun sadakatini anlamak icin “Ama sen İslÂm’ı inkÂr ediyordun!” dedi. Hind de kocasına: “Evet! Vallahi oyle idim. Ancak şimdi, ben şuna kesinlikle inanıyorum ki, bu geceden once KÂbe’de Allah’a hakkıyla kulluk edilmemiştir. Yemin ederim ki, muslumanlar butun geceyi namaz kılarak, ayakta, rukûda ve secdede gecirdiler.” dedi. Hanımının kesin kararlı olduğunu goren Ebû Sufyan: “Oyle ise akrabalarından birisini yanına alarak git!” dedi. Ertesi gun Hind Rasûlullah’ın nerede olduğunu sordu. Safa Tepesinde bey’at aldığını oğrenince derhal kardeşi Ebû Huzeyfe(r.a)’ı yanına alarak gitti. Ebû Huzeyre (r.a) İslÂm’ın ilk yıllarında musluman olmuştu. Onu kendisine destek bilen Hind binti Utbe Kureyş’in onde gelen hanımlarından da bir grup oluşturdu. Tanınmaması icin kendisini bir ortu ile gizledi. Zira oldurulmesinden korkuyordu. Bu halet-i rûhiye icerisinde Safa Tepesine gitti. Hanımlar icerisine katıldı.
İki Cihan Guneşi Efendimiz hanımların da bey’at etmek icin geldiğini işitince memnun oldu. Kendisine Mumtehine sûresi nazil olmuştu. Son ayetinde Allah TeÂl şoyle buyurmaktaydı. MeÂlen: “Eypeygamber! İnanmış kadınlar, Allah’a hicbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, cocuklarını oldurmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar icin Allah’tan mağfiret dile. Şuphesiz Allah, cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.” Hind kendisini tanıtmamağa calışıyordu. Uzaktan: “Ya Rasûlallah! El tutup sana bey’at edelim mi?” diye sordu. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz de: “Ben hanımlarla el tutuşmam. Benim yuz kadına hitap etmem her bir kadına ayrı ayrı hitab etmem gibidir.” buyurdu. Hanımların bey’atleri şu şekilde oldu. Resûl-i Ekrem (s.a) Efendimiz Hz. Omer (r.a)’a: “Soyle onlara: Allah’a hic bir şeyi ortak koşmamak uzere bana bey’at edecekler!” buyurdu. Kureyş hanımları adına Hind konuşuyordu.
O: “Eğer Allah’tan başka bir ilÂh bulunsaydı başımıza gelenlerden bizleri korurdu.” dedi. Efendimiz tekrar Hz. Omer (r.a)’a “Soyle onlara; hırsızlık da etmeyecekler!” buyurdu. Hind: “YÂ Rasûlallah! Ebû Sufyan oldukca eli sıkı bir kimsedir. Ben ondan habersiz malından bir şeyler alıyordum. Bu benim icin helÂl mi? değil mi? bilmiyorum. Fakat Ebû Sufyan ne bana ne de oğluma yetecek kadar bir şey vermiyor.” dedi. İki Cihan Guneşi Efendimiz: “Onun malından kendine ve oğluna yetecek kadar bir şey alabilirsin!” buyurdu. Bir taraftan da gulumsemeye başladı ve: “Demek sen Hind binti Utbe’sin?” dedi. Hind yuzunu actı ve gozyaşları icerisinde: “Kendisi icin sectiği dini muzaffer kılan Allah’a sonsuz hamdederim. Senin de affını istirham ederim ey Muhammed! Ben, Allah’a inanan, senin getirdiklerini tasdik eden bir kadınım. Ben Hind binti Utbe’yim. Allah gecmişleri bağışlar! Sen benim gecmişlerimi bağışla ki, Allah da seni bağışlasın!” dedi. İki Cihan Guneşi Efendimiz Hind’e: “Hoş geldin! Muslumanlığın mubarek olsun.” buyurdu. Hind: “Vallahi ya Rasûlallah! Dun, yeryuzunde senin aile efradının perişanlığını istediğim kadar ozlemini cektiğim hic bir şey yoktu. Bugun ise senin Âile efradının izzet ve şerefe ermesi kadar ozlem duyduğum başka bir şey yoktur. Gozumde bu aile fertlerinden daha değerli hic bir kimse bulunmamaktadır.” dedi. Bunun uzerine Rahmet Peygamberi Efendimiz: “Oyledir vallahi, ben sizlere cocuklarınızdan, ana ve babalarınızdan daha sevgili olmadıkca imÂnınız kemÂl bulmaz.” buyurdu. Efendimiz yine Hz. Omer (r.a)’a donerek: “Soyle onlara: Zina etmeyecekler!” diye bey’at almaya devam etti. Hind: “YÂ Rasûlullah! Hur bir kadın, zina eder mi hic?...” dedi. Efendimiz de: “Hayır! Vallahi! hur bir kadın zina edemez.” diye teyid etti. Yine Hz. Omer (r.a)’a: “Soyle onlara: Cocuklarını da oldurmeyecekler.” buyurdu. Hind: “Kucuk iken onları biz buyuttuk, yetiştirdik. Siz oldurdunuz. Bedir’de oldurmedik genc bıraktınız mı ki, onları oldurelim.” dedi. Hind’in Hanzala adındaki oğlu Bedir Savaşında muşrik olarak oldurulmuştu. Efendimiz tebessum edip gecti ve Hz. Omer (r.a)’a: “Soyle onlara: Elleri ve ayakları arasında br iftira uydurup getirmeyecekler! Emrettiğim iyilikleri yapma konusunda bana karşı gelmiyecekler!” buyurdu. Hind: “Vallahi, iftira cok kotu, cirkin bir iştir. Biz senin huzuruna isyan etmek niyetiyle gelmedik.” dedi. Her emrine itaat etmek uzere bey’at ettiler.
Hind binti Utbe (r.anhÂ) dunyaya sanki yeni doğuyordu. Bir başka insan olmuştu adetÂ. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin her sozuyle icindeki cahiliyet kalıntıları sokulup atılıyordu. Onun engin musamahası, muhabbeti, şefkat ve merhameti karşısında butun duşmanlıklar, kin, nefret, gazab, hasret, intikam hisleri eriyip gitmişti. İki Cihan Guneşi Efendimize olan hayranlığını icine sığdıramıyordu. Bu coşkun sevgisini şoyle dile getirdi: “Anam babam sana feda olsun YÂ Rasûlallah! Ne kadar mustesna bir insansın! Bizi ne buyuk hedeflere, ne guzel şeylere cağırıyorsun!” dedi. O, bunu sadece diliyle soylemiyordu. Butun varlığıyla, butun zerreleriyle soylemeye gayret ediyor ve: “Ya Rasûlallah! Yeryuzunde senin itaatına girmeyen tek kişinin kalmasını istemiyorum! Gonlumun derinliklerinden gelerek soyluyorum ki; herkes sana tÂbî olsun. Beni bundan daha cok sevindirecek hicbir şey yoktur.” diyerek teslimiyetini ve aşkını arzetti. Hind (r.anhÂ) şimdi bir kuş hafifliğinde arkadaşları Ummi Hakîm binti HÂris, Begum binti Muazzel, FÂhite binti Muğîre v.s. ile birlikte evine dondu.
Hind (r.anhÂ) İslÂm’ın sonsuz seÂdetine kavuşmuştu. Musluman bir hanımefendi olarak evini koşe bucak kontrolden gecirdi. İlk iş olarak yıllardır boş yere mucÂdele verdikleri putlarını kırmaya başladı. Onları parcalarken ofkesini: “Biz yıllarca sana aldanmışız.” diyerek gostermeye calıştı. İslÂm’ın sonsuz rahmeti icine girmenin sevinciyle gonlunu temizlediği gibi evini de putlardan temizlemeğe koyuldu.
Hind (r.anhÂ) yaratılışından gelen yuksek bir kabiliyet, karakter ve keskin zek sÂhibiydi. Allah Resûlune olan derin teslimiyeti ve muhabbeti onun kabiliyetlerini daha da zÂrifleştirmişti. Yuksek irfan ve ince anlayış sÂhibi eylemişti. Rasûlullah (s.a)’in duÂsına nÂil olabilmek icin fırsatlar kolluyordu. Birgun koyun surulerinin icinden en semiz, en korpe iki kuzuyu alıp cıkardı. Kestirip kızarttıktan sonra hizmetcisi ile Efendimize gonderdi.
O sırada Fahr-i KÂinat (s.a) Efendimiz annelerimizden Ummu Seleme ve Meymûne (r.anhÂ) ile birlikte akraba hanımlarından da bazıları ile “Ebtah” mahallesinde bulunuyormuş. Hizmetci huzura vardığında “Bunu hanımefendim Hind binti Utbe size hediye olarak gonderdi. Bu sene koyunları az kuzuladığı icin size lÂyık olanını ve daha fazlasını gonderemediğinden ozur diliyor.” dedi.
İki Cihan Guneşi Efendimiz Hind’in bu ince anlayış, muhabbet ve comertliğinden memnun oldu. Ona du buyurdu ve: “Allah koyunlarına bereket versin. Yavrulayanlarını coğaltsın.” buyurdu.
Hind (r.anhÂ) bu duÂya cok sevindi. Kısa zamanda suruleri coğaldı. Koyunlarının coğu kuzuladı. Hayatında ummadığı bereketi gordu. Bu olayı zaman zaman anar ve Rasûlullah (s.a)’in hurmetine hidÂyete ve berekete kavuştuğunu soyleyerek Allah’a hamd ederdi.
Hind (r.anhÂ) hayatının sonuna kadar kocası Ebû Sufyan (r.a) oğlu MuÂviye (r.a) ve kızları ile birlikte ailecek İslÂm’ın yayılması konusunda mallarını canlarını Allah ve Resûlu yoluna fed ettiler. Oğlu MuÂviye’yi Rasûlullah (s.a)’ın hizmetine verdi. Vahiy kÂtibi olarak Efendimizin huzurunda yetişmesini sağladı. Savaş meydanlarında hanım sahÂbîlerle birlikte musluman ordusunu coşturacak heyecanlı şiirler okudu. Bilhassa Yermuk savaşında kahramanca carpıştı. Bozgun alÂmetleri gorulduğu zaman diğer hanımlarla birlikte İslÂm ordusunun derlenip toparlanmasında buyuk etkisi oldu. Kızı Cuveyriye ile birlikte Rumlara karşı bizzat savaştı. Duşmanı geri puskurttu. Allah’a tam bir imanla yapılan hareketin karşısında durulamıyacağını gostermiş oldu.
O cok guzel konuşan, akıllı, cesur ve gururlu bir kadındı. Savaşlarda soylediği şiirler, hicviyeler, mersiyelerden bir bolumu gunumuze kadar gelmiştir. Meşhur şÃ‚ir sahÂbî Hansa ile karşılıklı mersiyeler okudukları rivayet edilmektedir.
O, Hz. Omer (r.a) devrinde Şam valisi olan oğlu MuÂviye’yi ziyarete gitmiş ve halifeyi dinlemesini oğutlemiştir. Zira halifenin Allah rızasını on planda tufan bir insan olduğunu hatırlatmıştır. Hind binti Utbe (r.anhÂ)’nın Hz. Osman (r.a) devrinde vefat ettiği rivÂyet edilmekle birlikte onun 14 Mart 635 tarihinde Hz Ebû Bekir (r.a)’ın babası Ebû KuhÂfe ile aynı gunde vefat ettiği de nakledilmektedir. CenÂb-ı Hak şefaatlerine nÂil eylesin. Amin.
Hind Binti Utbe (ra) kimdir hayatı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hind Binti Utbe (ra) kimdir hayatı
-
13-09-2019, 07:24:47