Hz. Zeynep (ra) kimdir, Hz. Zeynep (ra) hayatı, Hz. Zeynep hakkında bilgi

Cahş kızı Zeynep (r.a) Esdiye kabilesinden, Resulullah'ın (s.a.v) halası, Abdulmuttalib'in kızı Emine'nin kızıdır. Zeynep anamız Resulullah 'ın (s.a.v) evlatlığı ve azadlısı Serahbil oğlu Haris oğlu Zeyd 'den (r.a) boşanmıştır.

Zeynep'in (r.a) daha evvelce Zeyd (r.a) ile evlenmesinde buyuk hikmetler vardı. Şoyle ki : İslam dini bu evlenme ile hur insanlarla koleleri eşit olduklarını ilan etti. Artık kole, ben koleyim diye uzulmuyordu. Kolelere karşı olan, kibir ve boburlenmek, kokunden sokulup atılmıştı. İslamdan evvel araplar koleleri kucuk goruyorlar, onlara karşı boburleniyorlardı. Başka kabile veya millete mensup olan da kolelik sıfatı ile kendilerine katılmış bir kimseye kız vermezler ve kızlarını da almazlardı. Zeynep (r.a) ile evlendiği zaman bu kotu ve gayri insani kaide kokunden sarsıldı ve ortadan kaldırılmış oldu.

Zeyd'in (r.a) Zeyneb'i (r.a) boşamasından sonra Resulullah'ın (s.a.v) Zeyneb ile evlenmesi, O zaman cari olan gayri meşru kaideyi de bozdu. Şoyleki :

O zaman kişi kendine bir evlatlık secerse ona oz evladın butun hakları tanınırdı. Babalığın olumunden sonra oz evlatla malı paylaşırdı. Eğer babalığından evvel olurse, babalığı onun ailesiyle evlenemezdi. Yuce İslam dini bu curuk adeti Resulullah'ın (s.a.v) Zeyneb'le (r.a) evlenmesiyle ortadan kaldırdı.

Hz. Muhammed (s.a.v) kolesi Zeyd'i (r.a) arabların en soylusu Beni Haşim kabilesinden ve oz halasının kızı olan Zeynep (r.a) ile evlendirmişti. Bu evlenmede hicbir beis gormemiştir. Cunku her ikisi de din nazarında eşittiler. Resulullah (s.a.v) bu hukmu bir misalle gercekleştirdi ve bu muamele ile butun dunyaya İslam'ın adaleti, hurriyet ve musavatını gostermiş oldu.

Gercek olan şudur ki : Resulullah (s.a.v) halazade Zeyneb 'e (r.a) "Zeyd ile seni evlendireceğim." teklifinde bulunduğu zaman Zeynep bu evlenmeye rıza gostermemiş ve "Benim nesebim kimdir? Zeyd Kimdir?" demişti. Orada bulunan Abdullah da kızkardeşi Zeyneb'i (r.a) haklı gormuştu. Bu konuşmalardan sonra Allah'ın (c.c) hukmu ilahisi indi. Allah'ın (c.c) hukmunu geri cevirmeye bir kuvvet zaten yoktur. Hukum şu idi :

"Allah ve Peygamberi bir şeye hukmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu secmek yaraşmaz. Allah'a ve Peygambere isyan eden şuphesiz apacık bir şekilde sapmış olur. (Ahzab Suresi - 36)

Bu ayet-i Celile nail olduktan sonra Zeynep (r.a) Peygamber Efendimize (s.a.v) :
"Sana mutîyim, dilediğin kimseye beni verebilirsin." dedi.Resulullah (s.a.v) onu Zeyd'le (r.a) evlendirdi. Zeyd (r.a) ferah ve sururla gerdeğe girdi.

Evlendikten bir muddet sonra Zeyd (r.a) Zeyneb'den (r.a) zahmet cekmeye başladı. Zeynep (r.a) onunla sert sert konuşur, ona serkeşlik yapardı. "Benim nasibime ve şerefime layık değilsin." derdi. Oyleki Zeyd (r.a) Zeyneb'ten (r.a) artık bıkmış, usanmış, adeta nefret eder olmuştu.

- Zeyd (r.a) Resulullah'a (s.a.v) geldi. Zeyneb-i şikayet etti ve ondan boşanması icin izin istedi. Resulullah (s.a.v) ise "Allah'tan (c.c) kork, aileni boşama." buyurdular.

Resulullah (s.a.v) Zeyd'i (r.a) evlat edinmiş, halasınşn kızş Zeyneb'le evlendirmişti. Ancak bu evlilik mezkur nedenlerle son buldu. Allah (c.c) bir takım cahiliyye inanclarının kalkıp onun yerine İslami hukumlerin yerleşmesi icin Peygamberine (s.a.v) Zeyneb'le evlenmesini emretti.


Burada biraz da Resulullah'ın (s.a.v) Zeyd'i (r.a) evlatlığa nasıl sectiğini acıklamada fayda mulahaza ediyorum.

İbni Abbas (r.a) rivayet ediyor :

- "Zeyd (r.a) daha kucuk cocuk iken dayıları Beni Muan kabilesinin yanında bulunuyordu. Herhangi bir sebepten dolayı oradan kacırıldı. Ukaz denilen panayıra getirilerek satışa cıkarıldı. Mekke'lilerden Huveylid'in torunu Huzamin oğlu Hakim, yani Hz. Hatice'nin (r.a) yeğeni, ukaz panayırına ticaret icin gidiyordu. Hz. Hatice (r.a) ona : "Eger Arabca bilen ve genc bir kole bulursan bana satın al." demişti. Hakim, Ukaz panayırına gelince Zeyd'in mezada getirilmiş olduğunu ve satıldığını gordu. Zeyd'in zarifliği, terbiyeli duruşu hoşuna gitti ve satın alarak Mekke'ye getirdi.

Hakim, halası Hz. Hatice'ye (r.a) :"Eğer beğenirsen al, yoksa bana bırak. " dedi. Hz. Hatice (r.a) Zeyd'in edebli bir kole olduğunu gorunce hoşuna gitti ve yanında alıkoydu.

Hz. Hatice (r.a) Validemiz Resulullah (s.a.v) Efendimizle evlendiği zaman Zeyd daha onun yanındaydı. Onun edebi, zerafeti ve kibarlığı Efendimizin hoşuna gitti. Efendimiz onu Hatice'den istedi. Hatice Validemiz (r.a) : "Bir şartla veririm. Azad ettiğim zaman benim azadlım sayılsın." dedi. Resulullah (s.a.v) bu şartı kabul edemiyeceğini beyan etti. Bir muddet sonra Hz Hatice (r.a) : "Zeyd'i sana hibe ediyorum, istersen azad et, istersen kole olarak yanında kalsın." dedi. ve Resulullah 'a (s.a.v) hibe etti.

Zeyd (r.a) Allah'ın (c.c) sevgili Resulu yanında yetişti. Yıllarca O'nun hizmetinde bulundu. Bir ara Ebu Talib'in ticaret kervanında Şam'a gitti. Kendi aşiretinin memleketinden gecerken amcası onu tanıdı ve babası, amcası ve kardeşiyle birlikte Mekke'ye geldiler.Resulullah (s.a.v) Efendimiz'den Zeyd'i istediler. Efendimiz (s.a.v) : "Zeyd'i cağıralım kimi isterse onunla beraber olsun." dedi. Zeyd (r.a), Efendimiz'i secti.

Resulullah (s.a.v) Efendimiz, Zeyd'in kendilerine bu derece bağlı olduğunu gorunce buyurdular ki :

- Sizler Allah (c.c) icin Şahid olunuz. Ben Zeyd'i azad ettim. O benim, ben de onun varisiyim," dedi. Babası ve amcası bu sozden pek cok memnun oldular. Cunku Zeyd'in Resulullah (s.a.v) nezdinde ne derece kıymetli olduğunu anladılar.. Zeyd'i kendi halinde bırakarak donduler.

Zeyd (r.a) Resulullah (s.a.v) yanında buyumeye devam etti. Herkes ona Hz. Muhammed'in (s.a.v) oğlu diye hitab ediyordu. Bu hal, "Herkesi oz babasıyla cağırınız." ayeti Celilesi nazil oluncaya kadar devam etti. Bundan sonra Haris'in oğlu Zeyd diye cağrıldı.

Buhari, Muslim ve diğer Hadis kitapları, Ibn-i Omer'den (r.a) rivayet ediyorlar :

"Resulullah 'ın (s.a.v) azadlısı Haris oğlu Zeyd'i daima Muhammed'in oglu Zeyd diye cağırıyordu. Taki Kur'an : "Herkesi oz babası ile cağırınız." emri verdi. O vakit Resulullah (s.a.v) Zeyd'e (r.a) : "Sen Haris'in oğlu Zeyd'sin."dedi. Zeyd'in emirle kalbi muzdarip olmuştu. Ilahi emri kabul etmekle beraber kendini garip telakki etmeye başladı. Cunku bundan evvel insanların en şereflisi olan Hz. Muhammed' e (s.a.v) ve Arabların en saygılı olan Kureyş'e mensuptu. Birden bu şerefli kabile ile ilişkisi kesilmişti. Eski nesebine donunce kendine zor geldi."

Bu durumda ilahi bir takım sebepler var : Gercek olan şudur ki ; Resulullah'ın (s.a.v) hayatta hicbir erkek cocuğu yoktu. Oyleyse Resulullah'ın (s.a.v) olumunden sonra da : "Ben, Hz. Muhammed'in oğluyum, saltanat benimdir." demeye hic kimsenin yetkili olmaması icabediyordu. Cunku Hz. Muhammed (s.a.v) Allah'ın (c.c) son peygamberi ve kendinden sonra gelen butun ummeti icin de musavi idi.

Şevkat ve merhamet kaynağı olan Hz. Muhammed (s.a.v) cok sevdiği ve emin bulduğu kolesi Zeyd'in (r.a) bu haleti ruhiyesini anlamakta gecikmemişti. Ona iltifat ederek, halasının kızı Zeyneb'le evlendirdi. Onun kırılmış kalbini boylece tamir etmek istedi. Aşağılık duygusuna kapılmasın diye en şerefli kimselerle eşit tuttu. Boylece şu ayet-i celilenin manası tahakkuk etmiş oluyordu .

"Şuphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekte en cok sakınanınızdır." (Hucurat Suresi - 13)


İslam kardeşliği rabıtası her bağdan ustundur. Hurler ile koleler birleştirilir, kumandanla nefheri bir tutar. Resulullah (s.a.v) Zeyneb'le Zeyd'in evlenmesini ancak Allah'ın (c.c) fermanıyla yapmıştı. Daha sonra Zeyd'in Zeyneb'i bırakacağını da Allah (c.c) Resulune haber verdi. Boşanma işinden sonra ; Evlatlığın zevcesi ile evlenmeme bidatını yıkmak icin "Zeyneb'le seni evlendireceğim." dedi. Lakin Resulullah (s.a.v) munafiklarla yahudilerin şayia ve iftiralarından korkmuştur. Şoyle diyeceklerdi : "Muhammed oğlunun karısı ile evlendi. Halbuki evladın zevcesiyle evlenilmez. Bunun hukmunu daha once kendisi vermişti." diyeceklerdi, ve nitekim oyle de dediler. Allah (c.c) Resulu'nun bu mahcubiyetinden dolayı kınadı :

"Helal bir iş yapılmasında munafıkların ve Yahudilerin iftiralarına kulak verme." dedi ve ayet-i celileyi inzal buyurdu :

"Ey Muhammed!.. Allah'ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye : "Eşini bırakma, Allah dan sakın" diyor, Allah 'ın acığa vuracağı şeyi icinde saklıyordun. İnsanlardan cekiniyordun, oysa Allah'dan cekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kestiğinde onu seninle evlendirdik, ki evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mu'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin. Allah'ın (c.c) buyruğu yerine gelecektir. (Ahzab Suresi - 37)

Allah'in (c.c) "Onu seninle evlendirdik." cumlesi kesinlikle ifade ediyor ki, bu evlenme Allah'ın (c.c) emriyle olmuştur. Hikmeti ve illeti anlattığımız gibidir. Yoksa - bin defa haşa - Resulullah'ın (s.a.v) isteğiyle ve kalbinin meyliyle değildir. Nasıl ki bu konuyu mufsidler boylece ağızlarında geveliyorlar. Kuran'ın bu ayeti Resulullah'ın (s.a.v) Zeynep (r.a) ile evlenmesinin acıkca illet ve hikmetini gosterir. Yani "... Onu seninle evlendirmek ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinden onlarla evlenmek konusunda mu'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin..."

Hz. Muhammed (s.a.v) ,Zeynep (r.a) ile evlendiğinde munafıklar; "Muhammed oğlunun zevcesiyle evlendi." dediler. Bunun uzerine şu ayet-i kerime nazil oldu.

"Muhammed icinizden herhangi bir adamın babası değil O Allah'ın elcisi ve Peygamberlerin sonuncusudur..." (Ahzab Suresi - 40)

İslamın amansız duşmanları Yahudiler, munafıklar ve misyonerler bu meseleyi ağızlarında sakız gibi ciğnerler. İslama ve İslam peygamberine insafsızca hucumlarda ve iftiralarda bulunurlar. Yuce İslam Peygamberini nefis perestlikle itham ederler. Bu şerli iftiralardan Allah'ın (c.c) adaletine sığınıyoruz. Bu en buyuk bir iftiradır. Bu en buyuk Peygambere yapılan asılsız bir yalan ve ancak utanılacak bir yuz karasıdır.

Resulullah'ın (s.a.v) O mubarek nefsi, mufsitlerin iftiralarından munezzehtir, paktır. O'nun hayatı gerek milleti ve gerekse duşmanlarınca bilinmektedir. Herkes O'na "Sadık" ,"Emin" , "Tahir" , "Pak" demişlerdir. O'nu butun kotuluklerden munezzeh gormuşler ve oylece kabul etmişlerdir.

Cenab-ı Hak (c.c) Kuran'da şoyle buyurmaktadır :

"Şuphesiz sen en guzel ahlak uzerine yaratılmışsın." (Kalem Suresi - 4)

Allah'ın (c.c) bu acık beyandan ve bildirisinden sonra, zerre kadar imanı olan bir kimse inkarcı durumuna duşer mi? Her akl-ı selim sahibi insan bu mufsidlerin yalanlarını ancak iftira olarak kabul eder ve bu tutarsız yalanları, kufur ve yalanla kapkara olmuş kalplerine iade eder.

Ey gafiller!... Siz bu iftiralarla iyi bir iş yaptığınızı mı zannediyorsunuz?.. Resulullah'ın (s.a.v) şerefine leke surebileceğinizi mi sanıyorsunuz?..

Bu evlenme şerefli ve hikmetli bir nedeni olan bircok hukumleri acıklamıştır. Bu evlenme goklerde kesinleşmiş, hakkında ayetler nazil olmuş bir evlenmedir.

Hz. Zeynep (r.a) Validemiz, Resulullah'ın (s.a.v) diğer zevcelerine karşı şoyle derdi :

"Benim nikahımı, yedi kat goklerin ustunde Allah (c.c) kıydı."

Buhari Hazretleri şoyle der : Zeynep Validemiz Resulun (s.a.v) diğer zevcelerine, sizi ehliniz evlendirdi. Beni ise Allah (c.c) yedi kat goğun ustunde nikahımı akdetti." derdi.