Cemile Binti Ubey İbni Selul kimdir,Cemile Binti Ubey İbni Selul hayatı,Cemile Binti Ubey İbni Selul eşi,Hazreti Hanzalanın eşi kimdir

Cemile Binti Ubey İbni Selul (r.a)

Cemile binti Ubey İbni Selul radıyallahu anh İman ve İslÂm adına olumsuzluklarıyla tanınan bir Âile ortamında buyuyen bir hanım... Hic bir menfî tesir altında kalmayan, cehalet ve şirkten kendini kurtaran bir mucÂhide...

Muslumanların aleyhinde tuzaklar kurulan, plÂn ve toplantılar yapılan bir evde yaşamasına rağmen gonlunu İslÂm’ın nûrûna acan bahtiyar bir hanım... İslÂm’la şereflenen, iman saÂdet ve selÂmetine eren, ilÂhî huzur ve mutluluğa kavuşan bir hanım sahÂbî... Hazreti Hanzala (r.a)’ın hanımı...

O, Medine’li olup Hazrec kabîlesine mensuptur. Babası munafıkların reisi Abdullah İbni Ubey İbni Selul’dur. Hazrec kabilesinin reisidir. Bedir Savaşından hemen sonra musluman olmuş gorunmesine rağmen İslÂm’a beslediği kin ve duşmanlık duygularından kurtulamamıştır. Annesi, Havle binti Munzer’dir.

Cemile binti Ubey İbni Selul, muslumanları aldatan munafık bir babanın kızı olmasına rağmen, babasının tesiri altında kalmayan zekî bir hanımdır. Babasının yaptıklarını hicbir zaman tasvib etmedi. İslÂm’a duşmanlığını hic tasdik etmedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize karşı davranışlarını hic kabullenemedi. Gizli hıyanetlerini gonlune sindiremedi.

O başından beri İslÂm’a sempati ile yaklaştı. İki Cihan Guneşi efendimizin davÂsına saygı duydu. Gonlunu yeni dine hep acık tuttu. İslÂm’ın nûrûyla aydınlanmak icin fırsat kolladı. Cok gecikmeden Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize biat etti. Daha sonra İslÂm’la şereflendiğini ilan etti.

Allah TeÂl her şeye kadirdi. Habîbine duşman olan bir evden İslÂm’ın nurûyla gonulleri aydınlanan iki yiğit cıkardı. Biri Cemile (r. anhÂ) diğeri ağabeyi Bedir ashÂbından olan Abdullah (r.a) idi. Hazreti Abdullah da babasının tam zıddına hareket ediyordu. Son din ve peygamberi seviyordu. Gonlunu İslÂm’ın guzelliklerine acmak istiyordu. Vaktini bekliyordu. Nihayet, hicretten once İslÂm’ın nûru kalbine yerleşti. Kelime-i şehadet getirerek İslÂm’la şereflendi.

Cemile (r. anhÂ) akıllı, zekî, firasetli bir hanımdı. Cevresinde olan biten hÂdiseleri değerlendirme konusunda da basîret sahibiydi. Onun firaset ve basîreti şu hÂdisede cok acık olarak gorulmekteydi.

Cemile (r. anhÂ) ashabtan Hanzala İbni Âmir (r.a) ile evlenmişti. Duğunlerinin yapıldığı gecenin ertesi gununde Uhud Savaşı yapılacaktı. Savaş yerine geceden gidilmesi kararlaştırıldı.

İki Cihan Guneşi efendimiz ashÂbıyla Uhud’a doğru hareket etti. Hanzala (r.a)’ın evinin onunden gecerken: “Ey Hanzala! Haydi harbe!” diye seslendi.

Resûl-i Ekrem (s.a) efendimizin sesini uyku arasında duyan Hanzala (r.a) hemen fırlayıp dışarı cıktı. İslÂm askeri arasına katılıp Uhud’un yolunu tuttu.

Uhud savaşı zorlu gecmişti. AshÂbtan cok şehid verilmişti. O gun savaş meydanında buyuk kahramanlıklar gosteren Hanzala (r.a) da şehadet şerbetini icenler arasındaydı.

Savaşın bittiği ve İslÂm askerlerinin Medine’ye donmeye başladığı haberi duyulunca halk karşılamak uzere yollara cıktı. Hanımlar arasında eşini savaşa uğurlayan Cemile (r. anhÂ) da vardı.

Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz ordunun onunde geliyordu. Huzunlu bir vaziyette gorunuyordu. Karşılaştıkları ashabına selÂm veriyordu. Yakınlarını goremeyenler Efendimiz’den durumları hakkında haber soruyordu. Cemile (r. anhÂ) da kocasından sual edip:

“ – Ya Rasûlallah! Hanzala nerededir?” dedi.

Fahr-i KÂinat (s.a) efendimiz huzunlu bir şekilde:

“ – O şehid oldu.” buyurdu.

Cemile (r. anhÂ) bu cevap karşısında basîretli davranıp hemen kocasının cenazesinin yıkanmasını istedi. Hanzala (r.a)’ın durumunu Efendimize arz etti:

“ – Ya Rasûlallah! Hanzala sizin sesinizi duyunca hemen fırlayıp dışarı cıktı. Bir daha geri donmedi. O gece gusletmeye de fırsat bulamadı.” diyerek cenÂzesinin yıkanmasını taleb etti.

Bunun uzerine Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz Cemile (r. anhÂ)’nın gonlunu hoş edecek şu sevindirici haberi verdi:

“ – Ben, meleklerin, gumuş kaplar icinde bulunan su ile, gokle yer arasında Hanzala’yı yıkadığını gordum.” buyurdu.

Fahr-i KÂinat (s.a) efendimizden bu mujdeli haberi alan Cemile (r. anhÂ) uzuntulerini gonlune gomdu. Bu haberden sonra Hanzala İbni Âmir (r.a)’ya: “Gasîlu’l-melÂike = Meleklerin yıkadığı kimse” unvanı verildi.

Cemile (r. anhÂ) Hz. Hanzala (r.a)’dan hÂmile kaldı. Bir oğlu dunyaya geldi. Adını Abdullah koydu.

O, daha sonra kendisine tÂlib olan Ensar’ın hatibi Sabit İbni Kays İbni Şemmas ile evlendi. Bu izdivacdan da Muhammed adında bir oğlu oldu. İki oğlu da Harre olayında şehid duştu.

Cemile binti Ubey İbni Selul (r. anhÂ) kendine guvenli, bilgili, zekî bir hanımdı. Her şeyi Efendimiz (s.a)’e sorardı. Birgun kocası Sabit İbni Kays (r.a) ile imtizac edemediğini ileri surerek Resûl-i Ekrem (s.a) efendimize muracaat eyledi. Boşanmak istediğini soyledi. Efendimiz de mehir olarak aldığı bahceyi geri vermek sûretiyle Sabit’e karısını boşamasını tavsiye etti. İslÂm’da ilk boşanma hadisesi muhalaa (bir kadının mehrini kocasına bağışlaması, geri vermesi) suretiyle bu şekilde gercekleşmiş oldu.

Cemile binti Ubey İbni Selul (r. anhÂ) omrunu İslÂmî esaslara riayet ederek gecirmeye gayret etmiştir. İslÂmî vazifelerini yerine getirme konusunda titizdi. Bu duygu ve duşunceler icerisinde ebedî Âleme intikal etmiştir. Olum tarihi bilinmemektedir. Allah TeÂl kendisinden razı olsun.

Bizleri şefaatlerine nÂil eylesin.

Amin.