Hz. Muhammed (s.a.v) Fetaneti


Peygamberimizin Fetaneti


Fetanet; Ustun akıl, ince goruş, derin kavrayış, yuksek muha,keme, ulvi duşunce sahibi olmak demektir.

Hz. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz, butun peygamberleri temsil ettiğinden, hepsinin ahlak ve sıfatlarını en guzel, en mukemmel şekliyle zat- ı şerifinde toplamıştı. Bu yuksek akıl ve idrakin bir neticesi olarak Allah tarafından kendisine az ve ozlu konuşma ozelliği verilmişti.

Efendimizin yaşadığı devri, duşunduğumuzde; Bir taraftan sahabe, halledemediği şer'i meseleleri Allah Resulune getirip onun halletmesini isterken, diğer taraftan da İslam'a girmek isteyen bazı insanların kafalarındaki terddut ve şupheler de cevap beklemektedir.Bir de buna ilave olarak Allah Resulunu cekemeyen ve kıskanan kitap ehlinin uretip piyasaya surduğu şuphe ve tereddutler vardır ki, butun bunların altından kalmak ve sorulan sorulara doğru ve isabetli cevaplar vermek, ancak ve ancak peygamber mantığı, yani fetanetle mumkundur.

Her peygamber, ustun bir idrak gucune ve bunları beyan melekesine sahiptir. En muğlak ve mudil meseleleri dahi, kahvaltı yapma rahatlığı icinde halleder. Anlatırken de ifadelerinde aynı kolaylık vardır. Ve Âdet her beyanları “sehl-i mumtenidir. Yani, bu sozu dinleyenler, kendilerinin de aynı şekilde boyle bir soz soyleyebileceklerini zannederler; fakat teşebbus ettiklerinde gorecekler ki, onlar gibi soz soylemek, onlar gibi beyanda bulunmak mumkun değildir. Cunku, aslında cok zor olan o meseleleri anlatmak, onlara Allah tarafından kolaylaştırılmıştır. Evet, nebilerde acan hitap ciceğindeki revnak ve guzellik, başkalarında asla bulunmaz!..

Nebinin huzuruna gelen her problem, muhakkak cozum bulur. O mesele ne kadar bÂkir ve ne derece zor olursa olsun, Nebi o mevzuda sanki kırk yıllık ihtisası varmış gibi konuşur. Bundan dolayıdır ki, Bernard Shaw, Allah Rasûlu (asv) hakkında şoyle demek mecburiyetinde kalmıştır:

“Ust uste problemlerin cozum beklediği şu donemde, butun problemleri kahve icme rahatlığıyla cozen Hz. Muhammede her devirden daha cok muhtac bulunuyoruz...

Peygamber Efendimizin (s.a.s) mubarek akıl ve zekası, her turlu duşuncenin ustundedir. Onun pek yuksek aklı ve zekası yanında, en buyuk dahilerin ve en parlak fikir adamlarının akıl ve dehaları pek sonuk kalırdı. Bu gerceğe, onun buyuk hayatı pek guzel şahiddir. Arab Yarımadası'nın peygamberlik doneminden onceki durumu ile, peygamberlik doneminden sonraki durumunu duşunmek yeterlidir. Yuce Allah'ın o buyuk ve son peygamberi kadar insanların ruh hallerini anlamış, insanları guzel bir siyasetle idare etmiş, insanları doğru yola getirip hallerini duzeltmeyi başarmış, bu konularda gereken esasları hazırlamış bir akıl ve hikmet sahibi gosterilemez.