Fatıma-tuz-Zehra Kimdir
Fatıma-tuz-Zehra hayatı
Hz Fatıma hayatı



Peygamber Efendimizin, Hz. Hatice validemizden olan en kucuk ve en sevdiği kızıdır. Hz. Ali’nin zevcesidir. Fatıma validemiz; aklı, zekası, husn-u cemali (guzelliği), zuhdu (dunyaya duşkun olmaması), takvası (haramlardan kacınması) ve guzel ahlakı ile butun insanlara cok guzel bir ornektir. Yuzu pek beyaz ve parlak olduğundan Zehra denildi. Zuhd ve dunyadan kesilmekte en ileri olduğu icin, Betul yani cok temiz demişlerdir. Hayz ve nifas gormediği icin de Betul denildi. Betul, erkeklerden cekinen, ibadete duşkun, namuslu ve cok temiz kadın demektir.

Hz. Fatıma'nın (a.s) ceyizi
Peygamber (s.a.a), Fatıma (a.s)’ı, Hz. Ali (a.s)’la evlendirmeye karar verince, Hz. Fatıma'ya ceyiz almak icin Hz. Ali’den zırhını satmasını istedi. Hz. Ali (a.s) da zırhını carşıya goturup sattı ve parasını Peygamber (s.a.a)’in huzuruna takdim etti. Resulullah (s.a.a) de o parayı ashaptan bir kacına vererek Fatıma’nın evine ve kendisine gerekli olan eşyaların almasını emretti. O parayla satın alınan eşyalar şunlardan ibaretti:
1- Yedi dirhemlik beyaz bir gomlek., 2- Dort dirhemlik buyuk bir baş ortusu, Hayber malı siyah bir elbise, 4- Hurma lifinden orulen bir yatak tahtı, 5- Biri koyun yunu, diğeri de hurma lifiyle doldurulmuş olan ketenden iki adet doşek, 6- İci ezhar ismindeki bitki ile doldurulmuş olan koyun derisinden dort adet yastık, 7- Bir adet hasır-ı hicri, 8- Bir adet el değirmeni, 9- Bir bakır kap, 10- Su icmek icin deriden yapılan bir kırba, 11- Elbise yıkamak icin bir leğen, 12- Sut icin bir adet kÂse, 13- Bir su kabı, 14- Bir yun perde, 15- Bir ibrik, 16- Bir comlek maşrapa, 17- Sergi olarak kullanılan bir adet deri, 18- İki comlek testi, 19- Bir aba (Kufe dokunmalı bir carşaf).
Ashap bu eşyaları alıp Peygamber (s.a.v)’in evine getirdi. Peygamber (s.a.v) mubarek elleriyle onları alıp bakıyor ve "Mubarek olsun" diyordu. (Bir rivayete gore de, ceyiz eşyalarını Resulullah’ın yanına getirdiklerinde Hazret'in gozlerinden yaşlar aktı ve başını goğe doğru kaldırıp şoyle dedi: "Allah’ım bu evliliği, kaplarının coğu comlekten olan kimselere mubarek eyle." (1)

İlim oğretmenin değeri
İmam Hasan Askeri (a.s)’den şoyle nakledilmiştir:
"Bir gun bir kadın, Hz. Fatıma'nın (a.s) huzuruna varıp şoyle dedi: Gucsuz bir annem vardır, namazında zor bir meseleyle karşılaştı ve o meseleyi sana sormam icin beni huzurunuza gonderdi. Hz. Fatıma (a.s) o meselenin cevabını verdi. O kadın, ikinci kez başka bir mesele sordu. Hz. Fatıma yine cevabını verdi. Daha sonra ucuncu bir mesele sordu, boylece sorduğu soruların sayısı onu buldu. Hz. Fatıma de hepsine cevap verdi. Sonra o kadın sorunun cok olmasından dolayı utanıp "Sizi daha cok yormayayım" dedi.
Hz. Fatıma: "Karşılaştığın her soruyu utanmadan gel sor, ben senin sorularından yorulmam. Eğer bir kimse bir yuku dama cıkarmak icin ecir olur ve karşılığında yuz bin dinar alırsa, acaba o iş ona ağır gelir mi ?"
Kadın: "Hayır, ağır gelmez ve o işten yorulmaz" dedi.
Hz. Fatıma sonra şoyle buyurdular:
"Her meselenin cevabına karşılık bana verilen sevap, arası incilerle dolu olan yer ile goklerken daha fazladır. Oyleyse meselelere cevap vermekten hic yorulur muyum ?"
Babamın şoyle buyurduğunu duydum:
"Takipcilerimizden alim olanlar, kıyamet gunu haşr edildiklerinde onlara, caba, ilim ve halkı hidayet ettikleri miktarınca sevap ve mukafat verilir; hatta onlardan birine nurdan bir milyon suslu elbiseler verilir. Sonra Rabbimizin munadisi şoyle nida eder: 'Ey İmamlarından ayrı kaldıkları vakit Muhammed yetimlerini duşunenler, onların sorumluluğunu ustlenenler! İşte bunlar sizin oğrencileriniz ve ilminiz sayesinde dinlerini koruyan ve hidayeti bulan yetimlerdir. Dunyada ilminizden yararlandıkları miktarca onlara hediye verin.'
Bunun uzerine ummetin alimleri, yetimlerine (takipcilerine) hediye verirler. Hatta onlardan bazılarına yuz bin hediye verecekler. Daha sonra o yetimler de kendi oğrencilerine hediye verecekler. Hediyeler taksim edildikten sonra Allah Teala şoyle buyuracak: 'Yetimleri duşunen alimlerin hediyelerini bir kat daha artırın' Sonra da: 'İki kat daha artırın, onların takipcilerine de aynı şekilde artırın' diye buyurur."

Hz. Fatıma'nın ilminin değeri
İmam Hasan Askeri (a.s)’den şoyle nakledilmiştir:
"Biri inatcı duşman, diğeri ise mumin olan iki kadın, bir dini meselede ihtilaf edince, ihtilafın cozumu icin Hz. Fatıma'nın (a.s) huzuruna gelip meseleyi ona anlattılar. Hak mumin kadınla olduğu icin Hz. Fatıma (a.s) delil ve burhan ile de onu teyit etti ve boylece inatcı duşman kadın yenilgiye uğradı. Mumin kadın buna cok sevindi.
Hz. Fatıma (a.s) şoyle buyurdu:
"Allah’ın melekleri, bu galibiyetten dolayı senden daha cok sevindiler. Şeytan (ve takipcilerinin) uzuntusu de duşman olan kadının uzuntusunden daha cok oldu."
İmam Hasan Askeri (a.s) daha sonra şoyle buyurdu:
"İşte bundan dolayı Allah-u Teala meleklerine şoyle buyurdu: "Fatıma’nın bu hizmeti karşılığında ona verilen cennet nimetlerini, bir milyon kat artırın ve bu işi, ilmiyle mumin bir kimseyi duşmana galip kıldıran her alim (ve bilgin) hakkında da yapın; onun da sevabını bir milyon kat artırın." (3)

Ardımdan gelecek ilk kişi!
Peygamber (s.a.a)’in durumu cok ağırlaşmıştı, başını Hz. Ali’nin dizine koydu ve bayıldı. Fatıma (a.s) babasının nÂzenin yuzune bakıyor, goz yaşı dokuyor ve şoyle diyordu: "Babamın bereketi ile rahmet yağmuru (vahiy) iniyordu. Oksuzlerin ve dul kadınların sığınağı idi."
Resulullah (s.a.v), Fatıma’nın ağlama sesini işitince gozlerini acıp yavaş bir sesle:
"Aziz kızım! Şu ayeti oku: "Muhammed ancak bir resuldur. O’ndan once nice resuller gelip gecmiştir. Şimdi o olur veya oldurulurse gerisin geriye mi doneceksiniz?" Olumun caresi yoktur, butun peygamberler olduğu gibi ben de oleceğim. Fakat nicin millet, benim hedefimi surdurmuyor ve geri donmek istiyor?" buyurdu.
Bu sozler, Hz. Fatıma’yı daha da ağlattı. Resul-i Ekrem (s.a.a) aziz kızının perişan halini ve ağlar gozlerini gorunce, ona teselli vermek istedi. Bundan dolayı Fatıma’ya: "Yakına gel" diye işaret etti. Başını babasına yaklaştırınca Peygamber (s.a.a) onun kulağına bir şeyler soyledi. Fatıma’nın tebessum ettiğini gorduler ve şaşırdılar. Sebebini sorduklarında; "Babam hayatta olduğu muddetce sırrını kimseye soylemem" dedi.
Fatıma (a.s) babasının olumunden sonra; "Babam kulağıma: ‘Fatıma'cığım, senin de olumun yakındır; bana kavuşacak olan ilk kişi sensin’ buyurdu." dediğinde Hz. Fatıma’nın tebessumunun sebebi anlaşılmış oldu.