Kur’Ân’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi
Kur’Ân-ı Kerîm muslumanların hayatları icin vazgecilmez bir rehber olarak kabul
edildiğinden onun doğru anlaşılması icin ilk donemlerden itibaren yoğun bir zihnî faaliyet
ortaya konmuş ve bunun urunu olarak zengin bir literatur oluşmuştur. SahÂbe ve onları takip
eden nesilde şifahî olarak oluşturulan, bir sonraki nesilden itibaren de yazıya gecirilen bu
mirasın bize kadar gelen ilk orneğini İmam ŞÃ‚fiî’nin er-RisÂle’si teşkil eder. İmam ŞÃ‚fiî
“Nasıl anlaşılır?” sorusu yerine “Nasıl acıklıyor?” sorusunu koymuş ve kitabının baş
tarafında “Allah’ın, kendi hukmunu nasıl ve hangi lafızlarla, kavramlarla acıkladığını”
tesbit etmeye calışmıştır.
GazzÂlî, el-Mustasf min ‘ilmi’l-usûl isimli kitabında (I, 339-340), “Hz.
Peygamber’den duyulan ilÂhî kelÂmdan Allah’ın muradını anlama” problemini ele almış,
bunun icin hitapta kullanılan dilin bilinmesinin şart olduğunu kaydettikten sonra sozu şoyle
surdurmuştur: “Eğer lafız, ‘başka bir mÂnaya ihtimali bulunmayan’ anlamında ‘nas’ ise
anlamak icin dili bilmek yeterlidir. Eğer sozun birden fazla mÂnaya ihtimali varsa, yanında
bir de karîne bulunmadıkca ilÂhî murat anlaşılamaz. Karîne de bir kac ceşittir:
*‘Hasat gunu de hakkını verin’ (En‘Âm 6/141) meÂlindeki Âyette gecen ‘hak’
kelimesinin ‘oşurdur’ diye acıklanmasında gorulduğu gibi karîne acık bir soz olabilir.
* ‘ Gokler de O’nun kudret elinde durulup bukulmuştur’ (Zumer 39/67) meÂlindeki
Âyette olduğu gibi karîne akıl olabilir.
*İşaret, hareket ve davranışla oncesi, sonrası gibi pek cok hal karîneleri olabilir.
Bunları bizzat goren ve yaşayan sahÂbe daha sonrakilere, kesin bilgi veya zan hÂsıl edecek
şekilde acık sozlerle veya yukarıda gecenlere benzer karînelerle naklederler...”
GazzÂlî’nin yaptığı “nas olan ve olmayan sozler” taksimini, mÂnalarını acarak ve her
birinin ozelliklerini acıklayarak veren usulculerden ŞevkÂnî (o. 1250/1832), ozetle şunları
soylemektedir:
Lafızlar zihinlere, hem mantûkları hem de mefhumlarıyla birtakım mÂnaları taşırlar.
Mantûk “soylenen” demektir; mÂnaya sozden, sozun lugat anlamından ulaşılıyorsa
anlaşılana terim olarak mantûk denir. Soylenenden, lafızdan değil de onun mÂnası uzerinde
duşunulerek, birtakım işaret ve karîneler değerlendirilerek bir başka mÂnaya ve hukme
ulaşılıyorsa buna da “mefhum” denir. Mantûk mÂna bakımından tek ihtimalli ise “nas”, cok
ihtimalli ise “zÂhir” ismini alır. Lafzın mantûku ile tek mÂnayı ihtiva etmesi de
“mutabakat”, “tazammun” ve “iltizam” şekillerinde olursa “sarîh”tir. Belli bir insanın adı
olan Ahmed lafzının o insanın butunune delÂleti (butununu anlatması) birincisine
(mutabakat); eli, ayağı, kalbi gibi parcalarını anlatması (bunların da genelin parcaları olarak
mÂnaya dÂhil bulunması) ikincisine (tazammun); yurur ve konuşur olduğunu anlatması da
ucuncusune (iltizam) ornektir. İltizamda Ahmed’in insan olduğunu duşunen kimse onun, bir
Ârıza bulunmadıkca yurur ve konuşur olması gerektiği (insan olmaktan bunun lÂzım geldiği)
sonucuna varmaktadır. Bu sonuc, bu mÂna Ahmed’in butunu veya parcası değil başka bir
ilişki turuyle ona bağlı olan ozelliğidir. Bu mÂnaların tamamı nassın sarih mÂnalarıdır.
Sozden mÂnaya gidiş “iktiz”, “îm” ve “işaret” yollarıyla olursa “gayr-i sarîh”tir.
Şer‘an veya aklen cumlenin ve mÂnanın tutarlı, doğru olması belli bir anlayışı (soze
belli bir mÂna vermeyi) zorunlu kılıyorsa “iktiz delÂleti”; cumle ile birlikte bulunan
hukmu, sacma veya yersiz olmasın diye gerekce olarak yorumlamak icap ediyorsa, başka bir
deyişle soz, hukmun gerekcesi olarak değerlendirilmediği taktirde gereksiz olacaksa ve bu
sebeple gerekce (illet) olarak değerlendirilmiş olursa “îm delÂleti”, soyleyenin
kastetmediği tutarlı bir mÂna ortaya cıkıyorsa, akıl bu anlamı da cıkarıyorsa “işaret delÂleti”
soz konusudur.
Mefhum, soylenenden (mantûk) cıkarılan, ama soylenmemiş olan (soz- de
gecmeyen) mÂnadır. Bu da “muvÂfık” ve “muhalif” diye ikiye ayrılır. Mefhum diye ifade
edilen mÂna mantûktan anlaşılan mÂnaya uygun ise “muvÂfık mefhum” vardır; bu iki mÂna
hukum ve etki bakımından eşit ise mefhumdan cıkarılana “lahnu’l-hitÂb” denir; “Annene of
deme!” sozu, “Bıktım senden deme!” mefhumunu da verir; bu “lahnu’l-hitÂb”a ornektir.
Aynı cumleden cıkarılacak olan “Anneni dovme” mefhumu ise mantûktan daha kuvvetlidir
ve buna “fahve’l-hitÂb” denilmektedir.
Mantûk ile mefhum arasında uygunluk değil, bir yonden aykırılık (muhalefet) varsa
muhalif mefhuma ulaşılmış ve buna “delîlu’l-hitÂb” ismi de verilmiştir. Muhalif mefhumun
ceşitlerine girmek sozu uzatacağı icin burada birkac ornekle yetineceğiz: “Kırmızı elma al”
demek “Yeşil elma alma” demektir. “Cocuk uyanırsa hırkasını giydir” demek “Uyanmazsa
giydirme” demektir, “Attan şehre girince in” demek, “Girmedikce inme” demektir...
(ŞevkÂnî, İrşÃ‚du’l-fuhûl, s. 302-310).
Klasik usulculer Arap dilinin, Kur’Ân’ın nÂzil olduğu cağdan bu yana sahip olduğu
bu ifade (delÂlet) ozelliklerini goz onune alarak lafızdan hareket etmişler, kısmen veya
tamamen yururlukten kaldırıldığı- na (nesh) dair kesin delil bulunmayan Âyet ve hadislerin
mÂnalarını ve hukumlerini butun zaman ve mekÂnlar icin gecerli kabul etmişler, Kur’Ân’ı da
bu cercevede anlamaya, acıklamaya calışmışlardır. Kur’Ân’ın ve hadislerin butununden
cıkardıkları temel amacları (makåsıd), yeri geldikce tek tek Âyet ve hadislerin hikmetleri
olarak değerlendirmişler, buna dayalı acıklamalar yapmışlardır. Belli bir Âyet veya hadisin
ilk bakışta anlaşılan mÂnası akıl veya makasıdla ya da mÂnaları acık ve kesin naslar gibi
daha guclu bir delille celişirse zayıf olanı, guclu olana gore yorumlama (te’vil, uzlaştırma)
yoluna gitmişlerdir.
Klasik tefsir usulunde ağırlıklı olarak Kur’Ân metninin bağımsızlığına zarar
vermeden onu anlama cabası esas alınırken son zamanlarda bu cabanın yanında, Kur’Ân’ı
icinde yaşanılan zamanın şartlarına taşıyarak ona yaşanan hayatın gidişini belirleyici bir
işlev yukleme duşuncesi ağırlık kazanmaya başladı. Bazı cağdaş İslÂm Âlimleri ve fikir
adamlarına gore, İmam ŞÃ‚fiî’den itibaren klasik donem usûl-i fıkıh ve ozellikle ehl-i hadis
geleneği mensupları, yorumcunun oznelliğine karşı Kur’Ân metninin bağımsızlığını koruma
kaygısını one cıkarmışlar, ancak zamanla bu kaygının abartılması giderek metni anlayan
oznenin (fakih, mutekellim vb.), yaşadığı donemin ve toplumun şartlarından uzak kalması
sonucunu doğurmuş; bu da Kur’Ân-ı Kerîm’in yaşanan cağa taşınmasına ve belirle- yicilik
işlevine zarar vermiştir.
Bu ortak tesbite rağmen az cok farklı oneriler geliştirmeye calışan bazı cağdaş
Âlimlerin paylaştıkları temel oneri, Kur’Ân-ı Kerîm’in evrensel mesajlarıyla temel ilke ve
amaclarının belli yontemlerle metinden cıkarılması ve bunların ceşitli tarihî durumlara
uygulanmasıdır. Bu suretle başlangıc donemlerinde olduğu gibi bugun de Kur’Ân’ı hayatla
butunleştirmek, muslumanların ve genel olarak insanlığın sorunlarına Kur’Ân’dan cozumler
uretmek mumkun olacaktır. Burada metni ve yorumcunun tarihî durumunu bir araya getiren
şey, Kur’Ân’ın evrensel ilkeleri ve değerleridir.
Bununla birlikte Kur’Ân’ı anlama konusundaki yeni goruşler de kendi icinde bazı
problemler taşımakta olup, bunların taraftarlarının kendi aralarında henuz bir yontem
birliğine ulaşmış olduklarını soylemek mumkun değildir. Ayrıca klasik yorum usulunu
devam ettirmenin gerekliliğine inanan kesimin bu tur yeni sayılabilecek yontem onerilerine
yonelttikleri eleştiriler de hÂl ilgili bilim muhitlerince tartışması surdurulen konular
arasında bulunmaktadır. Bu tur yeni sayılabilecek yontem onerilerine karşı cıkarak klasik
yorum usulunu devam ettirmenin gerekliliğine inanan oldukca guclu bir kesim de
mevcuttur.
Sonuc olarak gunumuz İslÂm dunyasında Kur’Ân’ı anlama ve yorumlama konusunda
umit verici tartışmalar yaşanmakta; butun bu gelişmeler Kur’Ân’ın doğru anlaşılması
yolunda onemli mesafelerin katedilmesine ve Kur’Ân araştırmaları alanında ciddi
calışmaların ortaya konmasına katkılar sağlamaktadır (bk. Mehmet Pacacı, “Kur’Ân” [VII.
Acıklanması ve Yorumlanması], DİA, XXVI, 398-401).
Kur’Ân’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaþam & Danýþman
- Eðitim Öðretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kur’Ân’ın Anlaşılmasında Yontem hakkında bilgi
-
13-09-2019, 07:17:50