Vahyin dili ne demek hakkında bilgi


Vahiy, Allah’ın kendi kelÂmını (sozunu, soylemesini) peygamberlere yukarıda ozetle
belirtildiği şekillerde ulaştırmasıdır. Allah’ın kelÂmında harf, kelime ve ses bulunmadığı
icin onu belli bir beşerî dille aynılaştırmak ve mesel “Allah Arapca konuşur” demek
mumkun değildir.
Vahiy –Allah TeÂlÂ’nın bildirmeyi dilediği mÂna, hukum ve nazım bozulup
değişmeden– ceşitli dillere cevrilebilecek bir iletişim aracı, bilgi verme vasıtasıdır. Burada
soru, “vahyin ceşitli dillere cevrilmesinin, ceşitli dillerde gelmesinin, vahyetme eyleminin
hangi noktasında ve nasıl gercekleştiği” ile ilgilidir. Vahyin muhatabı olan ummetler
Allah’ın verdiği bilgileri ve tÂlimatı anlamadan ona itaat edemeyecekleri icin, ilÂhî
bildirimlerin ilgili peygamberlere, her bir kavmin kendi dilinde vahyedilmiş olduğunu
Kur’Ân’dan oğreniyoruz (İbrÂhîm 14/4). Ancak ilÂhî kelÂmın beşerî dile cevrilmesi, bu dil
kalıbına dokulmesi nerede ve nasıl olmaktadır? Bu soruya eskiden beri ceşitli cevaplar
verilmiştir.
Vahyin kaynağının, doğrudan Allah değil, faal akıl olduğunu ileri suren ve buradan
hareketle vahyin dilini, sozlerini beşerîleştiren, peygamberlerin zihin ve ağızlarının eseri
olduğunu ileri suren filozoflarla ilÂhî kelÂmın harf, kelime ve sesleri de ihtiva ettiğine
inanan bir kısım Selefî duşunce mensuplarını iki uc sayarsak Ehl-i sunnet’i ortaya almak
gerekir.
Ehl-i sunnet kelÂmcılarında kabul goren acıklamaya gore soz (kelÂm) once zihinde
oluşur, sonra kelime ve seslere dokulur. Birincisi zihindeki soz (kelÂm-ı nefs&#238, ikincisi
dildeki sozdur (kelÂm-ı lafz&#238. İlÂhî kitaplardaki sozlerin zihnî olana denk duşen kısmı
Allah’ın sıfatı olup asla yaratılmamıştır, ezelî ve ebedîdir. Vahyin, dildeki soze denk duşen
kısmı ise yaratılmıştır. Bu acıklamadan anlaşılan da ilÂhî-nefsî kelÂmın belli bir beşerî dil
ile olmamasıdır. Beşerî dil ile olan lafzî kelÂmdır. Ancak bu lafzî kelÂm hangi aşamada ve
nasıl oluşmaktadır ve beşer dilinde olmasına rağmen nasıl ilÂhîdir?
Yukarıdaki acıklamalardan cıkan sonuca gore Allah’ın kelÂmının, insan tarafından
bilinen ve kullanılan dillerden bir dili yoktur. İlÂhî kelÂm melek veya peygamber aracılığı
ile muhataplarına gelirken, yine Allah’ın yaratması ve mudahalesiyle –peygamber veya
meleğin zihninde ve dilinde– muhatapların dillerine donuşmektedir.