Peygamber Efendimizin Hicret Olayı Hakkında Bilgi


Hz. Muhammed'in (s.a.v) Hicret Olayı


Hicret bir yerden başka bir yere goc etme demektir. Hicrî tÂrihin başlangıcı olan hicret, hem İslÂm tÂrihinin hem de cihÂn tÂrihinin en muhim hÂdisesidir.

KıyÂmete kadar nesh edilmeden (değiştirilmeden) bÂki kalacak tek ve en son din olan İslÂmiyet, hicret hÂdisesi ile "devlet" olmaya doğru ilk adımlarını atmıştır. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselÂm ve ilk Muslumanlar; doğdukları topraklar olan Mekke'de kendilerine ve dinlerine tanınmayan hayat hakkını hicret ederek Medîne'de bulmuşlar, burada coğalıp, guclenip kuvvetlenerek Mekke'yi ve Arabistan Yarımadasındaki bircok beldeleri fethetmişler, ilk İslÂm Devletini kurmuşlardır. Bundan sonradır ki, onunde durulmaz İslÂm orduları asırlar boyu dunyÂnın dort bir tarafına bir îmÂn seli gibi akmışlar, İslÂmiyetin nûrunu yeryuzune yaymışlardır. Boylece İslÂm medeniyeti bÂtıl dinlerin, zulmun, hakÂretin ve ilimde, teknikte geri kalmışlığın pencesinde inleyen insanlığı emniyete, adÂlete, rÂhata, huzûra, duny ve Âhiret seÂdetine kavuşturmuştur.

Hicret'ten evvel Peygamberimiz İslÂmiyeti, once yakın akrabÂlarına anlatıyordu. Musluman olanların sayısı cok azdı. Musluman olanlar da Mekkeli putperest muşriklerden cok i??kence ve eziyet goruyorlardı. Peygamberimize İslÂmiyeti acıkca anlatmasını emreden; "Emr olunduğun şeyi apacık bildir. Muşriklerden yuz cevir." (Hicr sûresi: 93) meÂlindeki Âyet-i kerîme gelince, acıkca İslÂmiyete dÂvet başladı. Bunun uzerine muşriklerin duşmanlıkları daha da arttı. Eziyet ve işkencenin sonu gelmiyor, gun gectikce daha da şiddetleniyordu. Mekke, Muslumanlar icin yaşanmaz bir şehir hÂline gelmişti. 615 yılında Peygamberimizin musÂdesiyle Muslumanlardan 10 erkek ve 5 kadın, bundan bir yıl sonra da Ebû TÂlib'in oğlu Ca'fer-i TayyÂr başkanlığında 82 erkek ve 10 kadın daha Habeşistan'a hicret ettiler. Orada rÂhat ve huzûra kavuştular.

Medîne'ye hicretin, İslÂm tÂrihinde buyuk onemi vardır. Hicret'ten sonra Muslumanlığın kolayca ve suratle yayılması sağlanmış, İslÂm dîninin merkezi Mekke'den Medîne'ye nakledilmiş oldu. EnsÂr ve MuhÂcirîn bu yeni İslÂm merkezinde el ele vererek İslÂm dîninin kuvvetlenmesi icin her fadakÂrlığa katlanıyorlar, Resûlullah'ın etrÂfında toplanarak ve İslÂm dîninin esaslarına uyarak yeni bir nizam ve mesûd bir hayat kuruyorlardı. Eski sıkıntılı ve korkulu gunler arkada kalmış, inanclarından dolayı insanlara işkence yapan muşriklerin ez ve cef veren ellerinin uzanamayacağı Medîne'de hurriyet ve emniyet havası icinde sÂkin, tatlı bir hayat başlamıştı. Muslumanlar bir devlet olmuşlardı. CihÂd emri burada geldi. Medîne'deki kabîleler arasındaki kin ve duşmanlık kalktı, yerini İslÂm kardeşliği ve sevgisi aldı.

Hicretten sonra İslÂmiyet suratle yayıldı. Medîne uzerine yuruyen muşrik orduları, yapılan savaşlarda mağlûb edildi. Daha sonra Mekke de fethedildi. İslÂmiyet Arap Yarımadasının her tarafına yayıldı. Bundan sonra da İslÂm orduları asırlar boyu, dunyÂnın dort bir yanına bir îmÂn seli gibi aktı. İslÂm nûrunu dunyÂnın her tarafına yaydı.