Hz. Yusuf hakkında bilgi
Hz. Yusuf kimdir
Hazreti Yusuf, butun yaşamı ile, başından gecenler ile, nefsine hakimiyeti ile hepimize ornek olması gereken bir Allah dostudur.
Hazreti İbrahimin olumunden sonra yerine oğlu İshak gecti. İshak da olunce onun yerine oğlu Yakup aldı. Yakupun 12 oğlu vardı. Bunlardan 10u buyuktu. Yusuf ile Bunyamin kucuk birer cocuktular.
Yakup, cocukları icinde en cok Yusufu severdi. Yusufa hediyeler vererek, istediği gibi hareket etmesine goz yumarak otekilerden daha cok sevdiğini belli ederdi. Babalarının Yusufu cok sevmesi oteki buyuk kardeşlerini kıskandırdı. Yusuf burudukce bir takım ruyalar gormeye başladı. Bu ruyalardan birisinde kardeşleri, onunde diz cokuyorlar, onu saygıyla selamlıyorlardı. Yusuf ruyasını saklamadan, olduğu gibi kardeşlerine soyledi. Buna kardeşleri cok kızdılar: Sen başımıza gecmeye izin vereceğimizi mi sanıyorsun? dediler; ondan soğudular.
Yusuf 17 yaşına gelince, babası ona renkli kumaşlarda bir ceket hediye etti. Bu, kardeşlerine cok kızdırdı. Cunku onlar, bu hediyeyi babasından sonra yerine gececeğine bir işaret saydılar.
Sonunda Yusuftan oc almaya karar verdiler. Gunun birinde suruleri uzaklara goturduler. Yakup surulere bakan oğullarının geciktiğini gorunce, haber almak icin Yusufu onlara gonderdi. Yusuf babasının kendisine verdiği ve daima onunla oğunduğu guzel ceketini giydi, kardeşlerini aramaya gitti.
Kardeşleri Yusufu gorunce birbirlerini: Bizim başımıza gecmeyi duşune bu cocuktan kurtulmanın tam zamanı. dediler.
Yusuf yanlarına varınca, onu kotu halde korkuttular. Guzel ceketini yırttılar ve Yusufu kuyuya attılar. Biraz sonra da oradan gecen bir Arap tuccara yirmi gumuş parcasına sattılar. Sonra bir keci kestiler. Yusufun guzel ceketini kana boyadılar.
Babalarının yanına gelince kanı ceketi gostererek: Bak baba! Bunu eve gelirken bulduk. dediler.
Yakup, Yusufun kanlı ceketini gorunce: Bu oğlunun ceketi. Bir vahşi hayvan onu parcalamış. diye ağladı. Zavallı Yakup sevgili oğlunun olumune cok uzuldu. Onu hatırladıkca ağladı. Ne oğulları, ne de kızları onun kanayan kalbinin acılarını dindiremedi.
Yusufun kardeşleri babalarının uzuntusunu gorunce, Yusufa yaptıklarına pişman oldular. Ama onlar Yusufun Mısırda bir kole olarak yaşadığını biliyorlardı.
Kenan ili, zengin Mısırla, verimli Mezopotamya arasında uzanıyordu. Kardeşlerini sattıkları Arap tuccarlar, bu zengin iki memleket arasında ticaret yapıyorlardı. Yusufu satın aldıkları zaman Mezopotamyadan Mısıra donuyorlardı. Onlar, Mısıra baharat, altın ve mucevherat getiriyorlar; oradan da ipek, fildişi Mezopotamyada satıyorlardı.
Yusufu satın alan tuccarlar, boyle yakışıklı bir tutsağı Mısırda cok pahalıya satacaklarından dolayı cok sevindiler. Mısıra gelince Yusufu Firavunun koruma subaylarımdan Potifora sattılar.
Yusuf, Mısırı, memleketi Kenan ilinden cok ayrı buldu. Mısır, bu genc delikanlıya cak guzel ve şirin gorundu. Yusuf, o zamana kadar hep cadırda yaşamıştı. Oysa mısırlılar guzel elbiseler giyiyorlar, taş, tuğla ve tahtadan yapılmış evlerde oturuyorlardı.
Firavun, buyuk ve guzel bir sarayda yaşıyordu. Halk, guzel tapınaklarda tanrılara tapıyordu.
Yusuf, binlerce tutsağın yaptığı goklere baş ceken piramitlere baktıkca hayretten hayrete duştu.
Yusufun hatırına gunun birinde guzel saraylarda yaşayacağı, bu guzel memleketi yoneteceği hicbir zaman gelmiyordu. Ama bu boyle oldu:
Firavun, bir gece korkunc bir ruya gordu. Adamları bu ruyayı yorumlayamadılar. firavunun uzuntuleri arttı. Gunun birinde adamlarından birisi ona: ben genc bir İbrani biliyorum, ruyaları cok guzel yorumluyor, belki bunu soyleyebilir. dedi.
Firavun: Hemen yanıma getirin. diye emir verdi.
Yusuf saraya getirildi. Kotu elbiseleri sırtından cıkarıldı, buyuk firavunun girebilecek guzel elbiseler girdirildi.
(Zindana gidip

Firavun, Yusufa ruyasını anlattı. Yusuf onu dikkatle dinledi. Sonra ruyayı cozerek anlatmaya başladı.
O, firavunu bunun bir haber olduğunu, yedi bolluk yılını yedi kıtlık yılının izleyeceğini soyledi. Buna care olarak da bolluk yıllarında fazla kuru yiyeceklerin ambarlara depo edilmesine, kıtlık yıları gelince, bunların halka dağıtılması gerektiğini sozlerine ilave etti.
Firavun, bundan cok memnun oldu. Hemen Yusufun parmağına bir yuzuk gecirdi ve: Bu işte en yuksek memur olacaksın. Butun halk onunde diz cokecek ve seni benim gibi selamlayacaklar! dedi.
Firavun, Yusufa giymesi icin guzel elbiseler, binmesi icin arabalar, oturması icin saraylar verdi. Artık siz Yusufun ne kadar mutlu olduğunu duşunun.
Yusuf yedi yıl icinde, Mısırın her tarafını dolaştı, fazla yiyecekleri ambarlara doldurdu. İşini o kadar guzel yaptı ki, yedi bolluk yılı sonunda butun ambarlar dolmuştu.
Bundan sonra Yusufun dediği kıtlık yılları başladı. Nil nehri eskiden olduğu gibi taşmadı. Yakıcı guneş altında topraklar kurudu ve catladı. Halk, eğer buğday bulamasak aclıktan oleceğiz, diye duşunmeye başladı.
Mısırlılar, yiyeceklerini bitirdikten sonra Firavuna gittiler, ondan yiyecek istediler. Firavun, bunlara: Yusufa gidiniz, ne yapmanızı emrederse oyle yapınız! dedi. Halk, Yusufa başvurunca, o ambarları actı, halka yiyecek dağıttı.
Firavun ve butun Mısırlılar, Yusufun bu iyiliğine cok memnun oldular. Bunun gibi akıllı adamın yıllarca başlarında kalması tanrılarından dilerdiler.
Kıtlıktan acı ceken yalnız Mısırlılar değildi. Komşu memleketlerinde de kıtlık vardı. Bunlar mısırlılar gibi hazıklıklı olmadıklarından aclıktan olduler.
Babası ve kardeşlerinin yaşadığı Kenan iline de aylardan beri yağmur yağmamıştı. Suruler ot bulamadıklarında oluyorlardı. Yakup ve cocukları, ne yapacaklarını şaşırmışlar, acı acı duşunmeye başlamışlardı. İşte bu sırada Mısırda cok yiyecek bulunduğu haberi duyuldu. Yakup, cocuklarına hemen mısıra gitmelerini, mumkun olduğu kadar fazla yiyecek getirmelerini soyledi.
Kardeşleri Mısıra geldiler. Buyuk vali Yusufa başvurdular. Yanına girince yerlere kadar eğilerek onu selamladılar. Onlar, kucuk kardeşleri Yusufun onunde eğildiklerini bilmiyorlardı. Ama Yusuf kardeşlerini tanıdı. Kalbi heyecanla şiddetle carpmaya başladı. Kardeşlerine kim olduğuna dair bir şey soylemedi; ama onlara başına goturmek uzere bol miktarda yiyecek verdi.
Ancak korkunc kıtlık bir turlu sona ermiyordu. Kardeşlerinin aldığı yiyecek kısa bir sure sonra bitmişti. İkinci bir defa, daha fazla yiyecek almak icin Mısıra gelmek zorunda kaldılar. Yusuf, onlara kardeşleri olduğunu soylemedi. Yalnız: Sizin babanız sağ mı? diye sorular sordu.
Ama kardeşleri ucuncu defa onune gelince, artık sırsını saklayamadı: Ben sizin Mısırlılara sattığınız kardeşiniz Yusufun. dedi.
Kardeşleri bu buyuk Mısır valisinin kendilerini oldureceğini duşunerek cok korktular. Yusuf bunu anladı. Onlara: Korkmayınız, size zararım dokunmayacak. Tanrı benim Mısıra gelmemi ve sizin hayatınızı kurtarmamı emretmiş. Hemen babama gidin ve bu sevincli haberi duyurun. dedi. Hemen Kenan iline gitmelerini, babası ve kabilelerini zengin Mısıra getirmelerini, burada beraber yaşamaları gerektiğini soyledi.
Kardeşleri, donuşte cok sevincli ve heyecanlıydılar. Bu guzel haberi babalarına duyurmak icin can atıyorlardı.
Memlekete donunce olan bitenlere babalarına anlattılar. Yusufun yaşadığın, iyi olduğunu Mısırı yonettiğini soylediler. Yakup, buna inanmadı. Ama Yusufun onlara soylediklerini ve kendisine verilmek uzere gonderilen yiyeceği gorunce anlatılanların doğruluğuna inanır gibi oldu. Artık siz onun ne kadar mutlu olduğunu, ne kadar cabuk Mısıra gitmek istediğini duşunun.
Yakup cok ihtiyarlamıştı. Yolculuk onu cok hırpaladı. Ama o sevgili oğlunu gormek icin bu acılara katlandı. Yusuf, babasının gelmekte olduğunu duyunca arabasıyla karşılamaya gitti. Babası onu bir defa daha kolları arasına aldı. Şu ihtiyar yaşına, dunyanın en guzel mutluluğunu kendisine verdiği gibi tanrıya dualar etti.
Firavun, İbranilere cok nazik davrandı. Onlara toprak verdi. İbraniler, Firavunun Mısırda yaşamalarına izin vermesine cok sevindiler. Mısırın kendi memleketlerinden daha guzel olduğunu ilk bakışta anladılar. Uzun yıllar Mısırda barış ve rahatlık icinde yaşadılar.
HZ. YUSUFUN SAMİMİ DUASI
Hz. Yusufun Allaha son derece bağlı, Onu veli edinen bir insan olduğundan ve Allahı cok fazla zikrettiğinden, Ona surekli şukrettiğinden kitap boyunca bahsettik. Bu gerceği aşağıdaki ayette, Hz. Yusufun soylediği sozlerde de gormek mumkundur:
Rabbim, Sen bana mulkten (bir pay ve onu yonetme imkanını) verdin, sozlerin yorumundan (bir bilgi) oğrettin. Goklerin ve yerin yaratıcısı, dunyada ve ahirette benim velim Sensin. Musluman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat. (Yusuf Suresi, 101)
Alıntı Hz. Yusuf Kimdir
bence kısa ve oz olmalı