hz aişe kimdir,hz aişe nin hayatı
Hz. ÂISE (r.a.)
606 Mekke doğumlu, Hz. Ebubekir'in kızı ve Hz. Muhammed'in ikinci eşi. Tam adı Ayşe Binti Ebubekir'dir.
Babasının yolundan giderek İslamiyet'i ilk kabul edenlerin arasında yer aldı.
Allah Resulu Hz. Muhammed (s.a.s.)'e ilk iman eden onun en sadik arkadasi Hz. Ebu Bekr es-Siddîk'in kizi ve Hz. Peygamber'in zevcesi. Hicret'ten dokuz veya on sene once Mekke-i Mukerreme'de dogdu. Annesi Ummi RûmÂn binti Âmir ibn Umeyr'dir. Hz. Âise cok kucuk yasta musluman olmustur.
Resulullah, ilk zevcesi Hatîcetu'lKubr hayatta iken baska bir kadinla evlenmemisti. Onun vefatindan sonra bir sure daha evlenmedi. Resulullah, Hatice (r.a.)'in olumune cok uzuldu. Osman ibn Maz'un'un hanimi Havle binti Hakim, Resulullah'a gelerek Ebu Bekr es-Siddîk'in kizi Âise ile evlenmesini teklif etti. Sonra da Resulullah adina Ebu Bekr'e giderek kizi Âise'yi istedi.
Hz. Âise'nin Resulullah'a nikÂhlanmasi Hicret'ten iki veya uc sene once oldu. Kaynaklar, bu nikÂhlanma sirasinda Hz. Âise'nin yasinin kucuk oldugunu kaydetmektedir. NikÂhin kiyilmasindan iki yil kadar zaman gectikten sonra zifÂf vukû bulmustur. Hz. Âise'nin o zaman dokuz veya on bir yasinda oldugu rivayet edilmektedir. Bu rivayetleri bazi tarihciler cerhetmekte ve Âise validemizin evlendikleri zaman daha buyuk oldugunu ileri surmektedirler. Âise validemizden rivayet edilen bir hadiste, Hz. CebrÂil Âise'nin resmini ipek bir hirka icinde Resulullah'a getirmis ve "Bu, senin dunya ve ahirette zevcendir." demisti. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in bÂkire olarak nikÂhladiklari tek zevcesi vÂlidemiz Hz. Âise'dir. Resulullah onu cok severdi. Ona 'Humeyra' lÂkabini vermis ve: "Dininizin yarisini bu Humeyra'dan aliniz" buyurmuslardir. Hazret-i Âise, Medine'de Peygamberimizin muharebelerine katildi ve diger sahÂbe hanimlari gibi harpte yaralilarin tedavisiyle bizzat mesgul oldu. Uhud gazÂsinda sirtinda su ve yiyecek tasiyip yardim icin Peygamber Efendimizin hep yaninda kalmisti. Hatta, peygamberimizin Uhud'da musriklerin taslariyla yaralanan mubarek yuzlerine, hasir yakip, kulunu basarak kanlarinin durmasini saglamisti. Hz. Âise bir ara Uhud'da kilicla cepheye gitmek istemisse de, Resulullah buna musaade etmemistir.
Âise 14-15 yaslarinda iken Benu Mustalik (Mureysi') gazÂsina Resulullah'la beraber katildi. Gaz donusu tuvalet icin geride kalmasi yuzunden iftiraya ugradi; savasa ganimet icin katilan munafiklar Hz. Âise'nin, gecikmesi sebebiyle, kÂfilenin ardindan yaninda Ashabtan Safvan ile birlikte geldigini gorunce bunu kotu sozlerle ve cirkin bir sekilde yorumladilar. Yolda bu dedikodulara bazi muslumanlar da karisinca Hz. Âise cok uzuldu; Medine'ye gelince hastalandi. iftira, dedikodu etrafa yayilmisti. Atesi yukselerek yataga dustu. Bu arada kendisini fazla aramayan Rasûlullah'tan izin isteyerek babasi Ebû Bekir'in evine gitti. Orada bir muddet kaldi; sabirla bekledi. Bu arada Rasûlullah diger hanimlarina ve sahÂbeden en yakinlarina Âise'nin durumunun ne olabilecegini sordu. Hepsi de Hz. Âise'nin temiz ve sucsuz oldugunu soylediler; "Peygamberini fenaliklardan koruyan CenÂb-i Hak, size boyle bir seyi rev gormez, sabreyleyin" dediler.
Aradan bir ay gibi uzun bir zaman gecinceye kadar danismalarini sabirla surduren Resulullah, sonunda Hz. Ebû Bekir'in evine ugradi. Hz. Âise'yi, anne, babasi ve sahÂbeden bir hanimla aglar buldu: "Ya Âise, senin icin bana soyle soyle soylediler. Eger sen, dedikleri gibi degilsen; Allah'u TeÂl yakinda senin dogrulugunu tasdik eder. Eger bir gunah islediysen, tovbe ve istigfar eyle! Allah'u TeÂlÂ, gunahina tovbe edenlerin tovbesini kabul eder. " buyurdular. Resulullah'in mubarek sesini isitince aglamayi kesen Hz. Âise babasina bakip cevap vermesini istedi. Hz. Ebû Bekir ve Âise'nin annesi boyle soylentilere ve dedi-kodu yapanlara sadece sasirdiklarini soylediler. Hz. Âise ise: "Allah'u TeÂlÂ'ya yemin ederim ki kulaginiza gelen lÂflarin hepsi yalandir, iftiradir, Allah biliyor ki benim bir seyden haberim yoktur. Yapmadigim bir seye evet dedigimde kendime iftira etmis olurum. Sabretmek iyidir. Onlarin soyledigi sey icin Allah'u TeÂlÂ'dan yardim bekliyorum." dedi. Gunahsiz oldugundan, kalbinin temizligi ile ve kendinden emin olarak bekledi .
Bu sirada Hz. Peygamber (s.a.s.)'in yuzunde vahiy alÂmetleri belirdi. Hz. Ebû Bekir, Resulullah'in basinin altina bir yastik koyup uzerine carsaf orterek beklediler. Vahiy tamamlaninca Resulullah terlemis yuzunu ortunun altindan kaldirarak: "Mujdeler olsun sana ey Âise! Allah'u TeÂl seni temize cikardi. Senin pak olduguna sahit oldu." deyip Kur'an'daki Nûr Suresinden, o an nazil olunan 10 ayeti okudu. Hz. Ebû Bekir hemen kalkip kizi Âise'yi basindan optu, "Kalk, Resulullah'a tesekkur et." dedi. Kendisi icin ayet inecegini aklindan gecirmeyen Âise saskinlik icinde: "Hayir kalkmam baba vallahi kalkmam. Allah'u TeÂlÂ'dan baskasina sukretmem. Cunku Rabbim beni Ayet-i Kerîme ile methetti." dedi. Ama, cok sevindi. iftirada bulunanlar zamanla hakîr ve zelîl oldular.
Peygamberimiz (s.a.s.) 632 senesinde hastalaninca son gununu Hz. Âise validemizin evinde gecirdi. Rebiu'levvel ayinin onikinci pazartesi gunu ogleden once mubarek basi, Hz. Âise validemizin gogsune yaslanmis oldugu halde vefat etti. Resulullah'in vefatindan sonra AshÂb-i KirÂm, Hz. Aise validemize muminlerin annesi adini vererek, ona buyuk hurmet gostermislerdir. Hz. Âise de, sahÂbe icinde, kirk yila yakin bir muddet daha yasamis ve pek cok hadis rivayet etmistir.
Hz. Âise'nin bu son kirk yillik hayatindaki en onemli olay; Cemel Vak'asi'dir. Hz. Osman'in karisiklik cikaran entrikaci asiler tarafindan sehid edilmesinden sonra halîfe olan Hz. Ali, katilleri bulmak ve kisas yapmak hususunda gunun sartlari geregi olarak sabirla hareket etmeyi uygun bulmustu. Bu yumusak davranistan yuz bulan asiler taskinliklarini artirarak fenaliklarina devam ettiler.
Durum boyle endise verici bir hÂl alinca AshÂb-i Kiram'in buyuklerinden bir kismi (Talha, Zubeyr...) Mekke'ye giderek o sirada hac icin orada bulunan Hz. Âise'yi ziyaret edip, olaylara el koymasini ve kendilerine yardimci olmasini istediler. Hz. Âise de; acele etmemelerini, sabirla bir koseye cekilip Hz. Ali'ye yardimci olmalarini tavsiye etti. AshÂb-i KirÂm'in buyukleri de Hz. Âise'nin tavsiyesine uyarak, askerleriyle Irak ve Basra'ya gitmeyi uygun gorduler. Hz. Âise'ye de: "Ortalik duzelinceye ve halifeye kavusuncaya kadar bizimle beraber bulun, bize destek ol, cunku sen muslumanlarin annesi ve Resulullah'in muhterem zevcesisin, herkes seni sayar dediler. Hz. Âise de, muslumanlarin rahat etmesi ve AshÂb-i KirÂm'in korunmasi icin onlarla birlikte Basra'ya hareket etti. Bu gidisi asiler, Hz. Ali'ye baska turlu anlattilar. Bu arada Hz. Ali'yi de zorlayarak Basra'ya gitmesini sagladilar. Hz. Ali de Basra'ya gelince Hz. Âise'ye bir haberci yollayarak, olaylar ve yolculugu hakkindaki dusuncelerini sordu. Hz. Âise, fitneyi onlemek ve sulhu saglamak icin Basra'ya geldigini; oncelikle katillerin yakalanmasini istediklerini halife Hz. Ali'ye bildirdi. Bu gorusu Hz. Ali de uygun bularak sevindi. Memnun olan her iki taraf uc gun sonra birlesmeyi kararlastirdilar.
Bu baris haberini ve memnunlugu isiten munafiklar birlesmeye engel olmak icin, gece karanlik basinca, her iki tarafa da ayri ayri askerlerle saldirdilar. Taraflara da: "Bakin, karsinizdakiler sozunde durmadi" deyip bu gece baskini ile ortaligi karistirdilar. Karanlikta neye ugradiklarini bilemeyen muslumanlar harb etmeye basladilar. Her iki taraf da karsisindakini sucluyordu. iste bu iki musluman grup arasinda meydana gelen catismaya Cemel vak'asi denir.
Bu vak'ada Hz. Aise'nin ictihadi Hz. Ali'nin ictihadina uymamisti. Buna ragmen galib olan Hz. Ali, muminlere anneligi Kur'an-i Kerim ayeti ile sabit olan Hz. Aise'ye ikram ve izzette bulundu. "Ali'yi sevmek imandandir." hadisini haber veren Hz. Âise de Hz. Ali'yi cok severdi. Daha sonra Hz. Ali'nin sehÂdetine uzuldu ve cok agladi. Cunku, sahÂbiler birbirlerini cok severlerdi.
Hayatinin son devrelerini muctehid olarak bilhassa kadinlara mahsus hallere dair fikhî hukumlerde fetvalar vererek gecirdi. 676 yilinda Medine-i Munevvere'de vefat etti. Cenazesini AshÂbtan Ebû Hureyre (r.a.) kildirdi. Vasiyyeti uzerine Medine'de el-Bakî' kabristanina defnedildi. Kucuk yaslarda iken Âise'nin egitim ve ogretimiyle bizzat babasi Hz. Ebû Bekir (r.a.) ilgilenmistir. Butun muminlerin annesi olan Âise validemiz daha kucuk yaslarda iken okuma yazma ogrenmis, zekÂsi ve kabiliyeti ile etrafinin dikkatini cekmistir. Ogrendiklerini unutmaz, ezbere tekrar ederdi. Hafizasi cok kuvvetli idi. Akilli, zeki, Âlime, edibe, iffet sahibi bir hanim idi. Pek cok konulari siirle anlatan sanatkÂrca bir ifadeye sahipti. AshÂb, karakter ve hÂfizasina guvendikleri ayet-i kerime ile ovuldugunu bildikleri icin bircok meseleyi ondan sorar ve ogrenirlerdi.
Hz. Âise vÂlidemiz babasi Hz. Ebû Bekir ve Hz. Omer, Hz. Osman'in hilÂfetleri zamaninda Hz. Peygamber'den isittiklerini muslumanlara anlatti. Devamli oruc tutar ve daima gece namazi kilardi. Hz. Âise fikih ve ictihadda keskin, kuvvetli goruse sahiptir. Fikih ilminin kurucularindan sayilir. Devrinin ustun Âlimlerinden ve FukahÂ-i Seb'a*dandir.
Hz. Âise, guzel ahlÂkli, merhamet dolu, comert ve ibadete duskun, cok zeki bir sahÂbiydi. Hepsinin basinda en mumtaz vasfi ise islÂm'a ve ilme olan buyuk hizmeti idi. Musluman bilginler arasinda yaygin bir rivayete gore fikih ve dinî ilimlerin dortte birini Hz. Âise nakletmistir.
Ebû Mûsa el-Es'Ârî: "Bizler, muskul bir mesele ile karsilastigimizda gider Hz. Âise'ye sorardik." demistir.
Abdurrahman b. Avf'in oglu Ebû Seleme: Resulullah'in sunnetini Hz. Âise'den daha iyi bilen; dinde derinlesmis, Ayet-i Kerîme'lere bu derece vÂkif ve sebeb-i nuzulleri bilen, ferÂiz ilminde mÂhir bir kimseyi gormedim." demistir.
Hakkinda imam Zuhrî: "Eger zamaninin butun Âlimlerinin ve peygamberimizin diger zevcelerinin ilmi bir araya toplansa, Hz. Âise'nin ilmi yine daha agir basardi" derdi.
At b. Ebî RebÂh; "Hz. Âise, ashÂb icinde en cok fikih bilen, isabetli rey bakimindan en ileri gelen bir kimse idi." demistir.
Tabiinden Mesruk; "Allah'a yemin ederim ki, AshÂb-i KirÂm'in ileri gelenlerden bir cogu gelir Hz. Âise'den FerÂiz'e ait sorular sorar ve ogrenirlerdi." demistir.
Hz. Âise Peygamberimizden ikibinikiyuzon hadîs rivayet etmistir. Kendisinden de AshÂb ve Tabiin'den bir cok kimse hadîs nakletmislerdir. Sahih hadis kitaplari Hz. Âise'nin fetvalari ile doludur. Ahmet b. Hanbel Musned adli eserinde de Âise'nin rivayet ettigi hadislerinden uzun uzun bahseder .
Hz. Âise'nin naklettigi hadislerden bazilari:
"Ey Âise, Allah, kullarina lutf ile muamele edicidir. Her iste yumusak davranilmasini sever."
"Her gun yirmi kere olumu dusunen kimse, sehidlerin derecesini bulur"
"Resul-i Ekrem (s.a.s.) 'in en ziyade hoslandigi ibadet, devamli olani idi, az olsa bile."
"Sekir (sarhosluk) veren her icki haramdir. "
Hazret-i Peygamber (s.a.s.) soyle buyurmustur: "CebrÂil hic durmaz komsu hakkina hurmet olunmasini bana tavsiye ederdi. Hatta ben yakinda komsuyu mirasci kilacak sandim. "
Kaynak: Samil Islam ansiklopedisi
HZ.AİŞE (r.a.) ANNEMİZ
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- HZ.AİŞE (r.a.) ANNEMİZ
-
13-09-2019, 07:07:11