hifa hatun kimdir,
hifa hatun hikayesi

HZ. HîFÂ HATUN (r.a)

Hifa Hatun; Menkıbesi anlatılan fakat hayatı hakkında malumat verilmeyen kadın sahabelerden biridir. Medineli ve ensardan olduğu anlaşılmaktadır. Kabilesi ve doğum tarihi bilinmemektedir.Medine-i Munevverede guzelliği ile un salmış bir kadındı. Bir gun Rasûlullah (s.a.v) efendimizin huzuruna gelip şoyle soyledi: “Ya RasûlALLAH! Bana beni cennete goturecek bir iş oğret! Rasûlullah (s.a.v) “Once biriyle evlen. Bununla dinin yarısını emniyete alırsın. buyurdu. Ya RasûlALLAH! Benim dengim kim olur? “Beni Habeş NecÂşîsi (kral) istedi, ben onu istemedim. Ubeydullah yuz deve ve başka şeyler de verdi, onu da kabul etmedim. Lakin siz ahirette kurtuluşumun evlilikten gectiğini buyurdunuz. Siz kimi munasip gorurseniz onunla evlenmeye razıyım. dedi. Hîf Hatunun siz kimi munasip gorurseniz razıyım sozunun altında, gonlunden Peygamberimizin kendisini muminlerin annelerinden kılacağı umidi vardı. Lakin Rasûlullahın (s.a.v) boyle bir niyeti yoktu. Onu gucendirmek de istemiyordu. “Yarın sabah mescide en evvel kim gelirse onunla evlendireceğim. buyurdu. Onunla evlenmek isteyen sahabeleri de umitsizliğe duşurmek istemediğinden boyle bir yol takip etmeyi uygun gormuştu.Ertesi gun hic biri erken uyanamadı. ALLAH .(c.c) onlara uykudayken uyanma imkanı bahşetmedi. Rasûlullah (s.a.v) kimin geleceğini bekleyiverirken aniden Suheyb isimli, fakir, siyah renkli, gorunuşu guzel olmayan, uzun boylu, zayıf ve ince yapılı olan sahabe geldi. Hîf Hatun ise, zengin, guzel ve rağbet edilen biriydi. Namazdan sonra Hîf Hatunu cağırdı, durumu bildirdi. O da buna razı oldu. Hic itiraz etmedi. Rasûlullah (s.a.v) hutbe okudu, nikahlarını akdetti. “Suheyb, kalk ve bu hanımın icin bir şeyler al! buyurdu. Lakin Suheyb, dunyalığı olmadığını soyleyince Hîf Hatun, kendi servetinden on bin dirhem gumuşluk bir kese getirtti. Onları Suheybe verdiler. O da gerekli şeyleri alıverdi. Sonra Rasûlullah (s.a.v) “Ey Suheyb! Hanımının elini tut, onu evine gotur! buyurdu. Bu sefer Suheyb (r.a) dedi ki, Ya RasûlALLAH (s.a.v)! benim evim mesciddir. Hangi eve gotureyim? Suheybin bu cevabını işiten Hîf Hatun, “filan yerdeki hazır konağı sana bağışladım. Kalk beni oraya gotur. dedi. Onun bu Âlicenap tavrı ve hareketi Rasûlullahın (s.a.v) cok hoşuna gitti de ona dua etti. Sahabe de onun bu hareketini cok takdir ettiler ve onu ovduler.

Karı ve koca kalktılar ve birlikte konağa gittiler. Akşam olunca yemeklerini yediler. Rablerine hamd ettiler. Nihayet yatma vakti gelince, Hîf Hatun “Ey Suheyb! Bil ki, ben sana nimetim, sen bana mihnetsin. Sen bu nimete şukur, ben bu mihnete sabır icin, gel bu geceyi ibadet ve taatle gecirelim. Sen şukrediciler, ben sabrediciler sevabına kovuşayım. Cunku Rasûlullah (s.a.v) Cennette yuksek cardak vardır. Bunda yalnız şukredenler ve sabredenler bulunur buyurdu. dedi.

O gece ikisi de taat ve ibadet ile meşgul oldular. Sabah namazını eda icin Suheyb mescide geldi. Cebrail a.s onların gerekli hallerini Rasûlullaha (s.a.v) bildirdi. Cennet ve CemÂl-i ilÂhî ile onlara mujde verdi. Rasûlullah (s.a.v) “Ey Suheyb! Geceki hÂlini, sen mi anlatırsın, ben mi soyleyeyim? buyurdu. Suheyb, Ya RasûlALLAH (s.a.v) siz soyleyiniz dedi. Rasûlullah (s.a.v) durumlarını, yaptıklarını bildirdi. Ve sonra “Siz cennetliksiniz ve ALLAH u TeÂlÂyı goreceksiniz mujdesini verdi. Suheyb sevincinden ve CenÂb-ı Hakkın didarı mujdesine kavuşmak şevkinden başını secdeye koydu ve “Ya Rabbi! Eğer beni mağfiret etmişsen, gunahlara bulaşmadan ruhumu kabz et! dedi. ALLAH u TeÂlÂ, onun ruhunu secdede iken kabz etti. Orada bulunan tum sahabeler buna ağladılar. Rasûlullah (s.a.v) “Daha şaşılacak şey, HîfÂnın da bu anda ruhunu Hakka teslim etmiş olmasıdır. buyurdular. Hakikaten o esnada Hîf Hatunun da Hakka yuruduğunden kimsenin şuphesi olmadı. Muhbir-i sadık efendimizin her haber verdiği doğruydu. Nitekim bu da boyle oldu. Sahabe-i Kiram efendilerimiz her ikisinin de cenaze işlemlerlerini yaptıktan sonra ikisini de Cennet'ul Bakî'ye yanyana defnettiler. Başları ucuna iki tahta koydular. Tahtalardan birine: “Bu ALLAH u TeÂlÂnın nimetine şukur edenin kabridir. diye yazdılar. Oburune de: “Bu ALLAH u TeÂlÂnın mihnetine sabredenin kabridir. ibaresini yazdılar. Bu olay ile bir kere daha anlaşılmıştır ki, Ashab-ı kiram kuvvetli bir imana ve tam bir teslimiyete sahip idiler.
ALLAH (c.c) hepsinden razı olsun..
Alıntı