serv dağı ve serv mağarası hakkında bilgi
serv dağı nerededir
serv mağarası nerededir


Serv Dağı




Mekke'nin guneyinde Kabe'ye yaklaşık 4 km. uzaklıkta, yuksekliği 500 m. civarında olan bir dağdır. Bu dağın zirvesine yakın bir yerde Peygamber Efendimiz ile arkadaşı Hz. Ebubekir'in Mekke'den Medine'ye hicret ederlerken gizlendikleri mağara bulunmaktadır. Sevgili Peygamberimiz ve arkadaşı gece vakti bu dağa cıkmışlar ve uc gece burada kalmışlardır. Sonra gizlendikleri mağaradan cıkarak Kızıl Deniz sahil yolundan Medine'ye ulaşmışlardır. Mağara'da kaldıkları zaman suresince bazı mucizeler vuku bulmuştur. Allah (c.c.) Resulunu muşriklerin kotuluklerinden orumcek ve guvercin gibi mahlûkatından bir kısmını gorevlendirerek korumuştur. Bu olay Kur'an-ı Kerim'de şoyle anlatılmaktadır:
"Siz o Resul'e yardım etmeseniz de Allah ona yardım eder. Hani o kÂfirler, onu Mekke'den cıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, (Hz. Muhammed ve Ebu Bekir) ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına: “Uzulme, cunku Allah bizimle beraberdir diyordu. Allah onun kalbine sukunet ve kuvvet indirmişti ve onu sizin bilmediğiniz ve goremediğiniz askerler ile de desteklemişti..." (Tevbe 40) Hz. Ebubekir mağaradaki bir hatırasını şoyle anlatıyor: "Hz. Peygamber ile mağarada iken, muşrikler bize o kadar yaklaştılar ki biz onları goruyor ve seslerini işitiyorduk. O'na zarar verirler diye cok korktum ve "Ya Resulullah eğilip baksalar bizi gorecekler" dedim. Bunun uzerine Resulullah şoyle buyurdu: "Sen burada yalnızca ikimiz mi varız zannediyorsun, Allah (c.c.)da bizimle beraberdir".

Serv Mağarası




Sevr dağı, Mekke'nin guney tarafında ve 5 km. uzaklıktadır. Sevr, bir cok tepeden oluşan bir dağdır. Bu dağda pek cok irili ufaklı mağara vardır. Bu mağaralar dağın değişik yerlerine dağılmıştı. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Hicret sırasında Hz. Ebu Bekir (r.a.) ile birlikte sığındıkları mağaranın bazı ozellikleri vardır. Oncelikle gizlenmeye elverişli olup, kayadan yontularak yapılmış bir mağarayı andırır. On ve arkasında delikleri vardır. Bunlar mağaranın alt kısmındadır. Bu sebeple mağaraya ancak surunerek veya eğilerek girmek mumkundur. Mağaranın cevresinde, dışarıda dolaşan kimsenin iceriyi gorebileceği başka delikler yoktur. Mağara icinde bulunanlar, dışarıda dolaşanların ayaklarını gorebilir, fakat dışarıda olanlar mağara icindekileri goremezler. Gorebilmeleri icin eğilip, başlarını ayaklarının hizasına getirmeleri gerekir. Ote yandan Hicret esnasında Sevr mağarasında gizlenmenin bir başka avantajı daha vardı. Hemen dağın eteğinde Âmir b. Fuheyre'nin koyunları otlattığı ve geceleri sutunu Hz. Peygamber ile Hz. Ebu Bekir'e ikram edeceği bir otlak vardı. Yeri gelmişken, bu iki dostu, bu mağaraya getiren olayları ve mağarada yaşadıkları anlara kısaca değinmek uygun olacaktır.

Muşriklerin bitmez tukenmez baskı ve işkenceleri uzerine Hz. Peygamber, muslumanlara İslam icin uygun bir ortam olan Medine'ye hicret etmelerini emretti. Bu emir uzerine hicret başladı. Ancak Kureyşliler bu durumdan son derece rahatsız oldu. Buna sebep, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in de hicret edip Medine'de bir guc ve merkez oluşturması korkusu idi. Kureyş korkmakta haklıydı; cunku Medine, Mekke ile Şam yolu uzerinde bulunuyordu. Bu da Mekke'nin iktisÂdi durumunu tehlikeye duşurmeye yeterliydi. O halde putları ve ticari faaliyetleri icin onemli bir tehlike olan bu İslÂm dini daha şimdiden ortadan kaldırılmalıydı. Takip edecekleri politikayı belirlemek icin Kureyş'in ileri gelenleri bir araya geldiler. Bu hususa Kur'an şoyle değinir:

"Ey Muhammed! Hatırla, bir zaman kÂfirler seni tutup bağlamak veya oldurmek, yahut surup cıkarmak icin tuzaklar kuruyorlardı. Onlar sana tuzak kurarlarken; Allah da onların tuzaklarını boşa cıkarıyordu. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır." (Enfal Suresi 30. Ayet)
Kureyş Âyette belirtilen hapis, surgun ve oldurme yollarından en kotusunu yururluğe koymayı kararlaştırdı. Butun kabilelerden kuvvetli genclerin secilerek bir cete oluşturulması en uygun yol olarak benimsendi. Nihayet Hz. Peygamber'in evinde olduğu bir gece saldırıya gecilecekti. Ancak Allah, muşriklerin toplantısını ve aldıkları kararı elcisine bildirdi ve Medine'ye hicret imi verdi. Hz. Ebu Bekir'i haberdar etti. O da yol hazırlıklarına başladı. Hz. Muhammed (s.a.v.) akşam olunca, muşriklerin yatakta kendisinin yattığını zannetmeleri ve bir sure oyalanmaları icin Hz. Ali (r.a.)'yi yatağına yatırdı. Evden cıkarken eline aldığı bir avuc toprağı suikastcilerin uzerine sactı. O sırada şu anlama gelen Âyeti okumaktaydı:

"Onlerine ve arkalarına sed cekmişizdir. Gozlerini perdelediğimizden artık gormezler." (YÂsin Suresi 9. Ayet)

Gercekten de muşriklerin gozleri bir an perdelendi. Hz. Peygamber de oradan ayrılıp Hz. Ebû Bekir'in evine geldi. Beraberce Mekke'yi terkedip Sevr dağına doğru yola koyuldular. Sonunda Sevr mağarasına ulaştılar. İlkin Hz. Ebu Bekir, zararlı hayvan olup olmadığını araştırmak ve icerisini temizlemek icin mağaraya girdi. M. Hamidullah hadislere dayanarak olayları şoyle aktarır: "Hz. Ebu Bekir mağaraya girince orada gorduğu delikleri, yılan vb. zararlı hayvanların girmesine engel olabilmek icin uzerindeki ortuyu yırtarak delikleri tıkadı. Sonra Rasûlullah (s.a.v.)'ı iceri cağırdı. Ancak delikleri kapamada kullandığı bez, son deliği kapatmaya yetmemişti. O deliği de ayak topuğu ile kapamıştı. Gercekten de bu delikten gelen bir yılan Hz. Ebu Bekir'i acı bir bicimde ısırmıştı. Hz. Peygamber, son derece yorgun olması hasebiyle dostunun dizine başını dayayarak uyuyakalmıştı. Hz. Ebu Bekir, topuğunda hissettiği acıya rağmen hic kımıldamadı, fakat cektiği acı gozlerinden yaşların boşalmasına yol acmıştı. Rasûlullah (s.a.v.)'ın yuzune bu yaşlar dokulunce hemen uyandı. Durumu oğrenince Hz. Muhammed (s.a.v.), kendi tukruğunu ilac olarak ısırılan yere surdu. Bir sure sonra ayağı tamamen iyileşmişti" (M. Hamidullah, İslÂm Peygamberi, I, 174-175)

Yine kaynaklarda verilen bilgilere gore, mağarada iken bir orumcek mağaranın giriş kısmına ağ ormuş, ayrıca iki guvercin de hemen yanıbaşında bir calı bitkisi uzerinde bir yuva yapmışlardı. (İbn Sad, TabakÂtul-KubrÂ, Beyrut t.y., I, 228 vd.) Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir'i takip eden grup mağaraya ulaşmadan once, bu iki kuş bir de yumurtlamışlardı.
Bu sırada Kureyş muşrikleri Hz. Peygamber'in Mekke dışına cıktığını anlamada fazla gecikmediler. Sabah olunca yatakta yatanın Hz. Ali (r.a.) olduğunu anladılar. Medine'ye gidebileceğini tahmin ederek yola koyulup araştırmaya başladılar. Kureyş'in ileri gelenleri Hz. Muhammed (s.a.v.)'i kendilerine olu veya diri olarak getirene yuz deve odul vereceklerini her tarafa duyurdular. Gercekten de O'nu yakalamak icin Medine yolu didik didik arandı. Bu arada Sevr mağarasına da geldiler. Bunun uzerine Hz. Ebu Bekir hayli endişelenmişti; ancak bu endişesi kendisi icin değil, Âlemlerin Efendisi icindi. Rasûlullah (s.a.v.) ona;

"Ey Ebu Bekir! İki kişinin ucuncusu Allah olursa sen ne olacağını zannediyorsun?" diyerek teskin etti. Allah TeÂl bu durumu Kur'Ân-ı Kerim'de şu meÂldeki Âyette acıklar:
"Siz Peygamber'e yardım etmeseniz de Allah ona yardım etti. Hani bir zaman Peygamber, iki kişiden biri iken kÂfirler O'nu Mekke'den cıkardılar. Onlar mağarada iken arkadaşına, 'Uzulme, Allah bizimle beraberdir' diyordu. Boylece Allah, peygamberin uzerine emniyet indirdi ve O'nu gormediğiniz askerlerle destekledi." (Tevbe Suresi 40. Ayet)

Hz. Peygamber (s.a.v) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) mağarada kaldıkları uc gun sureyle, Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdullah, şehirdeki konuşmaları ve gelişmeleri, gece mağaraya gelerek aktarıyordu. Âmir b. Fuheyre de koyunları mağara cevresinde otlatarak geceleri sut icmelerine imkÂn veriyordu.

Sonunda, dorduncu gunun sabahı, Âmir ile kılavuzluk yapması icin kiralanan Abdullah b. Ureykıt, beraberlerinde iki deve ile mağaraya geldiler. Boylece dort kişiden oluşan kucuk kervan Medine'ye doğru yola koyuldu. İşte, Hicret olayında en zor anlar Sevr mağarasında yaşanmıştı.