Allah'ın 99 İsmi
Allah'ın İsimleri ve Manaları
Allah'ın İsimleri ve Faziletleri
Esmaul Husna Anlamları

Allah'ın zÂtı, bir: guzel isimleri (esmÂu'l-husnÂ) ise coktur. Allah'ın doksan dokuz ismi hadis-i şeriflerde de bildirilmiştir. İbn Kesir, tefsirinde, BuhÂri ve Muslim'in Ebû Hureyre (r.a.)'den naklettikleri bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s.)'den şoyle buyurduğu rivÂyet ediliyor:

"Yuce Allah'ın bir eksiğiyle yuz ismi vardır. (yani doksandokuz). Kim onları sayarsa cennete girer. O tektir, tek 'i sever. "

1) ALLAH:

Tum isim ve sıfatlan kendinde toplayan yuce Allah'ın zatının, başka hicbir varlığa verilemeyen ismidir.

2) RABB:

Terbiye eden, yaratan, besleyen, mÂlik, en mukemmel, sahip tutan ve idare eden anlamlarına gelir. Rabb ismi, yuce Allah'ın umûmî isimlerindendir. Âlemlerin devamını sağlayan yuce Allah, onların Rabbi'dir. Allah'ın her turlu eksiklikten munezzeh olan Rubûbiyeti ve O'nun neticesi olan terbiyesi, besleyip buyutmesi olmasaydı, kainatta ne varlıktan, ne de tekÂmul'den hicbir eser bulunmazdı. Eğer bir kemÂlimiz, bir terbiyemiz, olculu bir şekilde doğmamız, buyumemiz, yaşamamız ve olmemiz varsa bunlarda yuce Allah'ın Rab sıfatının yansımasını gormemek mumkun değildir. Bu Âlemde gorulen ve bilinen her şeyde yuce Allah'ın sıfatlarının belirtisi vardır.

3) RAHMAN:

Allah'ın pek merhametli, cok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir sıfat ismidir. Sıfat ismi olmakla beraber, bu ismin Allah'tan başkasına verilmesi uygun gorulmez. "Cok rahmet sahibi, gayet merhametli ve sonsuz rahmeti bulunan" diye tefsir edilip acıklanabilirse de, yalnız yuce Allah'ın ozel bir ismi olduğundan dolayı tam anlamıyla tercume edilemez. Dilimizde onun tam karşılığı olan bir kelime yoktur. "Esirgeyici" olarak tercume edilmesi de doğru değildir. Dolayısıyla bu anlam Rahman isminin tercumesi olamaz. "Acıyan" diye tercume edilmesi de onun tam anlamını vermekten uzaktır. Cunku kuru bir acıma merhamet değildir. Bilindiği gibi, merhamet acıyı giderip yerine sevinc ve iyiliği getirmektir. Bu itibarla merhametli sozcuğunden anladığımız anlamı, diğerlerinden anlayamayız. Rahman, "pek merhametli" şeklinde eksik olarak tefsir edilebilirse de tercume edilemez. Yuce Allah'ın rahmeti, sadece bir iyilik duygusundan ibÂret değildir. O'nun rahmeti, insanlara iyilik dilemesi ve sayılamayacak kadar nimetler vermesidir. O halde "Rahman" ismini boylece bilmek ve anlamak gerekir. Her gun karşılaştığımız ve icinde bulunduğumuz nimetler, aslında bize Rahman'ın en guzel acıklamasıdır.

4) RAHÎM:

"Cok merhamet edici' anlamında bir isimdir. Allah'ın sıfat ismi olmayıp, Allah'tan başka varlıklara da verilebilen bir isimdir. Bu iki sıfat "Rahmet" mastarından turemiş olmakla beraber, aralarında ifade ettikleri anlam bakımından farklar vardır. Rahman ve Rahîm arasındaki bu farklar şoylece belirtmek mumkundur:

a) Rahman sıfatı; daha ziyÂde ezelle; Rahîm sıfatı ise daha cok ebedle ilgilidir. Bu nedenle hadislerde yuce Allah'ın hakkında "Dunyanın Rahman'l ahiretin Rahîm'i" ifadelerinin kullanıldığını goruyoruz. Rahman sıfatı butun insanları; Rahîm sıfatı ise yalnız muminleri kapsar.

b) Rahman sıfatı; hicbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın varlıkları yaratmak, meydana getirmek, onların calışıp calışmadıklarına bakmadan sayısız nimetlerle nimetlendirmek anlamına gelirken; Rahîm sıfatı Allah'ın emirleri doğrultusunda calışanlara, calıştıklarının karşılığını vermek anlamına gelmektedir.

c) Rahman sıfatı; umitsizliğe, karamsarlığa imkan bırakmayan kesin bir umit ve ezelî bir yardım ifade eder. Rahîm sıfatı ise, yaptığımız işlerimizin Allah tarafından mukÂfatlandırılacağını ifade etmektedir. Bu nedenle Rahman sıfatının ifade ettiği mÂnÂda mu'min ve kÂfir eşit tutulup ayırım yapılmamış; Rahîm sıfatının belirttiği manada ise, mu'min ve kÂfir acık bir farkla ayrılmışlardır.

5) el-MELİK:

Yuce Allah Melik'tir. Yani mulk sahibi, butun eşyanın ve yaratılanların tek mÂlikidir. Butun varlıklar uzerinde emretme, istediği gibi tasarruf etme, hicbir şarta bağlı olmaksızın sahip olma O'na mahsustur. Yarattıklarına emretme, sakındırma, cezalandırma, istediğini zelil, dilediğini de aziz etme kudretine sahip olan yalnız yuce Allah'tır. O yarattığı mulkunde ve orada olanların hepsinde yegane hukumdardır. Sonsuz kudretiyle onları idaresi altında tutan tek Allah'tır..

6) el-KUDDÛS:

Her turlu hata, gaflet ve acizlikten uzak, eksiklikten beri, mutlak kemÂl sahibi anlamında. Allah, sonradan olma ve hicbir tasvir kayıtlarına sığmayan, hakkında hicbir eksiklik duşunulemeyen en mukaddes olan en yuce varlıktır (el-Haşr, 59/23; el-Cum'a, 62/1).

7) es-SELÂM:

Allah, her turlu eminliğin, salimliğin aslı olup, ayıptan kusurdan ve her ceşit eksikliklerden uzak olan yuce yaratıcı anlamındadır. Allah, yok olmaktan ve hatıra gelen her turlu eksikliklerden uzaktır. Buna gore dunyadan ve ahiretten emin olmak isteyenleri ve kurtuluşa ermek dileğinde bulunanları, kurtuluşa erdirecek olan da yalnız Allah'tır (el-Haşr, 59/23).

8) el-MUMİN:

Allah'ın iman ve guven veren her turlu şuphe ve tereddutleri kaldıran anlamında bir ismidir. Allah, korku icinde olanlara emniyet ve guven verendir. Bu bakımdan her turlu korkudan emin olmak icin Allah'a iltica edilmeli, O'na sığınılmalıdır.

9) el-MUHEYMİN:

Allah'ın gorup gozeten, her şeye şahit olan, her şeyi koruması altına alan, onları muhÂfaza edip saklayan olduğu anlamına gelir.

10) el-AZİZ:

Allah'ın, hicbir yonden mağlup edilemeyen, her işinde mutlak gÂlip gelen, son derece izzetli ve yuce olduğu manasına gelir. Hicbir yonden benzeri olmayan dilediğini yapan ve buna guc yetiren, yuce varlığını ve kudretini hicbir gucun mağlup edemediği tek yaratıcı Allah'tır.

11) el-CEBBAR:

Allah'ın, yarattığı tum varlıklarının ihtiyaclarını karşılayan, her konuda cok guclu ve kudretli olduğu anlamındadır. Ayrıca Allah'ın yarattıklarının tumunu kendi iradesine mecbur eden, dilediğini de zorla yaptırmaya gucu yeten, kesin hukmune karşı gelinemeyen yaratıcı olduğu anlamına da gelir. Yuce Allah'ın "CebbÂr" sıfatı sebebiyle insanların, işlerine kendi iradeleri ve serbestlikleri olmadığı sanılmamalıdır. Cunku Allah, bildirdiği emir ve yasaklarına uyup uymama konusunda insanları kendi iradelerinde serbest bırakmıştır. Şuphesiz insanların, Allah tarafından akıllı ve iradeli yaratılmalarının bir anlamı vardır. Allah, insanı O'nun hukumlerini tanıyıp bilmesi icin akıllı, kendi irade ve istekleri ile O'nun emrine uymaları ve gosterdiği bu yolda yurumeleri icin de serbest iradeli yaratmıştır.

Ancak Allah'ın, insanlara işlerinde serbestlik tanımış olması, onların butun isteklerini yerine getirmeye mecbur olduğu anlamına gelmez. Orneğin Allah'ın emirlerini dinlemeyip O'na karşı gelen asiler, gunahkÂrlar cezaya yanaşmak istemeseler de vakti gelince cezalarını cekmeye mecbur olacaklardır. Allah'ın mutlak iradesi ve kudreti altına girmeyen hicbir varlık duşunulemez. "Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa goklerde ve yerde olanların hepsi, ister istemez O'na teslim olmuştur ve O'na dondurulup goturuleceklerdir" (Âlu İmrÂn, 3/83).

12) el-MUTEKEBBİR:

Allah'ın her hususta cok buyuk ve azamet sahibi ulu bir yaratıcı olduğu anlamındadır. Buyukluk O'nun hakkıdır. Yaratılmışların hicbirinin boyle bir hakkı yoktur. Allah, zatında sıfatlarında ve işlerinde, mutlak manada buyukluğun tek sahibidir. Hicbir insan icin bu mÂnÂda bir buyuklukten soz edilemez. Kendilerini buyuk sanan nicelerinin, Allah'ın sonsuz kudreti ve buyukluğu karşısında ne kadar kuculdukleri imkÂn imkÂnsız olan bir gercektir. Buyukluk sevdasına kapılanların yok olmalarına, bazen kucucuk bir olay hatt cok kucuk bir yaratık, bir mikrop bile yetmiştir. Bu gercek karşısında insanlar hangi buyuklukten soz edebilirler?..

13) el-HÂLİK:

Allah'ın yaratıcı olduğunu belirten bir sıfattır. Yaratmak ise bir şeyi var etmek, hic benzeri olmayan bir şeyi meydana getirmek demektir. Bu manada Allah'tan başka hicbir yaratıcı yoktur. Herşeyi yaratan O'dur. İnsanların ortaya koydukları şeyler yaratma değildir; var olanlardan yeni bir şey elde etmektir. Allah, yaratandır; O'nun dışındaki tum varlıklar ise yaratılmıştır.

14) el-BÂRÎ:

Allah'ın, yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizÂm uzere yaratması, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getirmesi mÂnÂsındadır. Şuphesiz varlıkları secip, duzenleyip olgunlaştırarak her birini ayrı bir ozellikte yaratan Allah'tır.

15) el-MUSAVVİR:

Allah'ın yaratmış olduğu varlıkların şekil ve durumlarını takdir edip, dilediği şekilde meydana getirmesi, şekillendirmesi anlamına gelir.

16) el-GAFFÂR:

Kullarının gunÂhlarını affeden ve cok bağışlayan yuce varlık anlamına gelir. GunÂh işlemek insanların ozelliği olduğu gibi, onların gunÂhlarını ortmek ve bağışlamak da yuce Allah'ın ayrılmaz sıfatlarındandır.

17) el-KAHHÂR:

Allah'ın ziyadesi ile kahredici, yok edici yuce bir varlık olduğu manasına gelir. Sonsuz kudretinin karşısında hicbir kimsenin gucu ve kudreti olamaz. Ama serbest iradeleriyle O'nun karşısına cıkma curetini gosterenlere de lÂyık oldukları cezaları tam olarak verecektir. Allah'ın kayıtsız ustunluğune sınır koyacak hicbir varlık yoktur.

18) el-VEHHÂB:

Allah'ın cok hibe eden, cok fazla bağışlayan olduğu anlamına gelir. Hak sahibi olmadıkları halde yarattıklarına cok cok verendir.

19) er-REZZÂK:

Allah'ın butun yaratıkların rızıklarını veren olduğunu ifade eder. Her canlı icin gerekli gıdayı bahşedip yaratan ve bol bol veren Allah'tır.

20) el-FETTAH:

Kulların, her turlu gucluk ve sıkıntılarını acan ve kolaylaştıran manasına gelir. Faydalı ilimlere karşı insanların kalbini acarak, onların islerini kolaylaştıran, butun zorluklarını ortadan kaldıran yuce Allah'tır. Her işinde ustun gelen O'dur.

21) el-ÂLİM:

Allah'ın, cok bilen, bilgisi ezelî ve ebedî olan, her şeyi her yonuyle bilen tek yaratıcı olduğu manasını ifade eder.

22) el-KÂBIZ:

Allah'ın, her şeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, her şeyi emri altına alıp tutan en yuce varlık oldu
Bu anlamına gelir.

23) el-BÂSIT:

Allah'ın, her hayrı veren, lutuf ve rahmetini kullarına yayan yuce yaratıcı olduğunu ifade eder. Allah, insanlara rızık, neşe, rahatlık ve bolluk vererek onlara lutuf ve rahmetiyle muÂmele etmektedir.

24) el-HÂFID:

Allah'ın, emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, buyuklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları rezil, perişan eden anlamına gelen bir ismidir.

25) er-RÂFİ:

Kaldıran, yukselten ve yuksek olan anlamlarına gelir. Gonulleri iman ve irfan ışığıyla parlatan, yuksek gerceklerden haberdar eden yuce Allah'tır. Her yonuyle yuce ve yuksek olan O'dur.

26) el-MU'İZZ:

İzzet ve ikrÂm edici, şeref sahibi anlamına gelir. Yalancılığa, samimiyetsizliğe itibar etmez.

27) el-MUZİLL:

Yuce Allah'ın, lÂyık olanları zillete duşuren, zelil kılan, onları hor ve hakir eden anlamına gelen bir sıfat isimdir.

28) es-SEMI':

İşiten, işitme kuvve tine sahip olan ve işitme gucunu verendir. O, hicbir şartla ve kayda bağlı olmaksızın işitir.

29) el-BASÎR:

Herşeyi her yonuyle eksiksiz goren, yaratıklarına da gorme duyusunu veren anlamını taşır.

30) el-HAKEM:

Hukum koyan, emir veren, varlıklar hakkında hukmunu tamamen icra eden anlamına gelir.

31) el-ADL:

Allah'ın herkese hakkını veren, koyduğu Âdil hukumleriyle zulme razı olmayan, zulmu ve zÂlimi sevmeyen anlamına gelen sıfatının ismidir. O, hukum verenlerin en hayırlısıdır (el-A 'raf, 7/85; Yûnus, 10/109; Yûsuf, 12/80).

32) el-LATÎF:

En ince işlerin bile butun inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nufuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan, secilmez yollardan da kullarına ceşitli faydalar ulaştırandır (el-En'Âm, 6/103).

33) el-HABÎR:

Herşeyden haberdar olan, her şeyin ic yuzunden ve gizli tarafından her yonuyle haber sahibi bulunan, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır.

34) el-HALİM:

Acele etmeyen, gunahkÂrların cezasını vermeye guc yetirdiği halde bunu acele yapmayıp, onlara yumuşak davranarak cezalarını geriye bırakandır.

35) el-AZİM:

Cok yuce ve cok buyuk olan; sınırsız ve kayıtsız buyukluk, ustunluk de yalnız O'ndadır.

36) el-GAFÛR:

Mağfiret eden, yargılayan, sucları bağışlayan, affeden, insanların beğenilmeyen taraflarını gizleyendir.

37) eş-ŞEKÛR:

Cok şukre lÂyık olan, kendi rızası icin şukredilen, şukur olarak yapılan iyi işlerin daha fazlasıyla karşılığını veren, insanlara nimetlerini artırarak şukur muamelesi yapandır.

38) el-ALİYY:

Yuksek, buyuk ve yuce olan; kudrette, bilgide, hukumde, irÂdede ve diğer butun kemÂl sıfatlarında ustun olandır. Herşey O'nun hukmu ve emri altındÂdır.

39) el-KEBİR:

Buyuk, yuce anlamında olup, Allah'ın kÂinatı ve ondÂkileri hukum ve kudretiyle idÂre eden, her şeyi hukmu altına alan sıfatının ismidir.

40) el-HAFIZ:

Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri butun ayrıntılarıyla saklayıp, her şeyi belli vaktinde afet ve belÂlardan koruyandır.

41) el-MUKÎT:

Rızıkları yaratıcıdır.

42) el-HASÎB:

Herkesin yaptıklarını takdir eden, yapılanları butun ayrıntılarıyla bilip her insanı hesaba cekerek yaptığının karşılığını verendir (el-AhzÂb, 33/39).

43) el-CELÎL:

Buyukluk ve ululuğu pek yuce olandır. Sıfat ve-isimleriyle her turlu buyukluk kendine ait olandır.

44) el-KERÎM:

Comert, kerem sahibi; muktedir iken affeden, comertlik duygusunu veren, va'dini yerine getirendir.

45) er-RAKÎB:

Gorup gozeten, murÂkebe eden, butun varlıklar uzerine gozcu olup butun işlerini kontrol altına alandır (en-NisÂ, 4/1).
Aallah'ın İsimleri ve Anlamları




46) el-MUCÎB:

İcÂbet eden, isteyene karşılık veren, teklifleri bilen ve O'na yalvaranların isteklerine icÂbet eden ve karşılık verendir (el-Bakara, 2/186).

47) el-VASİ':

Bağışlaması bol ve rahmeti cok olandır. Yarattıklarına maddi ve manevigenişlik verendir (el-Bakara, 2/247).

48) el-HAKIM:

Herşeyi inceliğiyle bilen, bu bilgisine gore emir ve yasakları vÂzeden, buyrukları ve butun işleri yerli yerinde olandır.

49) el-VEDÛD:

Cok şefkatli, muhabbetli, salih kullarını cok seven ve onlarca cok sevilen, onları rahmet ve rızasına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegane lÂyık olandır. Sevgi ve dostluk hissini yaratandır (Hud, 1 1/90).

50) el-MECÎD:

Şan, şeref, buyukluk ve kudretinden dolayı yuce olan ve guzel işlerinden dolayı da sevilip ovulendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73).

51) el-BAİS:

Sebepleri yaratan ve oluleri diriltendir. İhtiyaclarma gore insanlara peygamberler gonderendir.

52) eş-ŞEHÎD:

Herşeye şahit olan, her şeyi hakkıyla goren, bilen ve muamelesini de buna gore yapandır.

53) el-HAKK:

Varlığı hic değişmeyen, hic yok olmayan ve gercek olandır (el-Hacc, 22/6).

54) el-VEKİL:

Hayatını, O'na tevekkul ederek duzenleyen ve boylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım edendir; İdaresinde hicbir kayda ve şarta bağlı olmayandır.

55) el-KAVÎ:

Kudretli, guclu ve sınırsız kuvvet sahibi olandır. Herşey O'nun kudret ve kuvveti karşısında gucsuzdur; O'na boyun eğmek zorundadır.

56) el-METİN:

MetÂnetli, kuvveti cok şiddetli olup hicbir iş O'na zor değildir.

57) el-VELÎ:

Emir sahibi ve iyi insanların yani muminlerin dostu (velisi) olup onlara yardım ederek işlerini yonetendir.

58) el-HAMÎD:

Cok ovulen, ovguyle değer sıfatlarıyla hamd edilendir. Butun varlığın diliyle ovulmeye lÂyık ve her an hamd edilen tek yuce varlıktır.

59) el-MUHSÎÎ:

Allah, cokca veren, sonsuz duşunulse bile her şeyin sayısını her yonuyle bilendir.

60) el-MUBDÎ:

Hic yoktan ortaya koyan, vareden, yaratandır. O'ndan başka yaratıcı yoktur.

61) el-MU'ÎD:

Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratandır. O'ndan başka yaratıcı olamaz.

62) el-MUHYÎ:

Dirilten, canlandıran ve hayat verendir. O'nun oldurduğune kimse hayat veremez (Fussilet, 41/39)

63) el-MUMÎT:

Olduren, olumu her canlıya takdir edip bunu uygulayandır.

64) el-HAYY:

Diri, canlı hic olmeyen, hayatı ezeli ve ebedi olandır.

65) el-KAYYÛM:

Baki ve ebedi olan; her şeyin O'nun kudret ve iradesiyle varlığını surdurebildiği tek varlıktır (el-Bakara, 2/250; Âlu İmrÂn, 3/1).

66) el-VÂCİD:

Var olan ve her şeyi vareden, icad eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır. O'na karşı hicbir şey kendini gizleyemez.

67) el-VAHİD:

Tek, bir olmak, Allah ikincisi olmayan tek birdir. Zatında, sıfatlarında, işlerinde ve hukumlerinde asla ortağı-dengi ve benzeri bulunmayandır.

68) es-SAMED:

Hicbir şeye muhtac olmayan, tum yaratıkların ihtiyacını gideren ve her turlu istekte doğrudan kendisine başvurulandır.

69) el-KADÎR:

Kudret sahibi, tukenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olandır. Her turlu guc ve kuvvet de O'ndandır (el-Bakara, 2/20).

70) el-MUKTEDİR:

Gucu her şeye yeten, her şeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sahipleri uzerinde istediği gibi tasarruf edendir.

71) el-MUKADDİM:

Herşeyden once olan, dilediğini one alan; dilediğine maddi ve manevi nimetler verip yukselten, one geciren, ilerlemelerini sağlayandır.

72) el-MUAHHİR:

Herşeyden sonra yine var olan; emir ve yasaklarına uymayanları zelil edip arkaya bırakan, istediğini geri koyandır. Sonunda yine sadece O var (olarak) kalacaktır.

73) el-EVVEL:

Herşeyden once, oncelerin oncesi, başlangıcların yaratıcısı ve varlığının oncesi olmayandır.

74) el-AHİR:

Herşey son bulunca O, var olarak kalacaktır. Varlığının sonu yoktur.

75) ez-ZÂHİR:

Gorunen, varlığında hic şuphe olmayan, varlığı her şeyden aşikÂr olandır. Her yaratık yaratanının gorulen bir şÃ‚hididir.

76) el-BATIN:

Gizli, cisim olarak gorulmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir. (Hayal, duygu, akıl ve duşuncenin de gorulmeyip eserle varlıklarının kesin olarak bilinmesi gibi).

77) el-VALÎ:

İdare eden bu buyuk kÂinatı ve onda her an olup bitenleri idare edip yonetendir. İdare etme yeteneği O'nundur.

78- el-MUTE'AL:

Yuksek ve yuce varlık... Bilinenlerin en ustun olanı... Akım yaratılmışlarda mumkun gorduğu her şeyden cok yuce olandır.

79) el-BİRR:

İyilik ve guzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma anlamlarında Yuce Allah'ın bir sıfat ismidir. İyiliği ve ihsÂnı coktur. İyilik ve ihsan gibi hisler de sadece ondadır (et-Tûr, 52/28).

80) et-TEVVÂB:

Tovbeleri cok kabul eden, tovbe kapısını acık tutarak tovbe etme imkÂnı verendir. Samimi olarak gunahlardan donup tovbe edenleri bağışlayandır.

81) el-MUNTEKİM:

İntikam alan, gunahkÂrları, adaletiyle yargılama lÂyık oldukları cezaya carptıran demektir.

82) el-AFUV:

Merhametli, daima affeden, gunÂhlardan dilediğini affedip sucları bağışlayandır.

83) er-RAÛF:

Cok merhamet eden, insanları yukumlu tutmada pek musÂmahalı ve yumuşak davranandır.

84) MALİKU'L-MULK:

Herşeyin tek sahibi, her ne varsa O'nundur. Herşey uzerinde mutlak tasarruf yetkisi sadece O'na aittir. O h;llde Ondan başkasına kulluk edilmez.

85) ZULCELÂL-İ VE'L-İKRÂM:

CelÂl ve ululuk sahibidir. İkrÂm ve ihsÂn edicidir. Hurmet ve saygıya yegane lÂyık ve tum buyukluklere sahip olandır.

86) el-MUKSİT:

Doğru hareket eden, butun işlerini birbirine uygun ve yerli yerinde yapandır.

87) el-CÂMİ:

Derleyen, toplayan, her şeyi kudreti icinde bulundurup dilediğini istediği anda ve istediği yerde toplayandır.

88) GANÎ:

Hicbir şeye ihtiyacı olmayan, hakkında noksanlık ve ihtiyactan sozedilemeyendir.

89) el-MACİD:

Kerem ve musÂmahası sınırsız olandır. İnsanlara iyilikle muamele edip onları himÂye etme lutfunda bulunan, her turlu sıkıntılarını giderendir.

90) el-MÂNİ':

Herşey O'nun emir ve korumasına bağlıdır. O'nun emri olmadıkca hicbir şey olamaz. İstemediği şeyin, yani takdir etmediğinin olmasına imkÂn yoktur.

91) en-NÛR:

Alemleri, butun kÂinÂtı nurlandıran, aydınlatan; istediği simalara, zihinlere ve gonullere nur, aydınlık ihsan edendir.

92) el-HADÎ:

HidÂyet eden, doğru yolu gosteren; hidayet yaratan; istediğini iyi işlerde başarıya ulaştıran, kullarına doğru yolu gosterendir.

93) el-BEDÎ:

Eşi ve benzeri olmayan, bir şeyi en mukemmel yapan, yaratan, eşsiz ve gorulmemiş şeyleri varedendir. Varlıklar Âleminde O'nun eşi ve benzeri yoktur. Hayret verici Âlemleri yoktan var eden, icad eden O'dur.

94) el-BÂKÎ:

Surekli var olan ve var olacak olandır. Sonu olmayandır. Allah'ın varlığının sonu yoktur.

95) el-VARİS:

Tum varlıkların gercek sahibi, varisidir. Servetlerin gecici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin sahibi olandır.

96) er-REŞÎD:

Doğru yolu gosteren: İnsanları, peygamberlerin getirdiği ve tebliğ ettiği kitaplar vasıtasıyla doğru yola iletendir. Allah, butun işleri ezeli takdirine gore yonetip, dosdoğru bir duzen icinde sonuca ulaştırandır.

97- es-SABÛR:

Cok sabırlı, hicbir şeyde acele etmeyen; kendine isyan edenleri cezalandırmada acele etmeyip, onlara sure verendir.

98- ed-DAR:

Elem ve zarar verici şeyleri hikmetinin gereği olarak yaratandır. Yuce Allah, zarar veren şeyleri yaratmıştır. Fakat onlardan zarar gormemizi değil, akine maddi-manevi butun zararlardan sakınarak korunmamızı emretmiştir.

99) en-NAFİ:

Hayır ve fayda verici şeyleri yaratandır. Butun olaylar sebepleriyle meydana geliyorsa da, sebepler yok'u var edemez. Onlar ancak insanların elinde birer vesîle ve Hakk'tan isteme vÂsıtası olmak uzere yaratılmışlardır. Allah'ın İsimleri ve Anlamları

Hepsi De Bir Anlam İceriyor..ALLAH Im Nelere Kadirsin..