Namazda Vesveseden kurtulmak İcin Neler Yapılmalı
Namazda Vesvese ve Caresi
Vesvese bir şeytan işidir, şeytandan kaynaklanan bir musibettir. Şeytanın kalbi kurcalaması, karıştırmasıdır. Şeytanın tek hedefi kalbdir. Tek emeli, kalbi bozmak, onu işe yaramaz hale getirmektir.
(Vesvese şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necaset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının) buyuruldu. (Tirmizi)
Neden kalb şeytanın hedef tahtasıdır? Cevabı Kur'Ân'-dan alalım:
"Bilin ki, Allah kişinin kalbine ondan daha yakındır."(1) "Kim Allah'a iman ederse, Allah onun kalbine hidayet verir."(2)
"Kalbler ancak Allah'ın zikriyle huzura kavuşur."(3) "İmanlarına iman katmak icin mu'minlerin kalblerine sukûnet ve emniyet veren Odur."(4)
"Allah size imanı sevdirdi, onu kalblerinize benimsetti."(5) "Mu'minler o kimselerdir ki, Allah'ın adı anıldığı zaman kalbleri titrer."(6)
Kalb hakkında yuzlerce Âyetten sadece mealini verdiğimiz bu birkac Âyette kalbin şu ozelliklerini oğreniyoruz:
1. Allah kalbe yakındır.
2. Allah kalbe hidayet verir.
3. Kalb Allah'ın zikriyle huzura kavuşur.
4. Allah kalbe sukûnet ve emniyet verir.
5. Allah imanı kalblere benimsetir.
Evet, kalb imanın merkezi, zikrin merkezi, hidayetin merkezi, sukûn ve huzurun merkezi ve butun duygularımızın merkezidir. Şeytan ise mu'mindeki butun bu guzelliklerin duşmanıdır. Mu'mini bunlardan mahrum kılmak icin elinden gelen duzenbazlıkları, hileleri ve oyunları yapar. Bunun icin butun mesele kalbi şeytanın hilelerinden uzak tutmaktır. Yoksa kalb bir kere bozuldu mu, butun beden ve duygular bozulur. Hadis-i şerifte ifade edildiği gibi, "Dikkat ediniz!
Bedende bir et parcası vardır; o duzeldiğinde butun beden duzelir, o bozulduğunda da butun beden bozulur."
Vesvese ilk defa şuphe şeklinde gelir. Şeytan once şupheyi kalbe atar. Ancak kalb hemen tepki gosterir, savunmaya gecer. Fakat savunmayı bırakır, kabul ederse, şeytan birinci atışta hedefe isabet ettirmiş demektir. Fakat kalb kabul etmezse, orada bir iz bırakır, sonunda bir pus, bir leke oluşturur. Bir sure sonra hayal aynasına bazı pis duşunceler yansır, edebe aykırı bazı cirkin goruntuler oluşur. Zaten bu goruntu ve leke kalbin hırcınlaşıp feryat etmesine, sıkılıp daralmasına kÂfi gelmiştir. Sonunda "Eyvah!" diyerek ilk hastalık mikrobunu kapmış olur ve umitsizliğe duşuverir.
Vesvese mikrobunu kapan insan, kalbinin Rabbine karşı edepsizlikte bulunduğunu sanır, telaşa kapılır, titrer ve birdenbire heyecan dalgası bedeninin her yanım sarar. Butun duygular yaralanmıştır, kalb penceresi puslanmış goruntuler netliğini kaybetmiştir. İnsan bu halden kurtulmak icin cırpınıp durur. Ancak kalbinin gercek sesine, yani kalbe gelen melek ilhamına kulak vermediğinden bir an icin kendini boşlukta hisseder ve neticede huzurdan kacar, gaflete dalar.
Evet, artık iyice mikrop kalbi sarmıştır. Bu anda insan bîcaredir, caresizdir. Kurtuluş yollarını, tedavi carelerini arar. Bu yaranın merhemi ve ilacı nedir?
Ve tedavi yolu:
Birinci tedavi: Bu durumda en onemli mesele, heyecana yenilip telÂşa kapılmamaktır. Boyle bir vesveseye kapılan insan telaşa duşmemeli, endişe etmemelidir. TelÂş ve endişeye sebep olan şeyin gercekte var olması gerekir. Oysa kalbe ve hatıra gelenler, birer hayal urununden başka I birşey değildir. Hayalden gecen cirkin şeylerin bir değeri, bir onemi yoktur. Ustelik insana bir zarar da vermez.
Bunun icin insanın kufre iten şeyleri hayal etmesi onu kufre goturmediği gibi, edebe aykırı birşeyi duşunmesi de E edepsizlik olmaz. Cunku bir şeyin hayalden gecirilmesi bir l karar ve hukum sayılmaz. Bundan dolayı insanı bağlamaz, iyiliğinin veya kotuluğunun delili sayılmaz, hakkında bir sonuca goturmez. Oysa edepsizlik, kotu soz ve cirkin bir kelimenin ifadesi bir hukumdur. Kufru ve cirkin sozu hayalinden geciren insan bunu soylemiş değildir ki mes'ul durumda kalsın.
İkinci tedavi: Kalbe gelen cirkin sozler, edebe aykırı haller kalbten gelmiyor, bunun icin kalbe ait değildir. Cunku bu sozlerden kalb rahatsızdır; sıkılıyor, daralıyor. Kalbin bir urunu olmadığı icin bir kuruntu ve evhamdan başka bir şey değildir. Kalbten kaynaklanmadığına gore, şeytandan kaynaklanıyor, belki kalbe yakın olan şeytanın lemmesinden geliyor.
Lumme-i şeytaniye hadiste şoyle ifade edilmektedir:
Hadisi Abdullah bin Mes'ud rivayet etmektedir. Resul-i Ekrem (a.s.m.) şoyle buyurmuşlardır:
"Âdemoğlunda bir şeytanın lemmesi vardır, bir de meleğin lemmesi vardır. Şeytanın lemmesi, şerre (kufur, gunah ve zulme) teşvik etmek ve hakkı yalanlamaktır; meleğin lemmesi ise iyiliği ilham etmek ve hakkı tasdik etmektir. Bunu her kim vicdanında hissederse Allah'tan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin. Oburunu hisseden de şeytandan Allah'a sığınsın. Daha sonra Resulullah (a.s.m.) şu Âyeti (meali) okudu: 'Şeytan sizi fakir duşmekle korkutur da, cimriliğe ve kotuluğe teşvik eder. Allah ise Kendi hazinesinden size mağfiret ve bolluk vaad ediyor..."(7)
Hadis-i şerifte gecen lemme, hadis Âlimleri tarafından "şeytanın inmesi, yakınlığı, dokunması ve vesvesesi" olarak acıklanırken, meleğin lemmesi de "ilham" olarak izah edilmektedir.
Lemme, şeytan ve meleğin kalbteki ussu, merkezi, karargÂhı ve santralıdır. Bunlar birbirlerine cok yakındır. Şeytan kendi karargÂhından kalbe devamlı vesvese okları fırlatarak insanı kufre, isyana ve gunaha cağırır, hakkı ve hakikati reddetmeye yoneltir; melek de şeytanın lemmesini bertaraf etmek icin karşı atağa gecer, ilham vererek, onu hayra, guzelliklere, sevaba ve hakka cağırır.
İşte insanın kalbine gelen, hayal aynasına yansıyan bu cirkin sozler, şeytanın santralından gelmektedir.
Aynı kalbde şeytanın santralı ile meleğin santralının birbirine yakın olması, aynanın parlak yuzu ile mat yuzunun birarada bulunmasına benzer. Bir başka ifadeyle bir kutuphanede iyi kitapla kotu kitabın yanyana durması gibidir.
Bunun icin melek ilhamı ile şeytan vesveseninin birbirine yakın olması insana bir zarar vermez.
Nasıl olursa, insan vesveseden zarar gorur?
İnsan vesvesenin zarar vereceği vehmine kapılır, zarar verdiğini duşunurse zarar gorur. Boylece kalbini sıkıntıya sokmuş, ıztıraba suruklemiştir. Cunku hayali hakikat sanmıştır. Bir şeytan işi olan vesveseyi kendi kalbine mal etmiştir. Şeytanın vesvesesini kalbinden gelen bir soz gibi kabullenmiştir. Yani vesvesenin zarar verdiği kanaatine varmış, zarar gormuştur. Tehlikeli sanmış, tehlikeye duşmuştur. Zaten şeytan da boyle bir şeyi istemektedir ve şeytanın dediği olmuştur.
Bundan kurtulmak icin ne yapmalı? Hadiste de bildirildiği gibi, hemen şeytanın şerrinden Allah'a sığınmalıdır.
1 Enfal Sûresi, 24.
2 TeğÂbun Sûresi, 11.
3 Ra'd Sûresi, 28.
4 Fetih Sûresi, 4.
5 HucurÂt Sûresi. 7
6 Enfal Sûresi, 2.
7 Tirmizî, Tefsîru'l-KurÂn, hadis no: 2988
Namazda Vesvese
Dini Bilgiler0 Mesaj
●37 Görüntüleme
-
13-09-2019, 06:45:51