Aliyyul Murteda
Aliyyul Murteda Kimdir
Aliyyul Murteda Ne Yapar




Allahın arslanı ve Resûlullahın dĂ‚mĂ‚dı.

Halifeliği devrinde zuhur eden fesatcılarla mucadele ettiğinden, sukun ve huzur bulamamıştır. Hukumet idaresinde Hazret-i Omerin yolunu tutmuştur. Her işin emniyet ve istikamet dairesinde yapılmasına calışır, halka şefkat gosterirdi. Her tarafta askeri birer merkez vucude getirmişti.

Hakkında bir kac ayet-i kerime nazil olup, pek cok hadis-i şerifle medhedildi. Ehl-i sunnetin gozbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir. Adalet, ilim, comertlik, merhamet ve diğer yuksek faziletleri kendisinde toplamıştır. Peygamber efendimiz Hazret-i Aliye comertlerin sultanı manasına Sultan-ul-eshiya buyurmuşlardır.

Buğday benizli, orta boylu, uzun gerdanlı, guler yuzlu, iri siyah gozlu, geniş goğuslu, iri yapılı ve sık sakallı gorunuşe sahib olan Hazret-i Ali, ilim ve amel bakımından en yuksek derecede idi. Allah korkusundan devamlı ağlardı. Namaza durunca, alem alt-ust olsa, haberi olmazdı.

Hazret-i Ali'nin Hazret-i Fatıma'dan Hasan, Huseyin ve Muhsin adında 3 erkek, Zeyneb ve Ummu Gulsum adında iki kızı olmuştur. Hazret-i Fatıma'dan sonra evlendiği hanımlarından 15 erkek, 16 kız cocuğu olmuştur.

Hazret-i Ali, fevkalade beliğ ve fasih konuşurdu. Peygamber efendimizden sonra, onun derecesinde beliğ hutbe okuyacak bir başkası yok idi. Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur. Bu sebeple Kuran-ı kerimin lisanına herkesten cok aşina idi. Devamlı Peygamber efendimizin yanında bulunması ve onun feyizli nurlarına ilk kavuşanlardan olması sebebiyle Kuran'ın hukumlerini en iyi bilen o idi. Tefsire dair bircok rivayetler bildirmiştir. Bilhassa ayetlerin iniş sebepleri konusunda bircok rivayetleri vardı. Bu konuda buyuruyor ki:
-Sorunuz, bana ne sorarsanız, size cevabını veririm. Allahın kitabını bana sorunuz. Vallahi bir ayet yoktur ki, ben onun gecede mi, gunduzde mi, kırda mı, dağda mı nazil olduğunu bilmiyeyim.

Bu sebeplerden dolayı, hakkında bircok rivayet olup, anlaşılması guc meselelerde, onun rivayeti tercih edilmiştir. Hacc-ı Ekberin kurban bayramı olduğuna dair olan rivayeti gibi.

Hazret-i Ali, Ehl-i beytten olması sebebiyle, Peygamber efendimizin sunnetine herkesten daha fazla vakıftı. Bu hususta herkesin muracaat kapısıydı. Bizzat Resulullah efendimizden duyarak yazdığı bir hadis sahifesi vardı. Bu sahife, Sahifetu Ali bin Ebi Talib adıyla 1986da yayınlanmıştır. Kendisinden 586 hadis-i şerif bildirilmiştir. Bunlardan 20 tanesi hem Buharide, hem de Muslimde bulunur. Bundan başka 9 hadis-i şerif Buharide, 15 hadis Muslimde, tamamı da Ahmed bin Hanbelin Musned adlı kitabında vardır.

Hazret-i Ali, Eshab-ı kiramın en buyuk fıkıh alimlerindendi. Halledilemeyen mevzular ona havale edilirdi. Hatta Hazret-i Omer buyurur ki:
-Şayet Hazret-i Ali olmasaydı, Omer helak olurdu.

Fıkha dair bildirdiği hukumler, Mevsûatu Fıkhı Ali bin Ebi Talib adıyla yayınlanmıştır.

Hazret-i Alinin hikmetli sozleri bircok kitaplarda toplanmıştır. Bunlardan Emsalu İmam Ali, Gurer-ul-Hikem ve Durer-ul-Kilem adlı eserler basılmıştır. Bu kitaplardaki sozlerinde Hazret-i Ali buyuruyor ki:

Affetmek fazîlettir. Kararlı olmak metĂ‚'dır, sahip olunan maldır. Kararsız olmak ise zĂ‚yi olmaktır. Doğruluk emĂ‚net, yalancılık hıyĂ‚nettir. İnsĂ‚f rahatlık, şer kustahlıktır. EmĂ‚nete hıyĂ‚net etmemek, îmĂ‚ndandır, guler yuzluluk ihsĂ‚ndandır. Doğruluk kurtarır, yalan felĂ‚kete surukler. KanĂ‚at insanı zengin yapar, yerinde kullanılmayan zenginlik azdırır. Dunya aldatır, şehvet kandırır. Lezzet oyalar, nefsin arzuları alcaltır. Hased yıpratır, nefret cokertir.

Akıllı kimse, gunĂ‚hlarını tovbe ile ortendir. Comert, kotuluk yapana iyilikle karşılık verendir.

İlim; guzel bir mîrĂ‚s, genel bir ni'mettir. İnsaf, ihtilĂ‚fı giderir, ulfeti getirir.

AdĂ‚let; îmĂ‚nın başıdır, ihsĂ‚nın birleştiği noktadır ve îmĂ‚nın en yuksek mertebesidir.

Âlim; sozu, işine uygun olandır. Âlim ilme doymaz.

Hikmet; akıllıların bahcesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir.

Akıllı; şehvetten uzaklaşan, Ă‚hıreti dunya ile değişmeyendir. Akıllı, yalnız ihtiyĂ‚cı kadar ve delille konuşur, sĂ‚dece Ă‚hıretinin ıslĂ‚hı icin calışır. Akıllı, gunĂ‚hlardan sakınır, ayıplardan uzak durur. Comertlik gunĂ‚hları siler, kalblere sevgi eker.

CĂ‚hil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz.

İlim; insanı akla goturur, kim ilim oğrenirse akıllanır. İlim; rûhu ihyĂ‚ eder, diriltir. Aklı aydınlatır, cehĂ‚leti oldurur.

Zulum; ayakların kaymasına, ni'metin yok olmasına, milletlerin helĂ‚kine sebep olur.

Gercek mu'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, hep Allah icin olur.

KĂ‚mil mu'min gizli şukur eder, belĂ‚ya karşı sabır eder, umîd hĂ‚linde iken bile korkar.

Akıllı kimse, ibĂ‚detle, nefsin arzusuna karşı gelendir. CĂ‚hil kimse, gunĂ‚h işleyerek nefsin arzusuna uyandır.

Allaha kavuşmak, kotu insanlardan uzak durmakla olur.

İhtiraslı kimse, butunuyle dunyaya mĂ‚lik olsa bile yine fakîrdir.

Doğruluk, İslĂ‚mın direği, îmĂ‚nın desteğidir.

Allahın azĂ‚bından korkmak, muttekîlerin, takvĂ‚ sahiplerinin nişĂ‚nıdır.

Dînin esĂ‚sı, emĂ‚neti yerine vermek, sozunde durmaktır.

Hased eden dĂ‚imĂ‚ hastadır, cimri insan, dĂ‚imĂ‚ fakîrdir.

Başa kakan, nefret ateşini korukler.

KanĂ‚atkĂ‚r olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır.

Olgunluk uc şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kacmamak ve istiyene vermektir.

Yumuşaklık, durulmayı cabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır.

Âlim, cĂ‚hili hemen tanır, cunku daha once o da cĂ‚hildi. CĂ‚hil Ă‚limi tanımaz, cunku daha once Ă‚lim değildi.

Akıl ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve zıt olmayan iki kardeş gibidir.

ÎmĂ‚n ve hayĂ‚, birbirinden kopmayan bir butundur.

ÎmĂ‚n ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan arkadaş gibidir.

Ofke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir. Her kim ki ofkesine hĂ‚kim olursa, onu sondurur ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur.

Ahmaklık, dermĂ‚nı bulunmayan bir dert, şifĂ‚sı olmayan bir hastalıktır.

Allah icin kardeş olanların sevgisi, sebebi dĂ‚im olduğu icin devam eder. Dunya icin kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği icin, kısa surer, bir an gelir son bulur.

Akıllı, sustuğu vakit tefekkur, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı vakit de ibret alır.

Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna cağıran kişi, oksuz yaya benzer.

Sukût, sana vakar kazandırır ve seni ozur dileme zahmetinden kurtarır.

İhtiras, gĂ‚fillerin kalbinde şeytanların sultĂ‚nıdır.

Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister.

İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere goturur, zuhd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır.

Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşı kotu zannın bir araya getirdiği kotu arkadaşlardır.

Mal, harcandığı kadar sĂ‚hibine ikrĂ‚mda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihĂ‚net eder.

Fakîh oyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden umitsizliğe duşurmez ve onları Allahın rahmetinden yuz cevirtmez.

Mal ve cocuklar, dunya hayĂ‚tının zînetidirler. SĂ‚lih amel de, dunyadan Ă‚hırete goturulen mahsûldur.

Allah icin seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir.

Amel eden cĂ‚hil kişi, yoldan başka yerde yuruyen gibidir. Bu yuruyuşu ona, ihtiyĂ‚cından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz.

İnsan, sozu ile tartılır veya işi ile değerlendirilir. Seni zînet yonunden ağır getirecek şeyi soyle ve kıymetini artıracak şeyi yap.

Yalancı, sozunde sucludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lĂ‚f yapan biri olsun.

İstişĂ‚re, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur.

Dunya mu'minin hapishĂ‚nesi, olum hediyesi, Cennet de varacağı yerdir.

Dunya kĂ‚firin Cenneti, olum korkulu ru'yĂ‚sı, Cehennem de varacağı son duraktır.

Allaha tĂ‚atle uğraşmak en kĂ‚rlı iş, doğru konuşan dil ise, en guzelidir.

Gaddarlık, herkes icin kotu bir şeydir. Şan, şeref sĂ‚hibi ve buyuk zĂ‚tlar icin daha cirkindir.

TakvĂ‚, dîni ıslĂ‚h, nefsi muhĂ‚faza eder ve muruvveti susler.

Akıllı; alcak dunyadan el ceken, Cennet-i a'lĂ‚ya goz dikendir.

Sabır en guzel huy, ilim en şerefli sus eşyasıdır.

Kalblerin gafletine, gozlerin uyanık olması fayda vermez.

Sıkıntıya duşmeden once emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur.

Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hĂ‚kim olmaktır.

Korku kaderi değiştirmez, yalnız sevĂ‚bın yok olmasına sebep olur.

İhtiras, rızkı artırmaz.

KĂ‚rlı olan, dunyayı Ă‚hıretle değiştirendir.

Cimri, dunyada kendi nefsine comert davranmaz, butun malını mîrĂ‚scılara vermeye rĂ‚zı olur.

Mal, sĂ‚hibini dunyada yukseltir, Ă‚hırette alcaltır.

Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helĂ‚k olmadıkca cĂ‚resi bulunmaz.

GunĂ‚hlar birer dert olup, devĂ‚sı istiğfĂ‚rdır.

Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.

Sabır, en guzel îmĂ‚n kisvesi ve insanların en şerefli ahlĂ‚kıdır.

Şek ,şuphe, yakîni bozar, îmĂ‚nı yok eder.

Muruvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kacınması ve guzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır.

Comertlik ve cesĂ‚ret, şerefli maksatlar olup, Allahu teĂ‚lĂ‚ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsĂ‚n eder.

Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk Ă‚nındaki Ă‚fiyetten daha efdaldir.

Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kotuluklerini oldurendir.

Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serĂ‚b gibidir, bunu goren su sanıp aldanır.

İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır.

Kendi nefsinden rĂ‚zı olan, aldanmıştır. Ona guvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır.

Gercek dost, ayıbını gorup nasîhat eden, gıyĂ‚bında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir.

Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hice saymak ve cĂ‚hil insanlarla arkadaşlık kurmaktır.

Allah icin dost olan, kişiye doğru yolu gosteren, fesattan uzaklaştıran ve ibĂ‚detlerinde yardımcı olandır.

İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun.

Fazîlet; cok mal ve buyuk işlerle değil, guzel kemĂ‚liyet ve hayırlı işlerle olur.

İslĂ‚miyet, teslimiyettir. Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdîktir. Tasdîk, ikrĂ‚rdır. İkrĂ‚r, edĂ‚dır, yerine getirmektir. EdĂ‚ ise ameldir.

Fazîlet, en iyi maldır. Comertlik, en guzel mucevherdir. Akıl, en guzel zînettir. İlim, en şerefli meziyettir.

AdĂ‚let, halkın dirliği ve duzeni, idĂ‚recilerin susu ve guzelliğidir.

Akıllı kimse; dilini kotu soz ve gıybetten koruyan, mu'min; kalbini şek ve şupheden temizleyendir.

İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir.

İffet; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır.

Sabır iki kısımdır; belĂ‚ya sabır iyi ve guzeldir. Bundan daha guzeli, harĂ‚mlara karşı sabırdır.

HarĂ‚mlardan cekinmek, akıllıların şĂ‚nı, şereflilerin tabiatındandır.

Allah korkusundan dolayı goz yaşı dokmek, kalbi nûrlandırır. Tekrar gunĂ‚h işlemekten insanı korur.

Yaptığı gunĂ‚h bir işle oğunmek, o gunĂ‚hı yapmaktan daha kotudur.

Ârifin, yuzu nûr ve tebessum, kalbi korku ve huzun doludur.

Dunya; guzel, aldatıcı ve gecici bir serĂ‚b, cabuk yıkılan bir dayanaktır.

Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların unsiyetidir.

Yumuşaklık, ofke ateşini sondurur. Hiddet ise ofke ateşini korukler.

Mu'min, baktığında ibret alır. Bir şey verilirse, şukur eder. Musîbet ve belĂ‚ya uğrayacak olursa, sabır eder. Konuşacak olursa, Allahu teĂ‚lĂ‚yı hatırlatır.

Akıl, mu'minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silĂ‚hıdır.

ÎmĂ‚n ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar.

Hased edenin sevgisi sozlerinde gorulur. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiili duşmancadır.

Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en guzel huylu olan kimselerdir.

Allahu teĂ‚lĂ‚dan hayĂ‚ etmek, insanı Cehennem azĂ‚bından korur.

Gaflet, insana gurûr getirir, helĂ‚ke yaklaştırır.

Mu'min, dunyaya ibret gozu ile bakar. İhtiyĂ‚cı icin karnını doyurur. Dunyadan konuşulduğu vakit, nefret ve tenkid kulağı ile dinler.

Fazîlet, gucu yettiğinde affetmektir.

HayĂ‚ ve comertlik, ahlĂ‚kların en efdalidir.

Kotu insan, hic kimseye iyi zan beslemez. Cunku o, herkesi kendisi gibi gorur.

KĂ‚mil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir.

Soz ilĂ‚c gibidir. Azı faydalı, coğu zararlıdır.