Kur'an'da Engelliler İle İlgili Hukumler Nelerdir


Kuran'da engelliler ile ilgili pek cok hukum bulunur:


“Allah (cc) sizin sûretlerinize ve mallarınıza bakmaz, lakin sizin kalplerinize ve amellerinize bakar[ Ab Hanbel, Musned, II 285,539 ]

Kur'Ă‚nda gorme, işitme, konuşma, ortopedik ve zihinsel engelliler ile hastalıktan soz edilmektedir (amĂ‚ (coğulu umy), ekmeh, esam (coğulu sum), ebkem (coğulu, bukm), arac, ebras, merîd, sefîh ve mecnun) Hastalık, işitme, gorme, konuşma ve anlama engelliliği ile ilgili Ă‚yetlerin buyuk coğunluğu mecĂ‚zi anlamdadır

1. Gorme Engelliler

Gorme engelliliği, KurĂ‚nda 28 Ă‚yette gecmektedir. Bunlardan sadece 10'u fiziksel anlamda olup 6'ısı dunya hayatı, 4u de Ă‚hiret hayatı ile ilgilidir.
a) Dunya Bağlamında Gorme Engelliler
Dunya hayatındaki engellilik ile ilgili Ă‚yetlerin bir kısmı hakîkî bir kısmı da mecĂ‚zî anlamdadır.
1. Hakîki anlamda gorme engelliler
Hakîki anlamda korluk; gozlerin gorme ozelliğini kaybetmesidir. Altı Ă‚yette hakîkî anlamda gorme engellilerden soz edilmektedir. Bunlardan biri Allahın insanların fizikî yapılarına engelli veya sağlıklı oluşlarına gore değil, Allah ve Peygambere, îmĂ‚n ve itaate yonelmelerine gore itibar etmesi bağlamında; biri benzetme bağlamında, ikisi engellilere dînî gorevlerde ruhsat ve kolaylık bildirme bağlamında, ikisi de Hz. İsanın Allahın izniyle korleri iyileştirmesi bağlamında zikredilmiştir.
1. 1. Sorumluluk bağlamında; İslam, insanları ancak gucleri nispetinde sorumlu tutar.[Bakara, 2/284. ] Dolayısıyla gorme ozurlu insanlar dînî gorevlerle ilgili olarak ancak guclerinin yettiği şeylerden sorumludurlar. Allah yolunda cihat yapma ve savaşa katılma ile ilgili olarak, “Kore gucluk yoktur[Nur, 24/61. Fetih, 48/17. ] buyurulmaktadır. Bu Ă‚yet, ortopedik ozurlulerin savaşa katılma zorunlululuğunun olmadığını ifade etmektedir.
1. 2. Benzetme bağlamında; Bir olgu olarak goren ile gormeyen bir değildir. AmĂ‚, evrendeki varlıkları goremezken, gozleri sağlıklı olan insan gorebilmektedir. Bu acıdan aralarında fark vardır. İşte Allah, inkĂ‚r edip isyan edenler ile îmĂ‚n edip sĂ‚lih amel işleyenleri kor ve sağır ile işiten ve goren insanlara benzetmektedir: “Bu iki zumrenin durumu kor ve sağır ile goren ve işiten kimseler gibidir. Bunların durumları hic birbirlerine denk olur mu? HĂ‚lĂ‚ duşunmez misiniz?[Hûd, 11/24. ] Bu Ă‚yette, sadece bir durum tespiti ve benzetme yapılmaktadır, yoksa gorme ve işitme engelliler yerilip aşağılanmamaktadır. Boyle bir şeyi Allah hakkında duşunmek bile mumkun değildir.
1. 3. Değer verme bağlamında; Allaha ve Peygambere yonelen gorme ozurlu insan, inkĂ‚r edip isyan eden zengin ve itibarlı insandan daha değerlidir. Bu husus, Abese suresinin ilk on iki Ă‚yetinde acıkca bildirilmektedir. Âlemlere rahmet, butun insanlara peygamber, ornek, uyarıcı ve mujdeci olarak gonderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.) Mekkenin ileri gelenlerini dine davet ile meşgul olması sebebiyle bir ama ile ilgilenmediği icin uyarılmıştır: “Kendisine o a'mĂ‚ geldi diye Peygamber yuzunu ekşitti ve oteye dondu, yuz cevirdi. (Ey Peygamberim!) Ne bilirsin belki o ama temizlenip arınacak; yahut oğut alacak da bu oğut kendisine fayda verecek, kendisini muhtac hissetmeyene gelince sen ona yoneliyor, onun sesine kulak veriyorsun, (istemiyorsa) onun temizlenmesinden sana ne, ama sana Allaha derin bir saygı ile korku icinde koşarak geleni bırakıp ondan gaflet ediyorsun; hayır boyle yapma, cunku bu (Kur'Ă‚n sureleri) bir oğuttur, dileyen ondan oğut alır. Peygamber efendimiz (a.s.), Mekkenin zengin ve ileri gelenlerinden Ebu Cehil (Amr ibn HişĂ‚m), Umeyye ibn Ebî Halef, AbbĂ‚s İbn Abdulmuttalib ve Utbe ibn Ebî Rebîa ile ozel bir goruşme yapar, bunları İslama davet eder. İslamın guclenmesi acısından bu kimselerin Musluman olmalarını cok arzu eder. Peygamberimiz Umeyye ibn Halef ile konuşurken Fihr oğullarından Abdullah ibn Ummi Mektum adında gorme ozurlu biri gelir ve Peygamberimizden kendisine KurĂ‚ndan bir Ă‚yet okumasını ister. Ey Allahın Peygamberi! Allahın sana oğrettiklerinden bana oğret der. Peygamberimiz (a.s.), sozunun kesilmesinden hoşlanmaz, yuzunu ekşitir, ondan yuz cevirir ve diğerlerine doner. Peygamberimiz sozunu bitirip kalkacağı sırada vahiy gelir, Abese suresinin konu ile ilgili Ă‚yetleri iner.Peygamber efendimiz (a.s.), bu olaydan sonra Abdullah ibn Ummi Mektuma ikram etmiş, onunla konuşmuş, hatırını ve bir ihtiyacının olup olmadığını sorarak onunla ilgilenmiştir.Âtike b. Abdullahtan doğan Abdullah ibn Ummi Mektum, Peygamberimizin (a.s.) eşi Hz. Haticenin dayısının oğludur. Medineye ilk hicret edenlerden biridir. Peygamberimiz ile birlikte iki savaşa katılmıştır. Peygamberimiz ceşitli vesilelerle kendisini 13 defa Medinede yerine vekil bırakmıştır. Cemaate imamlık yapmıştır. Peygamberimizin (a.s.) muezzinlerinden biridir. Enes b. Malik kendisini Kadisiye savaşında elinde siyah bir bayrak ve zırhlı olarak gorduğunu soylemiştir. Bu savaşta şehit olduğu rivayeti vardır.[Taberî, Abdullah ibn Cerîr. CĂ‚miul-BeyĂ‚n An Tevîli Âyil-KurĂ‚n, XV, 30/50-52. Beyrut, 1988. Yazır, VIII, 5570-5571. ]
1. 4. Tedavi Bağlamında; Kur'Ă‚nda iki Ă‚yette Hz. İsanın Allahın izni ile doğuştan korleri (ekmeh) iyileştirdiği ve Yakub (a.s.)ın kor olan gozlerinin iyileştiği bildirilmektedir.
“Koru ve alacayı iyileştiririm,[ Al-i İmrĂ‚n] “Yine benim iznimle sen doğuştan koru ve alacayı iyileştiriyordun.[MĂ‚ide, 5/110]
Yakup (a.s.), oğlu Yusuf icin doktuğu goz yaşlarından dolayı gozlerini, kaybetmiş, Yusuf'un gomleğini yuzune surmek suretiyle gozleri acılmıştır. Bu olay Kur'an'da şoyle anlatılmaktadır: " Uzuntuden iki gozune ak duştu, acısını icinde saklıyordu",[Yusuf, 12/84. ] "(Yusuf kardeşlerine) bu gomleğimi goturun, babamın yuzune koyun ki gozleri acılsın dedi",[Yusuf, 13/93. ] "Mujdeci gelip gomleği Yakub'un yuzune koyunca gozleri acılıverdi"[Yusuf, 12/96.]

2. MecĂ‚zî anlamda gorme engelliler

MecĂ‚zî anlamda korluk, gozlerin varlıkları gorememesi değil, insanın gercekleri gorememesi yani "kalp korluğu"dur. Yuce Allah, kalbi/aklı/zihni, gozleri, kulakları ve dili sadece eşyayı değil aynı zamanda gercekleri anlasın, gorsun, duysun ve konuşsun diye yaratmıştır. “Allah sizi annelerinizin karınlarından hicbir şey bilmezken cıkardı; şukredesiniz diye size kulaklar, gozler ve kalpler verdi,[Nahl, 16/78. ] “Yer yuzunde gezip dolaşmadılar mı ki duşunecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Cunku gercekte (kafadaki) gozler değil, goğuslerdeki kalpler (kalp gozleri) kor olur[Hac, 22/46. ] anlamındaki Ă‚yetler bu gerceği ifade etmektedir.
Yuce Allah, gercekleri anlamayan kalp, gercekleri gormeyen goz ve gercekleri işitmeyen kulak sahiplerini sapık ve cehennemlik insanlar olarak nitelemektedir: “Yemin olsun ki cinler ve insanlardan kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gozleri olup da bunlarla gormeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen bir cok insanı cehennem icin var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha da aşağıdadırlar, işte bunlar gafillerin ta kendileridir[ArĂ‚f, 7/179] anlamındaki Ă‚yet bunun delilidir.
Yuce Allah bu anlamda gozleri olduğu halde gercekleri goremeyenleri "hakîki korler" olarak nitelendirmesi oldukca anlamlıdır. KurĂ‚na baktığımız zaman bu anlamda kafir, muşrik ve munafıklara ama denildiğini gormekteyiz.
2.1. KĂ‚fir: “Hic goren ile gormeyen bir olur mu?,[EnĂ‚m, 6/50.] “Kor ile goren bir olmaz,[FĂ‚tır, 35/19-20. ] “Kor ile goren, îmĂ‚n edip sĂ‚lih amel işleyenler ile kotu amel işleyenler bir değildir[Mumin, 40/58. ] anlamındaki Ă‚yetlerde gecen kor ile goren mecazi anlamda olup bununla kastedilen, kĂ‚fir ile mumin veya cahil ile Ă‚lim veya Allah ile put veya gĂ‚fil ile gerceği goren insandır.[BeydĂ‚vî, V,. ]
“İnkĂ‚r edenleri îmĂ‚na cağıran (Peygamber) ile inkĂ‚r edenlerin durumu, bağırıp cağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (coban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kordurler, bundan dolayı anlamazlar.[Bakara, 2/171. ]
2.2. Muşrik: “Kor ile goren bir olur?[Rad, 13/16. ] anlamındaki Ă‚yette gecen kor ile gorenden maksat Allaha ortak koşan muşrik ile Allahı bir tek ilah kabul eden mumindir.[BeydĂ‚vî, III, 482. ]
2.3. MunĂ‚fık: “MunĂ‚fıklar, sağırdırlar, kordurler, dilsizdirler.[Bakara, 2/18. ]
Gerceklere gozlerini kapamış olan kĂ‚fir, muşrik ve munafıklar, gozlerini ve gonlunu Allaha ve peygambere acmadıkca ilĂ‚hî hakîkatleri anlayıp goremezler. Yuce Allah, Peygamberine şoyle seslenmektedir: “Sen korleri sapıklıklarından vazgecirip yola getiremezsin,[Neml, 27/81. Rum, 30/53. ] “Korlere, hele gerceği gormuyorlarsa sen mi doğru yolu gostereceksin?,[Yunus, 10/43 ] “Korleri ve apacık bir sapıklık icinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?.[Zuhruf, 43/40, ]
“Rabbinden sana indirilenin gercek olduğunu bilen kimse (onu bilemeyen) kor gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar[Rad, 13/19. bk. Neml 27/66; ArĂ‚f, 7/64. ] anlamındaki Ă‚yette gecen “kor kelimesi, Ă‚lemlerin Rabbinden indirilen KurĂ‚nın hak olduğunu bilen kimsenin zıddı olarak kullanılmıştır. Kur'Ă‚nın hak olduğunu bilenler, kafirler gibi kor, sağır ve dilsiz olmazlar. “O Rahmanın kulları, kendilerine Rablerinin Ă‚yetleri hatırlatıldığı zaman onlara kor ve sağır kesilmezler.[FurkĂ‚n, 25/73]
“Kim bu dunyada kor olursa o Ă‚hirette de kordur, yolunu daha da şaşırmıştır[İsrĂ‚, 17/72. ] anlamındaki Ă‚yette gecen “kor (amĂ‚) kelimesi de mecĂ‚zî anlamda olup kalp gozu kor olan, dunyada Allahın gucunu, nimetlerini, varlığına işaret eden delileri ve doğru yolu goremeyen, Allaha ve Peygamberine îmĂ‚n etmeyen kimse anlamındadır.[Taberî, IX, 10/128; Kurtubî. , Muhammed b. Ahmed, el-CĂ‚mi' Li AhkĂ‚mi'l-Kur'Ă‚n, , X, 298. Beyrut, 1967 BeydĂ‚vî, IV, 56. Yazır, V, 3192. ] Kurana gore inanan bir ama mumin inanmayan ama gozleri goren kafirden daha ustundur!
Gorulduğu gibi Ă‚yetlerdeki “amĂ‚ kelimeleri coğunlukla mecĂ‚zî anlamdaki korluğu yani kalp korluğunu ifade etmektedir. Bu kelimenin kok anlamında bu mana vardır.[Rauğıb el-IsfehĂ‚nî, el-Mufredat fî Garîbil-KurĂ‚n, “a-m-y maddesi. Mısır, tarihsiz.] KurĂ‚nda fiil şekli de bu anlamda kullanılmıştır: “Rabbinizden size gercekleri gosteren deliller gelmiştir. Kim gerceği gorurse (ebsara) kendi yararına, kim de gerceği gormezse (amiye) kendi zararı-nadır[EnĂ‚m, 6/104. bk. MĂ‚ide, 5/71; Hûd, 11/28; Kasas, 28/66; Hac, 22/46; Fussilet, 41/17; Muhammed, 47/23. ] anlamındaki Ă‚yeti ornek olarak zikredebiliriz.
KurĂ‚nda sapıklık anlamında “amĂ‚, doğru yolu bulma anlamında “hudĂ‚ kavramının zıddı olarak da kullanılmıştır.[Fussilet, 41/44. ] Peygamberi yalanlayıp inkĂ‚r eden Nuh kavmine[ArĂ‚f, 7/64. ] ve Ă‚hireti inkĂ‚r eden Mekkeli muşriklere[Neml 27/66. ] “korler (amûn) denilmiştir.
Kafirler nicin gercekleri goremezler? Goremezler cunku îmĂ‚na yanaşmazlar, inkarda diretirler, bu yuzden gozleri muhurlenmiş, gozlerinin uzerine perde cekil-miştir: “Kafirler, Allahın kalplerini, kulakla-rını ve gozlerini muhurlediği (tabea) kimse-lerdir,[ Nahl, 16/108. ] “Kafirlerin gozleri uzerinde de bir perde (ğışĂ‚ve) vardır,[Bakara, 2/7. ] “Munafıklar, Allahın kulaklarını sağır, gozlerini kor ettiği kimselerdir[Muhammed, 47/23]. “KurĂ‚n, inanmayanlara karşı bir korluktur (ama).[Fussilet, 41/44. ] Onlar, KurĂ‚nın guzelliklerini, hikmetlerini, inceliklerini ve hikmetlerini goremezler.
b) Âhiret Bağlamında Gorme Engelliler
Kur'Ânda 4 Âyette Âhirette gorme engellilerden soz edilmektedir.
“Kim bu dunyada kor olursa o Ă‚hirette de kordur[ İsrĂ‚, 17/72. ] anlamındaki Ă‚yette gecen “Ă‚hirette korluk; cennet nimetlerini goreme-mek[ Kurtubî, X, 298. FîrûzĂ‚bĂ‚dî, Mecdu'ddîn Muhammed b.Ya'kûb,, Tenvîru'l-MikbĂ‚s Min Tefsîrî İbn Abbas (Memûatun Mine't-TefĂ‚sîr), IV, 56. Beyrut, tarihsiz. ] ve kurtuluş yolunu bulamamaktır.[BeydĂ‚vî, IV, 56]
“Kim benim zikrimden (KurĂ‚ndan) yuz cevirirse mutlaka ona dar bir gecim vardır ve onu kıyamet gununde kor olarak haşrederiz. O, Rabbim! Dunyada ben goren bir kimse idim, beni nicin kor olarak haşrettin der,[TĂ‚hĂ‚, 20/124-12. ] “Allah kimi doğru yola iletirse işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de sapıtırsa boyleleri icin Onun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet gunu, korler, dilsizler ve sağırlar olarak yuz ustu haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir[İsrĂ‚, 17/97.] anlamındaki Ă‚yetlerde gecen Ă‚hirette korluğun hakîki mi mecazi mi olduğu konusunda Kur'Ă‚n yorumcuları ihtilaf etmişlerdir. Mecazi anlamda olduğunu soyle-yenlere gore[Kehf, 18/53 Ă‚yetinde mucrimlerin cehennemi, FurkĂ‚n, 25/12 ve Mulk 67/7 Ă‚yetlerinde cehennem ateşinin muthiş kaynamasını ve korkunc uğultusunu işitecekleri bildirilmektedir. ] korlukten maksat; kendilerini sevindirecek şeyleri gorememeleridir. Korlu-ğun hakîki anlamda olduğunu soyleyenlere gore ise kafirler, Muminûn suresinin 108. Ă‚yetindeki talimattan sonra kor sağır ve dilsiz olacaklardır.[HĂ‚zin, IV, 73. ]

2. İşitme Engelliler

Kur'Ă‚nda işitme engelliler ile ilgili Ă‚yetlerin sayısı, gorme engellilere gore daha azdır. İsim şekli (summ) 11 ayette gecmektedir. Bu Ă‚yetlerden 10u dunyada sağırlık, biri Ă‚hirette sağırlık ile ilgilidir. Dunyada sağırlık ile ilgili Ă‚yetlerin sadece biri hakîki, diğerleri mecazi anlamdadır.
2.1. HĂ‚kîki anlamdaki sağırlık; benzetme bağlamında gecmektedir. Bir olgu olarak işiten ile işitmeyen bir değildir. Sağır insan sesleri duyamazken kulakları sağlıklı insan sesleri duyabilmektedir. Bu acıdan aralarında fark vardır. İşte Allah, inkĂ‚r edip isyan edenler ile îmĂ‚n edip sĂ‚lih amel işleyenleri kor ve sağır ile işiten ve goren insanlara benzetmektedir: “Bu iki zumrenin durumu kor ve sağır ile goren ve işiten kimseler gibidir. Bunların durumları hic birbirlerine denk olur mu? HĂ‚lĂ‚ duşunmez misiniz?[Hûd, 11/24. ] Ayette, sadece bir durum tespiti ve benzetme yapılmaktadır, yoksa gorme ve işitme engelliler yerilip aşağılanmamaktadır.
2.2. MecĂ‚zî anlamdaki sağırlık; Allah ve peygamberin cağrısını duymazlıktan gelmek, ilĂ‚hî gerceklere kulak tıkamaktır.
KĂ‚fir, muşrik ve munafıklar, KurĂ‚nda “sağır olarak nitelendirilmektedir: “(Munafıklar), sağırdırlar, dilsizdirler, kordurler. Artık onlar hakka donmezler.[Bakara, 2/18. ] Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kordurler, bundan dolayı anlamazlar,[ Bakara, 2/171] “Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar icerisindeki sağırlar ve dilsizlerdir.[EnĂ‚m, 6/39. ]
Gorulduğu gibi Ă‚yetlerde munafıklar ve Ă‚yetleri yalanlayan kĂ‚firler, yerilme bağlamında korler ve sağırlar olarak nitelenmektedir. Hatta Allah bu tur insanların, canlıların en kotuleri olduğunu bildirmektedir: “Şuphesiz yer yuzunde yuruyen canlıların Allah katında en kotuleri akıllarını kullanmayan sağırlar, dilsizlerdir.[EnfĂ‚l, 8/22.]
KĂ‚firler ilĂ‚hî gercekleri duymazlar, cunku “inanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır,[Fussilet, 41/44. ] inkarda diretmeleri sebebiyle “Allah, onların kalplerini ve kulaklarını muhurlemiştir.[Bakara, 2/7. bk. Nahl, 16/108. ] “Munafıklar, Allahın kulaklarını sağır, gozlerini kor ettiği kimselerdir.[Muhammed, 47/23. ] Artık bu kimselerin kulaklarına hak soz girmez, Peygamber de onlara gerceği duyuramaz, cunku bunlar, akıllarını da kullanmazlar: “Sağırlara hele akıllarını da kullanmıyorlarsa gerceği sen mi duyuracaksın?, [Yunus, 10/42. Zuhruf, 43/40. ] “Sen olulere (hakkı) duyuramazsın, arkalarını donup kacarlarken sağırlara da cağrıyı (ilĂ‚hî daveti) duyuramazsın,[Neml, 27/80; Rum, 30/52] cunku, “sağırlar, uyarıldıkları vakit cağrıyı işitmezler. [ Enbiya, 21/45 ] “Sen ancak Ă‚yetlerimize iman edip Musluman olanlara duyurabilirsin[Neml, 27/81. ] ve “Onlar, kendilerine Rablerinin Ă‚yetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kor ve sağır kesilmezler.[FurkĂ‚n, 25/73. ]
2.3. Ahirette sağırlık; Kur'Ă‚nda bir Ă‚yette kĂ‚firlerin Ă‚hirette sağır olarak haşredileceği bildirilmektedir: “Onları kıyamet gunu, korler, dilsizler ve sağırlar olarak yuz ustu haşredeceğiz, varacakları yer cehennemdir.[İsrĂ‚, 17/97. ] Kur'Ă‚nda kafirlerin kulaklarının duyması ile ilgili Ă‚yet bulunması[Mesela bk. Mulk, 67/7. ] sebebiyle mufessirler, kĂ‚firlerin ilk haşrolundukları andan kıyamet mevkiine gelinceye kadar sağır olacakları veya kendilerini sevindirecek sozleri işitemeyecekleri şeklinde sağırlığın hakîkî veya mecĂ‚zî anlamda olabileceği goruşunu serdetmişlerdir.[Taberî, IX, 15/155-156.]

3. Konuşma Engelliler

KurĂ‚nda beş Ă‚yette konuşma ozurluluğunden soz edilmektedir. Bunlardan dordu dunya hayatı, biri Ă‚hiret hayatı ile ilgilidir. Dunya hayatı ile ilgili olan Ă‚yetlerden bir hĂ‚kîkî anlamda, diğerleri mecĂ‚zî anlamdadır.
3.1. Hakîkî anlamda dilsizlik; benzetme bağlamında gecmektedir: “Allah, (şoyle) iki adamı misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hicbir şeye gucu yetmez, efendisine sadece bir yuktur. Nereye gondersen olumlu bir sonuc alamaz. Bu, adalet ile emreden ve doğru yol uzere olan kimse ile eşit olur mu?[Nahl, 16/76. ]

3.2. MecĂ‚zî anlamda dilsizlik; gercekleri konuşmayan, hak sozu soylemeyen kimsedir. Allah KurĂ‚nda kĂ‚fir, muşrik ve munafık kimseleri dilsiz olarak nitelemektedir: “(Munafıklar), sağırdırlar, dilsizdirler, kordurler. Artık onlar hakka donmezler,[Bakara, 2/18] "(İnkĂ‚r edenler), sağırdırlar, dilsizdirler, kordurler, bundan dolayı anlamazlar,[ Bakara, 2/171] “Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar icerisindeki sağırlar ve dilsiz-lerdir.[EnĂ‚m, 6/39. ]

3.3. Ahirette dilsizlik; Kur'Ă‚nda bir Ă‚yette kĂ‚firlerin Ă‚hirette sağır olarak haşredileceği bildirilmektedir: “Onları kıyamet gunu, korler, dilsizler ve sağırlar olarak yuz ustu haşredeceğiz, varacakları yer cehennemdir.[İsrĂ‚, 17/97. ]
Yasin suresinin 65. Ă‚yetinde kıyamet gunu Allahın kĂ‚firlerin ağızlarını muhurleneceği, ellerinin konuşup ayaklarının şahitlik edeceği bildirilmektedir.
İbn AbbĂ‚s, Ă‚hiret korluğunu, kĂ‚firlerin kendilerini sevindirecek şeyleri gorememeleri; dilsizliği, delil ile konuşamamaları; sağırlığı, kendilerini sevindirecek şeyleri duyamamaları şeklinde yorumlamıştır.[Taberî, IX, 15/168. ]

4. Ortopedik Engelliler
KurĂ‚nda iki Ă‚yette ortopedik engellilerden soz edilmektedir. Bu Ă‚yetler, yurume engeli olan insanlara Allah yolunda cihada ve savaşa katılmamaları ile ilgilidir: “Topala gucluk yoktur.[ Nur, 24/61. Fetih, 48/17.]

5. Zihinsel Engelliler
İnsanın sahip olduğu en değerli nimet, akıl ve muhakeme nimetidir. Bu nimetin yitirilmesi en buyuk kayıp ve en buyuk engelliliktir. KurĂ‚nda zihinsel engellilik fiziksel ve mecĂ‚zî anlamda kullanılmış, “mecnûn ve “sefîh kelimeleri ile ifade edilmiştir.