Peygamber Efendimiz S.A.V. in Canlılara Merhameti
Hz. Muhammed S.A:V. in Canlılara Şevkat ve Merhameti

İnsanların birbirlerini sevmeleri vekarşılıklı sorumluluklarını yerine getir-meleri esastır. Bu anlayış, İslÂmın insanlığa bağışladığı en onemli evrensel değerlerden biridir. Tabiattaki bitkilerin ve canlıların kume ve gruplarhalinde bir butunluk ve guzellik ifadeettiği bir donemde insanların birbirlerinin kurdu ve hasmı olarak tavır almalarını izah etmek mumkun değildir. Oysaki insanların boylar ve kabileler halinde yaratılmalarının nedeni ayrışmak değil birbirleriyle tanışmak,kaynaşmak ve gerektiğinde paylaşmaktır. Peygamberimiz (s.a.s.) buhususu şoyle acıklamışlardır: “Butun muminleri birbirlerine merhamette,muhabbette, lutufta ve yardımlaşma hususlarında sanki bir vucut misali gorursun! Bir organı hastalanınca, diğerleri onun acısına ortakolurlar.. (Buhari, Redeb, 27)

Hz. Peygamber (s.a.s.) butuninsanlığa rahmet ve şefkat kayna-ğı olarak gonderilmiştir. Arafat hutbesinde de işaret edildiği gibi; insanın hayatı ve onuru kutsaldır. Dolayısıyla onun malı, canı, kanı ve ırzı her turlu tecavuz-den ve haksızlıktan korunmuştur

Hayvanlara şefkat ve merhamet Hz. Peygamber (s.a.s.), ruh taşıyan ve insanlara emanet edilen hayvanların da haklarının korunmasını ve ihtiyaclarının karşılanmasını istemiştir. Aslında bunların buyuk bir kısmı dunyanın ekolojik dengesine de katkıda bulunmaktadır. Bir bolumu de;eti, sutu ve derisi gibi bircok nimetlerle insanın hayatına ve sağlığına katkı sağlamaktadır. Bazılarından da yuk, taşıma ve ulaşımgibi ihtiyaclar icin yararlanılmaktadır. Ozetle ifade etmek gerekirse her canlı kendi ekseninde paha bicilmez bir değere sahiptir.Onların da insanlar gibi doğmak,buyumek, uremek ve yaşamakgibi ozellikleri vardır. Yeryuzunusevk ve idare kabiliyetiyle donatılan insanların bu canlılara karşıduyarsız kalmaları duşunulemez. Onlara, eza ve işkence anlamına gelebilecek hicbir eyleme izin verilmemelidir. Yuk taşıyanları gereğinden fazla yormamak, yiyecek ve iceceklerini zamanında vermek ve her cinsi yaratıldığı işicin kullanmak gerekir. Onlarında insanlar gibi bir organizmaya sahip oldukları unutulmamalıdır.Bu nedenle zevk icin birbirleriyle dovuşturulerek veya yarıştırılarak eziyet etmemelidir. Hedef secilerek, silÂh ve taşlarla oldurulmemelidir. İslÂm bilginleri; hayvanı,incitecek şekilde dovmeyi buyuk gunah kabul etmişlerdir. Avı, gecim ve meslek edinerek cinslerinnesillerini tuketmemelidir.

Hz. Peygamber (s.a.s.), colde susamış bir kopeğin perişan halini gorerek su ihtiyacını giderenbir yolcuyu ve evinde ac kalan kediyi doyuran bir kadını cennetle mujdelemiştir. Ey Allahın Resulu; hayvanları sulamakta bizeecir var mıdır?

Diye soranlara şucevabı vermiştir: “Evet kendisin-de, hayat olan her yaş ciğeri sulamakta ecir vardır. (Buhari, Edeb,27) Yine ashabıyla bir yolculuktan donerken bir kuşun feryadını duyunca sebebini sormuştu.

Yuvasındaki yavrularının alındığı soylenince hemen bu yavruların bulunarak yerine konulmasını emretmişlerdir. Başka bir gun Medinede yol uzerinde ağlayanbir cocuğu gorunce sebebini sormuştu. Cocuk; Nuğayr ismindebir kuş beslediğini ve hastalık sonucu olduğunu soylemişti. Bunun uzerine her ikisine birden uzulen Rasulullah arkadaşlarına;“Bu cocuğun en değerli varlığı ercesiydi. Hadi evine gidelim.Onu teselli edelim ve uzuntusunden dolayı taziyetlerimizi sunalım. demişti.

Peygamberimiz insanlarla konuştuğu gibi, aynı şekilde hayvanların dilini de anlardı. Onlarla konuşur, dertlerini ve şikÂyetlerini dinlerdi. Cunku hayvanlar Peygamberimizi tanırlardı.

Temim ed-DÂrî anlatıyor:

"Peygamberimizle birlikte oturuyorduk. O sırada bir deve koşarak geldi. Peygamberimize yaklaştı. Başı ucunda durdu. Bunu goren Peygamberimiz:

"Ey deve sakin ol. Doğru soyle, doğru soylersen senin yararınadır, yalan soylersen zararına olur. Hem de Allah bize sığınanı guvende kıldı, artık sen guven altındasın. Bize sığınan mahrum kalmaz' buyurdu.

"Biz, 'YÂ Resulallah, bu deve ne diyor?' dedik.

"Sahipleri onu kesip etini yemek istemişler. O da kacmış, Peygamberinize sığındı' buyurdu.

"Biz bunları konuşurken devenin sahipleri koşarak geldiler. Deve onları gorunce tekrar Peygamberimizin yanına sokuldu. Korunmasını istedi. Bunun uzerine adamlar:

"YÂ Resulallah, bu bizim devemizdir. Uc gun once kactı. Onu arıyorduk. Sonunda yanınızda bulduk' dediler.

"Peygamberimiz: 'Ama o sizden cok fena şikÂyet ediyor' deyince:

"Ne diyor, y Resulallah?' diye sordular.

"O yanınızda guven icinde buyumuş, gelişmiş. Uzerinde yıllar boyu yaz aylarında otlu ağaclı ulkelere, kış aylarında sıcak memleketlere yuk taşımışsınız. Buyudukten sonra ondan yavru almak istemişsiniz. Allah ondan size bir suru deve nasip etmiş. Bolluk senesi gelince onu kesip etini yemek istediniz değil mi?'

"Doğru y Resulallah. Vallahi boyle oldu' dediler.

"Peygamberimiz:

"Sahiplerine bu şekilde guzelce hizmet verenin mukÂfatı bu mudur?' deyince;

"YÂ Resulallah, onu gercekten kesmeyeceğiz' dediler.

"Peygamberimiz, 'Yalan soylediniz. O size sığındı, yardım istedi, kabul etmediniz. Ben ise sizden daha merhametliyim. Allah munafıkların kalbinden merhameti cıkarmış, mu'minlerin kalbine koymuştur' buyurdu ve deveyi onlardan yuz dirheme satın aldı, sonra da deveye dondu:

"Ey deve, haydi git, Allah rızası icin serbestsin, sana kimse dokunamaz' buyurdu.

"Deve, Peygamberimizin başının uzerine eğildi ve dua eder gibi yaptı. Peygamberimiz de; "Âmîn' dedi.

"Deve tekrar dua etti. Peygamberimiz yine:

"Âmîn' dedi.

"Sonra tekrar dua etti. Peygamberimiz yine:

"Âmîn' dedi.

"Dorduncu kez dua edince Peygamberimiz ağladı.

"YÂ Resulallah, bu deve ne diyor?' diye sorduk.

"Peygamberimiz şoyle buyurdu:

"Ey Peygamber, Allah İslÂmdan ve Kur'Ân'dan size hayırlar versin' dedi. 'Âmin' dedim.

"Sonra 'Siz beni rahat ve huzura kavuşturduğunuz gibi, Allah da kıyamet gununde ummetini korkudan kurtarsın, rahat ve huzura kavuştursun' dedi. 'Âmîn' dedim.

"Daha sonra, 'Allah ummetinin kanını duşmanlarından korusun' dedi, 'Âmîn' dedim.

"Daha sonra da, 'Allah ummetinin helak oluşunu aralarında fitne fesat cıkararak birbirine silah cekmede kılmasın' deyince ağladım. Cunku ilk isteklerini ben de Allah'tan istedim, Allah isteklerimi kabul etti, onları bana verdi. Son istediğini ise vermedi. Cebrail, Allah'tan ummetimin birbirlerine silÂh cekerek helak olacağı haberini getirdi. Olacakları kalem boyle yazmış. Allah'ın takdiri değişmez."

Peygamberimiz, hayvanların ac susuz bırakılmasına hic razı olmazdı. Bir gun aclıktan karnı sırtına gecmiş bir deve gordu. Sahibini bulup ikaz etti:

"Hayvanlarınız hususunda Allah'ın sizi azaba carptıracağından korkunuz."

Arapların eskiden beri yaptıkları bir Âdetleri daha vardı ki, hayvanın sırtını hitap kursusu olarak kullanırlardı. Peygamberimiz bu Âdeti de yasakladı ve şoyle buyurdu:

"Allah bu hayvanları, ancak guclukle gidebileceğiniz yere kolayca gidebilmeniz icin sizin emrinize verdi. Ayrıca yeryuzunu de yarattı. Diğer ihtiyaclarınızı onların ustunde giderin."

Keyfi olarak hayvanlara, bilhassa kuşlara yapılan eziyetleri Peygamberimiz hic hoş karşılamaz, onların hakkına dikkat edilmesini isterdi.