Kuranda İnfak İle İlgili Ayeti Kerimeler



KURANDA İNFAK ÂYETLERİ

Onlar ki gaybe iman edip, namazı doğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan, Allah yolunda minnet etmeden harcarlar (Bakara 2/3).

Burada, Allaha samimiyetle inanan muminlerin başlıca ozellikleri sayılırken iman ve namazın ardından infak zikredilmiştir.

Yuzlerinizi bazen doğu, bazen batı tarafına cevirmeniz iyilik değildir. İyilik yapanlar o kimselerdir ki; Allaha, ahiret gunune, meleklere, kitaba ve butun peygamberlere iman edip, yakınlığı olanlara, oksuzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekÂtı verirler (Bakara 2/177).

(Ey Muhammed!) Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana, baba, yakınlar, oksuzler, yoksullar ve yolda kalmışlar icindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir (Bakara 2/215).

Burada, infakla ilgili oncelik sırasına işaret edilmekle birlikte Âyetin sonundaki ifadeden asıl onemli noktanın hayır yapma arzusu ve niyeti olduğu anlaşılmaktadır.

(Ey Muhammed!) Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyactan fazlasını infak edin (Bakara 2/219).

Ey iman edenler! Kendisinde hicbir alışverişin, hicbir dostluğun ve hicbir şefaatin bulunmadığı bir gun gelmeden once, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın (Bakara 2/254).

Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yuz tane var. Allah dilediğine daha da katlar. Allahın rahmeti geniştir. O her şeyi bilir. Allah yolunda mallarını infak eden, sonra verdiklerinin arkasından başa kakmayı, gonul incitmeyi uygun gormeyen kimselerin Rabbleri yanında mukÂfatları vardır. Onlara hicbir korku yoktur ve onlar, uzulmeyeceklerdir (Bakara 2/261-262).

Âyette gecen “Allah yolunda infak tabiri, oncelikle ulkenin savunması icin gerekli maddi yardımda bulunmayı ifade etmektedir. Ancak bu tabirin gectiği bircok Âyet ve hadisin birlikte değerlendirilmesinden cıkan sonuca gore Allaha itaat ve ibadet niyeti taşıyan, İslama ve Muslumanlara fayda ve destek sağlayan her harcama Allah yolunda infak sayılmaktadır. İslam medeniyet tarihinde de boyle bir niyet taşıması şartıyla ulkenin savunması, hac hizmetleri, yoksulların desteklenmesi; okul, kutuphane, cami, yol, kopru, ceşme, bakımevleri gibi hayır kurumlarının tesisi, hatta tabiatın korunup geliştirilmesine kadar cok ceşitli hizmetler icin yapılan her turlu harcama Allah yolunda infak kapsamında değerlendirilmiştir. Ayrıca Kuranda genellikle iyiliklerin sevabı bire on olarak gosterildiği halde, Allah yolunda infÂkın sevabının bire yediyuz olduğu bildirilmiştir.

Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek sizin icin yerden cıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin goz yummadan alıcısı olamayacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki Allah, sadakalarınıza muhtac değildir ve hamde layık olandır (Bakara 2/267).

Her ne ceşit nafaka verdinizse veya her ne turlu bir adak adadınızsa, Allah onu kesinlikle bilir (Bakara 2/270).

Onları yola getirmek senin boynuna borc değildir, ancak Allah dilediğini yola getirir. Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz icindir. Siz yalnızca Allah rızasını gozetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen odenir. Size hicbir şekilde haksızlık yapılmaz. Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryuzunde gezip dolaşmaya guc yetiremezler. Utangac olduklarından dolayı, bilmeyenler onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yuzlerinden tanırsın. Yuzsuzluk yapıp kimseden bir şey istemezler. Ne turden bir iyilik yaparsanız, şuphe yok ki, Allah onu bilir. Mallarını gece ve gunduz, gizlice ve acıkca infak edenler yok mu; işte onların Rabbleri katında ecir ve mukÂfatları vardır. Onlara herhangi bir korku yoktur, onlar hicbir zaman mahzun da olmazlar (Bakara 2/272-274).

Bakara 2/261-274. Âyetlerinde infakın onemi, amacı, hangi mallardan kimlere ve nasıl verileceği, karşılığında vaat edilen oduller ayrıntılı bicimde ortaya konmuştur.

Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah gunahta ve inkÂrda direnen hic kimseyi sevmez (Bakara 2/276).

Onlar ki, Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, artık bizim suclarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru! derler. O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o el pence divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları gorur (Âl-i İmran 3/16-17).

Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkca, gercek iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir (Âl-i İmran 3/92).

Rabbinizin bağışına ve genişliği goklerle yer arası kadar olan, Allahtan gereği gibi korkanlar icin hazırlanmış bulunan cennete koşun. O Allahtan hakkıyla korkanlar, bollukta ve darlıkta Allah icin harcarlar, ofkelerini yutarlar, insanları affederler (Âl-i İmran 3/133-134).

Bunlar, Allaha ve ahiret gunune iman etselerdi ve Allahın verdiği rızıktan gosterişsiz harcasalardı kendilerine ne zarar gelirdi? Allah onların soz ve işlerini cok iyi bilendir (Nis 4/39).

Bir sadaka vermeyi, bir iyilik yapmayı veyahut da insanların arasını duzeltmeyi emredenlerinki haric, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının coğunda hicbir hayır yoktur (Nis 4/114).

Gercek muminler ancak o muminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yurekleri urperir, Âyetleri okunduğu zaman imanlarını artırır. Yalnızca Rabblerine tevekkul ederler. Onlar ki namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcarlar (EnfÂl 8/2-3).

Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz odenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız (EnfÂl 8/60).

Ey iman edenler, şurası bir gercektir ki, Yahudi hahamları ile Hıristiyan rahiplerinin bircoğu insanların mallarını haksız yere yerler ve Allah yolundan saptırırlar. Bir de altın ve gumuşu hazineye doldurup, onları Allah yolunda sarf etmeyenleri bu yuzden acıklı bir azap ile mujdele! O gun o altın ve gumuşlerin ustu cehennem ateşinde kızdırılacak da bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacak. Onlara, İşte bu kendi canınız icin saklayıp biriktirdiğiniz şeydir. Haydi, şimdi tadın bakalım şu biriktirdiğiniz şeyin tadını denilecek (Tevbe 9/34-35).

Yine bedevilerden kimi de vardır ki, Allaha ve ahiret gunune inanır ve harcadığını Allah katında yakınlıklara ve Peygamberin dualarını almaya vesile sayar. Gercekten de bu, onlar icin bir yakınlıktır. Allah onları rahmeti icine koyacaktır (Tevbe 9/99).

Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin (Tevbe 9/103-104).

Onların (Medine halkı ve civarındaki bedevilerin), Allah yolunda yaptıkları kucuk veya buyuk her harcama veya gectikleri her vadi karşılığında, yaptıkları işin daha guzeliyle Allahın kendilerini mukÂfatlandırması icin sevap yazılmaması mumkun değildir (Tevbe 9/121).

Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve acıkca Allah yolunda harcarlar. Cirkinlikleri guzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akıbeti kendilerinin olacak olanlardır (Rad 13/22).

İman eden kullarıma soyle: Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir gunun gelmesinden once, kendilerine verdiğimiz rızıktan acık ve gizli harcasınlar (İbrahim 14/31).

Allaha itaat eden alcak gonulluleri mujdele. Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar (Hacc 22/34-35).

İşte onlara (Kurandan once kendilerine kitap verdiklerimize), sabretmelerinden oturu mukÂfatları iki defa verilecektir. Bunlar kotuluğu iyilikle savarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan da Allah rızası icin harcarlar (Kasas 28/54).

Allahın sana verdiğinden Onun yolunda harcayarak ahiret yurdunu gozet, ama dunyadan da nasibini unutma! Allahın sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara iyilik et (Kasas 28/77).

Onların yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve umit icinde Rabblerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayır yolunda sarf ederler (Secde 32/16).

De ki: Gercekten Rabbim kullarından dilediği kimseye rızkı hem genişletir, hem daraltır. Her neyi hayra harcarsanız O, onun yerine başkasını verir. Hem O, rızık verenlerin en hayırlısıdır (Sebe 34/39).

Allahın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve acık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar (FÂtır 35/29).

Size verilen herhangi bir şey sadece dunya hayatının gecici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar ise, iman edip sadece Rabblerine guvenen kimseler icin daha hayırlı ve daha kalıcıdır. O iman edenler, buyuk gunahlardan ve hayÂsızlıktan kacınırlar. Onlar ofkelendikleri zaman kusurları bağışlarlar. Onlar, Rabblerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar (Şûra 42/36-38).

Dunya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder ve kotulukten sakınırsanız, Allah size mukÂfatınızı verir. Ve sizden butun mallarınızı harcamanızı da istemez. Eğer sizden onların tamamını isteyip de sizi zorlasaydı cimrilik ederdiniz. Bu da sizin butun kinlerinizi ortaya cıkarırdı. İşte sizler Allah yolunda harcamaya cağrılan kimselersiniz. İcinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz haktan yuz cevirirseniz Allah yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar (Muhammed 47/36-38).

Ama takva sahipleri bahcelerde, pınar başlarındadırlar. Rabblerinin kendilerine verdiği mukÂfatları almaktadırlar. Cunku onlar, daha once dunyada iyi davranan kimselerdi. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar seher vakitlerinde Allahtan bağışlanma dilerlerdi. Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar icin bir hak vardı (Zariyat 51/15-19).

Allaha ve Rasulune iman edin. Sizi hÂkim kıldığı, sizin yonetiminize verdiği şeylerden harcayın. Sizden, inanan ve harcayanlar icin buyuk mukÂfat vardır (Hadid 57/7).

Kurana gore butun mulk (mal ve zenginlikler) Allahındır. İnsan, o mulk uzerinde yaşar, onu kullanır, gecimliği icin harcar, sonunda o mulkun nobetini başkasına bırakır ve ahirete gider. İnsanlardan bazıları cok mala sahip olabilir, bazıları da muhtac olacak kadar az mala sahip olabilir. Kimileri hasta ve sakatlık yuzunden yeteri kadar mal kazanamaz. Ustelik cok mala sahip olmak bir imtihan sebebidir. Allah (c) insanları ilimle, sağlıkla, malla, geniş imkÂnlarla, cocukla sınamaktadır. Malı insana veren Allah, bu maldan muhtaclara ve elimizin altındakilere de vermemizi emretmektedir (Nûr, 24/33; Hadid, 57/7).

Neden siz Allah yolunda harcamayasınız ki? Goklerin ve yerin mirası zaten Allahındır. Elbette icinizden, fetihten once harcayan ve savaşan bir olmaz. Onların derecesi, sonradan infak eden ve savaşanlardan daha buyuktur Kimdir o, Allaha guzel bir borc verecek olan ki, Allah da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun icin şerefli bir mukÂfat da versin (Hadid 57/10-11).

Ve onlardan once o yurda yerleşen ve imana sarılanlar kendilerine goc edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden oturu goğuslerinde bir hasislik duymazlar. Kendilerinin ihtiyacları olsa dahi, onları oz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir (Haşr 59/9).

Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size gostereyim mi? Allaha ve Rasulune inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. Eğer bilirseniz sizin icin en iyisi budur. Eğer boyle yaparsanız, Allah sizin gunahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte buyuk kurtuluş budur (Saff 61/10-12).

Birinize olum gelip de: Rabbim, beni yakın bir sureye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydım! demesinden once, size verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayın. Allah suresi geldiği zaman hicbir canı ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır (MunÂfıkûn 63/10-11).

Doğrusu mallarınız ve cocuklarınız sizin icin bir imtihandır. Buyuk mukÂfat ise Allahın yanındadır. O halde gucunuzun yettiği kadar Allahtan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Eğer Allaha guzel bir borc verirseniz, Allah onu sizin icin kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah cok mukÂfat verendir, halimdir (TeğÂbun 64/15-17).

Doğrusu insan dayanıksız ve huysuz yaratılmıştır. Kendisine kotuluk dokundu mu sızlanır. Kendisine hayır dokundu mu cimrilik eder. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır. Onlar ki namazlarını surekli kılarlar. Onların mallarında belli bir hak vardır, hem isteyen icin hem de istemekten utanan yoksul icin (MeÂric 70/19-25).

Kurana gore, varlıklı Muslumanların mallarında yoksulların hakları vardır. (ZariyÂt, 51/19; MeÂric, 70/24-25). Bu bir yardım seferberliğidir. Bu seferberliğe; ozelde tasadduk, zekÂt, fıtır sadakası, kurban, hediye, iare (kullanma amacıyla verme), vakıf, devlet butcesinden maaş bağlama vs. ve genelde infak adı verilmiştir.

Her nefis kendi kazancına bağlıdır. Ancak amel defterleri sağından verilenler haric, onlar cennettedirler, sorup dururlar, sucluların durumunu, Nedir sizi Sekara sokan? diye. Suclular derler ki: Biz namaz kılanlardan değildik. Yoksula da yedirmezdik (Muddessir 74/38-44).

Kuşkusuz iyiler de karışımı kÂfûr olan dolgun bir kadehten icerler. Allahın kulları ondan icerler, onu guzel yollar acarak akıtırlar. O kullar adaklarını yerine getirirler ve fenalığı yaygın olan bir gunden korkarlar. Duşkune, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler; Size sırf Allah rızası icin yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkur bekliyoruz (İnsan 76/5-9).

Fakat o, o sarp yokuşa goğus veremedi. Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? Kole azat etmek veya salgın bir kıtlık gununde yemek yedirmektir, Yakınlığı olan bir yetime veya hicbir şeyi olmayan yoksula (Beled 90/11-16).

“En cok korunan ise, ondan uzaklaştırılacaktır. O ki, Allah yolunda malını verir, temizlenir (Leyl 92/17-18).