Kuran-ı Kerim İslamın kutsal kitabıdır.
Arapca bir sozcuk olan kuran, okumak, ezbere okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Arapca olan ve 114 surede toplanmış 6200un ustunde ayetten oluşan Kuran,
Hz. Muhammede peygamberliğin verildiği 610dan 632deki olumune kadar parca parca indirilmiştir. Vahiy denen bu olayda Kuran ayetleri Cebrail adlı melek tarafından Hz. Muhammede iletilmiş, bazı ayetler de doğrudan Tanrı tarafından bildirilmiştir. Hz. Muhammed de gelen vahyi ezberlemiş, sonra da hangi sureye ait olduğunu belirterek vahiy katiplerine yazdırmıştır. Ayrıca bu ayetler bircok sahabi (Hz. Muhammedin yakın cevresinde bulunanlar) tarafından da ezberlenmişti. Kuranın inmesi Hz. Muhammedin yaşamı boyunca surduğunden kitap haline getirilmesi duşunulmemiştir. Ama Hz. Muhammedin olumunden sonra elindeki ayetlerin dağılıp kaybolmasını onlemek amacıyla ilk halife Hz. Ebu Bekir, vahiy katiplerinden Zeyd bin Sabit başkanlığında bir kurul oluşturdu. Bu kurulun kitaplaştırdığı ve Muslumanlarca da onaylanan Kuran nushasına Mushaf (bir araya getirilmiş sayfalar) adı verildi.
Kur'an sozcuğu
Arapca'da QRE (qare'e/kare'e) (okudu) sozcuğunun sulasi (uc harfli kelime koku sistemine gore) mastarıdır. "Okumak", "okunan" "okuyuş" "okuma" anlamlarını ifade eder. Bir başka tanıma gore QRE (qare'e/kare'e) (birkac nesneyi biriktirip birbirine kattı, ekledi, derledi) ifadesinin sulasi mastarıdır. Kerîm, "soylu, asil" ve "eli acık, comert" anlamlarına gelen
Arapca kokenli bir kelimedir TDK Sozluk, kerim.
Kur'an ayrıca Kelamullah, Kitabullah, Furkan, Tenzil, Mushaf, Kitab, Nur ve Ummulkitap isimleriyle bilinir.
İslam'a gore Allah Kuran'ı ikinci bir isim olarak Kitap, olarak adlandırmak suretiyle, daha en baştan itibaren, bu metnin yazılı hale getirilmesinin onemine işaret etmiştir. Ana Hatlarıyla Kuranı Kerim, Prof. S. Yıldırım, s.56
Mushaf
Kuran'ın bugunku haliyle kitap halinde toplanılmış şekline Mushaf denir.
Mushaf, iki kapak arasındaki sayfalar anlamına gelen bir kelimedir.
Habeşce mişhaf kelimesinden gelir.
Kuranın Mushaflaşması, ancak vahyin tamamlanmasından sonra mumkundu. O zamana kadar nihai duzeni icine konmamış olan bu metin, Ebu Bekir tarafından Mushaf haline getirtildi.
Ozbekistan'ın Taşkent şehrinde bulunan en eski Kuran mushafı
Kuran'ın bugunku dizilişi ile mushaflaşması Halife Osman zamanında toplanan Kur'an Hey'eti'nin Kur'an'dan olmayan butun yazılı nesneleri imha edip, geri kalanlarının da Osman'ın veziri tarafından dizilmesi ile gercekleşmiştir. Bu dizilişe gore Kur'an 114 adet bolumden (
sure) oluşur. Sureler genellikle surenin icerdiği ayetlerin konulardan birine gore verilen Arapca isimlerle anılırlar. Sureler kronolojik bir sırada duzenlenmemiştirler (nuzul/iniş sırası). Bunun yerine genelde kabaca uzunluğun azaldığı bir sıraya gore yerleştirilmiştirler. Yaygın hatanın aksine elde bulunan Mushaf Kur'an, 6666 değil, 6346 ayet} barındırır. Bu ayetlerin sayısı, Kur'an bir şiir metni gibi yorumlanmasından kaynağı alıp, kafiyeye gore belirlenmiştir. Kur'an icindeki ayetlere gore her şeyin ayrıntılı acıklaması olduğunu yazar.
İslam'a gore Kur'an son peygamber Hz. Muhammed'in mucizelerindendir. Dil bakımından da Kur'an coğu akademisyene gore Arapca'nın en guzel orneğidir.
Rivayete gore Hz. Muhammed'in ashabından ilk
halife
Ebu Bekir hurma yaprakları, deri ve kemik uzerlerine yazılı olan Kur'an ayetlerini saklar sonra da toplardı. Bu ayetler bir ciltde toplanırdı. Bunu yine arkadaşlarından ikinci halife olan Omer'in kızı ve Muhammed'in okuma-yazma bilen tek eşi
Hafza muhafaza etmişti. Bu mushaf, Hafza Yesrip'te ( Medine) olduğunde vali
Mervan bin Abdilhakem tarafından Hafza'nın evinden aldırtılıp imha edildi.
Cuz, sûre, Âyet, vahiy
Kur'an'ın bolunmuş olduğu 30 parcadan (fasikul) her birine cuz denir.
Kuran,
sûre adı verilen bazı ana bolumden oluşur. Kur'an 114 sûreden muteşekkildir. Bu surelerin 86'sı
Mekke'de, 28'i
Medine'de gelmiştir. Medine'de gelen sureler Bakara, ali imran, enfal, ahzab, maide, mumtahine, nisa, zilzal, hadid, muhammed, rad, rahman, dehr, talak, beyyine, haşr, nasr, nur, hac, munafikun, mucadele, hucurat, tahrim, cuma, tegabun, saf, feth ve berae'dir.
Her bir sure de
ayet adı verilen parcalardan muteşekkildir. Ayetler bir kelime ila bir sayfa arasındadır.
Tanrı tarafından peygamberlerine bildirilen buyruk ve duşuncelere vahiy denir. Vahiy peygamberlere doğrudan veya melekler gibi aracılar vasıtasıyla bildirilebilir.
İslam'a gore
vahiyler peygambere
Cebrail
meleği aracılığıyla gonderilmiştir. Kuran metninin tamamlanması,
610 -
632 yılları arasında, yaklaşık 23 yılda gercekleşmiştir. Kur'an peygamber hayatta iken yazılı hale getirilmemiştir. Kur'an'ı yazan Vahiy katipleri:
Zeyd ibn Sabit başkanlığında Omer,
Osman,
Ali,
Talha,
Sad,
Ebu Derda, Mikdad, Ubey ibn Kab, Ebu Musa el-Eşari ve Abdullah ibn Mesud'dur.
Vahiy, gorunuşte, surelerin mevcut sırasını izlemeksizin, genellikle Muslumanların belirli bir konuda bilgi, goruş veya cevap gibi ihtiyacları, yada onemli bir olayla ilgili olarak gercekleştiği icin, Kur'anın nihai şekli, ancak Allah Resulunun bu gorevi bittikten sonra ortaya cıkmıştır. Buna gore, Kur'an, 114 sure ve 6346 ayetten oluşur. }
İlk ve son Âyetleri
Kur'Ân-ı Kerim'in, Muslumanlarca Hz. Muhammed'in risaletinin başında ilk olarak 'indiği' kabul edilen Âyetleri şunlardır:
"Yaratan Rabbinin adıyla oku, O insanı bir asılıp tutunandan yarattı, oku! Rabbin, kalemle oğreten, insana bilmediğini bildiren en buyuk kerem sahibidir, nun/nokta ile kalem/cizgi ve satırladıkları/yazdıkları" ( Alak, 96/1-5 Kalem, 68/1).
İlk inen Âyetler inananları okumaya, oğrenmeye, yazmağa ve araştırmaya cağırır ve ilim icin buyuk teşvik mesajı taşır. Kur'Ân'ın son inen Âyeti de şudur:
"KÂfirler bugun sizden dininiz hakkında umitsizliğe kapılmışlardır artık onlardan haşyet etmeyin, benden haşyet edin. Bugun size dinizi ikmal ettim/kabaca, anahatları ile olgunlaştırdım, size ni'metimi itmam ettim/anahatları ile tamamladım, sizin icin bir din olarak islama razı oldum " ( MÂide, 5/3).
Hafız
Kur'an'ın butun metnini ezberleyen ve uygun şekilde ( tecvid) okuyabilen kişiye hafız denir. Hz. Muhammed ilk hafız olarak kabul edilir. Kur'an'ı uygun bir şekilde ve guzel bir tutum ve sesle okumaya tilavet denir. Muslumanlar gunluk ibadet olan namazı kılabilmek icin Kur'an'dan en azından kucuk bir kısmı ( ayet) ezberlemek, bilmek zorundadırlar.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun, salatı ikamet edin/namazı kılın" ( Muzzemmil Suresi 73/20)
"Kuran" kelimesinin Kuran'da kullanılması
İslÂm'ın kutsal kitabının ozel adı olan Kur'an kelimesi, 58 Âyette gecer. Ayrıca "kur'an" "okunan,okuyuş, okuma" "ekli, katlı,derli" anlamında ozel ad olmayarak 12 ayette ( Yusuf Suresi 12/2, Rad Suresi 13/31, İsra Suresi 17/106, Taha Suresi 20/113, Zumer Suresi 39/28, Fussilet Suresi 41/3,44; Şura Suresi 42/7, Zuhruf Suresi 43/3, Cin Suresi 72/1, Kıyame Suresi 75/17,18) gecer.
"Biz var ya Biz onu okuyup akletmeniz icin anlaşılır-sade-arı bir okuyuşla/okunuşla indirdik" ( Yusuf Suresi, 12/2).
"Kur'anı okuyacağında/okuduğunda kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın (Euzu billahi mineşeşeytan ir racim) de" ( Nahl Suresi, 16/98).
"Kur'an okunduğunda/okununca onu işitin de durup duşunun ki merhamet olunasınız" ( A'rÂf Suresi, 7/204).
"Bu Kur'an, insanlara yolu gosterir, o değişmez yoldur, unat-duzgun calışan-iş yapan inananları onlar icin olan kerim bir ecir ile mujdeler." ( İsr Suresi, 17/9).
"Kur'an'dan indirir/indiriyor/indirecek olduklarımız, inananlara şifa ve rahmettir..." ( İsr Suresi, 17/82).
Bircok Âyette "el-KitÂb" kelimesinin Kur'Ân-ı Kerîm anlamında kullanıldığı gorulur:
" Elif. LÂm. Mîm. İşbu icinde kuşku olmayan Kitap'tır muttakiler (Allah'tan korkan başkasından korkmayanlar) icin bir yol gostericidir"'' ( Bakara, 2/1,2).
Bundan başka ceşitli Âyetlerde Kur'Ân icin başka isimler de kullanılmıştır: el-FurkÂn ( FurkÂn Suresi, 25/1), ez-Zikr ( Hicr Suresi, 15/9), en-Nûr ( Nis Suresi, 4/174), er-Rûh ( Şûr Suresi, 42/52) vb. gibi.
Kur'an'ın toplanması
Ashab-ı Kiram (peygamberin değerli arkadaşları anlamında Arapca bir tamlama), Muhammed'in sağlığında Kur'an'ı yazmamıştır. Muhammed'in olduğu sırada 100 bin kusur arkadaşları icinde okuma-yazma bilenlerin sayısı yalnızca 33 kişi idi, okuma-yazma oranı 10 binde 4 idi. Hafızların sayısı ise yaklaşık 20 idi.
Kur'an-ı Kerim, Hz.Muhammed peygamberin devrinde bizzat vahiy meleği ve nebinin birbirlerine karşılıklı okumaları ve de sahabilerin ezberlemesiyle korunmuştur. Ancak Peygamber'in sağlığı muddetince devam eden vahyin butun bir kitapta toplanmasına imkÂn yoktu. Cunku vahyin Peygamberin olumune kadar devam ettiği bilinmektedir. Peygamber'in vefatından iki gun oncesine kadar devam eden vahiy Onun vefatıyla son buldu. Boylece Kur'an inen son Âyetle tamamlanmış oldu.
Kur'an sureleri bazen bir butun olarak bazen de bolumler halinde indirildi. Bazı sûreleri Mekke'de inmesi dolayısıyla "Mekkî", bazıları Medine'de indirildiklerinden "Medenî" diye nitelendirilmiş ve 22 yılda tamamlanmıştır.
Peygamber'in vefatını takip eden YemÂme savaşlarında 70 kadar hafız (kurrÂ)'ın şehid duşmesi muslumanları telÂşa duşurmuştu. Ashabdan Omer de hafızların toplanması icin donemin halifesi Ebu Bekir'e başvurarak konunun goruşulmesini istemişti. Bunun uzerine Ebu Bekr, Zeyd İbn SÂbit başkanlığında toplanan Abdullah b. Zubeyr, Sa'd b. Ebi Vakkas, Abdurrahman b. Haris b. Hişam'ın da bulunduğu buyuk bir komisyon tarafından Kur'an sahifeleri bir araya getirildiği iddia edilir. Bu Mushaf onceleri, Muhammed'in eşlerinden Ayşe'nin evinde muhafaza edilmiştir. Ayşe Sıffın Savaşı'nda bu mushafı Amir bin El-As'a vermiş, o da savaşta bunu mızraklar ucuna takarak heder etmiştir.
Ucuncu halife Osman zamanında hafız ve vahiy başkatibi olan Yemen'li Arap olmayan Zeyd bin SÂbit, elinde yazılı Kur'an metni olan herkesin bu metinleri getirmesini ve getirirken de ellerindeki metinlerin bizzat Muhammed'den yazıldığına dair iki guvenilir şahid gosterilmesi istendi. Osman toplanan bu kurula "Zeyd ile imlada anlaşamazsanız, Kureyş'e gore yazın" emrini verdi, bu yuzden elimizdeki Mushaf, Mekke-Kureyş şivesinin imlası ile yazılıdır. Boylece butun metinler toplanarak bir araya getirilmiş ve halife Osman'ın vezirine teslim edilmiştir. Daha sonra vezir ve belirlerdiği kişilerce Kur'an-ı Kerim'in aslî nushaları devletin 4 eyaletine gonderilmek uzre 4 nusha yazılmıştır. Zeyd b. SÂbitin katkılarıyla ortaya koyduğu bu aslî nushaya "İmam Mushaf" adı verilmiştir. Abdullah b. Mes'ûd'un teklifiyle iki kapak arasında "İmam Mushaf" uzerinde yapılan danışma ve goruşmeler sonucunda bunun uzerinde her hangi bir noksanlık gorulmemiş ve guvenirliği konusunda ittifak sağlanmıştır. Boylece Kur'an her hangi bir tahrifata uğramadan "Mushaf" haline getirilerek aynı mushaftan coğaltılan mushafların ana kaynağını teşkil etmiştir. Mushaf adı Yemen'li Arap olmayan Abdullah bin Mes'ud'un teklifi ile Habeşce Mişhaf kelimesi olarak kabul edilmiştir.
Omer devrinde Kur'an oğretimine hız verildi. Gerek Medine'de gerekse sınırları gunden gune genişleyen İslam Devletinin diğer merkezlerinde en sıhhatli kaynak olan hÂfiz sahabilerin oğretmen ve gozetmenliğinde pek cok hÂfız yetiştirilmiştir. Fakat zamanla fetihlerin hız kazanması ve yeni fethedilen yerlerde ortaya cıkan kavim ve kabilelerin musluman oluşu farklı şive ve lehcelere gore okuyuş ayrılıklarını ortaya cıkarmıştır. Bu durum M.648'de Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Şamlı ve Iraklı askerlerin yan yana gelmesi ile farklı okuyuşların su yuzune cıkmasını sağladı. Bu tartışma ortamının daha fazla buyumesine engel olmak icin Huzeyfe b. YemÂn, Halîfe Osman'a başvurarak bu durumun duzeltilmesini, ihtilafın ortadan kaldırılmasını istedi. Bunun uzerine Halife Osman, Muhammed peygamberin diğer ashabı ile de istişare ederek, İslÂm dunyasında yalnızca Ebu Bekr'in emriyle derlenmiş olan onaylı Kur'Ân mushaflarının kullanılmasını ve bir başka lehce yahut ağız ile yazılmış tum diğer nushaların kullanılmasının yasaklanmasını kararlaştırdı. Osman bir onlem olarak da gelecekte herhangi bir kargaşa yahut yanlış anlamaya meydan vermemek icin başka tum yazılı nesneleri yaktırarak ortadan kaldırma yoluna gitti. Ebû Bekir zamanında yazıları İmam Mushaf, Omer'in olumunden sonra kızı ve Muhammed peygamberin hanımlarından olan Hafsa'ya gecmişti. Bu nusha Hafza olunce vali Mervan bin Abdulhakem tarafından imha edildi.Osman zamanında coğaltılan mushafların yedi nusha olduğu soylenir (Muhammed Hamidullah, a.g.e., II, s.763). Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gonderilerek muslumanlar arasında cıkabilecek farklı okuyuşlar onlenmiş oldu. Hatta Ali'nin Osman icin "Eğer Osman Kur'an'ın tek kitap halinde toplatılarak coğaltılması işini yapmasaydı ben yapardım" dediği bilinmektedir.
Osman tarafından değişik vilÂyet merkezlerine gonderilen nushalar asırların gecmesiyle kayboldu. Gunumuzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı muzesinde; bir diğer tam olmayan nushası Taşkent'te bulunmaktadır. Carlık Rus hukumeti onun faksimile ile reproduksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır. Şu anda dunyanın her yanında okunmakta olan Kuran'larla Topkapı ve Taşkent'teki mushaflar arasında Kur'an'ın Osman'ın emri ile Mekke-Kureyş şivesiyle yazılması yuzunden kısmi şive farkları, imla farkları, harflere nokta konması, unsuzleri okutan unluler /harekeler konması dışında fark yoktur. (Muhammed Hamidullah, İslam'a Giriş, Ankara, t.y, s.41; Muhammed Hamidullah, İslÂm Peygamberi, II, s. 763).
Ebû Bekr'in (o. 13/634) halifeliği sırasında Kur'an-ı Kerîm toplanıp iki kapak arasında kitap haline getirilince, uygun bir isim aranmış, Abdullah b. Mes'ud'un (o.32/652) "Habeşistan'da bir kitap gordum, ona Mişhaf, Mushaf adını vermişlerdi" demesi uzerine, halife tarafından bu isim uygun bulunmuştur (CelÂleddin es-Suyûtî, el-İtkÂn fi Ulûmi'l-Kur'Ân, terc. Sakıp Yıldız, H. Avni Celik, İstanbul 1987, I, 124). Mushaf; sayfalardan meydana gelmiş kitap anlamına gelir.
Kur'Ân-ı Kerîm'in Duzeni
Kur'an yaklaşık 23 yılda parca parca indirilmiştir. 13 yıl kadar suren Mekke doneminde inen Âyet ve sûreler daha cok İslÂm inanc ve ahlÂkı ile ilgili konuları kapsar. Allah'ın birliğine, meleklere, peygambere, kitaplara ve Âhiret gunune iman gibi. Âdem'den beri gelen tevhid inancı işlenir. Allah'a ortak koşma ile mucadele edilir ve kıyamete değin Allah'a ortak katan mu'min-muslim-kafirlere tevhid inancından ayrılmış olan atalarının bu yanıldığı soylenir.
Kur'Ân-ı Kerîm'in, Âdem'den itibaren devam eden vahiy zincirinin devamı olduğu acıklanır:
"Biz var ya Biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen nebilere/peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Esbat'a/Sıptlar'a, İsa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, HÂrun'a ve Suleyman'a da vahyettik. DÂvud'a Zebûr'u verdik" ( NisÂ, 4/163)
Medine'de inen Âyet ve sûrelerde daha cok hukuk kuralları yer almıştır. Aile ve devletin tanzimi, insanların birbiriyle veya devletle olan ilişkileri, anlaşmalar, barış ve savaş durumları bu Âyetlerde acıklanır. M.S. 622 tarihinden itibaren Medine'de bu hukumleri uygulamak icin yeterli guce sahip Muhammed yonetiminde bir İslÂm Devleti oluşmuştu.
Allah hafiften ağıra doğru bir yol izleyerek hukumler gonderiyor, resûlullah ve ashabı bunları geciktirmeksizin uyguluyordu. Kur'an dilini bilmeleri, namazlarda, mescid icinde ve dışında okunan sûre ve ayetleri anlamalarını kolaylaştırıyordu. Bu devrin ozelliği; iyi ve yararlı olanı almak, kotu ve zararlı olanı kaldırmak şeklinde ozetlenebilir. Yukumlulukler birden ayrıntılarıyla gelmemiş, zamanla tamamlanmıştır. (bk. Bakara, 2/219; Nisa, 4/43; MÂide, 5/90-91)
Kuran-ı kerim hakkında ansiklopedik bilgi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●16 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kuran-ı kerim hakkında ansiklopedik bilgi
-
13-09-2019, 06:34:15