Kaza Namazı Nedir
kaza namazı hakkında Bilinmesi Gerekenler
Vaktinde kılamayıp kazaya kalan namazları altı vakti bulan veya daha cok olan bir kimse kaza namazları arasında bir sıra gozetmediği gibi, kaza namazları ile vakit namazları arasında da bir sıra takibi yapmaz. Namaz kılmanın mekruh olduğu uc kerahet vaktinin dışında istediği ve musait olduğu her zaman kılabilir. Cunku kaza namazları icin belli bir vakit yoktur. MeselÂ, vaktinde kılınamamış olan bir ikindi namazı yatsıdan sonra, bir yatsı namazı da oğleden sonra kılınabilir.
Kaza namazlarını kılarken vakti belirlemeye gerek yoktur. Bu cok zor olacağından kolay olanı yapmak daha uygundur. Bir kaza namazı şoyle niyet edilerek kılınır:
MeselÂ: "Vaktine yetişip de kılamadığım ilk oğle namazını" yahut "son oğle namazım Allah rızası icin kılmaya niyet ettim." Boylece kazaya kalmış olan namazlar, ya ilk kazaya kalmış olanından başlanmış olur veya en son kazaya kalmış olanından başlanmış olur ki, her iki halde de belli bir duzene gore gecmiş namazlar kılınarak azalmış olur.
Daha kolay olması bakımından "Uzerimde olan bir oğle veya ikindi namazını kaza ediyorum" şeklinde niyet etmek de yeterlidir.
Bir vaktin namazı kaza edileceği zaman once bir ezan okunur, sonra ikamet getirilerek kılınır. Birden fazla kaza namazı kılınacağı zaman da hepsi icin bir ezan kÂfi gelirken, her farz namazı icin ayrı ayrı ikamet getirmek sunnettir.
Kazaya kalmış olan namazların kac vakit olduğunu kesin olarak bilemeyen kimse, galip tahminine gore hareket eder. Sayı bakımından tam bir tahmin yapamıyorsa, uzerinde kaza namazı kalmadığı kanaatine varıncaya kadar kılar.
Aynı namazları kazaya kalmış olanlar bu namazı cemaatle kılabilirler. Fakat farklı farklı namazları kılmaya kalkanlar tek bir cemaat olamazlar; ayrı ayrı kılmaları gerekir.
Kaza namazlarını, mumkunse evde kılmayı tercih etmelidir. Şayet bu namazlar mazeretsiz olarak kazaya bırakılmışsa bir gunah sayılacağından bunu teşhir etmek uygun olmaz.
Kur'Ân-ı Kerîm'de şoyle buyurulur: "Oyle erkekler vardır ki, onları ne bir ticaret, ne bir alış-veriş, Allah'ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekÂt vermekten alıkoyamaz. Onlar, dehşetinden kalblerin ve gozlerin ters doneceği gunden korkarlar " (en-Nûr, 24/37).
Hz. Peygamber'e hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca; "ilk vaktinde kılınan namazdır" cevabını vermiştir
(bk. Ebû DÂvud, SalÂt, 9; Tirmizi, MevÂrit, 13; Ahmed b. Hanbel, Musned, VI, 374, 375, 440)
Hendek Savaşı'nda Rasûlullah (s.a.s)'i, muşrikler dort vakit namazdan alıkoymuşlar, hatta gecenin de bir bolumu gecmişti. Sonunda Allah elcisi, BilÂl-i Habeşi'ye ezan okumasını emir buyurdu. BilÂl ezan okudu, sonra kÂmet getirdi ve oğleyi kıldılar. Sonra kÂmet getirerek ikindiyi, sonra yine kÂmet getirerek akşam namazını, sonra tekrar kÂmet getirerek yatsıyı kıldılar. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) bu sırada Su Âyetin indiğini nakleder: "Allah kÂfirleri ofkeleriyle geri cevirdi. Hic bir şey elde edemediler. İman edenlere savaşta Allah'ın yardımı yetti. Allah mutlak kudret sahibidir her şeye galiptir" (el-Ahzab, 33/25). Ancak Hen dek Savaşı sırasında, henuz korku namazı ile ilgili Âyet inmemişti. Yuce Allah bu Âyette şoyle buyurur: "Eğer korku icinde bulunursanız, yaya olarak veya binekli iken namazını kılın. Guven icinde bulunduğunuzda da bilmediğiniz şeyleri size oğrettiği şekilde Allah'ı zikredin" (el-Bakara, 2/239; bk. en-NisÂ. 4/101-103).
Hz. Peygamber bazı gazvelerinde, daha sonra ashab-ı kiram mecusîlerle yaptıkları savaşlarda "korku namazı" kılmışlar. Duşman korkusu yuzunden namazı kazaya bırakma yolunu tercih etmemişlerdir. Korku namazı Ebû Hanîfe ve imam Muhammed'e gore, duşman, sel baskını, yangın vb. korkulu zamanlarda başvurulacak olan ve kıyamete kadar yururlukte bulunan bir namazdır. Bu durum İslÂm'ın namaza ve onun cemaatle kılınışına verdiği onemi gostermektedir. Olum tehlikesi gibi ağır şartlar oluşmadıkca, guc yettiği olcu ve şekilde, ayakta, oturarak, yatarak, gerektiğinde yalnız, başın iması ile namazın kılınmasının istenmesi, namazın belirlenmiş olan vakti icinde kılınmasını sağlamak amacına yoneliktir.
Rasûlullah (s.a.s), namazın ancak iki durumda kazaya kalması halinde mu'minin ozurlu sayılacağını ifade etmek uzere şoyle buyurmuştur: "Kim uyur kalır veya unutarak namazı vaktinde kılmamış bulunursa, onu hatırlayınca kılsın" (Tirmizî, SalÂt, 16, MevÂkit, 53; İbn MÂce, SalÂt, 10). Burada yalnız uyku ve unutma halinde vaktinde kılınamayan namazın kazasından soz edildiği icin ibn Hazm gibi bazı bilginler bir mazeret olmaksızın namazını kasten kılmayanların, daha sonra bunu kaza edemeyeceklerini fakat bunun yerine Allah'a tevbe ve istiğfar etmenin daha uygun olacağını soylemişledir (İbn Ruşd, BidÂyetu'l-Muctehid, Terc. Ahmed MeylÂnî, İstanbul 1973, I, 268).
Ancak İslÂm fakihlerinin buyuk coğunluğuna gore zamanında kılınamayan farz namazların kazası da farzdır. Cunku uyku veya unutma gibi bir ozur hÂlinde bile kaza gerekince, bir ozru olmaksızın namazını vaktinde kılmayanlara da kaza etmeleri oncelikle gerekir. Ayrıca, namazı geciktirmekten dolayı Allah'a tevbe ve istiğfar edilir. Namazı kaza etmeden yapılacak tevbe gecerli olmaz. Cunku tevbenin on şartlarından birisi, once ma'siyetten vazgecmektir (İbnu'l-HumÂm, a.g.e., I, 485 vd.; İbn Âbidin, a.g.e., II, 62-67).
Ebû Bekir ibnu'l-Arabi'ye gore Rasûlullah (s.a.s) yolculuklarında, uc defa uyuyarak, sabah namazını ashab-ı kiramla kaza etmiştir. Bunlardan birisi Hayber Gazası donuşudur. Ebû Hureyre'den nakledildiğine gore, Allah'ın Rasûlu konaklama yerinde, uyku basınca istirahate cekilmiş ve BilÂl (r.a)'e kendilerini sabah namaz icin uyandırmasını bildirmiştir. BilÂl, nÂfile namaz kılmış, sabah yaklaşınca da, hayvanına dayalı olarak uyuya kalmış. Guneş yuzlerine vuruncaya kadar aşırı yorgunluktan ne Rasûlullah (s.a.s) ve ne de sahabeden hicbiri uyanmamışlardı. İlk uyanan Rasûlullah olmuş ve BilÂl'ı uyarmıştır. Kafilenin ilerlemesinden bir muddet sonra Ashab'a abdest almaları emredilmiş, Hz. Peygamber iki rek'at namaz kılmış, sonra BilÂl kamet getirmiş ve sabah namazı cemaatle kaza edilmiştir. Sonra Allah elcisi şoyle buyurmuştur: "Her kim namazını unutursa, onu hatırladığı zaman hemen kılsın. Cunku, Allah: "Beni anman icin namaz kıl" (TÂhÂ, 20/ 14) buyurdu" (Muslim, MesÂcid, 309; Ebu DÂvud, SalÂt, 11; Tirmizi, Tefsîru Sûre, 20; İbn MÂce, SalÂt, 10; Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 47).
Ebu KatÂde ve İmran b. Husayn'ın ayrı ayrı naklettiği başka bir yolculukta da uyku sebebiyle sabah namazı Rasûlullah (s.a.s) tarafından guneş doğup beyazlaştıktan sonra kaza olarak kılınmıştır. Burada, olayı rivÂyet edenler hangi yolculuk olduğunu belirtmedikleri icin, hadisciler, bunun Hayber, Tebuk, Hudeybiye veya Ceyşu'l-Umer gazÂsına ait olabileceğini ifade etmişlerdir (bk. BuhÂrî, Teyemmum, 6; MenÂkıb, 25; Muslim, MesÂcid, 311, 312; Sahîh-i Muslim Terceme ve Şerhi, IV, 1955-1963).
Aşağıdaki uc vakitte ne kazaya kalmış farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz ve ne hazırlanmış durumdaki cenaze namazı kılınamaz. Daha once okunmuş olan secde Âyetinden dolayı "tilÂvet secdesi" de yapılamaz.
1. Guneşin doğmasından, kırk-elli dakika gecip, yukselmesine kadar.
2. Guneşin tam başımızın uzerinde bulunduğu vakit. Buna zeval Ânı denir.
3. Guneşin sararmasından, yani gozleri kamaştırmaz bir hale geldiğinden itibaren, batıncaya kadar olan vakit. Kaza Namazı Hakkında Bilgi
bir din adamına sormuşlar, adam yanıtlamış..
- allah sadece 'ben sizinleyken, siz kiminleydiniz' diye sorucak demiş.
her şeyin kazası var; sensiz gecen zamanın kazası yok.
Kaza Namazı Hakkında Bilgi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kaza Namazı Hakkında Bilgi
-
13-09-2019, 06:33:03