Peygamber Efendimizin Gencliği
Hz Muhammed Mustafa S.A.V. in Genclik Hayatı
1- EBÛ TÂLİB'İN HİMÂYESİ
Peygamberimizin hayÂtının sekiz yaşından yirmibeş yaşına kadar olan donemine "genclik devresi" denilir. Bu devrede Rasûlullah (s.a.s.) amcası Ebû TÂlib'in yanında, onun himÂyesi altında bulunmuştur.
Ebû TÂlib, zeki ve ÂlicenÂb bir zÂtdı. Zengin olmamakla beraber, asÂleti ve ÂlicenÂplığı sebebiyle herkesten saygı goruyordu. Yeğeni Hz. Muhammed'i cok seviyor, hic yanından ayırmıyordu.
2- SEYÂHATLERi
a) Şam SeyÂhati
Mekke iklimi zirÂate elverişli olmadığından, Mekkeliler ticÂretle uğraşırlar, cocuklarını da ticÂrete alıştırırlardı. TicÂret icin kervanlarla, yazın Şam'a, kışın Yemen'e seyÂhet ederlerdi. Ebû TÂlip de diğer Mekkeliler gibi kervan ticÂreti yapıyordu. Bir defasında Şam'a giderken, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e amcasından ayrılmak zor geldi; kendisini de yanında goturmesini istedi. Ebû TÂlib cok sevdiği yeğenini kırmadı. O'nu da kafileyle beraberinde goturdu. Bu esnÂda henuz oniki yaşındaydı.
Şam'ın 90 km. kadar guneyinde Busr (Eski Şam) denilen kasabada "Bahîra" adında bir Hıristiyan rÂhibi vardı. Kasabaya uğrayan kervanlarla hic ilgilenmediği halde, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in icinde bulunduğu kervanı karşılayarak butun kafileye bir ziyÂfet verdi. Bahîra okuduğu kutsal kitaplardan edindiği bilgilerle, Hz Muhammed (s.a.s.)'in simÂsından, O'nun istikbÂlini sezmişti. O'nunla konuştu. Sorular sordu. Aldığı cevÂplar, kanÂatini kuvvetlendirdi. Şam yolculuğunun bu cocuk icin tehlikeli olacağını duşundu. Ebû TÂlib'e:
-"Bu cocuk son Peygamber olacaktır. Şam Yahûdîleri icinde O'nun alÂmet ve vasıflarını bilen kÂhinler vardır. Tanırlarsa, ihÂnet ve kotuluklerinden korkulur. Bu cocuğu Şam'a goturmeyiniz..."dedi. Bu sozler uzerine Ebû TÂlib Şam'a gitmekten vazgecti. Alışverişini burada bitirip, geri dondu.
Son Peygamberin geleceği ve O'nun bir cok vasıfları TevrÂt ve İncil'de bildirilmişti. Bu sebeple, Yahûdî ve Hristiyan bilginleri, O'nun alÂmetlerini ve vasıflarını biliyorlardı. Hicretten sonra Musluman olan Medineli Yahûdi Âlimi Abdullah İbn SelÂm'ın "Tevrat'ta Hz. Muhammed (s.a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)'ın sıfatları vardır" dediğini, "Kutub-i Sitte" denilen altı guvenilir hadis kitabından Tirmizi'nin es-Sunen'inde rivÂyet edilmiştir."
Gulunc Bir İddiÂ
Hz. Muhammed (s.a.s.)'in 12 yaşında yaptığı bu seyÂhatta rÂhip Bahîra ile goruşmesini, bazı Hıristiyan yazarlar, Hıristiyanlığın bir zaferi gibi gostermek istemişler, Peygamberimiz (s.a.s.)'in butun dinî esasları bu rÂhipten oğrendiğini iddia etmişlerdir.
Bu iddia son derece gulunc ve tutarsızdır. Oniki yaşındaki bir cocuğun, İslÂm gibi mukemmel bir dinin esaslarını bir kac saatlik goruşme esnÂsında oğrenmesi mumkun değildir. Bu rÂhip bu esasları bilseydi, kendisi tebliğ ederdi. Eğer burada boyle bir konu konuşulsaydı, kafilenin gozu onunde yapılan bu konuşma ağızdan ağıza yayılırdı. Peygamberliğini ilÂn ettiği zaman inanmayanlar, "bunlar Bahîra'nın sozleri" demezler miydi? Ustelik İslÂmiyet, Hıristiyanların "teslis" (uclu tanrı sistemi) inancını tamÂmen reddetmiş "Tevhid inancını" getirmiştir. Gorulduğu uzere, bu iddia son derece curuk ve cirkin bir iftirÂdan başka bir şey değildir.
b) Yemen SeyÂhati
Hz. Muhammed (s.a.s.) 17 yaşında iken de, diğer bir ticÂret kafilesi ile amcalarından Zubeyr ve AbbÂs'la birlikte Yemen'e gidip gelmiştir.
3- FİCÂR SAVAŞINA KATILMASI
Muslumanlıktan once (CÂhiliyet Doneminde) Araplar arasında ic savaşlar eksik olmazdı. Yalnızca "Eşhur-i hurum" denilen dort ayda savaşmak haram sayılırdı. Bu dort ayda (Zilka'de, Zilhicce, Muharrem, Receb) savaş yapılacak olursa fÂcirane sayıldığı icin buna "FicÂr Savaşı" denirdi.
Kureyş kabîlesi ile HevÂzin kabîlesi arasında kan davası yuzunden bir savaş başlamış, dort yıl surmuştu. Savaş, kan dokulmesi haram olan aylarda da devÂm ettiği icin "FicÂr Savaşı" denildi.
Peygamberimiz (s.a.s.) yirmi yaşlarında iken bu savaşa amcaları ile birlikte katıldı. Fakat kimseye ok atmamış, kimsenin kanını dokmemiştir. SÂdece karşı taraftan atılan okları toplayıp, amcalarına vermiştir.
4- HILFU'L-FUDÛL CEMİYETİNDE UYELİĞİ
Uzun suren FicÂr savaşı esnÂsında Mekke'de ÂsÂyiş bozulmuş, can ve mal guvenliği kalmamıştı. Ozellikle dışarıdan mal getiren yabancıların malları yağmalanıyordu.
VÂil oğlu Âs, Mekke'ye gelen Yemen'li bir tÂcirin butun malını gasbetmiş, haksız olarak elinden almıştı. Yemen'li, Ebû Kubeys dağına cıkarak uğradığı haksızlığa karşı, butun kabîleleri yardıma cağırdı. Yemenlinin bu feryÂdı uzerine Peygamberimiz (s.a.s.)'in amcası Zubeyr, Kureyşin butun ileri gelenlerini cağırdı. HÂşimoğulları, Zuhreoğulları, Esedoğulları, Temimoğulları, Abdulluzzaoğulları, Zubeyrin dÂvetine icÂbet ederek, Beni Temîm'den Cud'Ân oğlu Abdullah'ın evinde toplandılar."Mekke'de zulmu onlemeğe yerli-yabancı hic kimseye karşı haksızlık ettirmemeğe" karar verdiler. Haksızlığa uğrayan kimselere yardım edeceklerine yemin ettiler. Yemenlinin hakkını Âs'tan alıp geri verdiler. Mekke'de ÂsÂyişi yoluna koydular.
Vaktiyle, Curhumîler zamanında Fadl b. HÂris,, Fudayl b. VedÂa ve Mufaddal b. FedÂle isimlerinde uc kabîle başkanı, kabîleleri ile toplanarak,"Mekke'de zulme meydan vermeyeceğiz, zayıfların hakkını adÂlet uzere alacağız..." diye yemin etmişlerdi. Onların bu yeminlerine "Hılfu'l-fudûl" (Fadılllar yemini) denilmişti. Cud'Ân oğlu Abdullah'ın evinde aynı konuda yapılan yemine de bu sebeple "Hılfu'l-fudûl" denildi.
Peygamberimiz (s.a.s.) 20 yaşında iken bu toplantıda amcaları ile beraber uye olarak bulundu. Bu cemiyetin calışmalarından son derece memnun kaldığını Peygamberliğinden sonra: "İslÂm'da da boyle bir cemiyete cağrılsam, yine icÂbet ederim", sozleriyle ifÂde etmiştir.
kuraniterbiye
Hz Muhammedin Gencliği
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hz Muhammedin Gencliği
-
13-09-2019, 06:26:40