Mehdî meselesi, Deccal meselesi gibi halkın dilinde cok dolaşan ve munakaşa goturen bir meseledir. Kimi Mehdî gelmiştir, kimi gelmemiştir, fakat gelecektir, kimi de Mehdî diye bir şey yoktur, kimiyse Mehdi'yi inkÂr eden kÂfirdir demektedir. Bunun icin meseleyi ele alıp, Peygamber (sa.)'in hadîslerine ve Ehli sunnet ve'l-Cemaat'ın cumhurunun goruşlerine dayanarak gerceği acıklamaya gayret edelim istedim. Şoyle ki: Tarih boyunca muslumanlar arasında Mehdî inancı pek yaygın bir şekilde suregelmiştir. Bu inanca gore ahir zamanda ehli beytten bir zat ortaya cıkacak, muslumanlar kendisine biat edip, etrafında toplanacak ve butun İslÂm memleketlerini birleştirip hakimiyetini sağlayacaktır. Bu inanc gercekten doğrudur. Cunku; her ne kadar Buharı ile Muslim Mehdî hakındaki hadîslere yer vermemiş iseler de, Ebû Davud, Tirmizî, İbn-i Mace, el-Bezzar, Hakîm ve Taberanî gibi buyuk muhaddisler onları tesbit etmişlerdir. Bu hadîslerin bir kısmı zayıf ise de, bir kısmı sahih ve diğer bir kısmı da basendir.
Şevkanî gibi bazı Âlimlerin dediklerine gore Mehdi hakkında varit olan hadîsler mutevÂtirdir. Yani Mehdî hakkındaki Peygamber (sa.)'in sozu kesindir ve sabittir. İbn-i Haldun gibi bazı kimseler Mehdî hakkında varit olan hadîslerin tumunu zayıf olarak gormuşlerse de bu doğru değildir. Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bir kısmı şunlardır:
1) Peygamber (sa.) şoyle buyuruyor: "Dunyada yalnızca bir gun kalsa bile, yeryuzunu zulmun kapladığı gibi adaletle dolduracak, ismi benim ismime, babasının ismi benim babamın ismine uyan benden veya ehli beytimden birisini gondermek icin Allah (c. c.) o gunu uzatacaktır" (Ebû Davud).
2) Ali (ra.) Peygamber (sa.)'in şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Zamandan sadece bir gun kalsa bile Allah (c.c.) mutlaka ehli beytimden bir adamı gonderecek ve o zulmun yeryuzunu kapladığı gibi adaletle dolduracaktır" (Ebû Davud).
3) Ummu Seleme, Peygamber (sa.)'in şoyle dediğini rivayet etmiştir: "Mehdî ehli beytimden Fatıma'nın evladındandır" (Ebû Davud).
4) Ebû Saîdi'l Hudrî'den: "Mehdî bendendir. Acık alınlı,kalkık burunludur. Yeryuzunu zulmun kapladığı gibi adaletle dolduracaktır. O yedi sene hukmedecektir."
5) Ebû İshak, Ali (kv)'nin oğlu Hasan'a bakarak şoyle dediğini rivayet ediyor: "Oğlum Peygamber (sa.)'in dediği gibi bir buyuktur. Onun sulbunden Peygamberin ismiyle isimlendirilen, ahlak bakımından O'na benzeyen fakat her yonden yaratılışta benzemeyen bir adam cıkacaktır."
6) Abdullah (ra.) Peygamber (sa.)'in şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ehli beytimden ismi benim ismime benzer bir adam Araplara hakim olmadıkca dunya gitmez(Kıyamet kopmaz)" (Tirmizî

7) Ebû Said el-Hudrîden rivayet edilmiştir:"Peygamber (sa.)'in vefatından sonra buyuk bir olayın olacağından endişe ettik. Bu sebeple Peygamber (sa.)'e durumu sorduk. Cevaben buyurdu ki: -"Benim ummetimde Mehdî vardır. Cıkıp beş, yedi veya dokuz yaşayacaktır." Ravî: "Bu nedir?" (Yani beş, yedi veya dokuz nedir? Gun mu, ay mı, sene mi?) diye sordu. Peygamberimiz (sa.): "Senedir", dedikten sonra, "Adamın biri gelip ey Mehdî bana ver, bana ver diyecek o da kaldırabileceği kadar eteğini dolduracaktır" (Tirmizî

8) Ali (kv), Resûlullah (sa.)"in şoyle dediğini rivayet etmiştir: "Mehdî ehli beyttendir, Allah onu bir gecede ıslah eder"(İbn'i Mace).
9) Said b. Museyyeb diyor ki: Biz Ummu Seleme'nin yanında Mehdî konusunu ele aldık, bunun uzerine Ummu Seleme: "Peygamber (sa.)'in Mehdi Fatıma'nın evladındandır, dediğini işittim dedi. (İbn-i Mace)
10) Enes b. Malik'ten: Peygamber (sa.)'in şoyle dediğini işittim: "Biz Abdulmuttalip oğulları ehli cennetin buyukleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Huseyin ve Mehdi." (İbn'i Mace)
11) Sevban, Peygamber (sa.)'in şoyle dediğini rivayet etmiştir: "Siyah sancakların Horasan tarafından geldiğini gorurseniz ona katılınız. Cunku icinde Allah'ın halifesi Mehdî vardır" (Ahmed ve Beyhaki).
Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bir kısmını numune olarak zikrettik. Umum muslumanların inancı, fakihlerin goruşu ve ahad da olsalar bu kadar hadîs Mehdî'nin subutu icin kafidir. Ancak -yukardan da anlaşıldığı gibi- Mehdî hakkında varit olan hadîslerin bazıları zahiren birbiriyle catışmaktadır. Coğu Mehdî'nin Fatıma'nın zurriyetinden olacağını belirtiyor. Bazısı Mekke ve Medine'den soz ederken, bazılarıysa Horasan'dan bahsediyor. Bunun icin Mehdî ile ilgili hadîsleri okuyan tereddude duşuyor. Deccal hakkında varit olan hadîsler arasındaki zahiri celişki, Deccal'ın bir değil bir kac kişi olduğu biciminde yorumlanarak hadîslerin yol actığı tereddutler ifade edilmiştir. Mehdî hakkındaki hadîsler arasındaki celişkinin de. Mehdî'nin bir değil, bir kac kişi olduğu biciminde yorumlanarak ortadan kaldırılmasına bir mani yoktur. Yani Mehdî bir değil, bir kac kişidir. Butun hadîslerin bir tek Mehdî'ye hamledilmemesi gerekir. Hulasa: İbn-i Hacer gibi zevatın ifÂde ettiklerine gore bir cok Mehdî vardır. Her zamanda bir iki Mehdî bulunabilir. Yalnız ahir zamanda gelecek olan buyuk Mehdî birdir. Henuz gelmemiştir. Ne zaman geleceğini Allah (cc)'dan başka kimse bilemez. Hatta Ahmed b. Zeyn-i Dehlan bu hususta Mehdî'nin bile kendisinin Mehdî olduğunu bilemeyeceğinden bahisle şoyle diyor:
"Mehdî'nin gelişini belli bir seneyle sınırlamak doğru değildir. Cunku bu gaybî bir husustur, gaybı da Allah'dan başka kimse bilemez. Ne zaman geleceği hususunda Şari'den bir nas varit olmamıştır. Gecmiş Âlimlerden bircoğunun tahminlere istinaden Mehdî'nin cıkışı icin vakit tayin etmeleri hatadan beri değildir. Bu goruşler Peygamber (sa.)'in Mehdî hakkındaki onun bir gecede cıkıp Âlemi ıslah edeceği hadîsine dayanır. Mehdî'nin bizzat kendisi bile Allah (cc) beyÂn etmedikce beklenen Mehdî'nin kendisi olduğunu bilemez". Binaenaleyh şu veya bu adam Mehdî'dir veya Mehdî şu tarihte zuhur edecektir dememek gerekir. Boyle demenin bize hic bir faydası yoktur. Yalnız Omer b. Abdulaziz veya şu veyahut da bu zat -buyuk Mehdî'yi kastetmemek şartıyla- Mehdî'dir demekte de bir sakınca yoktur. Hadîslerin beyÂn ettikleri gibi, "Muhammed b. Abdullah" ismini alan bir zatın ahir zamanda cıkıp beşeriyeti ıslah etmesi, yeryuzunu adaletle doldurması ve butun İslÂm Âlemini birleştirip Allah'ın hakimiyetini yayması mumkun olduğuna gore onu uzak gormek ve Peygamber (sa.)'in hadîslerini - Ahad da olsalar - red etmek anlamsızdır. Ahad hadîslerin Peygamber (sa.)'in sozu olup olmadığı şuphelidir. Bir veya birkac kişi tarafından Peygamber (sa.)'den nakledilmiştir. Yuzde yuz Peygamber (sa.)'in sozudur denilemez. Ama bu şuna benzer: Nasıl ki Kur'Ân Âyetleri Allah (cc)'ın sozu olduğu gibi BuhÂrî ve Muslim'in ittifak ettikleri hadîsler de o derecede kesin olarak Peygamber'in sozudur denilemezse, hadîs-i ahad ile sabit olan bir hukum de mutevÂtir veya meşhur hadîslerle aynı seviyededir, yuzde yuz Peygamber (sa.)'in sozudur, inkÂr eden kÂfir olur denilemez. Ancak onu, Âyete ters duşmediği ve ferdin duşunce ve hissine gore değil de akla ve nakle muhalif olmadığı takdirde reddetmek de anlamsızdır. Hatta Ahad hadîsin Peygamber (sa.)in sozu olması kuvvetle muhtemel olduğundan delilsiz olarak onu inkÂr eden kimse fasık olur. Yalnız, tahmini olarak hergun bir Mehdî namzeti gosterip yaygara yapmak ve Allah'ın Mehdi olarak kabul etmediği bir kimsenin Mehdiliğini ilan etmek Allah'ın hukukuna tecavuz ve olcusuzlukten doğan bir curetkÂrlıktır. Yukarıda her ne kadar Şevkanî ve benzerlerinin "Mehdi ile ilgili hadîsler mutevÂtirdir, onları inkÂr etmek kufurdur" gibi sozlerini zikrettiysek de ahad hadîslerle ilgili buraya kadar anlattıklarımızın ışığında şunu diyebiliriz: Mehdî hakkında varit olan hadîsler ahad hadîslerdir, mutevÂtir değildir. Bu sebeple onları inkÂr etmek de kufur değildir. Ancak delilsiz olarak inkÂr etmek bid'attır. Mehdî, dunyadan haberi olmayan ve meczup birkac kişiyi etrafında toplayan bir kişi olmadığı gibi, sarhoş, ayyaş ve şehvet peşinde koşan bir kimse de değildir. O, ciddî olarak İslÂm'ın butun hukumlerine sarılan ve zamanın ahval ve şeraitine gore yetişip gelişen cesur ve mu'min bir liderdir.
Alıntıdır.